Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/708 E. 2019/743 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/708 Esas
KARAR NO : 2019/743 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/859 D.iş 2018/930 Karar
TARİH : 01/11/2018 (Ek Karar)
DAVA : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 15/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile dava dışı … A.Ş. arasında kredi sözleşmesi imzalandığını, aleyhlerine ihtiyati haciz talep edilen borçluların sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek asıl borçlu ve müteselsil kefillere ihtarname gönderildiğini, borcun buna rağmen ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları ve diğer sebep ve ilişkilerden dolayı doğmuş ve doğacak hakları saklı kalmak kaydıyla, 366.062,08.TL alacakları için, borçlu … ve borçlu …’nin 204.684,60.TL üzerinden, borçlu … ve … için 161.377,48.TL üzerinden, diğer borçlular için ise 366.062,08 TL üzerinden takdir edilecek teminat mukabilinde borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 05/09/2018 tarihli kararı ile; talebin kabulü ile borçluların, 336.062,08 TL üzerinden, borç tutarı ile sınırlı olmak kaydıyla ve İcra ve İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde, teminatın yatırılması koşulu ile menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine oy çokluğu ile karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlu … vekili itiraz dilekçesi ile; İhtiyati haciz kararının iki adet genel kredi sözleşmesi, kat ihtarnamesi ve hesap ekstresine istinaden verildiğini. müvekkilinin sadece 576.000,00 TL meblağlı Genel Kredi Sözleşmesinde 28/03/2014 tarihinde kefil olarak imzası olduğunu, diğer sözleşmede borçlu ya da kefil olmadığını, asıl kredi borçlusu … Anonim Şirketi’nin 2012 yılında %20 hissedarı olduğunu, yaklaşık iki yıl sonra da bu hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığını, şirket hissedarı olduğu dönemde sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, bu borcun tamamını ödeyerek borcu kapattığını, 16/03/2016 tarihinde yeni yapılan 1.000.000,00 TL’lik sözleşme de müvekkilinin imzasının bulunmadığını, mahkemenin verdiği ihtiyati haciz kararında miktarın 336.062,08 TL olarak belirlenmiş olduğunu ancak icra takibinde alacak miktarının 346.702,01 TL olarak gösterilerek bu rakam üzedinden haciz işlemlerinin yapıldığını, İİK’nın 257. maddesindeki şartlar oluşmadan ihtiyati haciz kararı verildiğini belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlu … vekili itiraz dilekçesi ile; ihtiyati haciz isteyen alacaklı banka ile müvekkili arasında ticari veya hukuki herhangi bir alacak/borç ilişkisi bulunmadığını, yapılan Genel Kredi Sözleşmesinde müvekkilinin asıl borçlu ya da kefil olarak imzası bulunmadığını, müvekkili …’nun asıl borçlu …Anonim Şirketi üzerinden herhangi bir temsil ve ilzam yetkisinin olmadığını sadece hissedar olduğunu, başlatılan hukuki işlemlerden haberi olmadığını,Yönetim Kurulu tarafından yapılan olağan veya olağanüstü hiçbir şekilde toplantılara çağırılmadığını, müvekklinin mal kaçırma hazırlığı içinde olduğu iddalarının tutarsız olduğunu, İcra Müdürlüğü tarafından düzenlenmiş olan ödeme emrinde Finansal Kiralamadan Kaynaklanan 268.288,72 TL asıl alacaktan bahsedilmiş olması nedeniyle rehinle temin edilmiş olan bu alacak için ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığını, ihtiyati haciz talep eden alacaklı tarafından yaklaşık ispat kuralının yerine getirilmediğini savunarak, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlu … vekili itiraz dilekçesi ile; müvekkilinin 07/01/2018 tarihinden bu yana Balıkesir-Karesi Toplum Sağlık