Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/752 E. 2020/1398 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/752 Esas
KARAR NO : 2020/1398 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/654 Esas – 2018/531 Karar
TARİH 31/05/2018
DAVA İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasında 06/01/2014 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığını, imzalanan sözleşmenin 27/04/2015 tarihinde davalı tarafından feshedildiğini, fesih sonrası tahakkuk edilen hizmet bedeli olan 103.762,53-TL’nin fatura edilerek davalıya gönderildiğini, faturaya süresinde itiraz edilmediğini ve ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili için İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, yapılan itirazın hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının sözleşmeye aykırı olarak hareket ettiğini, bu nedenle sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, davacının 01/01/2014 – 27/01/2014 tarihleri arasına denk gelen acente komisyon bedellerini fatura ettiğini, taraflar arasındaki sözleşme şartlarının davacının davranışları nedeniyle bozulduğunu; davacının, bünyesi altında çalışan personele fazla mesai ücretlerini ödemediğini, bu durumun bile sözleşmeyi feshetmek için tek başına yeterli bir sebep olduğunu, eksik ücretlerin, davacının daha sonra işyeri devri gerçekleştirdiği şirket tarafından ödendiğini, bu nedenle davacının bu kapsamda herhangi bir talepte bulunamayacağını, davacı tarafından talep edilen faturanın dayanağının bulunmadığını, talep edilen miktarın hangi kalemler üzerine hesaplandığının belli olmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 31/05/2018 tarih 2015/654 Esas – 2018/531 Karar sayılı kararında; “taraflar arasında 06/01/2014 tarihli acentelik sözleşmesi kapsamında ticari ilişki kurulduğu, sözleşmenin davalı şirket tarafından Beyoğlu …. Noterliğinin 26/01/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile feshedildiği, sözleşmenin feshi sonrasında, davacı şirket tarafından takibe konu 09/03/2015 tarih ve … numaralı 103.762,53 TL bedelli faturanın düzenlenerek davalıya gönderildiği, davalı şirket tarafından davacı şirkete keşide edilen Beyoğlu …. Noterliğinin 19/03/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kargo yoluyla kendilerine gönderilen faturanın 13/03/2015 tarihinde teslim alındığı, davalı şirketin ödemesi gereken herhangi bir tutar bulunmadığı belirtilerek faturaya itiraz edildiği ve faturanın ihtarname ekinde iade edildiği, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine dava konusu takibin başlatıldığı, davalı tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine iş bu davanın açıldığı; taraflar arasında imzalanan sözleşme ile tarafların hak ve yükümlüklerinin düzenlenmiş olduğu ve bu kapsamda sözleşmenin yukarıda belirtilen 6.4.1 maddesi gereğince istihdam edilecek personelin acente tarafından işe alınacağının ve ücretlerinin acente tarafından karşılanacağının belirlendiği, dava konusu petrol istasyonunda SGK müfettişlerince yapılan incelemeler neticesinde ödenen ücretler ve yapılan işlemler yönünden bir kısım eksikliklerin tespit edildiği, bu nedenle davalı şirket tarafından sözleşmenin feshinin haklı nedene dayandığı kanaatine varılmıştır. TTK 113/1 maddesinde “Acente, acentelik ilişkisinin devamı süresince kendi çabasıyla veya aynı nitelikteki işlemler için kazandırdığı üçüncü kişilerle kurulan işlemler için ücret isteyebilir. Bu ücret hakkı, üçüncü fıkra uyarınca önceki acenteye ait olduğu hâlde ve ölçüde doğmaz.”, TTK 114 maddesinde ise “Acente, kurulan işlem yerine getirildiği anda ve ölçüde ücrete hak kazanır. Taraflar bu kuralı acentelik sözleşmesiyle değiştirebilir; ancak müvekkil işlemi yerine getirince, acente, izleyen ayın son günü istenebilecek uygun bir avansa hak kazanır. Her hâlde acente, üçüncü kişi kurulan işlemi yerine getirdiği anda ve ölçüde ücrete hak kazanır.” hükümleri yer almaktadır. 09/03/2015 tarih ve 960571 numaralı 103.762,53 TL bedelli faturanın yukarıda belirtilen dökümünde komisyon alacağını içermediği, acentelik faaliyeti kapsamında giderleri kapsadığı, sözleşmenin 6.4.1 ve 6.4.3 maddeleri gereğince fatura konusu işçilik alacaklarının ödenmesinin davalı şirket sorumluluğunda olmadığı, yine sözleşmenin 19.4.4 hükmü gereği ticari faaliyetlerle ilgili olarak acentenin sorumluluğu altında olan tüm gider ve maliyetlerin acente tarafından karşılanacağının belirlendiği, faturaya konu giderlerin sözleşmenin 19.9.1 maddesinde Shell tarafından karşılanacağı kararlaştırılan giderler kapsamında olmadığı…”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, davalı tarafından yapılan feshin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, iş müfettişlerince tespit edilen fazla çalışmalardan dolayı müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, istasyon çalışanlarının vardiya saatlerinin … tarafından belirlendiğini, müvekkilinin de belirlenen bu saatler çerçevesinde istasyon çalışanlarının çalışma saatlerini düzenlediğini, fazla çalışma saatlerinden doğan ücretlerle ilgili müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla; davalı tarafından, taraflar