Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/702 Esas
KARAR NO: 2020/1375 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK VE İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
NUMARASI: 2016/451 Esas – 2017/441 Karar
TARİH: 25/12/2017
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili sigorta şirketine nakliyat abonman emtia sigorta poliçesi ile sigortalı led ekran yansıtıcısı emtianın, davalının sorumluluğunda gerçekleştirilen taşıma esnasında hasar gördüğünü, hasar ihbarına müteakip yapılan inceleme sonucu belirlenen hasar bedelinin sigortalısına ödendiğini ve TTK nun 1472. maddesi gereğince sigortalısının haklarına halef olduğunu belirterek 8.137,42 USD’nin ödeme tarihi olan 14/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekiline usulüne uygun tebligat yapılmış ancak dava dilekçesine cevap vermediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/12/2017 tarih 2016/451 Esas – 2017/441 Karar sayılı kararında; “davacı … ile dava dışı sigortalı arasındaki nakliyat abonman emtia sigorta poliçesi ile teminat altına alınan emtiaların davalı şirketin sorumluluğunda deniz yolu ile taşınması sırasında hasarlanması nedeniyle sigortalısına ödediği hasar bedelinin TTK nun 1472. maddesi gereğince davalıdan rücuen tahsilinin talep edildiği, taşımaya konu emtianın sigorta ettiren tarafından dosyadaki mevcut gümrük belgelerinden satışın FOB olduğu ve FOB satışlarda risk ve hasarın emtianın gemi küpeştesini geçtiği andan itibaren alıcıya ait olduğu, sigortalı … A.Ş.’nin malın alıcısı olduğu geçerli bir sigorta sözleşmesinin olduğu, sigorta şirketi tarafından dosyadaki mevcut 14/11/2016 tarihli dekonttan sigortalısına hasar bedeli olan 8.137,42 USD ödemenin yapıldığı ve TTK nın 1472. Maddesi gereğince sigorta şirketinin sigortalısının haklarına halef olduğu, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, davalı şirket tarafından sigortalı adına 18/09/2015 tarihli navlun faturasının düzenlendiği, davalının navlun faturası düzenlemesi ile TTK’nun 917 ve devamı maddelerinde düzenlenen taşıma işleri komisyoncusu olarak taşımayı üstlendiği, komisyoncunun taşıma işini bizzat yapmayarak başka birine de yaptırabileceği, davalının TTK’nun 917. maddesi gereğince pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, hasarın tespit tarihinin 16/11/2015 tarihi olup dava tarihinin 14/11/2016 tarihi olduğu, TTK’nın hak düşürücü süre başlıklı 1188. Maddesinde, eşyanın ziya veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkının 1 yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı taktirde düşeceği hükmüne yer verilmiş olup davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, dosyada mevcut 26/07/2016 tarihli ekspertiz raporunda, hasar bedelinin 8.137,42 USD olduğu konteynerin üzerindeki delik sebebi ile buradan sızan sular nedeniyle 4 palet malın tamamının, 24 palet malın ise çok hafif ıslanmış olabileceğinin tespit edildiği, 16/11/2015 tarihli tutanağın teslim eden araç sürücüsü ve teslim alan tarafından tutulup malzemelerin konteyner içerisinden ıslak çıktığının belirtildiği ve mahkememizce yapılan inceleme sonrasında dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, taraflar arasında navlun sözleşmesinin kurulduğu ve geçerli bir sigorta sözleşmesinin olduğu, ıslanma zararının taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin ispat edilememesi nedeni ile taşıyan sıfatı ile davalının sorumlu olmadığı, konşimentodaki kayıtlar gereğince (…) kaydı uyarınca eşyanın konteynere yüklenmesi istifi sayımı ve konteyner kapılarının mühürlenmesi işleminin dava dışı satıcı tarafından yapıldığının görüldüğü ayrıca konşimentoda “…” kaydının yer alıp bu kaydın kapalı olarak teslim alınan konteynerin haricen hangi hal ve durumda teslim edildiğini tam olarak göstermediği, TTK nın 1239. Maddesi gereğince taşıyanın