Merkezinde doktor olarak görev yaptığını, maddi durumunun iyi olduğunu, maaş ve diğer hesaplarına tedbir konulduğunu, bu tedbirin yersiz olduğunu, müvekkilinin takip konusu borcun tamamından değil 192.074,60 TL’lik kısım ve ferilerinden sorumlu olduğunun belirttiği halde borç miktarının 336.062,08 TL olarak gösterildiğini savunarak, müvekkiline ait banka hesaplarının üzerindeki ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 01/11/2018 tarih 2018/859 D.iş 2018/930 sayılı EK kararında;”İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat yeterli ise de itiraz edenler … ve ….’in ibraz edilen tüm GKS’lerinde kefil olarak imzalarının bulunmadığı, hesap kat ihtarı ile talep edilen miktarların hangi GKS’den hangi miktarda sorumluğunun doğduğunun ihtiyati haciz talep eden tarafça ispat edecek delillerin sunularak yaklaşık ispatın gerçekleştirilmediği, buna göre hesap kat ihtarındaki miktarların kefilliklerinin olmadığı GKS’den de kaynaklanabileceği anlaşılmış ve bu nedenlerle bu kişiler açısından itirazın tamamen kabulüne karar verilmiştir.İtiraz eden … açısından ise her iki GKS’de kefil kısmında adına atılmış imzası mevcut ise de hesap kat ihtarında bu sözleşmeler açısından istenen meblağ 71.909,18 TL olmakla GKS’ler gereğince …’nin sorumlu olduğu kısımlar açsından itirazın reddine, imzası bulunmayan FKS’deki GKS’nin eki şartı bu kefili bağlamadığından FKS gereğince istenen ve GKS gereğince gayri nakdi kredi deposunda kefilin bir yükümlülüğü bulunmadığı…”gerekçesi ile, İtiraz edenler … ve …’nin itirazlarının kabulü ile haklarındaki ihtiyati haciz kararımızın kaldırılmasına, İtiraz eden …’nun itirazının kısmen kabulü ile 71.909,18 TL’yi aşan ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, 71.909,18 TL’lik ihtiyati haciz kısmı açısından itirazın reddine karar verilmiş ve karara karşı borçlu … vekili ile alacaklı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden borçlu … vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemenin ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olup, ihtiyati haciz kararı için yasanın aradığı şartlar gerçekleşmeden verildiğini, alacaklı bankanın iki adet genel kredi sözleşmesi ile bir adet hesap kat ihtarını mesnet yaparak yerel mahkemeyi yanılttığını, müvekkilinin hangi borçtan ve ne miktarda sorumlu olduğunu açıkça belirtmeden ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, ihtiyati haciz talep eden ile müvekkili arasında ticari ve hukuki herhangi bir alacak / borç ilişkisi bulunmadığını, müvekkilinin alacaklı olduğunu iddia eden bankaya borcunun olup olmadığının yargılamayı gerektirdiğini, Usul ve yasaya aykırı yerel mahkemenin 01/11/2018 tarihli kararının kaldırılması ve ihtiyati haciz kararına yönelik itirazlarının tamamen kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Alacaklı olduğunu iddia eden banka tarafından asıl borçlu …. A.Ş. aleyhine herhangi bir icra takip işlemi başlatılmadığını, Asıl borçlu …A.Ş. hakkında İstanbul …. İflas Müdürlüğünün … sayılı iflas dosyası ile tasfiye sürecinin başladığını, müvekkilinin bu süreçten haricen ve asıl borçlu şirketin iflasının 19/07/2018 tarihinde açılması kararının verilmesinden sonra haberdar olduğunu, ihtiyati haciz talep eden bankanın asıl borçlunun iflasının 19/07/2018 tarihinde açılmasından sonra asıl borçlu aleyhine icra takibi başlatmak yerine elinde bulunan eski yeni her ne kredi sözleşmesi varsa dayanak yapmak suretiyle sadece kefiller / müteselsil borçlular aleyhine ihtiyati haciz başvurusu yaptığı ve icra takibine girdiğini, Gayri nakdi ve rehinle temin edilmiş olan alacak için ihtiyati haciz kararı verilmesinin hukuken