Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/747 E. 2021/199 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/747
KARAR NO : 2021/199
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2018
DOSYA NUMARA: 2017/653 Esas – 2018/1239 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ : 18/02/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı şirket sermayesinin %20,38’ine sahip olduğunu, davalı şirketin 29/03/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısının finansal tabloların müzakeresinin ertelenmesine ilişkin talepler doğrultusunda 1 ay süre ile uzatıldığını, müvekkilinin 24/03/2017 tarili ihtarnamesi ile Genel Kurul Tutanağına şerh düştüğü itiraz ve taleplerinin birebir aynılarını davalı şirkete bildirdiğini, ihtarnamesine cevap alamayan müvekkilinin 27/03/2017 tarihinde davalı şirkete karşı bilgi ve belge taleplerini yinelemi olduğunu, müvekkiline keşide edilen 28/03/2017 tarihli cevabi ihtarnamede, finansal tablolarda itiraz ettiği noktalara ilişkin ilave bilgi ve açıklama taleplerinin reddedildiğini, Beşiktaş …. Noterliğinden davalıya gönderilen 25/04/2017 tarihli ihtarnameyle, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından düzenli ve özenli bir şekilde yerine getirilmemesi halinde toplantı gündeminin bu finansallarla birebir bağlantılı 2,3,4,5. maddelerinin görüşülüp karara bağlanmasının mümkün olmadığının ihtar edildiğini, davalı şirketin ise Beşiktaş …. Noterliğinin 02/05/2017 tarihli cevabi ihtarnamesinde talepleri ısrarla reddettiğini, gerekçe olarak da şirkete ait Finansal toplaların Genel Kurul Davet mektubunun ekinde gönderildiğini belirttiklerini, oysa ki ek olarak sadece 2016 yılı şirket bilançosu ve gelir tablosu faaliyet raporu bulunduğunu, davalı şirketin ertelenen Genel Kurul Toplantısının 08/05/2017 tarihinde yapıldığını, muhalefet şerhlerinin 2,3,4,5 numaralı günden maddelerinin oylanması esnasında toplantı tutanağına yazdırıldığını, Finansal tabloların kabulüne ilişkin 2 numaralı kararın, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 3 numaralı kararın, 2016 yılı karının kullanım şeklinin ve dağıtılacak kart tutarına ilişkin 4 numaralı kararın ve yönetim kurulu üyelerine verilecek ücret huzur hakkı gibi maddi hakları karara bağlayan 5 numaralı kararın yasaya ve dürüstlük kuralına aykırı şekilde alındığını, davalı şirketin her geçen gün daha fazla zarara girme tehlikesi altında olduğunu belirterek, davalı şirketin 08/05/2017 tarihinde Genel Kuru Toplantısında alınan 2,3,4 ve 5 numaralı kararların iptali ile kararların yürütülmesinin geri bırakılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özete; müvekkili şirketin 2017 olağan genel kurul toplantısının 29/03/2017 tarihinde saat 13:30’da İstanbul Valiliği İl Ticaret Müdürlüğü’nün 28/03/2017 tarih ve 23748829 sayılı yazısı ile görevlendirilen Bakanlık Temsilcisi gözetimi ile yapıldığını, bu toplantıda davacının toplantının ertelenmesini talep ettiğini, toplantının 1 ay sonrasına ertelendiğini, ertelenen toplantının 08/05/2017 tarihinde İstanbul Valiliği İl Ticaret Müdürlüğünün 28/03/2017 tarihinde 24790080 sayılı yazısı ile görevlendirilen temsilci gözetimi altında yapıldığını, davacının bu toplantıda finansal tabloların görüşülmesinin ikinci kez geri barakılmasını istediğini, bu talebin reddedildiğini, davacının talebin reddine ilişkin bir muhalefet şerhinin olmadığını belirterek, taleplerin ve davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/12/2018 tarih ve 2017/653 Esas – 2018/1239 Karar sayılı kararı ile; ” ….08/05/2017 tarihli Genel Kurulun 2 nolu ikinci defa ertelenmesi talebi reddedilip, finansal tabloların oy çokluğu ile kabul edilmesi kararı, İstanbul 2. ATM 17/776 K. sayılı dosyada 08.05.2017 tarihli genel kurul toplantısında bilgi edinme hakkının kullandırılmadığı ” bir takım belgelerin sağlanmadığı, soruların doyurucu şekilde cevaplanmadığı” gerekçesiyle kesin kararı karşısında TTK 420. Maddesine açıkça aykırı olup, iptali gerekmektedir. 