eşyanın haricen belli olan halini konşimentoda beyan etmeyi ihmal etmesi halinde konşimentoda eşyanın haricen iyi hal ve durumda olduğu, tavanının delik olmadığı sonucuna varıldığını, gümrük işlemleri tamamlandıktan sonra konteynerin limandan çıkışı esnasında veya kara nakliyesi için teslim alındığı esnada düzenlenen herhangi bir tutanağa rastlanmadığı ayrıca tutanakta hasarın deniz suyu veya yağmur suyundan meydana geldiğine dair herhangi bir gümüş nitrat testinin olmadığı, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ödenen 8.137,42 USD bedelin kadri maruf olduğu belirtilmiş olmakla TTK nın 1178. Maddesinde eşyanın yükletilmesi, istifi, elden geçirilmesi, taşınması, gözetimi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlü olduğu ve taşıyanın eşyanın ziyaı ve hasarında yahut geç tesliminden doğan zararlardan ziya, hasar veya teslimde gecikmenin eşyanın taşıyanın hakimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartı ile sorumlu olduğu hükmüne yer verilmiş olup bilirkişi raporunda ıslanma zararının taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin ispat edilememesi ve gümrük işlemlerinin tamamlanması sonrası konteynerin limandan çıkışı esnasında veya kara nakliyesi için teslim alındığı esnada düzenlenen herhangi bir hasar tutanağının olmadığı nedenle davalının ıslanma zararının taşıyanın sorumlu olduğu süreçte meydana geldiğinin ispat edilememesi gerekçesi ile sorumlu olmadığı belirtilmiş ise de dosyada mevcut 16/11/2015 tarihli hasar tutanağının teslim eden araç sürücüsü … tarafından imzalanmış olup davacı vekili tarafından 27/10/2017 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesinin davalı şirket tarafından sigortalı şirkete cevabi ihtarname olarak gönderildiği ve ihtarnamenin 3. Maddesinde “müvekkilim, muhatap şirket ile yapılan anlaşma gereği ihtarnameye konu emtianın İzmir limanında muhatabın Manisa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan fabrikasına kara yolu taşıması gerçekleştirmekle yükümlü olmakla, üstlendiği taşıma edimini tam ve eksiksiz bir şekilde emtiayı teslim aldığı şekli ile hasarsız ve tam olarak teslim etmiştir. Emtianın taşındığı konteyner limandan mühürlü olarak teslim alınarak, yine mühürlü olarak muhatap firmaya teslim edilmiştir. Muhatap emtiayı teslim alırken de herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Kaldı ki muhatap sözkonusu ihtarnamede hasarın konteynerin delik olması sebebi ile meydana geldiğini belirtmiştir. Bu sebeple muhatabın hasar ihbarını deniz yolu taşımasını gerçekleştiren firmaya veya yükleyici firmaya yöneltmesi gerekmektedir” şeklinde belirtilmiş olup davalı firma tarafından taşımaya konu emtiaların İzmir limanından sigortalı şirketin fabrikasına kara yolu taşımasını da gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı ve davalı tarafından da bu ihtarnamede kara yolu taşımasınında gerçekleştirildiğinin kabul edildiği ve hasar bedeli talebinin deniz yolu ile taşımasını yapan firmaya yöneltilmesi gerektiği belirtilip davalı şirket tarafından düzenlenen navlun faturasından ve TTK nın 917 ve devamı maddeleri gereğince deniz yolu ile taşımadan kaynaklı hasarlardan da taşıyıcı olarak sorumlu olduğu ve tutulan 16/11/2015 tarihli tutanağın araç sürücüsü tarafından tutulup TTK nın 1185/1. Fıkrasında ziya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana bildirilmesinin şart olduğunun belirtilip araç şoförü tarafından tutanağın imzalandığı anlaşılmakla bu bildirimin yapıldığı ayrıca konşimentoda “…” kaydının yer alıp TTK’nın 1239. Maddesi gereğince eşyanın içinde bulunduğu konteynerin gemiye yüklendiği anda konteynerin haricen iyi hal ve durumda olduğu tavanının delik olmadığı sonucuna varıldığı hususunun bilirkişi raporunda da belirtilmiş olmakla sözkonusu konteynerdeki delikten dolayı sızan sudan emtiadaki meydana gelen hasarın