mümkün olmadığını, ihtiyati haciz talep eden alacaklı tarafından yaklaşık ispat kuralının yerine getirilmediğini, ihtiyati haciz talep edilen alacak kalemlerinin de açıkça yargılamayı gerektirdiğini, Müvekkilinin 1961 doğumlu olup beş çocuk annesi ev hanımı olduğunu, yıllardan beri de aynı adreste ikamet ettiğini, müvekkiline ait mernis ve uyap kayıtları incelendiğinde müvekkilinin iddia edildiği gibi mali müzayakta içinde bulunmadığını, Sonuç olarak yerel mahkemenin ihtiyati haciz kararına itiraz eden … ile …’nin ibraz edilen tüm GKS’lerindeki kefil olarak imzalarının bulunmadığı, hesap kat ihtarı ile talep edilen miktarların hangi GKS’den hangi miktarda sorumluluğunun doğduğunun ihtiyati haciz talep eden tarafça ispat edilecek deliler sunularak yaklaşık ispatın gerçekleşmediği, buna göre hesap kat ihtarındaki miktarların kefilliklerinin olmadığı GKS’den de kaynaklanabileceği gerekçesi ile itirazın tamamen kabulüne karar verilmiş iken müvekkili yönünden itirazın kısmen kabul ile kısmen reddine dair karar verilmesinin hatalı olduğunu, her iki GKS’de kefil kısmında müvekkili adına atılmış imza mevcut ise de bu imzaların müvekkilinin elinden sadır olup olmadığı tespit edilemediği gibi ve GKS’ler gereğince müvekkilinin sorumluluğunun hesap kat ihtarında bu sözleşmeler açısından istenen meblağ (71.909,18.TL) miktarınca olduğu peşin kabulüyle itirazın kısmen reddine dair karar verilmesinin hatalı olduğunu, ihtiyati haciz talep edilen alacak kalemlerinin de açıkça yargılamayı gerektirdiğini, diğer yandan ihtiyati haciz talep eden alacaklı tarafından yaklaşık ispat kuralının da yerine getirilmediğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 01/11/2018 tarihli kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yerel mahkemenin 05/09/2018 tarihli ihtiyati haciz kararına yönelik itirazların tamamen kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Alacaklı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemece ihtiyati haciz talebinin kabul edildiği, borçlular hakkında ihtiyati hacze karar verildiği, hakkında ihtiyati haciz kararı verilen borçlu/karşı taraf …, … ve … tarafından karara itiraz edildiğini, itirazlar neticesinde yerel mahkeme tarafından … ve … hakkında ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, itiraz Eden … hakkında itirazın kısmen kabulü ile 71.909,18’lik ihtiyati haciz kısmı açısından itirazın reddine karar verildiğini, mahkeme tarafından verilen ek kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Tarafların GKS’lerde kefil olarak imzaları bulunmakta olup, tarafların kefil oldukları GKS’lerden kaynaklanan borç ayrıştırılarak sorumlu olunan bedelin açıkça dilekçede belirtildiğini, Hakkında ihtiyati haciz talep edilen borçlulardan …’nin 25.03.2016 tarihli GKS’de, …’nin 28.03.2014 tarihli GKS’de …’nun ise her iki GKS’de imzasının bulunduğunu, taraflarınca alacak miktarının hangi GKS’den ne kadar miktarla kaynaklandığı açıkça belirtildiğini, yerel mahkeme tarafından bu hususun göz ardı edilmesinin yasaya aykırılık teşkil ettiğini, dilekçe ekinde sunulan Fon Kullandırma Ekstrelerinden de anlaşılacağı üzere müvekkili tarafından hem 28.03.2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’ne hem de 25.03.2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine dayanan kredi kullandırımı olması ve bu kullandırımlar çerçevesinde gerekli ödemelerin müvekkili bankaya yapılmadığından ötürü ihtiyati hacze itiraz eden borçluların kefaleten bu borçtan sorumluluğu doğduğunu, ihtiyati haciz dosyasında mevcut olan Genel Kredi Sözleşmeleri ve Hesap Kat İhtarı uyarınca müvekkili bankanın alacağını yaklaşık ispat edecek