Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/679 E. 2021/18 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/679 Esas
KARAR NO : 2021/18 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2018
NUMARASI : 2014/193 Esas 2018/167 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/01/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,Asıl borçlu …San. Ve Tic. A.Ş. ile … A.Ş. arasında Genel Kredi Sözleşmeleri düzenlendiğini, davalının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, asıl borçlu lehine 14.000,00 TL bedelli teminat mektubunun Ambarlı Gümrük Müdürlüğü Halkalı Gümrük Saymanlık Müdürlüğü’ne verildiğini, borçluların kredi işleyişi ile ilgili edimleri yerine getirtmemesi ve teminat mektup komisyon bedellerini zamanında ödememesi üzerine Eyüp … Noterliği’nin 02/02/1998 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen verilen sürede borçlular tarafından yerine getirilmediğini, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının itiraz ederek takibi durdurduğunu, icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının icra inkar tazimanatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin 18/08/2008 tarihinde 480.000,00 TL ödeme yaptığını ve davacı tarafından ibra edildiğini, müvekkilinin borçlu ya da kefil olduğu başka bir dosya ya da alacak bulunmadığını, davaya konu edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, dava konusu alacağın dayanağı olan sözleşmelerin büyük bir kısmında müvekkilinin imzasının bulunmadığını ve olan sözleşmelerdeki imzaların da müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin temerrüde düşürülmediği halde temerrüt faizi talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/02/2018 tarih ve 2014/193 Esas – 2018/167 Karar sayılı kararında; “….Tüm dosya kapsamında; TMSF’ye devredilen … ile birleşen … A.Ş. ile dava dışı … A.Ş. arasında GKS imzalandığı, davalının bu GKS’ye müşterek müteselsil kefil olduğu, edimlerin yerine getirilmemesi nedeniyle hesapların kat edildiği, davacının dava dışı şirkete kullandırılan teminat mektubu tutarının depo edilmesi talebi ile icra takibi başlattığı, davalının imza inkarında bulunması üzerine mahkememizde itirazın iptali davası açıldığı, davaya konu 6 adet GKS’deki imzaların davalının eli ürünü olup olmadığının incelenmesinde; 1 GKS’de davalının imzasının bulunmadığı, 4 GKS’de davalıya atfen atılan imzaların davalının eli ürünü olmadığı, 22/10/1997 tarih ve 555.000,00 USD’lik GKS’deki imzanın davalıya ait olduğunun tespit edildiği, ancak icra takibine konu teminat mektubu kredisinin davalının imzasının bulunduğu sözleşmenin düzenlenme tarihinden önce kullandırıldığı, bu nedenle davalının icra takibine konu borçtan sorumlu olmadığına mahkememizce kanaat getirilerek davanın reddine, davalı her ne kadar kötü niyet tazminatı talep etmiş ise de 5411 sayılı yasanın 138 maddesi gereğince davacının İİK’da düzenlenen kötü niyet tazminatından sorumlu tutulamayacağı gözetilerek bu talebin de reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davaya konu icra takibinin dayanakları arasında yer alan 02/02/1998 tarih, 02740 yevmiye numaralı ihtarname, borçlu/davalı … de tebliğ edildiği, bu ihtarnameye karşı borçlu tarafından GKS deki imzanın kendisine ait olmadığı itirazını içeren bir herhangi bir cevap verilmediği, Ayrıca kişilerin imzalarının zaman içinde değişiklik göstermesinin hayatın olağan akışına uygun olması sebebiyle, Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı dönemine ilişkin olarak, emsal imza örnekleri toplanmaksızın imza incelemesi gerçekleştirildiği, Yerel Mahkeme tarafından bankalar, nüfus müdürlükleri, tapu müdürlükleri gibi kamu kurum ve kuruluşlarına müzekkere yazılmamış olup borçlunun genel kredi sözlşemesini imzaladığı döneme yakın tarihlerde atmış olduğu imza örneklerinin istenmediği, bu sebeple eksik inceleme ile dosya hakkında karar verildiğini, 18/08/2018 tarihinde … ile müvekkili şirket … A.Ş. arasında nakdi risklerin tespiti, kabulü ve tasfiye edilmesine ilişkin bir protokol düzenlenmiş ve imzalandığını, Dava konusu 1023053 arşiv nolu … Kredi Sözleşmesi de iş bu Protokol kapsamında bulunmakta olduğu, borçlu … tarafından bu protokol ile … ile arasındaki kredi ilişkisi istisnasız kabul edilmekte olduğu, dava konusu Gayrinakdi Risk de … aynı Genel Kredi Sözleşmesine dayanmakta olduğu, bu husus gözetilmeksizin müvekkili kayıtlarında bulunan bu protokol incelemeye dahil edilmemiş olup eksik inceleme ile dosya hakkında karar verildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari genel kredi sözleşmesi kapsamında verilen teminat mektubu bedelinin depo edilmesi talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı dava dilekçesi ile, TMSF’ye devredilen … ile birleşen … A.Ş. ile dava dışı … A.