Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/698 E. 2019/573 K. 17.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/698 Esas
KARAR NO : 2019/573 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/564 Esas 2018/1264 Karar
TARİH : 06/12/2018
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/04/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava dışı ….şirketinin taşıma işleri kapsamında doğabilecek olası rizikolara karşı yurtiçi taşıyıcı mali mesuliyet sigortası abonman sözleşmesi ile teminat altına alındığını, dava dışı sigortalının, yine dava dışı …. şirketinin Almanya’dan ithal ettiği ürünlerin Adana ilinde bulunan … şirketine göndermesi işinin müvekkilinin sigortalısı tarafından üstlenildiğini ve taşımanın davalı … tarafından yapıldığını, davalının ürünleri indirmek için sigortalının deposuna geldiğini, ancak deponun kapalı olması sebebiyle depo önüne park ederek araçta uyuduğu sırada emtiaların çalındığını, aleyhine dava açılan ve mahkememiz dosyasından ayrılmasına karar verilen … ise taşıma işini yapan aracın maliki olduğunu, dava dışı emtia sahibinin sigortalıya yansıtma faturası düzenlediğini ve söz konusu faturanın müvekkili tarafından ödendiğini, ancak hasara ve zarara davalı sebep olduğundan ödenen bedelin rücuen tahsili için başlattıkları takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile, davaya ilişkin olarak genel yetkili mahkemenin ikametgahı Kahramanmaraş mahkemeleri olduğunu, para borcu söz konusu olmadığını, bu nedenle öncelikle yetkisizlik nedeniyle, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde de hasarın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığından davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 06/12/2018 tarih 2018/564 Esas 2018/1264 sayılı kararında;”Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın davacı tarafça dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki taşıma ilişkisi nedeniyle doğan ve sigortalıya ödenen bedelin rücuen tahsiline ilişkin başlatılan takibe yapılan itirazın iptali olduğu, davalı tarafça yetki itirazında bulunulduğu ve davanın esastan reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. HMK’nın 116.maddesinde ilk itirazlar sayılmış ve ilk itirazların cevap süresi içerisinde ileri sürülmesi gerektiği düzenlendikten sonra, kesin yetki bulunmayan hallerde yetki itirazının ilk itiraz olduğu belirlenmiştir. Eldeki davamız bakımından davalı …’nın takip dosyasındaki yetkiye itiraz etmediği, sadece mahkememizin yetkisine itiraz ettiği anlaşılmış, davacı vekilince alacağın para alacağı olduğu ve müvekkilinin şirket merkezi itibariyle mahkememizin yetkili olduğu ileri sürülmüştür. Dava itirazın iptali davası olmakla birlikte itirazın iptali davaları bakımından özel yetki kuralı getirilmemiştir, yetki itirazı ileri sürüldüğünde yetki bakımından taraflar arasındaki ilişkiye bakılması gerekmektedir. Dosyamız davacısı tarafından her ne kadar alacağın para alacağı olduğu ve mahkememizin yetkili olduğu beyan edilmiş ise de; dosyamız tarafları arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı, davalı ile ticari ilişkisi bulunanın dava dışı sigortalı olduğu, üçüncü kişiye ödenen takibe konu alacağın da taşımadan doğan zarar bedeli yani tazminat olduğu, dolayısıyla da para alacağı bulunmadığı anlaşılmıştır. Yetkili mahkeme bakımından ise davalının eyleminin haksız fiil olduğunun kabulü halinde haksız fiilin Veliköy Mahallesi Çerkezköy/Tekirdağ’da meydana geldiği, davacı tarafça ödemenin kendi sigortalısına yapıldığı, zarar görenin sigortalı olduğu, davacı her ne kadar ödeme yaparak sigortalının haklarına halef olmuş ise de halefiyetin mahkemenin yetkisine etkili olmadığı, davacı sigortacının zarar gören olarak kabulünün ve dolayısıyla davacı şirket merkezinin yetkili olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, sigortalının adresinin de sicil kaydına göre Türkoğlu/Kahramanmaraş olduğu, bu hali ile haksız fiile ilişkin HMK’nın 16. maddesi kapsamında mahkememizin yetkili olmadığı, davalı ile dava dışı sigortalı arasında taşıma ilişkisi bulunduğu ve davalının eyleminin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği kabul edildiğinde de sözleşmenin ifa yerinin Adana olduğu, eşyaların Adana ilinde bulunan dava dışı … teslim edileceği, ifa yeri bakımından da mahkememizin yetkili olmadığı, bu hali ile yetkili mahkemeyi seçme hakkının davalı tarafa geçtiği ve davalı tarafça HMK’nın 6. Maddesi uyarınca ikametgahı dikkate alınarak Kahramanmaraş ilinin yetkili olduğunun ileri sürüldüğü, bu hali ile mahkememizin yetkili olmadığı …”gerekçesi ile,