deliller mevcut olduğunu, Finansal kiralamadan kaynaklı asıl alacak nedeniyle ihtiyati haczi kararının kaldırılmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Müvekkili banka tarafından dava dışı … ’a tanınan kredi limiti çerçevesinde imzalanan Finansal Kiralama Sözleşmeleri (FKS) gereğince, FKS ve eki belgelerde yazılı malların dava dışı …. ’a, Genel Kredi Sözleşmesi çerçevesinde kiralandığını, tüm Finansal Kiralama Sözleşmelerinin 34. maddesi uyarınca, taraflar arasında imzalanan FKS, kiracının daha önce kiralayan banka ile yapmış olduğu tüm kredi sözleşmelerinin eki ve ayrılmaz parçası olduğunu, bu sebeple Genel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak ihtiyati haciz talep ettikleri alacağa ilişkin olarak itiraz eden borçluların da kefil sıfatıyla iş bu borçtan sorumlu olduklarını, Kaldı ki dosyada mevcut olan Genel Kredi Sözleşmelerinin 27.2.2. maddesi gereğince de kefaletin banka ve müşteri arasındaki tüm ilişkinleri ve borçları kapsadığını, bu yönü ile de yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla yerel mahkeme tarafından her iki Genel Kredi Sözleşmesinde imzası bulunan ve tüm borçtan kefaleten sorumlu olduğu kabul edilen … hakkında Finansal Kiralama Sözleşmesinden kaynaklanan ve GKS gereğince Gayri Nakdi deposu haricinde borçtan sorumlu olduğu kanısına varılarak sadece Hesap Kat İhtarında belirtilen İşletme Kredisine ilişkin borçtan sorumlu olduğuna karar verildiğini, Üsküdar …. Noterliği’nin 05.01.2018 tarihli ve …. yevmiye numaralı hesap kat ihtarı incelendiğinde Finansal Kiralama Sözleşmesinden doğan ve Gayri Nakdi alacak olmayan Hamillere Ödenen nakdi alacak haline gelmiş olan Çek Sorumluluk Bedeli, Gecikme Kar Payı, Business Card Kullanımından Kaynaklanan Asıl Alacak ve Kar Mahrumiyetinden de sorumlu olması gerekirken yerel mahkeme tarafından kendi gerekçesine aykırı hüküm kurulduğunu, zira söz konusu alacak kalemlerinin Genel Kredi Sözleşmesine dayanan ve Gayri Nakdi olmayan ve esasen Finansal Kiralama Sözleşmesiyle doğrudan ilgisi olmayan alacak kalemleri olduğunu, İhtiyati hacze itiraz sebepleri İİK mad.265’de tahdidi olarak sayıldığı, borçluların itirazlarının bu sebeplerin hiçbirini içermediğini, Yargıtay 19.HD.’nin 2011/14414 E. 2011/1580 K. 14.12.2011 tarihli kararında bu hususu vurguladığını, somut olayda gerçeklikleri ve hukuki mesnetleri bulunmamasının yanında kanuni bu hükümler karşısında geçerli ve dinlenebilir bir itiraz da olmadığını, muteriz borçluların itirazlarının ihtiyati haczi tamamlayan merasim olan İstanbul …. İcra Müdürlüğü… Esas sayılı icra dosyasından başlatılan icra takibine yapılacak borca itiraz çerçevesinde incelenebilecek nitelikte olup, ihtiyati hacze itirazın, öncelikle bu sebeple reddedilmesi gerektiğini, Gayri nakdi alacaklara ilişkin olarak dosyada mübrez Genel Kredi Sözleşmelerinin 11.5. maddesi hükmü yer aldığını, bu durumda müvekkili bankanın borçlunun temerrüdü halinde gayrinakdi alacaklarının tamamının ödenmesini veya bloke edilmesini isteyebileceğini, Yargıtay kararlarında da banka tarafından gayrinakdi kredi bedellerinin bankaya depo edilmesinin her zaman banka tarafından istenebileceğinin belirtildiğini ve hesap kat ihtarnamesinde gayrinakdi alacaklar yönünden depo isteminin mevcut olması durumunda İİK’nun 257. maddesindeki şartların oluştuğunun kabul edilmekte olduğunu, somut olayda da dosyada sunulu olan hesap kat ihtarındaki hesap ekstresi incelendiğinde gayri nakdi alacakların ödenmesine ilişkin ihtar mevcut olup mahkemece gayrinakdi alacaklara ilişkin olarak da ihtiyati haciz kararı verildiğini,Yargıtay 11. H.D. 2015/15233 Esas 2016/575 Karar 20.01.2016 tarihli