Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/677 E. 2021/162 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/677
KARAR NO: 2021/162
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/89 Esas – 2017/1095 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 11/02/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlular hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile 01/12/2009 keşide tarihli 6.500,00.TL’lik çekle ilgili olarak bankanın ödediği tutar düşülerek 6.030,00 TL üzerinden icra takibi yaptığını, davalı borçlulardan … açtığı davada İstanbul Anadolu 14. İcra Hukuk mahkemesinin 2013/551 E ve 2014/209 K sayılı dosyası ile icranın zamanaşımı nedeniyle geri bırakılması karar verildiğini, davalı borçluların bu kararın verilmesi ile takip konusu borcu ödemedikleri gibi sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde de zenginleştiklerini belirterek, 6.030 TL’nin keşide tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafça davaya cevap verilmediği anlaşılmıştır. Davalı … vekilinin, katıldığı tahkikat ve sözlü yargılama duruşmalarında, dava konusu çekin zamanaşımına uğradığını, davanın sebepsiz zenginleşme nedeniyle açıldığını, bu davanın sadece keşideci aleyhine açılabileceğini, davaya konu çekte müvekkilinin keşideci değil, ciranta olduğunu, her ne kadar cevap dilekçesi sunmamışlar ve cevap süresi içinde zamanaşımı definde bulunmamışlar ise de sözlü olarak ıslah beyanında bulunduklarını ve ıslah ile zamanaşımı definde bulunduklarını, benzer bir dava nedeniyle İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/88 Esas sayılı dava dosyasında müvekkili hakkında davanın reddine karar verildiğini, söz konusu dosyanın emsal olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/11/2017 tarih ve 2015/89 Esas – 2017/1095 Karar sayılı kararı ile; “….Tüm bu açıklamalar muvacehesinde davalı tarafın süresinde cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla süresinden sonra ıslah yolu ile ileri sürmüş olduğu zaman aşımı definin mahkememize reddine karar verilmiştir… İddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, ödenmeyen çek nedeniyle kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilse de, hamilin arada temel ilişki bulunduğu cirantaya ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre keşideciye karşı talepte bulunabileceği, sebepsiz zenginleşmeye dayalı talep yönünden ispat külfetinin keşideci davalıda olup, keşideci davalının sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamakla yükümlü olduğu, davalının davaya cevap vermediği gibi herhangi bir delil de ileri sürmediği, bu şekli ile davalı keşidecinin sebepsiz zenginleşmediğini ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın keşideci davalı … yönünden kabulüne ve fakat çekte ciranta olduğu anlaşılan davalı … Ltd. Şti. yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2016/6102 Esas, 2017/332 Karar sayılı ve 23/01/2017 günlü kararı) Davalı …’un dava konusu çekte keşideci olmayıp her ne kadar ciranta ise de ve TTK. 732. mad. gereğince iş bu davanın sadece keşideci aleyhine açılabileceği düşünülebilir ise de -ki davalı … vekili tarafından da bu davanın sadece keşideci aleyhine açılabileceği ileri sürülmüştür- Dava konusu çekin davalı … tarafından davacı hamil alacaklı …’ya ciro edildiğ görülmekle alacaklı hamil … ile davalı ciranta … arasında bu durumda akdi ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar TTK. 732. mad. gereği ciranta … aleyhine sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak iş bu dava açılamaz ise de taraflar arasında akdi ilişki nedeniyle davacının akid tarafı olan davalı ciranta …’ a akdi ilişki çerçevesinde müracaatı her zaman mümkündür. Bu durumda hamilde bulunan çek nedeniyle hamilin çekte yazılı alacağının ödenmediği karinesi mevcut olup hamil ile akdi ilişki içerisinde bulunan davalı …’nun çek bedelinin yazılı belgelerle ödendiğini ispat etmesi gerekmektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2016/144 Esas, 2016/8812 Karar sayılı ve 14/11/2016 günlü kararı da aynı yöndedir.) ” gerekçeleri ile; ” 1-Davalı … San. Tic. Ltd. Şti. Yönünden açılan DAVANIN REDDİNE, 2-Davalı …’un zamanaşımı defininin reddine, 3-Davalılar … ve … aleyhine açılan davanın kabulüne, 6.030,00 TL çek bedelinin keşide tarihi olan 01/12/2009 gününden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılar … ile …’ndan alınarak davacıya ödenmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece sebepsiz zenginleşme