Davalı tarafın yetki itirazının kabulü ile yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Kahramanmaraş Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava konusu borcun TBK mad. 89. uyarınca para borcu olup, hem icra dairesi hem de yerel mahkemenin yetkili olduğunu, bu hususta birçok Yargıtay ve emsal karar bulunduğunu, Müvekkilinin, sigortalısının tüm haklarına halef olduğundan yerel mahkeme kararının aksine TBK md. 89’un uygulanabilmesi için müvekkili ile davalı arasında ticari bir ilişki olmasına gerek olmadığını,Davanın, müvekkilinin sigortalısına ödediği bedelin rücuu amacıyla ikame edilen bir eda davası olduğunu ve davaya konu borcun ancak ve ancak para ile ifa edilebileceğini, bahsi geçen borcun para dışında başka bir şekilde ifa edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle dava konusu borcun para borcu olduğu konusunun şüpheye mahal vermeyecek kadar açık olduğunu, Alacaklının TBK md. 89 uyarınca kendi yerleşim yerinde dava açabileceği gibi HMK uyarınca davalının yerleşim yerinde de dava açabileceğini, davacı ile davalı arasında özel olarak kararlaştırılan bir mahkeme bulunmadığından, davacıya bu konuda seçimlik hakkı tanındığı ve müvekkili tarafından TBK mad.89 uyarınca kendi yerleşim yeri mahkemesinin tercih edildiğini, bu konuda Yargıtay kararı mevcut olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/630 E. 2014/332 K. Sayılı ve 19.3.2014 tarihli kararı)Borcun bir para borcu olduğuna kuşku olmadığını, zira para dışında başka şekilde ifa edilebilmesi mümkün olmayan bir borç olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca ayrıntısıyla izah edildiği üzere, böyle bir durumda alacaklı davasını genel ya da özel yetkili mahkemede açmak hususunda seçim hakkını kullanabileceğini, aynı durum icra takipleri açısından da geçerli olduğunu, (Yargıtay 11. HD.’nin, 2015/2836 E. 2015/7816 K. ve 05.06.2015 tarihli kararı)İstanbul BAM 14. H.D.’nin 2018/58 E. 2018/619 K. Sayılı ve 07.06.2018 tarihli kararı içeriği incelendiğinde, karayolu taşıması olduğunun görüleceğini, karara konu davada taşıma ilişkisinden kaynaklı bir dava olduğunu ve Bölge Adliye Mahkemesince para borcu ve alacaklının ikametgah adresinin yetkili olduğu yönünde karar verildiğini, Yargıtay 11. HD 2014/18595 E. 2015/1998 K numaralı ve 16/02/2015 tarihli kararında bir karayolu taşımasına ilişkin olarak, alacaklı TBK md. 89 uyarınca alacaklının ikametgahında dava açtığı, borçlu aynen huzurdaki itirazları yaptığı ve mahkeme yetki itirazını “götürülecek borç” olması hasebiyle reddettiği ve Yargıtay aşağıdaki gerekçelerle kararı onadığını, (Yargıtay 11. HD 2014/18595 E. 2015/1998 K numaralı ve 16/02/2015 tarihli kararı, Yargıtay 11. H.D.’nin 2008/10806 E. 2010/1757 K. sayılı ve 16.02.2010 tarihli kararı) Bunların yanında, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1388 E. sayılı dosyasının 15/01/2019 tarihli duruşmasında da 4 no’lu ara karar ile müvekkili sigorta şirketinin adresi itibarıyla mahkemenin yetkili olduğuna karar verilerek davalının yetki itirazının reddine karar verildiğini, bahsi geçen dava dosyasında da tıpkı bu dosyada olduğu gibi bir kara taşıması söz konusu olduğu ve aynı şekilde yetki itirazında bulunulduğunu, ancak para borcu olduğundan mahkemece müvekkilinin yerleşim yeri uyarınca mahkemenin yetkili olduğuna karar verildiğini,Yerel mahkemenin kararında, müvekkili sigorta şirketi ile davalı arasında ticari bir ilişki olmadığı, davalı ile ticari ilişkisi bulunanın dava dışı sigortalı olduğu, üçüncü kişiye ödenen takibe konu alacağın da taşımadan doğan zarar bedeli yani tazminat olduğu, dolayısıyla da para alacağı