kararında gayri nakdi alacaklar için de ihtiyati haciz kararı verilebileceğinin vurgulandığını, kaldı ki ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK.m.258/I hükmünce “alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterli olup, bunun dışında alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin olarak ispatı da gerekmediğini, Tıpkı nakdi risklerden olduğu gibi gayri nakdi risklerden de kefil sıfatıyla kefalet limiti miktarınca muteriz borçluların sorumlu olduğunu, bu hususun taraflar arasında akdedilmiş Genel Kredi Sözleşmesi’nin 24.2.1. maddesinde hüküm altına alındığını, aksi yöndeki borçlular beyanlarının bu yönüyle de kabulüne imkan bulunmadığını, Borçluların münhasır delil niteliğindeki müvekkili banka kayıtları gereğince müvekkili bankaya borçlu olduklarının tartışmasız olması, bu şahısların müvekkili bankaya borçlu olduklarının farkında ve bilincinde olmaları sebebiyle ihtiyati haciz kararına karşı borçluların haksız, hukuka aykırı ve alacağın tahsilini sürüncemede bırakma amacına matuf kötü niyetli itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiğini, Dosyada mevcut olan Genel Kredi Sözleşmeleri incelendiğinde karşı taraf/borçluların kefil olarak imzalarının bulunmadığına dair beyanlarının gerçek dışı olduğunu, hem …, hem …, hem de …’nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi ek kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, ihtiyati hacze itirazların reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/859 D.iş 2018/930 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep alacaklı banka ile asıl borçlu şirket arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmeleri gereğince asıl borçluya kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle, genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzalayan borçlular hakkında verilen ihtiyati haciz kararına itiraza ilişkindir.İhtiyati haciz talep eden, asıl borçluya GKS ile kullandırılan kredi borcunun ödenmediğini, hesabın kat edilerek asıl borçlu ve müteselsil kefillere borcun ödenmesinin ihtar edildiğini belirterek borç ödenmediği için müteselsil kefil olarak sorumlu bulunanlar hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece talebin kabulü ile ihtiyati haciz kararı verilmiş, ihtiyati haciz kararına bir kısım borçlunun itirazı üzerine duruşma açılarak yapılan inceleme sonucunda, itiraz edenler … ve …’nin itirazlarının kabulü ile bunlar hakkında verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, …’nun itirazının kısmen kabulü ile hakkında verilen ihtiyati haciz kararının 71.909,18 TL’yi aşan kısmının kaldırılmasına, 71.909,18 TL için ihtiyati hacze itirazın reddine karar verlmiş, bu karara karşı ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekili ile itiraz eden … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İİK’nın ihtiyati haciz koşullarını düzenleyen 257. maddesinde, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır.Somut olayda, talep eden alacaklı, asıl borçlu ile aralarında imzalanan 28/03/2014 tarihli ve 16/03/2016 tarihli genel kredi sözleşmesi gereğince asıl borçluya kredi kullandırıldığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, ihtara ekli hesap ekstresinde belirtilen borcun ödenmesi için asıl borçlu ve müteselsil kefillere kat ihtarı gönderildiğini borcun ödenmediğini belirterek müteselsil kefiller hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş, dilekçesine iki adet genel kredi sözleşmesini, ihtarnameyi ve hesap ekstresini eklemiştir.Genel Kredi Sözleşmeleri incelendiğinde, 28/03/2014 tarihli genel kredi sözleşmesinde itiraz eden …’nin, 16/03/2016 tarihli