Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/721 E. 2021/195 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/721
KARAR NO : 2021/195
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/927 Esas – 2018/1074 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 18/02/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, almış olduğu iplikleri kendi üretim makinelerinde dokuyarak sattığını, davalı firma ile iplik satımı konusunda sözlü olarak anlaştıklarını, anlaşma gereğince müvekkili firmanın ipliklere karşı çek ile yapacağını, davalı firmanın da çekleri teslim ettikten sonra iplikleri teslim edeceğini, müvekkilinin anlaşmadan sonra davalı şirkete … Topkapı-Maltepe Şubesine ait … çek nolu 31/12/2016 vade tarihli 100.000,00.-TL bedelli, … çek nolu 31/01/2017 vade tarihli 100.000,00.-TL bedelli ve … çek nolu, 28/02/2017 vade tarihli 100.000,00.-TL bedelli 3 adet çek verdiğini, buna rağmen davalı şirketin edimlerini yerine getirmediğini belirterek, davacının, dava konusu çekler nedeniyle davalı şirkete borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı firma ile müvekkili firma arasında yapılan ticaret kapsamında yargılamaya konu çekler dışında da çekler alındığını, yapılan ticari işlemlerin bu ticari ilişkinin devamı olup, çeklerin de bu bağlamda alındığını, davacı firmanın, yapılan ticari ilişki kapsamında ilk çeklerini ödediğini, fakat yargılamaya konu çeklere kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davacı firma ile dava dışı …. San. Ve Tic. Ltd. Şti isimli firma arasında hem ticari hemde firma yetkililerinin akrabalık ilişkisi bulunduğunu, dava dışı … müvekkili firmaya 4.000.000 TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, iş bu bağlamda … örme yetkilisi … ile … yetkilisi …, müvekkili firmadan ticari işlemler nedeniyle yapılacak ödemelerin Aksu Örmeye ait çeklerle yapılacağını beyan ettiklerini ve müvekkili firmanın da alacağını kurtarmak için bu teklifi kabul ettiğini, bu bağlamda yargılamaya konu çeklerin müvekkiline verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/11/2018 tarih ve 2016/927 Esas – 2018/1074 Karar sayılı kararı ile; ” … Tüm dosya kapsamı taraf beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davacı taraf davalı ile ticari ilişki kapsamında sözlü olarak iplik alımı kapsamında anlaştıklarını ve bu kapsamda dava konusu çeklerin avans çeki olarak verildiğini ancak davalı edimini yerine getirmediğinden bahisle menfi tespit davası açtığı görülmektedir. Davacı taraf taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında dava konusu çeklerin yapılan sözlü sözleşme ile verildiğini belirtmekte, oysa çek bedelleri itibariyle iddiasını ispatlamakla yükümlü tarafın davacı taraf olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Davacı taraf dosya kapsamı itibariyle davalı ile iplik ticari olduğuna yönelik yazılı bir delil sunamadığı gibi, sipariş formu vb iplik siparişi ile ilgili bir belge sunamamış ve ayrıca çeklerin davalıya verilme sebebi itibariyle herhangi bir delil ve belge sunamamış olmasından dolayı davalının iddiasını ispatlayamadığı mahkememizce kabul edilmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde ticari ilişki kapsamında çeklerin verildiğini söylemiş, daha sonraki beyanında da dava dışı şirket borçları karşılığı davacının çekleri verdiğini beyan etmiştir. Davalı iddiaları itibariyle iddiaları itibariyle dosya kapsamı itibariyle davalı tarafında ispatlanamadığı mahkememizce kabul edilmiştir. Ancak davacı tarafından verilen bir kısım çeklerin tahsil edildiği görülmekte olduğu hususu da tespit edilmiştir. Dava konusu çek, bilindiği üzere bir ödeme aracı olup, sebepten mücerretlik ilkesi gereğince bir borç ödemesi için verilmesi gerekmektedir. Aksini iddia eden yasal deliller ile bunu ispat etmekle yükümlüdür. Ancak davalı taraf bu ispat durumunu gerçekleştirememiştir. Yemin deliline de dayanmadığından davacı davasını ispatlayamamış olması sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiği … ” gerekçeleri ile; ” Davacının davasının REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı …San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay içtihatlarında da kabul edildiği üzere, menfi tespit davasında hukuki ilişkinin varlığını ispat yükünün davalı/ alacaklıda olduğununu ve alacaklının hukuki ilişkinin( borcun ) varlığını ispatlamak durumunda olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında, hem ispat yükünün kendilerinde olduğu hem de iddialarının ispatlanamadığının belirtildiğini, oysa alacaklının hukuki ilişkinin(borcun) varlığını kanıtlamak durumunda olduğunu, yerel mahkemenin ispata ilişkin tespitlerinin hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu, Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607 sayılı ilamının da beyanlarını destekler nitelikte olduğunu, Yargılama aşamasında ticari defterlerini sunmayan, dayandığı yemin teklifinde ise, müvekkilinin alınan yeminli ifadesinde iddiaları kesin delil ile açıkça çürümüş olan davalının, huzurdaki davanın menfi tespit olması nedeniyle, üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremediğini, İspat külfeti kendilerinde olmamasına rağmen, kendilerince sunulan