Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/684 E. 2021/164 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/684
KARAR NO: 2021/164
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/918 Esas – 2017/1295 Karar
KARAR TARİHİ : 11/02/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in, dava dışı ….San.ve Tic.Ltd.Şti.nin nakit ihtiyacı için 2006 yılında … İkitelli şubesine giderek sadece Bağcılar ilçesindeki gayrimenkulünü teminat ipoteği yaparak teminat mektubu aldığını ve bunu da firmaya verdiğini, aradan bir buçuk sene geçtikten sonra firma tarafından teminat mektubunun müvekkiline verildiğini ve müvekkilinin teminat mektubunu bankaya iade ettiğini, bunun sonucunda bankanın, müvekkilinin gayrimenkulü üzerinde bulunan ipoteği kaldıracağını söyleyip oyalamaya başladığını, 01.07.2008 tarihinde … şubesinden arayan yetkili kişinin “Tapudan ipoteğin kaldırılması için evraklar imzalamanız gerekiyor” diyerek müvekkilini bankaya çağırdığını, müvekkili ipoteğin kaldırılması için bankaya gittiğinde 01/07/2008 tarihli genel kredi sözleşmesinin “rehin veren” kısmına sözleşmeyi katlamak suretiyle hile yaparak imza attırıldığını ve kendisine bunları tapu evrakları ile ilgili olduğunun söylendiğini, 2006 yılında müvekkilinin rızası ile imzaladığı ve ödemesi bittikten sonra iade ettiği teminat mektuplarına karşılık da müvekkilinin gayrimenkulü üzerindeki ipoteğin kaldırıldığını, icra takibine konu olan genel kredi sözleşmesi için verilmiş bir ipotek dahi mevcut değilken müvekkili hakkında hileli sözleşme ile rehin veren sıfatıyla borçlu gösterilerek müvekkili hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını, müvekkilinin icra takibinden, gayrimenkulü için kıymet takdir raporu tebliğ edildiğinde haberdar olduğunu, davalı bankanın takip konusu sözleşmeyi hile ile imzalattırdığını, kredi sözleşmesi için hiçbir ipotek konulmadığını, bu sebeple müvekkilinin kefil sıfatı olmadığı gibi rehin de bulunmadığını, müvekkiline rehin veren sıfatı ile geçerli bir bildirim yapılmadığını, dolayısıyla borç muaccel olmadığından takibin iptali gerektiğini, bu durumu … San.ve Tic.Ltd-Şti .yetkilileri ile görüştüğünde, böyle bir durumdan haberdar olmadıklarını, hatta kendilerine 26.06.2009 yılında … İkitelli Şubesi tarafından başka bir genel kredi sözleşmesi imzalatıldığının söylendiğini, aradan 1 gün geçtikten sonra ihtarname çekilip, bir hafta sonra da, müvekkilinin aleyhine dosya konusu olan İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E.sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, ödeme emrinde müvekkilinin kefil olarak gösterildiğini, tüm bu gelişmelerden sonra davalı …’ın, icra dosyasını 06.07.2012 tarihinde diğer davalı …San.Tic.Ltd.Şti.isimli şirkete temlik ettiğini, 3.şahıs gibi gözüken bu şirketin, aslında borçlunun kendisi olduğunu, zira davalı …, dosya borçlusu … yetkilisi … ait bir şirket olduğunu, tarafların alacağın temlikini sanki 3.şahsa yapılmış gibi göstererek muvazaalı işlem yaptıklarını, davalıların müvekkilini zarara uğratmaya çalıştığını, davalı bankanın, dosya borçlusu … adına kayıtlı gayrimenkuller üzerindeki hacızleri 100.000,00 TL bedel tahsil edilmiş gibi göstererek fek ettiğini, temlik alacaklısı görünen davalının müvekkiline ait hacizli yerlerin satışına geçtiğini ve satış kararı verildiğini, temlikin muvazaalı olduğunu belirterek, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasına satışların durdurulması için tedbir konulmasına, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesine talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, 01.07.2008 tarihli genel kredi sözleşmesinin banka görevlileri tarafından hile yapılarak imzalatıldığı iddialarının, takibi sürümcemede bırakmaya yönelik olduğunu, davacı borçlunun icra takibine bu güne kadar itirazda bulunmadığını, hile ile imzaladıklarını iddia ettikleri kredi sözleşmesi ile ilgili olarak banka yetkilileri hakkında herhangi bir suç ihbarında da bulunmadıklarını, davacının, ….Ltd.