GKS’de …’nin ve her iki GKS’de …’nun müteselsil kefil olarak imzalarının bulunduğu anlaşılmıştır.Hesap ekstresinde borcun kaynağı olarak işletme kredisi asıl alacak 71.909,18 TL, finansal kiralama sözleşmesinden doğan asıl alacak 310.606,81 TL, çek defterinden kaynaklı gayrınakdi alacak 39.700 TL, gayrinakdi kredi sözleşmesi gereği hamillere ödenen çek sorumluluk bedeli 7.050 TL, gecikme kar payı 264,25 TL, POS cihaz kullanımından kaynaklı satış iptal borcu 1,51 TL, business card kullanımından kaynaklı asıl alacak 20.437,65 TL ve business kart mahrumiyeti 183,40 TL olmak üzere toplam 450,152,80 TL gösterilmiş, talep dilekçesinde ise itiraz eden …’nin bu borcun 204.684,60 TL’sinden, …’nin 161.377,48 TL’sinden, …’nun 366.062,08 TL’sinden sorumlu olduğu belirtilerek bu miktarlar üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiş, mahkemece talebi aşar şekilde tüm müteselsil kefiller hakkında 336.062,08 TL borç üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmiştir.Talep edenin sunduğu deliler gözetildiğinde alacağın varlığı ve muaccel hale geldiği konusunda yaklaşık ispat kuralının yerine getirildiği anlaşılmaktadır.İhtiyati hacze itiraz ise İİK 265. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edebilecektir.İtiraz eden … genel kredi sözleşmelerinde imzası bulunmadığını ileri sürmüş ise de, her iki genel kredi sözleşmesinde de müteselsil kefil olarak imzası bulunmaktadır. Bu nedenle bu itirazı yerinde değildir. İhtiyati haciz talebine dayanak olarak gösterilen finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklı borcun rehinle temin edildiği itirazına gelince, bu borcun rehinle teminat altına alındığına dair dosya içinde bir bilgi bulunmamaktadır. GKS’lerin Kefalet Sözleşmesi başlıklı 27. maddesinin 1. bendinde asıl borçlunun kullandığı ve kullanacağı kredilerden doğan borçların ve 2.3 bendinde finansal kiralamadan ve kredi kartından kaynaklanan borcun kefalet kapsamında olduğu açıkça belirtilmiştir. Dosyada asıl borçlunun kredi borcuna karşılık araç rehni alınmış ise de, bu rehin kefilin kefalet borcuna ilişkin olarak verilmemiştir. Bu nedenle itiraz eden …’nun bu yöne ilişkin itiraz sebebi de yerinde değildir. Bu borçlunun adına atılı bulunan imzaların eli ürünü olmadığı yolundaki ve diğer itiraz sebepleri ise İİK 265. maddede sınırlı olarak belirtilen itiraz sebepleri arasında değildir. Bu nedenle bu borçlunun gayrınakdi kredi borcuna ilişkin itirazı dışındaki itirazlarının reddi gerekir. İhtiyati haciz talep eden alacaklı talep dilekçesinde hesap ekstresinde ön görülen tüm alacak miktarı üzerinden değil bu borçlu hakkında 366.062,08 TL alacak için ihtiyati haciz talep etmiştir. Hesap ekstresinde belirtilen işletme kredileri, finansal kiralama sözleşmesinden doğan borç ve hamillere ödenerek nakdi krediye dönüşen çek sorumluluk bedellerinden kaynaklanan borçlar, talep edilen ihtiyati haciz miktarını geçmektedir. Bu borçlunun kefalet miktarı da talep edilen miktardan fazladır. Bu nedenle bu borçlu hakkında itirazın reddi gerekirken kısmen kabul kararı usul ve yasaya aykırı olmuştur.Buna göre itiraz eden …’nun istinaf sebepleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmektir. İhtiyati haciz talep eden alacaklının bu borçlu yönünden istinaf başvurusunun ise kabulü ile mahkeme ek kararının kaldırılmasına bu borçlunun itirazının reddine karar verilmesi gerekmiştir.Genel kredi sözleşmelerinden 28/03/2014 tarihli olanda itiraz eden …’nin 16/03/2016 tarihli olanda da …’nin müteselsil kefaleti bulunmaktadır.