davalının sorumluluğundaki taşıma sırasında oluştuğu ayrıca eşyanın boşaltılması sırasında hasarın tespit edildiği taşıma konusu emtiada oluşan hasarın davalının hakimiyetinde ve sorumluluğunda iken oluştuğu ve davacı … tarafından sigortalısına ödenen bedelin kadri maruf olduğu…”gerekçesi ile,Davanın Kabulü ile 8.137,42 USD’nin 14/11/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili şirketin taşıma işleri komisyoncusu/freight forwarder şirketi olduğunu, Konteyner tavanında delik olduğundan bahisle meydana geldiği iddia ve talep olunan hasarın işbu dava kapsamında husumetin müvekkiline yönetilmiş olmasının hatalı ve haksız olduğunu, müvekkili şirketin bu süreçlere dahil olmadığını, Taşıma işleri komisyoncusu kişinin taşıyan gibi sorumlu olabilmesinin ön şartlarının TTK: M.918/b hükmü gereği “taşıyıcıyı seçmek” ve TTK m.918/3 hükmü gereği sözleşmeleri kendi veya gönderen adına yapmak olduğuna göre müvekkili şirketin taşıyan sayılmasının hatalı olduğunu, bilirkişi heyetince dosyanın bu açıdan incelenmesinin talep edildiğini, yerel mahkemenin bu itirazı değerlendirmeden, rapor aldırmadan hüküm kurduğunu, doktrin görüşlerinin de bu şekilde olduğunu, (İnci Deniz (Kaner) Konteyner Taşımacılığı ve Hukuki Sorunları kitabı sayfa.77) Yükletenin veya yükün sahibiyle acentesinin veya mümessilinin hareket veya ihmallerinden ve/veya ambalajlamadan ileri gelen zararlardan taşıyanın mesul olmayacağı hükmü çerçevesinde, işbu davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, (Yargıtay 11. HD. 25/06/2018 tarihli 2016/12916 E. 2018/4739 K. ) Kabul anlamına gelmemek kaydıyla; müvekkili şirketin taşıma işleri komisyoncusu olması ve konteynerin yüklenmesi istiflenmesi vb. tüm edimlerin ifasına bilfiil hiçbir dahlinin olmamasına rağmen, yükleme ve istiflemeye nezaret görevinin bulunduğu kabul edilecek olursa da bu halde mütefarik kusurun nazara alınması gerektiğini ayrıca davaya konu edilen ıslanma zararının taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin ispat edilmemesi nedeniyle de taşıyan sıfatıyla müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, Sınırlı sorumluluk prensibi gereği davacı talebinin haksız olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulüne ilişkin kararın kaldırılarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sigortalı emtiada taşıma nedeniyle meydana gelen zararı poliçe kapsamında sigortalısına ödeyen davacı … şirketinin halefiyet ilkesi gereğince hasardan sorumlu olandan zarar bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketine sigortalı emtianın davalı taşıyıcının sorumluluğunda iken hasarlandığını, hasar bedelinin poliçe kapsamında sigortalısına ödendiğini, hasara davalının sebep olduğunu belirterek ödenen hasar bedelinin davalıdan rucüen tahsilini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taşıma işleri komisyonculuğu TTK’nın 917 vd. Maddelerinde düzenlenmiştir. 917. Maddesinde taşıma işleri komisyonculuğu sözleşmesi ile komisyoncunun eşya taşıtmayı, gönderenin de kararlaştırılan ücreti ödemeyi üstlendikleri belirtilmiş, 918. Maddesinde komisyoncunun yükümlülükleri düzenlenmiştir. TTK’nın 926/1 maddesinde, taşıma işleri komisyoncusunun, eşyanın taşınmasını bizzat üstlenebileceği, bu durumda taşımadan doğan hak ve yükümlülükler bakımından taşıyıcı veya taşıyan sayılacağı, 928. Maddesinde taşıma işleri komisyoncusunun sorumluluğu düzenlenmiş, maddenin 1. fıkrasında taşıma işleri komisyoncusunun, zilyetliğinde bulunan eşyanın zıyaından ve hasarından sorumlu olduğu 876 ilâ 878 inci, 880 ve 881 inci maddeler ile, 882 nci maddenin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları ve 883 üncü, 885 ilâ 887 nci maddelerin kıyas yoluyla uygulanacağı belirtilmiştir. Davalı, kendisinin taşıma işleri komisyoncusu (freight forwarder) olduğunu, taşıyıcı olmadığını taşıyıcı gibi sorumlu