Şti.nin genel kredi sözleşmesinden doğan borcunu garanti edip, büyük miktarlı krediden yararlanıp sonrasında iş bu krediyi ödemeyip, garanti taahhüdünün geçersiz olduğunu ileri sürmesinin hakkın açıkça kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, alacak temlikinin muvazaalı olduğu iddiasının da yasal dayanağının bulunmadığı, alacağı temlik alan …Petrol ile takip borçlularından …’ ın farklı tüzel kişiliğe haiz iki farklı şirket olduklarını belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/12/2017 tarih ve 2014/918 Esas – 2017/1295 Karar sayılı kararı ile; ” Dava, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespiti ve davacının hakkındaki takibin iptaline ilişkindir. Davalı bankanın İkitelli Şubesi ile dava dışı …. San. Tic. ve Ltd. arasında 01/07/2008 tarihli 8.000.000,00 TL miktarlı genel kredi taahhütnamesinin davacı tarafça imzalandığı ve davacının da dava dışı diğer kefillerle birlikte 8.000.000,00 TL kefalet limiti dahilinde imzasının bulunduğu, imzalanan sözleşmeye göre banka kayıtlarının delil kabul edileceği, davacının ve diğer kefillerinin sorumluğunun sözleşmede düzenlendiği ve kefilin borçlar kanunu 493/494 maddelerine göre kefaletten kurtulma talebinde bulunamayacağının peşinen kabul ve taahhüt edildiği, ve borçlar kanunu 490-502 maddeleri ile İİK 295 maddesince kefillerin kendisine tanınan haklardan vazgeçildiğinin de peşinen kabul ve taahhüt edildiği sözleşmede bellidir. Türk Borçlar Kanunun 589. Maddesi: Kefil, kefil olduğu miktar ile ve bu miktara ilaveten kendi temerrüdünün kanuni sonuçlarından sorumludur. Bu durumda davacı kefilin sözleşmede gösterilen azami kefalet limitleri aşılmamak üzere temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayıda ayrıca sorumlu olacağının kabulü gerekmektedir. Dosyadaki genel kredi sözleşmesinin kefalet akdinin geçerli olduğu ve davalı bankanın borçluları ayrı ayrı veya birlikte takip ve dava hakkının mevcut olduğu anlaşılarak davacının davalı bankaya olan borcunun hesaplanması neticesinde davacının davalı bankaya takip tarihi itibariyle 915.886,16 TL olan borçtan sorumlu olduğu, dava tarihi itibariyle ise 3.538.404,12 TL borçlu olduğu, davaya konu alacağın dava tarihinden önce 06/07/2012 tarihinde dava dışı ….. San. Tic. ve Ltd.’ye temlik edildiği ve dosyada bulunan Beyoğlu …. Noterliğinin 08/07/2012 tarih … yevmiye nolu alacağın devri sözleşmesi ile 24/06/2009 ve 01/07/2008 tarihli genel kredi taahhütnamesine istinaden kredili müşteri …. San. Tic. ve Ltd. Şirketine kullandırılan kredilerden kaynaklanan davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu, alacaklarının tüm teminatlarının ve bu kredilerden kaynaklanan alacaklarının tahsilini teminen başlanılan icra dosyaları ile birlikte 1.100.000,00 TL tutarla sınırlı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile Türk Borçlar Kanunun 183 ve mütaakip maddeler kapsamında gayri kabili rücu olarak devreden … A.Ş.’ nin devralan …. San. Tic. ve Ltd’ye devredildiği anlaşılmıştır. İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı doyasında takibin 907.552,85.TL ticari kredi alacağı 6.114,93 TL artı para kredi alacağı, 2.857,39 TL teminat mektubundan kaynaklanan komisyon alacağı ve 280.000,00 TLmeri teminat mektubu kredisi 7.440,00 TL çek bedeli kredisinden kaynaklı alacaklara ilişkin takip yapıldığı ve temlik miktarının 1.100.000,00.TL olduğu ve bu durumda davalı … ile ilgili husumet itirazının yerinde olmadığı ve davacının kefaletten dolayı takibe konu borçta sorumluluğunun bulunduğu anlaşıldığından, davanın reddine, davalıların tazminat taleplerinin İİK nun 72/5 maddesinde belirtilen şartları oluşmadığından reddine karar vermek gerektiği, Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, icra dosyası, gerekçeli ve hüküm kurmaya yeterli bilirkişi raporu, genel kredi sözleşmesi ve tüm dosya kapsamı itibariyle anlaşılmış olmakla…” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın Reddine, 2-Davalıların tazminat taleplerinin şartları oluşmadığından reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Genel Kredi Sözleşmesinin tek sayfasındaki müvekkilinin imzasından dolayı kefil sıfatı ile kalan borçtan sorumlu tutulduğunu, müvekkiline, genel kredi sözleşmesine sonradan imza attırıldığını, yine sözleşmeye bakıldığında imzasının sadece ipotek veren kısmında ve tek sayfada olduğunu, teminat mektubu için ipotek verildiğini, davalı bankanın daha sonra teminat mektubundan kaynaklanan borcun ödenmesi sebebi ile ipoteği fek ettiğini, daha sonra müvekkilinden hile ile sözleşmeye imza alındığını, icra dosyası borçlusunun sürekli limiti arttırarak kredi kullandığını, Alacağın muvazaalı olarak temlik edildiğini, dosyada davalı … firması ile dosya borçluları arasında ilişki mevcut olduğunu, alacağın üçüncü kişiye devredilmesi, aralarında organik bağ bulunmaması gerektiğini, alacağın devri sözleşmesinin hileli ve muvazaalı olması sebebiyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptali gerektiğini, üçüncü şahıs gibi gözüken … , aslında icra dosya borçlusu … yetkilisi … ait olduğunu, …. Tic. Ltd. Şti.’ne adres olarak bakıldığında alacağı temlik alan şirketle adreslerinin aynı olduğunun görüleceğini, tarafların, alacağın temlikini sanki üçüncü şahsa yapılmış gibi göstererek muvazaalı işlem yaptıklarını, banka ile diğer davalının, müvekkilini zarara uğrattıklarını, davalı …’ın dosya borçlusu … adına kayıtlı gayrimenkulleri 100.000 TL.bedel tahsil edilmiş gibi göstererek fek ettirdiğini, ortada aslında birden fazla muvazaalı işlem bulunduğunu, diğer kefil ve borçlulara hiçbir işlem yapılmaksızın sadece müvekkiline ait taşınmazların satıldığını, dolayısıyla temlikin muvazaalı olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası ile talep edilen alacaktan borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı banka şubesi ile dava dışı …. San. Tic. ve Ltd. arasında 01/07/2008 tarihli 8.000.000,00 TL miktarlı genel kredi taahhütnamesi imzalandığı, davacının, bu sözleşmeyi dava dışı diğer kefillerle birlikte 8.000.000,00 TL kefalet limiti dahilinde imzaladığı, asıl borçlu tarafından genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle davalı banka tarafından İstanbul…. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası ile 14/07/2009 tarihinde kefiller aleyhine icra takibi başlatıldığı, bilahare davalılar arasında Beyoğlu …. Noterliğinin 08/07/2012 tarihli alacağın devri sözleşmesi aktedildiği, sözleşme ile, 24/06/2009 ve 01/07/2008 tarihli genel kredi taahhütnamesine istinaden kredili müşteri …. San. Tic. ve Ltd. Şirketine kullandırılan kredilerden kaynaklanan alacakların tahsilini teminen başlatılan icra dosyaları ile birlikte ödedikleri (1.000.000,00 TL) tutarla sınırlı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla temlik edildiği, devredenin alacaklarının tahsili için yapmış olduğu icra takip dosyalarından olan alacaklarını da alacağın devri sözleşmesi kapsamında devralana devir ve temlik ettiği, dava konusu İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının da temlik edilen icra takip dosyaları arasında bulunduğu görülmektedir. Mahkemece, bilirkişi raporu alınmak suretiyle, genel kredi sözleşmesinin kefalet akdinin geçerli olduğu ve davalı bankanın borçluları ayrı ayrı veya birlikte takip ve dava hakkının mevcut olduğu anlaşılarak davacının davalı bankaya olan borcunun hesaplanması neticesinde davacının davalı bankaya takip tarihi itibariyle 915.886,16 TL olan borçtan sorumlu olduğu, dava tarihi itibariyle ise 3.538.404,12 TL borçlu olduğu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı doyasında takibin 907.552,85.TL ticari kredi alacağı 6.114,93 TL artı para kredi alacağı, 2.857,39 TL teminat mektubundan kaynaklanan komisyon alacağı ve 280.000,00.TL meri teminat mektubu kredisi 7.440,00 TL çek bedeli kredisinden kaynaklı alacaklara ilişkin takip yapıldığı ve temlik miktarının 1.100.000,00 TL olduğu ve bu durumda davalı … ile ilgili husumet itirazının yerinde olmadığı ve davacının kefaletten dolayı takibe konu borçta sorumluluğunun bulunduğu gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş ise de; Davacı tarafça, gerek dava dilekçesi, gerekse yargılama sırasındaki beyanlarından anlaşılacağı üzere; imza inkarında bulunulmaksızın, takibe dayanak kredi sözleşmesinin davalı banka çalışanı tarafından hile ile imzalattırıldığı, davalılar arasında yapılan alacağın temlikinin muvazaalı ve davacıyı zarara uğratmak maksadı ile yapıldığı, alacağı temlik alan davalı …, takip borçlusu … yetkilisi … ait bir şirket olduğu, alacağın temlikinin sanki 3. şahsa yapılmış gibi gösterilerek muvazaalı işlem yapıldığı, bu nedenle geçersiz olduğu sebepleri ile menfi tespit kararı verilmesinin talep edildiği, dolayısıyla mahkemece, davacı tarafça ileri sürülen iddialar hiç değerlendirilmeksizin, talep dışı hususlarda inceleme yapılarak karar verildiği, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Bu hali ile mahkemece, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü ve yukarıda tespit edilen iddialarına göre, taraf delilleri toplanılıp, değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Kanun no’lu 22/07/2020 kabul tarihli Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 35. mad. uyarınca; “6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2017 tarih ve 2014/918 Esas 2017/1295 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/02/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile karar verildi.