İtiraz eden … 28/03/2014 tarihli ve kefil olarak imzası bulunan genel kredi sözleşmesi gereğince kullandırılan kredi borcunun ödendiğini kefaletinin sona erdiğini iddia etmiş ise de söz konusu GKS ile kullandırılan kredi borcunun tamamen ödendiğine ve kefaletinin sona erdiğine ilişkin dosyaya delil sunmamıştır. Her iki borçlununda ihtiyati hacze miktar dışında yaptıkları itirazlar İİK 265. maddede sınırlı olarak sayılan itiraz sebeplerinden değildir.Mahkeme her ne kadar her iki itiraz eden borçlunun da genel kredi sözleşmelerinin tamamında imzası bulunmadığı, alacaklı tarafından talep edilen alacağın hangi GKS’den kaynaklandığı ve müteselsil kefillerin hangi GKS dolayısıyla ve ne miktarda sorumlu olduğu belirtilmediğinden, yaklaşık ispatın gerçekleşmediği belirtilerek, bu itiraz edenlerin itirazlarının kabulüne karar verilmiş ise de, dosya içine sunulan GKS’ler hesap kat ihtarı, hesap ekstresi ve talep dilekçesi dikkate alındığında alacağın varlığı ve itiraz edenlerin müteselsil kefil olarak kullanılan kredi borcundan sorumlu oldukları yaklaşık olarak ispatlandığından mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olmuştur. Alacaklı ihtiyati haciz talep dilekçesinde bu iki müteselsil kefil hakkında miktar yönünden talebini sınırladığından taleple bağlılık ilkesi gereğince, talepten fazlaya karar verilemeyeceğinden İtiraz eden … ile …’nin ihtiyati haciz miktarına yönelik itirazlarının kabulü ile taleple bağlı kalınarak, bu borçlular hakkında … hakkında 204.684,60 TL üzerinden, … yönünden 161.377,48 TL üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, mahkemece ilk ihtiyati haciz kararında talep aşılarak daha fazla miktar üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesi hatalı olduğundan alacaklı vekilinin bu borçlular yönünden yaptığı istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılması ve taleple bağlı kalınarak ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Borçlu … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B-Alacaklı banka vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; istinafa konu edilen İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/11/2018 tarih ve 2018/859 D.iş – 2018/930 Karar sayılı ek kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak;1-İtiraz eden … vekilinin itirazının REDDİNE, 2-İtiraz edenlerden … ve …’nin itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, borçlu … yönünden 204.684,60.TL’yi, borçlu … yönünden 161.377,78.TL’yi aşan ihtiyati haciz kararının KALDIRILMASINA, 3-Fazlaya ilişkin itirazların reddine, İLK DERECE YÖNÜNDEN : 1-İtiraz eden … tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 2-İtiraz edenlerden … ve … tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 3-Alacaklı tarafından sarf edilen toplam 80,00.TL yargılama giderinin itiraz edenlerden alınarak alacaklıya verilmesine, 4-Alacaklı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 750,00.TL vekalet ücretinin borçlulardan alınarak alacaklıya verilmesine, 5-İtiraz edenler … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 750,00.TL vekalet ücretinin alacaklıdan alınarak itiraz edenler … ve … vekiline verilmesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN : 6-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 7-İtiraz eden …’dan alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL harcın itiraz edenden tahsili ile hazineye irat kaydına,8-Alacaklı tarafından yatırılan 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 9-Alacaklı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 17,65.TL posta gideri olmak üzere toplam 138,95.TL’nin itiraz edenlerden alınarak alacaklıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/05/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.