nedeniyle çekte ciranta olan müvekkili aleyhine dava açılamayacağı kabul edilmesine rağmen müvekkili ile davacı arasında akdi ilişki olduğu ve müvekkilinin çeki ödemediği karinesi mevcut olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Aynı konuda başka mahkemelerde açılan bağlantılı davaların reddedildiğini ( İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/88 E. sayılı dosyası, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/89 E. sayılı dosyası, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/91 E. sayılı dosyası)TTK’nın 778 ve 732. maddeleri gereğince çekten kaynaklanan sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak ancak keşideciye karşı dava açılabileceğinden, ciranta olan müvekkiline karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açılan işbu davanın reddi gerektiğini,Dava konusu çeke dayalı yapılan icra takibinin, İstanbul Anadolu 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/551 E – 2014/209 K sayılı kararı ile zamanaşımı nedeniyle iptal edildiğini, yani çekin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın bu kere TTK’ nın 778 ve 732 maddeleri gereğince sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak huzurdaki alacak davasını açtığını, TTK’nın 778. maddesinin göndermesi ile TTK’nın 732. maddesine göre olayda olduğu gibi zamanaşımı nedeniyle keşidecinin çekten doğan yükümlülüklerin düşmesi halinde çek keşidecisinin, çekin hamiline karşı onun zararına zenginleşmiş olabileceği kadar borçlu kalacağını, dolayısıyla TTK’nın 732. maddesi gereğince sebepsiz zenginleşmeye dayalı davanın ancak keşideciye karşı açılabileceğini ve müvekkili ciranta olduğundan, aleyhine sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açılan davanın reddi gerektiğini, Davanın, dava konusu çekin zamanaşımına uğradığı tarihten yaklaşık 5 yıllık süre geçtikten sonra açıldığını, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle de reddi gerektiğini,Müvekkiline yapılan ilk tebligatın usulsüz olup, müvekkilinin davaya muttali olması ile süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunulduğunu, davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açılması nedeniyle akdi ilşkiye dayanılamayacağı gibi, aksinin düşünülmesi halinde dahi, akdi ilişki nedeniyle alacak olduğu iddiasını ispat yükü davacıda olup, davacının alacağını ispat edemediğini, davanın açıkça sebepsiz zenginleşmeye dayanması nedeniyle mahkemenin re’sen akdi ilişkiye girmesi ve akdi ilişki gereğince müvekkilinin borçlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Akdi ilişkiye dayanılmasının mümkün olduğu düşünülse dahi, dava konusu çekin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olacağı ve yazılı delil başlangıcı olan mezkur çekin tek başına alacağın olduğuna karine teşkil etmesinin mümkün olmadığını, bu çekten dolayı alacağı olduğunu iddia eden davacının temel ilişkiye dayalı olarak alacaklı olduğunu başka diğer delillerle ispat etmesi gerektiğini, Dava konusu olayda. davacının sadece sebepsiz zenginleşmeye dayanması, akdi ilişkiye dayanmaması ve yazılı delil başlangıcı niteliğinde sayılan çekle ilgili temel ilişkiye dayalı olarak alacağı olduğuna dair hiç bir delil sunmaması, davasını ispat edememesi karşısında en son olarak müvekkiline yemin teklif edilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini, yan delille ispatlanamayan çekle ilgili dayanaksız olarak karine oluşturarak temel ilişkiye dayanılarak davanın kabulüne ilişkin verilen yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nın 732. Maddesi uyarınca açılmış olan sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı şirket hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava konusu çekin keşidecisinin davalı …, lehtarının …. San. Tic. Ltd. Şti. olduğu, davalı şirket tarafından davalı …’a, … tarafından da davacıya ciro edildiği, hamil davacı tarafça ödeme için bankaya ibraz edildiği, banka tarafından çekin karşılığının olmadığı belirtilerek ödemekle yükümlü olunan 470,00 TL’nin davacıya ödendiği, davacının işbu dava ile; bakiye çek bedeli olan 6.030,00 TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalılardan tahsilini talep ettiği görülmektedir. Hukuki yarar, dava şartlarından olup (HMK 114), davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Davada, davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı, mahkemece, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacak hususlardandır. Dava şartları kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekmektedir.Dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, davalılar aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile işbu davaya konu çek bedelinin tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalılardan … tarafından takibe dayanak çekin zamanaşımına uğradığı belirtilerek, zamanaşımı nedeniyle icra takibinin geri bırakılması talebi ile İstanbul Anadolu 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/551 E ve 2014/209 K sayılı dosyası ile açtığı dava sonucunda, mahkemece; şikayetin kabulü ile, davacı yönünden icranın zamanaşımı nedeniyle geri bırakılmasına karar verildiği, verilen kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasının gönderilmesi için yazı yazılmış ise de; söz konusu icra takip dosyası, dosya kapsamında bulunmadığı gibi, bu dosyanın incelenip değerlendirildiğine dair bir bilgi de yer almamaktadır. Mahkemece, icra takip dosyası getirtilerek, davalı şirket ve davalı …’nun, takibe itiraz edip etmedikleri, adı geçen davalılar yönünden takibin kesinleşip kesinleşmediği, bir ödeme yapılıp yapılmadığı incelenerek, davacının bu davalılar aleyhine alacak davası açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde belirtilen hukuki dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Kamu düzeni ile ilgili olan bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile mümkündür. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz. Taraf teşkilinin sağlanılması kamu düzeninden olup, resen gözetilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesinde davalılardan …’nun adresi belirtilmeyerek, TC kimlik no’su yazılıp, UYAP’ ta kayıtlı mernis adresine tebligat yapılmasının talep edildiği, mahkemece, davalı …’na dava dilekçesinin ” Mernis Adresi: … Mahallesi … Caddesi No:… İç Kapı No: … Büyükçekmece/İstanbul adresine tebliğe çıkartıldığı, tebligatın ” isim ve imzadan imtina eden komşu…adresin sürekli kapalı olduğu,… muhatabın tanınmadığı belirtilerek, TK 21/2 madde uyarınca tebligatın mahalle muhtarına bırakıldığı, 2 no’lu haber kağıdının kapısına yapıştırıldığı..” şerhi ile tebliğ edildiği, aynı adrese duruşma günü bildirir davetiyenin tebliğe çıkartılması üzerine tebligatın ” Gösterilen adres yetersiz. … Mahallesi … Caddesi No… Daire: … yok. Tebliği mümkün olmamıştır. Merciine iade ” şerhi ile iade edildiği, daha sonra çıkartılan tebligatların da, aynı adrese ve bu adresin davalının mernis adresi olduğu yazılmak üzere suretiyle edildiği anlaşılmaktadır. UYAP ortamından yapılan incelemede ise; davalı …’nun Uyap’ta kayıtlı mernis adreslerinin 30.03.2009-31.10.2017 tarihleri arasında … Mahallesi … Caddesi No:… Büyükçekmece/İstanbul. 31.10.2017 tarihinde tescil edilen adresinin ise; … Mahallesi … Sokak Kapı No: … Büyükçekmece/İstanbul olduğu görülmektedir. Bu hali ile mahkemece, tebligatların davalının kayıtlı adresinden farklı bir adrese çıkartıldığı gibi, Tebligat Kanunu’nun 23. maddesi gereği tebligattan haberdar edilen kişi sadece imzadan imtina etme hakkına sahip olup, isim vermekten imtina etmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla davalı …’na yapılan tebligatlar geçersiz olup, davalının savunma hakkı kısıtlanarak ve usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanılmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda mahkemece, davalı …’na, Tebligat Kanunu’nun 20 ve 21. maddeleri ve Tüzüğün 28. maddesine göre usulüne uygun olarak tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanılıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekmektedir. Kabule göre de; davacı tarafça, davalı ciranta … yönünden akti ilişkiye dayanılmamış olup, mahkemece bu hususta talep aşılarak ve ispat külfeti ters çevrilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı 355 ve 353/1-a-4. maddeleri uyarınca esası incelenmeksizin kaldırılmasına, belirtilen eksiklikler giderilerek yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı …’un istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/11/2017 tarih 2015/89 Esas 2017/1095 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’ nın 355 ve 353/1-a4. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Kararın kaldırılma sebebine göre davalı …’un istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde istinaf talep eden davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı varsa, talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/02/2021 tarihinde HMK’ nın 355 ve 353/1-a4. maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.