arasındaki acenta sözleşmesinin haklı olarak fesh edildiği düşünülse dahi fesih tarihine kadar geçen süre için müvekkilinin alacağının doğmuş olup davalı yanca feshin bahane edilerek müvekkiline ödeme yapılmamasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Bilirkişiler tarafından yapılan mali tespitte; “davacının son döneme ilişkin acentelik komisyon alacağı olduğu ve bunun hesaplanması gerektiği düşünülmektedir.” denildiğini, Müvekkilinin ne kadar bir alacağı olduğuna ilişkin bir rakampaylaşılmadığını, bu konuda da rapora itiraz edip alacağın hesaplanması için ek rapor alınması talep edilmiş ise de yerel mahkemece bu kararın kabul görülmediği, eksik incelemeye dayanılarak davanın reddine karar verildiğini, 2014 yılına ilişkin olarak tarafların birbirinden her hangi bir hak ve alacakları olmadığını, davalının müvekkili aleyhine düzenlemiş olduğu 02/03/2015 tarih ve … numaralı 44.576.86.TL’lik faturanın da kabulü mümkün olmadığı söz konusu faturanın haksız ve hukuka aykırı olarak düzenlendiğini, Her iki tarafında defterinde yer almayan 02/03/2015 tarihli faturada yer alan 2014 yılına ilişkin davalının talep ettiği işbu bakiye alacağın kabulünün mümkün olmadığını, faturanın davalıya iade edildiğini, müvekkilinin de böyle borcu bulunmadığını, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini, yeniden yargılama yapılması mümkün değilse kararın kaldırılarak dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır.Davacı, taraflar arasında acentelik sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmenin davalı tarafça 27/01/2015 tarihinde feshedildiğini, 01/01/2015- 27/01/2015 tarihleri arasında tahakkuk etmiş acente hizmet bedeli için 103.762,53 TL bedelli fatura düzenlendiğini, davalının fatura bedelini ödememesi üzerine yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olup, İİK 67. Maddesine göre itirazın iptali davası müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır.Davanın konusu, takip dayanağı faturadan dolayı davacının alacaklı olup olmadığına ilişkindir.Takip dayanağı fatura sözleşmenin feshinden önce tahakkuk ettiği ileri sürülen acente hizmet bedeline ilişkindir. Takipte talep edilen bedel sözleşmenin feshinden kaynaklı tazminat alacağına ilişkin değildir. Bu nedenle sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı bu davanın konusunu oluşturmamaktadır. Sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, feshe dayalı bir tazminat talebinin olması halinde değerlendirilmesi gereken bir konudur, bu nedenle davacının feshin haksız olduğuna ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.Yine takip faturaya dayalı alacağın tahsiline ilişkin olup, açık hesap (cari hesap) ticari ilişkiden kaynaklı bakiye alacak talep edilmediğinden taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki (cari hesap) sonucunda tarafların birbirlerinden alacaklı olup olmadıklarının tespiti davanın çözümü bakımından gerekmemektedir. Davacının bilirkişi raporunda açık hesap ticari ilişkide alacaklı olduklarını belirterek alacak miktarlarının hesaplamamış olduğuna bu nedenle bilirkişi raporunun eksik olduğuna ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davaya ve takibe konu 09/03/2015 tarihli 103.762,53 TL tutarlı davacı faturası her ne kadar acenta hizmet bedeli faturası olarak düzenlenmiş ise de fatura detayında belirtilen alacak kalemleri işçilik alacakları, huzur hakkı alacağı, SGK primleri, kasa açığı, muhtasar gibi acenta hizmet bedelinden kaynaklanmayan, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davacının sorumluluğunda bulunan akaryakıt istasyonunun işletilmesine ilişkin masraflar olup davacı bunlardan sözleşme gereğince davalının sorumlu olduğunu belirtmiş ise de bunlardan davalının sorumlu olduğuna ilişkin sözleşmede bir hüküm bulunmamaktadır. Aksine sözleşmenin 19.4.4 maddesinde ticari faaliyetlerle ilgili olarak acentenin sorumluluğu altında olan tüm giderler ve maliyetlerin acente tarafından ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davaya ve takibe konu faturanın detayında alacak kalemi olarak belirtilenler sözleşmenin 19.9.1 maddesinde davalının sorumluluğunda olup davacı acenteye ödeneceği kararlaştırılan acente komisyon alacağı kapsamında değildir. Davacının daha önceki dönemlerde düzenleyerek davalıya gönderdiği ve davalı tarafından bedeli ödenen acente hizmet bedeli faturaları market ürünü, akaryakıt ürünü ve indirimli akaryakıt satışından kaynaklı davacının sözleşme gereğince hak ettiği komisyon alacağına ilişkindir. İhtilafa konu faturada yer alan alacak kalemleri ise satışı yapılarak komisyon ücretine hak kazanılan hususlarla ilgili olmayıp, akaryakıt istasyonunun işletilmesine yönelik işçilik ve diğer masraflara ilişkindir. Davacı söz konusu faturada yer alan alacakların komisyon hizmetinden kaynaklandığını, bunların ödenmesinden davalının sorumlu olduğunu ve aynı nitelikte daha önce düzenlenen faturaların davalı tarafça ödendiğini ispatlayamamıştır. Bu nedenle buna ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınmaı gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 03/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.