08/05/2017 tarihli Genel Kurulun 3 nolu yönetim kurulu üyelerinin ibrası kararı ve 4 nolu dağıtılacak kar tutarının belirlenmesi kararı finansal tabloların müzakeresi ile ilgili bağlı konular, finansal tabloların ertelemesi ile etkilenecek olan ve bunlarla bağlantı içerisinde bulunan gündem maddeleri olup bu bağlamda ibranın ve kar dağıtımının bilanço, yani finansal tablolarla bağlantısı tartışmasız olduğundan TTK 420. Maddesine açıkça aykırı olup, iptali gerekmektedir. 08/05/2017 tarihli Genel Kurulun 5 nolu -yasaya uygun ibra kararı verilmeyen – yönetim kurulu başkanına aylık 25.000 TL net ücret kararı da, tamamiyle finansal tablolara bağlı olup, finansal durum ve şirketin geleceği sağlıklı bir şekilde ortaya konulmadan ihtiyaç ve başarı hususları netleşmeden bu hususta karar verilebilmesi mümkün olmamakla finansal tabloların ertelemesi ile etkilenecek olan ve bunlarla bağlantı içerisinde bulunan gündem maddesi olduğundan TTK 420. Maddesine açıkça aykırı olup, iptali gerekmektedir.Tüm bu nedenlerle sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir. … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın kabulü ile 08/05/2017 tarihli Genel Kurulun 2,3,4 ve 5 numaralı kararların iptaline, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından, hatalı bir gerekçe ile, TTK m. 420 kapsamında birinci kez ertelenen genel kurulda finansal tablolar ve buna bağlı konular görüşüldüğü zannıyla hatalı bir karar verilerek, dava konusu genel kurul kararlarının tümden iptaline karar verildiğini, Birinci toplantı ertelendikten sonra zaten finansal tabloların ve buna bağlı konuların, görüşülmeyerek ikinci toplantıya bırakıldığını, Huzurdaki dava, davacının TTK m.420 kapsamında 2. kez erteleme talebinin reddi neticesinde yapılan genel kurul olup, davacının birinci kez erteleme talebinin zaten kabul edildiğini, ikinci kez erteleme talebinin reddedilerek, dava konusu genel kurul kararlarının alındığını, mahkeme heyetinin bu durumu görmezden gelerek karar verdiğini, 08/05/2017 tarihli Genel Kurul toplantısının, gerek toplanış şekli gerekse aldığı kararlar bakımından usul ve yasaya uygun olup, davacı yanın iddia ettiği gibi, iptali gerektiren kanuna aykırı bir durum mevcut olmadığını, yargılama aşmasında alınan bilirkişi raporunun da, bu durumu teyit etmesine rağmen Yerel Mahkemece bu şekilde bir karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin 2017 olağan genel kurul toplantısının 29/03/2017 tarihinde saat 13:30’da şirket merkezinde İstanbul Valiliği İl Ticaret Müdürlüğü’nün 28/03/2017 tarih ve 23748829 sayılı yazısı ile görevlendirilen Bakanlık Temsilcisi, … gözetiminde yapıldığını, bu toplantıda %20,38 hisseye sahip …’ ın TTK m.420 gereğince genel kurul toplantısının ertelenmesini talep ettiğini, aynı toplantıda bir takım belgeler istediğini, davalı …’ın belge isteğine karşı daha önce Beşiktaş …. Noterliği’nin … yevmiye numaralı 28/03/2017 tarihl ihtarnamesi ile cevap verildiğini ve TTK m.437 gereğince ilgili belgelerin genel kurul daveti ile kendisine gönderildiğini, gündemin diğer maddelerine geçilmeden TTK m.420 kapsamında genel kurul toplantısının 1 ay sonraya ertelendiğini, Ertelenen genel kurulun 08/05/2017 tarihinde aynı yerde İstanbul Valiliği İl Ticaret Müdürlüğü’nün 28/03/2017 tarih ve 24790080 sayılı yazısı ile görevlendirilen Bakanlık Temsilcisi, .. gözetiminde yapıldığını, Davacı …’ın ne toplantının TTK m.420/2’ye göre ertelenmesi talebinin reddine ilişkin kararda ne de 2016 yılı faaliyet raporu, bilanço ve gelir tablosunun kabul edilmesinde muhalefet şerhi bulunmadığını, öncelikle davacının bu maddeyle ilgili muhalefet şerhi bulunmadığından talebinin reddi gerektiğini, Davacının TTK