ticari defterler incelenerek hazırlanan bilirkişi raporu ve karşı tarafın kesin delil niteliğinde olan yemin teklifindeki beyanları ile iddialarının doğruluğunun ortaya konulduğunu, davalı tarafın kendi ticari defterlerini sunmadığı gerçeğinin de yerel mahkemece göz ardı edildiğini, Dava konusu çeklerin tacir çekleri olup ticari bir ilişki dahilinde verildiğinin kabulü gerektiğini, Davalı tarafça yargılamaya konu çekler dışında da çekler alındığı ve ödemeler yapıldığı ileri sürülmüş ise de, davalı tarafın iddiasının tamamen gerçek dışı olup, müvekkili tarafından davalıya verilmiş bahsettiği minvalde çekler bulunmadığını, müvekkili …, davalı … ile arasında önceye dayanan herhangi bir ticari ilişki mevcut olmadığından birebir davalı şirkete yazılmış yargılama konusu çekler dışında herhangi bir çek bulunmadığını, Davalı tarafından sunulan iddia ve savunmaların kendi aralarında dahi ciddi tutarsızlıklar ve çelişkiler içerdiğini, davalı taraf yargılama konusu çeklerin müvekkili tarafından dava dışı … ait borç için verildiğini iddia etmiş iken, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ise, müvekkili tarafından kendilerine yargılama konusu dışında da çekler verildiğini ve yargılama konusu çeklerin bu ticari ilişkinin devamı niteliğinde olduğunu iddia ettiğini, her iki iddiası birbiriyle çeliştiği için beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, yerel mahkemenin bu hususu gözardı ederek, dava dışı çekleri, eskiye dayalı bir ticari ilişkinin kanıtı olarak kabul ederek, davanın reddi kararına dayanak bulmaya çalıştığını, Öncelikle davalının cevap dilekçesinde belirtmediği yargılama konusu dışındaki çeklerin delil olarak kabulünün mümkün olmadığını, davalının yeni söz konusu yaptığı çeklerin, savunmanın genişletilmesi kapsamında olduğunu ve kendilerinin buna muvafakati olmadığından, kabulünün de mümkün olmadığını, İlgili dava dışı çekler delil olarak kabul edilse dahi, mahkemece davalının müvekkili şirketin davalı şirkete vermiş olduğunu iddia ettiği çeklerin … Topkapı Şubesinden ciro silsilesi ile birlikte istendiğini ve gelen yazı cevaplarında da açıkça görüleceği üzere, bunların birebir davalı şirkete yazılmış çekler olmayıp başka cirantalar aracılığı ile davalı şirkete geçtiğini ve davalının eline ulaşmış olduğunu, müvekkilin haberi dahi bulunmadığını, müvekkilinin, davalı ile arasında önceye dayanan herhangi bir ticari ilişki mevcut olmadığından, birebir davalı şirkete yazılmış yargılama konusu çekler dışında herhangi bir çek bulunmadığını, Davalı tarafın 7. celesede yemin deliline dayanması üzerine müvekkili şirket yetkilisi … ’ya yemin teklifinde bulunulduğunu ve müvekkili yemini eda ettikten sonra dosya tekemmül etmiş olmasına rağmen 11. Celsede karara bağlanıldığını, bu hususun mahkemenin tarafgir olduğunun göstergesi olarak algılandığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden yargılama yapılarak talepleri gibi davanın tamamı üzerinden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İİK 72. maddesine göre açılmış olan çekten kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı, davaya konu çeklerin davalıdan alınacak mallara(İplik) karşılık avans olarak verildiğini, ancak davalı tarafından malların teslim edilmediğini, bu sebeple çeklerin bedelsiz kaldığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı ise, iddiaların gerçek dışı olduğunu, davacı firma ile müvekkili firma arasında yapılan ticaret kapsamında yargılamaya konu çekler dışında da çekler alındığını, yapılan ticari işlemlerin bu ticari ilişkinin devamı olup, çeklerin de bu bağlamda alındığını, davacı firmanın, yapılan ticari ilişki kapsamında ilk çeklerini ödediğini, fakat yargılamaya konu çeklere kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davacı firma ile dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti isimli firma arasında hem ticari hem de firma yetkililerinin akrabalık ilişkisi bulunduğunu, dava dışı … müvekkili firmaya 4.000.000 TL’nin üzerinde borcu bulunduğunu, iş bu bağlamda … yetkilisi … ile… yetkilisi …, müvekkili firmadan ticari işlemler nedeniyle yapılacak ödemelerin … ait çeklerle yapılacağını beyan ettiklerini ve müvekkili firmanın da alacağını kurtarmak için bu teklifi kabul ettiğini, bu bağlamda yargılamaya konu çeklerin müvekkiline verildiğini savunmuştur. Çek, bir ödeme aracıdır. TBK.’nın 207. maddesinin ikinci fıkrasında da asıl olanın peşin satış olduğu düzenlenmiştir. Dava konusu çekleri avans olarak verdiğini, çeklerin bedeli kadar mal teslim almadığını iddia eden davacının, bu iddialarını yazılı delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Davalının savunması, ispat yükünü değiştirmemektedir. Davacı her ne kadar davalı ile aralarında mal alım-satımına ilişkin şifahi sözleşme olduğunu iddia ederek dava konusu çeklerin bu sözleşmenin avansı olarak verildiğini beyan etmiş ise de, HMK 200 ve 201. maddeleri uyarınca aralarındaki sözleşmeyi, sözleşmeye istinaden bu çeklerin avans çeki olarak verildiğini ve çek bedeli kadar mal teslim edilmediğini yazılı delille ve yemin deliline de dayanmadıklarını beyan etmekle ispatlayamamıştır. Bu nedenle istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.