bulunmadığı, zarar görenin sigortalı olduğu, halefiyetin mahkemenin yetkisine olmadığını belirttiği ancak bunun kabulünün mümkün olmadığını,Müvekkilinin sigorta şirketi olduğunu, sigortalısına ödeme yapmakla TTK md. 1472 uyarınca tüm haklarına halef olduğunu, bu yönüyle müvekkilinin “kanuni halef” olarak, sigortalısının tüm haklarına halef olduğunu, Mahkemenin gerekçeli kararında belirttiği durum göz önüne alınırsa, TBK md. 89’un sigorta şirketleri için hiçbir surette uygulama alanı bulamaması durumu gündeme geleceğini, bunun da adil yargılanma hakkı ile anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edeceğini, böyle bir durumda sigorta şirketleri, kanunun tanıdığı haklardan mahrum kalacağını, mahkemenin bu gerekçesini destekleyen hiçbir kanun maddesi bulunmadığını, taşıma ilişkisinin doğrudan tarafı olan sigortalı için uygulama alanı bulan her durum, haklarına halef olan sigorta şirketi için de uygulanacağını, zira bu aşamadan sonra, sigortalısının zararını gideren müvekkilinin artık alacaklı hale geldiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/564 Esas 2018/1264 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, taşıma nedeniyle meydana gelen zararın sorumlu olandan rucüen tahsili amacıyla yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.HMK’nın 19/2 maddesine göre, yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazı cevap dilekçesinde ileri sürülmelidir. Yetki itirazında bulunan taraf yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.Somut olayda, davacı … tarafından sigortalanan, dava dışı asıl taşıyıcı şirketin üstlendiği taşıma işinin fiili taşıyan davalı tarafça yerine getirildiği, taşıma nedeniyle oluşan zararın sigorta poliçesi kapsamında davacı tarafça taşıtana ödendiği, sigortalısının haklarına halef olan davacının halefiyet ilkesi gereğince sorumlu olanlardan ödediği bedelin tahsili için icra takibinde bulunduğu, davalının takipte yetkiye itiraz etmediği ancak açılan itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz ettiği, yetkili mahkeme olarak yerleşim yeri mahkemesi olan Kahramanmaraş mahkemelerini gösterdiği anlaşılmaktadır.Takip konusu alacak taşıma sözleşmesinden kaynaklandığından olayda birden fazla yetkili mahkeme bulunmaktadır. Buna göre genel yetki kuralınca davalının yerleşim yeri mahkemesi ve akdi ilişki reddedilmediğinden sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi yetkilidir. Davanın yetkili olmayan yer mahkemesinde açıldığı konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak süresinde yapılan yetki itirazında yetki itirazında bulunan davalının yetkili mahkemeyi de göstermesi gerekmekte olup davalı tarafça gösterilen bu mahkemenin yetkili mahkeme olması da gerekmektedir. Dava ve cevap dilekçesine göre davalının yerleşim yeri adresi Türkoğlu ilçesi olup HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme Türkoğlu mahkemeleridir. Davalı ise yetkili mahkemenin Kahramanmaraş mahkemeleri olduğunu belirtmiş, mahkemece Kahramanmaraş mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmiştir.Buna göre davalının yerleşim yeri Türkoğlu ilçesi olup, sözleşmenin ifa yeri de Kahramanmaraş değildir. Davalının yetki itirazında bulunurken HMK’nın 19/2 maddesine göre doğru yetkili mahkemeyi seçmesi de gerekmektedir. Aksi halde yetki itirazı dikkate alınmaz.Bu nedenle davalı tarafça doğru yetkili mahkeme seçilmediğinden usulüne uygun olmayan yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken aksine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılması ve davanın görülmesi için HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/12/2018 tarih ve 2018/564 Esas – 2018/1264 Karar sayılı yetkisizlik kararının HMK 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve yargılamaya devam etmek üzere dosyanın yetkisizlik kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf yönünden davacı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 35,00.TL olmak üzere toplam 156,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/04/2019 tarihinde HMK 353/1-a3 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.