m.420/2 kapsamında finansal toplantıları ikinci kez erteleme hakkının şartlarının oluşmadığını, davacıya gerekli bilgilerin “dürüstlük ilkesi uyarınca” verildiğini ve Yargıtay kararları kapsamında erteleme üzerine yapılacak toplantıda verilen cevapların azınlık tarafından yeterli ve tatminkar bulunması gerekli olmadığından talebin esastan da reddi gerektiğini, Davacıya 14/03/2017 tarihinde gönderilen 2016 yılı olağan genel kurul toplantısına davet mektubunda ticaret sicil gazetesi finansal tabloda yıllık faaliyet raporu ve kar dağıtım önerisinin gönderildiğini ve tebliğ edildiğini, buna göre davacının şirketin finansal tablolarıyla ilgili bilgi sahibi olmadığı ve kendisine bilgi verilmediği şeklindeki iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, Müvekkili firmanın finansal tablolarının gerçeği yansıttığı ve hiçbir usulsüzlük yapılmadığının, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/461 E. sayılı dosyasında (eski İstanbul 50. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/166 E. sayılı dosyası) mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda açıkça tespit edildiğini, İbra oylamasının TTK’ya uygun olarak yapıldığını, davacı vekilinin oylamanın sonuca etkili olması prensibini tamamen hatalı yorumladığını, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmalarının sonuca etkili olup olmadığı üzerinde durularak oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerektiğini, Türk Ticaret Yasası’nın 424. maddesine göre, bilânçonun tasdikine dair olan genel kurul kararının, aksine açıklık olmadığı takdirde yönetim kurulu üyeleriyle, müdürler ve denetçilerin ibrasını kapsayacağını, aynı maddenin devamında finansal tablolarda bazı hususların bilinçli bir şekilde gerçek duruma aykırı gösterilmesinin ibraya engel olacağının düzenlendiğini, 09/04/2014 tarihli birikişi raporu ile finansal tabloların gerçeği yansıttığı hususunun açıkça tespit edildiğini, dolayısıyla bu durumda ibranın gerçekleşmediğini savunmanın mümkün olmadığını, Yönetim kurulu başkanına huzur hakkı verilmesinin TTK’ ya aykırı olmadığını, anonim şirket esas sözleşmesi ya da genel kurul kararı ile, yönetim kurulu üyelerine belirli dönemler için veya aylık ortama bir ücretin verileceğinin kararlaştırılabileceğini, Tüm bu düzenlemeler kapsamında huzur hakkında da olduğu gibi ücretin miktarını da tespit etme yetkisinin münhasıran genel kurula ait olduğunu, bu kapsamda bahsi geçen genel kurul kararı alınmış olup, alınan kararın hukuka uygun olduğunu, müvekkil şirketin yönetim kurulu üyelerine ücret ödemesinin süregelen bir uygulama olup daha önce şirket Yönetim Kurulu başkanlığı yapan kurucusu …v’a ve yönetim kurulu üyesi ve genel müdürlük yapan …’a ücret ödemesi yapıldığını,
Davaya konu genel kurul kararının, TTK m. 394 maddesine uygun olarak, uygun nisapla ve usulle alındığı, yine davacının iddialarının aksine belirlenen ücretin; iktisadi hayatta benzer iş hacmine sahip şirketlerde görevli olan, benzer niteliklere benzer yetki ve sorumluluklara sahip kişilere verilen ücretler ile uyumlu olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK. 445. maddesi ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan anonim şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalı şirketin 08/05/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2,3, 4 ve 5 nolu kararlarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Her ne kadar anılan genel kurul kararlarının iptali istenmiş ise de, mutlak bir hükümsüzlük nedeni olarak yokluk halinin, süreye tabi olmaksızın hukuki yararı olan herkes tarafından ileri sürülebileceği ve mahkemeye sunulan olaylardan anlaşılmak koşulu ile mahkemece de resen gözetilmesi gerektiğinden, öncelikle dava konusu genel kurul kararlarının yoklukla malul olup olmadığı tartışılmalıdır.( Yargıtay 11. HD’nin 2014/4814E, 2015/3384K).