Ş. arasında GKS imzalandığını, davalının bu GKS’ye müşterek müteselsil kefil olduğunu, edimlerin yerine getirilmemesi nedeniyle hesapların kat edildiğini beyanla dava dışı şirkete kullandırılan teminat mektubu tutarının depo edilmesi talebi ile icra takibi başlattığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini, bu nedenle haksız itirazın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile, 10/08/2008 tarihinde imzalanan ibraname ve protokol ile ibra edildiğini, borcun zamanaşımına uğradığını, sözleşmelerde imzasının bulunmadığını, olan imzanın da kendisine ait olmadığını beyan etmiştir. Mahkemece, 27/01/2015 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı ile davalının Z.A. Definin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, yukarıdaki gerekçeyle Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, TMSF’ye devredilen … ile birleşen … A.Ş.’nin Bayrampaşa Şubesi ile dava dışı …. A.Ş. Arasında 25/05/1997-21/06/1997-25/07/1997-08/10/1997-22/10/1997-02/02/1998 tarihli 6 adet Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmelerden 02/02/1998 tarihli GKS. De davalının kefil olarak imzasının olmadığı, diğer sözleşmelerde kefil imzasının olduğu anlaşılmıştır.Mahkemece grafolog bilirkişi Prof … 09/11/2015 tarihli rapor, İstanbul ATK. Fizik İhtisas Dairesinden 09/03/2016 tarihli rapor ve İstanbul ATK. Genel Kurulundan 09/08/2016 tarihli rapor alınmıştır. Davacı vekilinin kat ihtarının davalı borçluya tebliğ edildiği, bu ihtarnameye karşı borçlu tarafından GKS deki imzanın kendisine ait olmadığı itirazını içeren herhangi bir cevap verilmediği halde, sonradan yargılama aşamasında imza inkarında bulunmasının yerinde olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde;Davalı vekili süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesi ile; dava konusu alacağın dayanağı olan genel kredi sözleşmelerinin büyük bir kısmında davalı müvekkilinin imzası bulunmamakta olup imzası olan sözleşmelerdeki imzalarında müvekkiline ait olmadığına dair beyanda bulunduğu görülmüştür.Yargıtay 11 HD. Nin 2007/7319 Esas, 2008/9068 Karar sayılı içtihadında ve yerleşik yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, borçlunun icra takibine yaptığı itiraz sebepleri ile bağlı olduğu kuralı, itirazın kaldırılması için icra tetkik merciine başvurma hali için geçerli olup,itirazın iptali davasında ise icra takibine yaptığı itiraz sebepleri ile bağlı olmaksızın her türlü savunma nedenlerini bildirebilir. Bu durum karşısında, davacı vekilinin kat ihtarına karşı imza inkarında bulunulmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davacı vekilinin imza incelemesi için mahkemece usulüne uygun imza örneklerinin toplanmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,İlk derece mahkemesince ön inceleme duruşmasının yapıldığı 27/01/2015 tarihli duruşmanın, 2 nolu ara kararı ile; Davalı yanın öncelikle imzaya ilişkin itirazlarının değerlendirilebilmesi için davacı yanın davaya konu tüm sözleşme asıllarını dosyaya sunmasına, 3 nolu ara kararı ile de; Davalı yan vekiline iki hafta süre verilerek davalı müvekkilinin sözleşme tarihi ve öncesinde atılmış olması kaydıyla imza örneklerinin bulunabileceği resmi kurum ve kuruluşlar hakkında bilgi vermesine karar verildiği görülmüştür.Davalı vekili 10/02/2015 tarihli dilekçesi ile ara karar uyarınca müvekkiline ait imzaların bulunduğu kurumları bildirdiği ve mahkemece imzaların bulunduğu kurumlardan belgelerin istendiği ve mahkeme huzurunda davalıya ait imza örneklerininde alındığı anlaşılmıştır. Mahkemece alınan grafolog bilirkişi raporunda, İstanbul ATK. Fizik İhtisas Dairesince düzenlenen 09/03/2016 tarihli raporda, İstanbul ATK. Genel Kurulunca düzenlenen 09/08/2016 tarihli raporda incelenen mukayese belgelerin belirtildiği, ayrıca davacı vekili ilk derece mahkemesince alınan grafolog raporlara karşı yargılama aşamasında imza incelemesi için mahkemece usulüne uygun imza örneklerinin toplanmadığına yönelik itirazın ileri sürülmediği anlaşılmıştır. HMK 357/1 maddesi gereğince bu husus ilk defa istinaf aşamasında ileri sürüldüğünden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davacı vekilinin taraflar arasında imzalanan protokolün mahkemece, değerlendirilmediği ve eksik inceleme ile karar verildiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,Davacı vekilinin istinaf dilekçesine eklediği davalı kefil ile davacı arasında düzenlenen tarihsiz ”PROTOKOL” başlıklı belgenin, davacının delil listesinde olmadığı ve yargılama aşamasında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmediği,Davalı vekili cevap dilekçesi ile, 18/08/2008 tarihinde imzalanan ibraname ve protokol ile davalı müvekkilinin davacı tarafından ibra edildiğini,bu nedenle borcu olmadığını beyan ettiği,Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; ibranamenin ilgili kısmında açıkça ”Gayrinakdi kredi ve ihracat döviz taahhütlerinden kaynaklanan muhtemel borçları kapsamadığını,” davalı yanın gayrinakdi risklere karşı ibra edilmediğini beyan etmiş olup bu belge, yargılama aşamasında davacı tarafça delil olarak belirtilmediği ve HMK’nın 357/1.maddesi uyarınca istinaf safhasında sunulduğu için davacı vekilinin bu belgenin değerlendirilmediği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcının istinaf eden davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/01/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.