tutulamayacağını belirtmiş ise de yukarıda belirtilen yasal düzenleme karşısında somut olayda davalı navlun faturasını düzenlediğinden taşıma işleri komisyoncusu olsa bile eşyanın taşınmasını bizzat üstlendiğinden taşıyıcı sayılacağından taşımadan kaynaklanan hasardan sorumludur. Davalı TTK’nın 876 ila 878 inci maddelerinde öngörülen sorumluluktan kurtulma hallerinin gerçekleştiğini ispatlayamamıştır. Bu nedenle davalının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Dosya içinde bulunan konişmento ve navlun faturası ile davalı tarafça dava dışı taşıtana gönderilen ihtarname içeriğinden davaya konu (deniz ve kara yoluyla yapılan) taşıma işinin davalı tarafça yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu taşıma konteyner taşıması olup, konteyner gönderici tarafından istif edilerek mühürlenmiş ve bu şekli ile davalı taşıyıcıya teslim edilmiştir. Konişmentoda yer alan kayıtlara göre söz konusu emtianın içinde bulunduğu konteyner istiflenmiş ve kapalı olarak, konteynerda herhangi bir olumsuzluk bulunmadan taşıyana teslim edilmiştir. Konişmentoda konteynerın delik olduğuna ilişkin her hangi bir çekince davalı taşıyan tarafından ileri sürülmemiştir. Buna göre konteyner sağlam olarak teslim alınmıştır. Varış yerinde tutulan tutanakta konteyner içinde bulunan emtianın bir kısmının hasarlı olduğu sabittir. Alınan bilirkişi raporu ve ekspertiz raporunda hasarın sebebi olarak konteynarda bulunan delik nedeniyle konteyner içinde bulunan emtianın ıslanması gösterilmiştir. Konteynerda meydana gelen deliğin ve bu delikten sızan su ile içinde bulunan emtianının hasarlanmasının taşımanın hangi aşamasında meydana geldiği tespit edilememiştir. Buna göre davalı taşıyıcı emtianın içinde bulunduğu konteyneri tam ve hasarsız olarak teslim almış olup, taşıma sırasında gerekli özen ve dikkati göstermeyerek konteynerin tavanında delik oluşmasına ve buradan konteyner içine sızan su nedeniyle emtianın hasarlanmasına neden olmuştur. Davalı hasarın oluşmasında her hangi bir kusuru bulunmadığını, TTK’nın sorumluluktan kurtulma hallerinin olayda gerçekleştiğini, göndericinin veya adamlarının ihmal veya kusurlarının zararın meydana gelmesine neden olduğunu ispatlayamamıştır. Dava konu hasar, emtianın konteyner içinde deniz ve kara yoluyla taşınması sırasında (hangi aşamada oluştuğu tespit edilememiştir) meydana geldiğinden ve taşımanın tamamını üstlendiğinden meydana gelen zarardan TTK hükümleri gereğince taşıyan olarak sorumludur. Davalı, TTK’da öngörülen taşıyıcının sorumluluktan kurtulma veya sorumluluğun sınırlandırılması hallerinin olayda gerçekleştiğini ispatlayamadığından hasar bedelinden sorumludur. Davalının bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Davalı istinaf dilekçesinde kendisinin taşıma işleri komisyoncusu olduğunu, dava dışı alıcının davaya konu emtianın deniz yoluyla taşınması işini kendi bulduğu taşımacı aracılığı ve navlun pazarlığını yaparak gerçekleştirdiğini, kendilerinin taşımanın bu kısmına dahillerinin olmadığını, kendilerinin sadece TTK 918 maddesi hükmü gereğince taşıyıcıyı seçmek ve sözleşmeleri kendi adına veya gönderen adına imzalamak olduğunu buna göre taşıyıcı sayılmalarının hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de ilk derece mahkemesinde süresinde davaya yanıt vermemiş olup bu savunmasını ilk defa istinaf aşamasında ileri sürdüğünden ve HMK’nın 357. Maddesine göre ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinaf aşamasında dinlenemeyecek olması karşısında bu istinaf sebebi inceleme konusu yapılmamıştır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 1.814,68 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 454,35.TL (418,45.TL + 35,90.TL=) harcın mahsubu ile bakiye 1.360,33.TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/11/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.