Davacı vekili tarafından ibraz edilen 18/06/2018 tarihli dilekçede; dava dilekçelerinde de belirttikleri üzere, davalı şirketin pay defterinde kayıtlı ortakların güncel ve dava konusu 08.05.2017 tarihli genel kurul toplantısının yapıldığı gün itibariyle gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin esas sermayesinin yaklaşık %50’sine sahip bulunan kurucu ortak ve davacı-müvekkilinin babası …’ın 17.07.2015 tarihinde vefat ettiğini, İstanbul 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.03.2016 tarih ve 2016/253-243 sayılı veraset ilamına göre murisin mirası 4 pay itibar edilerek, 1 payının eşi …’a, birer paydan toplan 3 payın ise evlatları olan davacı … ve dava dışı … ve …’a intikal ettiğini, …’ın mirası rızaen veya bir yargı kararı ile paylaşılmadığından miras bırakanın davalı şirketteki miras payı üzerinde dört mirasçının tamamının el birliği ile hak sahibi olduklarını, bu durumda TTK’nın 432/1 maddesi uyarınca anonim şirket payları üzerinde birden çok kişi ortak, mülkiyet sahibi iseler bu kişilerin genel kurulda paydan doğan haklarını bir temsilci marifetiyle kullanabileceklerini, dava konusu genel kurul toplantısına ölen ortak …’ın şirket hisselerini temsilen herhangi bir kimse katılmadığından, adı geçen paylar için geçerli bir oy kullanımından söz edilemeyeceğini, bu durumda genel kurul toplantı nisabının …sağ imiş gibi esas sermaye tutarının tamamı üzerinden hesaplanması, buna mukabil karar nisabının ise …ın hissesine ilişkin olumlu veya olumsuz oy kullanılmadığı dikkate alınarak hesaplanması gerektiğini, muris …’ın sağlığında düzenlediği bir vasiyetname bulunduğunu, şirket paylarının; müteveffanın vasiyetnamesi henüz okunmadan, tenfiz edilmeden ve hâlihazırda vasiyetnamenin iptali dava edilmiş iken, davalı şirket Yönetim Kurulunca alınan bir kararla diğer ortaklara pay edilerek pay defterine kaydedildiğini, bu hukuk dışı kayıt işlemi ile birlikte davacı-şirket ortağı ile aynı pay miktarına sahip ortaklardan …’ın haksız şekilde sahip olduğu pay oranının davalı şirket sermayesinin %32’sine yükseldiğini, söz konusu yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğün tespitine yönelik İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1109E. sayılı dosyası ile açmış oldukları davada kabul kararı verildiğini, mahkemenin, geçersiz vasiyetname uyarınca oluşturulan kaydın önceki duruma getirilmesine karar verdiğini, işbu kararın davalı şirketçe uygulanması neticesinde, hukuksuz bir şekilde ortaklara pay edilen payların, eski malikleri olan … adına yeniden kayıt edileceğini ve müteveffanın terekesi konusu payları üzerinde birden fazla kişi iştirak halinde mülkiyet sahibi olacağını ve bu kişilerin, TTK’nın amir hükmü gereği Genel Kurulda bu paylardan doğan haklarını ancak bir temsilci marifetiyle kullanabileceklerini, somut olayda, müteveffanın paylarından doğan oy haklarının ne tüm mirasçı ortaklarca elbirliğiyle kullanıldığını ne de bir temsilci marifetiyle kullanıldığını, kanunun emrettiği şekilde bu nisapların nazara alınması (…’ın hissesine ilişkin olumlu veya olumsuz oy kullanılmadığı dikkate alınarak) halinde ise, miras bırakanın temsil edilmeyen oyları ve buna ilaveten gerek dava dışı ortak …’ın gerekse davacı–müvekkilinin olumsuz oyları hesaba katıldığında, anılan toplantıda alınan bütün kararların salt nisap yokluğu gerekçesiyle mutlak geçersiz olduklarının ortaya çıktığını, genel kurul toplantısında alınan kararların, nisap yokluğu gerekçesiyle geçersizliğinin mahkemenin resen nazara alacağı bir itiraz sebebi olduğunu beyan ederek, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1109E.2017/144 K. sayılı karar örneğini dosyaya ibraz etmiştir. İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1109E.2017/1444 K. sayılı karar kararının incelenmesinde; Asıl davada davacının …, davalıların … ve … olduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalı şirketin hissedarlarından…’ın 16/07/2015 tarihinde vefat ettiğini, mirasçılık belgesine göre mirasçıların …, müvekkili …, … ve … olduğunu, yasal düzenleme gereğince muristen geçen pay üzerinde mirasçıların el birliğiyle mülkiyetinin bulunduğunu, yönetim kurulunun mirasçılardan bir kısmının talebiyle 07/03/2016 tarihinde hisse intikallerinin pay defterine işlenmesine karar verdiğini ileri sürerek 07/03/2016 tarihli 1 nolu yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine, pay defterindeki kaydın buna göre düzeltilmesine karar verilmesini talep ettiği, Birleşen İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/340 Esas Sayılı Dosyasında ise; davacının …, davalının … olduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde; dava dışı… İnşaat A.Ş.’nin 07.03.2016 tarihli yönetim kurulunda alınan hisse intikallerinin pay defterine işlenmesine dair 1 nolu kararının batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının davalı şirkette ortak olduğu, aynı şirketteki ortaklardan …’ın vefat ettiği, dosyaya sunulan vasiyetname kapsamına göre davacının ….’ın mirasçısı olduğu, öte yandan murisin düzenlediği vasiyetname ile davacının mirasçılık hakkını saklı payla sınırladığı, ancak vasiyetname henüz kesinleşmeden davalı şirket yönetim kurulunca vasiyetname gereğince pay sahipliğinin belirlendiği, buna göre pay defteri oluşturulduğu, kararın yasaya aykırı olduğu, buna ilişkin yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğünün tespitine ve bu kararla birleşen dava davalısı … lehine oluşan kaydın önceki duruma getirilmesine karar verildiği görülmüştür. Uyap ortamından yapılan incelemede; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1109E.2017/1444 K. sayılı kararının istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 10.10.2019 tarih 2018/670 Esas 2019/1271 Karar sayılı kararı ile; “Asıl davada davalı … A.Ş. vekilinin ve birleşen davada davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2017 Tarih 2016/1109 Esas 2017/1444 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Asıl ve birleşen davanın KABULÜNE; davalı şirketin 07/03/2016 tarihli 1 nolu yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğünün tespitine, davalı şirketin pay defterine işlenen 07/03/2016 tarihli 1 nolu yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğü nedeniyle pay defterinin önceki durumuna getirilmesine” karar verildiği, kararın temyiz incelemesi için Yargıtay’da bulunduğu ve henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. TTK’nun 432’inci maddesinin birinci fıkrası “Bir pay, birden çok kişinin ortak mülkiyetindeyse, bunlar içlerinden birini veya üçüncü bir kişiyi, genel kurulda paydan doğan haklarını kullanması için temsilci olarak atayabilirler.” şeklinde düzenleme içermektedir. Gerekli karar nisabını taşımayan genel kurur kararları yoklukla maluldür (Yargıtay HGK’nun E.11-246,K.239 sayılı, 12/03/2008 tarihli kararı) İptali talep edilen genel kurul kararları oy çokluğu ile alınmıştır. İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1109E.2017/1444 K. sayılı dosyası ile oylamaya esas pay kaydına ilişkin pay defterinin önceki durumuna getirilmesine karar verildiği nazara alındığında ve kararın verildiği şekilde kesinleşmesi halinde, müteveffanın paylarından doğan oy haklarının kullanılması ve ortakların pay durumunda meydana gelebilecek değişikliğin dava konusu genel kurulda alınan kararların yokluğuna sebebiyet verebileceği gözetilerek, söz konusu dava dosyasında verilen kararın kesinleşmesinin bekletici mesele yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, HMK’nın 355 ve 353/1-a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2018 tarih ve 2017/653 Esas 2018/1239 arar sayılı kararının HMK’nın 355 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Kararın kaldırılma sebebine göre, davalının esasa ilişkin istinaf nedenlerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına,3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/02/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.