Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/675 E. 2020/1302 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/675 Esas
KARAR NO : 2020/1302 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/368 Esas – 2018/1244 Karar
TARİH: 13/12/2018
DAVA: Şirket Ortaklık Payının İadesi
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, tarafların dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin yegane ortakları olduğunu, 30/03/2012 tarihinde yapılan protokole davacı ile dava dışı kardeşi … ve davalının katıldığını, imzalanan protokolde şirketin %51 hissedarı olan davacı ile %49 hisse sahibi olan davalının anlaştıklarını, bu anlaşma gereğince davacı ve kardeşinin 30/11/2012 tarihine kadar 2.500.000 USD ödemesi halinde davalının hisselerinin davacıya devredilmesinin kararlaştırıldığını, amacın davalının şirketten hisselerini satarak çıkması olduğunu, ancak bu satış işlemi tamamlanana kadar her iki ortağın şirkette eşit söz hakkına sahip olabilmesi için davacıya ait %51 hisseden 1 hissenin bedelsiz olarak davalıya devredildiğini, böylece her iki ortağın şirketin %50’şer hissesine sahip olduklarını; kararlaştırılan ödemenin 30/11/2012 tarihine kadar gerçekleşmesi halinde davalının %50 hisseyi davacıya devredeceğinin düzenlendiğini, ancak davacı ve kardeşinin 30/11/2012’ye kadar bu ödemeyi gerçekleştiremediklerini, böylece hisse devrininde hayata geçirilemediğini, davalının 04/12/2012’de noter ihtarı ile sözleşmeyi fesih ettiğini davacıya bildirdiğini belirterek TBK’nun 125/3 maddesi gereğince herkesin aldığını iade etmesi gerektiğini, bu çerçevede davalıya devredilen %1 şirket payının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, TBK’nun 82. Maddesi gereğince dava açma süresinin geri isteme hakkının doğduğundan itibaren 2 yıl olduğunu, bu sürenin ziyadesiyle geçtiğini, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/1176 Esas ve Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/236 Esas sayılı dosyasında açtığı davalardan davacıdan devir aldığı %1 hisse karşılığında feragat ettiğini, ayrıca Ümraniye … İcra Dairesinin (Anadolu …. İcra Dairesinin ) … sayılı ve … sayılı takip dosyaları ile Anadolu …. İcra Müdürlüğünün ( eski Ümraniye …. İcra Dairesinin ) … Esas sayılı dosyalarındaki takiplere de yine bu payın devri nedeniyle ibraname verdiğini, bu sebeple artık davacının payın iadesini talep etmekte kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/12/2018 tarih 2017/368 Esas – 2018/1244 Karar sayılı kararında;” taraflar arasındaki protokolde davalının sahip bulunduğu %49 hissenin davacı tarafa devri ile davalının şirketten bu şekilde ayrılmasının temininin amaçlandığı; satış bedelinin belirlendiği ve bu bedelin 30/11/2012 tarihine kadar ödenmesinin kararlaştırıldığı; o tarihe kadarda tarafların her ikisinin şirkette eşit hisse sahibi olup şirketi birlikte temsil edebilmelerini sağlamak amacıyla davacının %51 hissesinden 1 hissenin davalıya geçirildiği, Ticaret Siciline de bunun tescil edildiği; satış bedeli ödenmediğinden dolayı davalı …’a ait hisselerin davacı tarafa devrinin mümkün olmadığı ancak TBK’nun 125/3 maddesi gereğince aktin imkansız hale gelmesi ve feshi halinde tarafların aldıklarını iade etmeleri gerektiği; %1 hissenin açıkça davalıya ait hisselerin devrine kadar her iki ortağın eşit hisse sahibi olması için gerçekleştiği, bu nedenle mevcudiyetini …’a ait hisselerin devir tarihine kadar olacağı; tarafların protokoldeki amaçlarının bu olduğu; her ne kadar satış bedelini davacı taraf ödeyememiş ise de ,%1 hissenin şarta bağlı hisse devrine kadar geçerli olarak kararlaştırıldığı sebebiyle; %1 hissenin davalı tarafından davacıya iadesinin gerektiği; davalının davacı ve ortak oldukları şirket aleyhine açtığı davalardan ise, söz konusu bu sözleşme nedeniyle ve sözleşmedeki düzenlemeler sebebiyle vazgeçtiği nazara alındığında ve sözleşmede imkansız hale geldiğinde şayet dava şartları ve sebepleri devam ediyor ise, ( zira şirketin 08/06/2017 tarihli yazısı ve Ticaret Sicil kayıtlarına göre davacımız ve davalımız müşterek imzaları ile şirketi borçlandırıcı ve gayrimenkul alım satımı hususlarında münferit imzaları ile ise tüm işlemlerinde temsile sahip oldukları anlaşılmakta olup, bu nedenle şirket müdürünün dışarıdan atanmasına ilişkin kararın iptali için zaten nedenin ortadan kalktığı; diğer dava olan şirketin feshi davasınında iş bu protokolle değişen durum nazara alınarak her zaman açılabileceği; icra takip dosyalarındaki ibranında bu sözleşme nedeniyle yapılmış olması sebebiyle iş bu davadan sonra dilerse davacının yeniden başlatabileceği ) davalının yeniden bu yollara başvurabileceği; ayrıca bu protokolü yerine gelmemesinden dolayı görmüş bulunduğu maddi zararlarıda talep edebileceği ancak bunların TBK’nun 125/3 maddesinin uygulanmasına engel olmayacağı; zira, tarafların sözleşme anındaki iradeleri; pay satış bedelinin ödenememesi halinde, davalıya verilen %1 hissenin davalı üzerinde kalması şeklinde olsa bunun protokole açıkça yazılmasının gerektiği; ancak bu halde davalı tarafın savunduğu gibi %1 hissenin satış bedelini ödeyemeyen davacı tarafından geri istenemeyeceği; bunun dışında protokolde edimini yerine getirmekten kaçınan taraf aleyhine cezai şart düzenlendiği; bu protokol hükümlerine göre davalımızın şartlı olarak aldığı %1 hisseyi iade etmesi gerektiği…”gerekçesi ile, Davanın KABULÜNE,Davalı …’ın İstanbul Ticaret Sic. … sic. Nosu ile kayıtlı bulunan …San. Ve Tic. Ltd. Şti. De ki %50 hissesinden birinin (yani 1/50 sinin) iptali ile davacı … adına Ticaret Siciline tesciline, davalı …’ın hissesinin kalan %49 olarak tesciline, Karar kesinleştiğinde Tic. Sic. Md. Ne gönderilmesine ve keyfiyetin ilanının bildirilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, taraflar arasında 2006 yılından beri süregelen uyuşmazlıklar zincirinin 2012 yılındaki son halkasında davalının talep ve dikte ettiği 2.500.000 USD hisse satışının konusu olmadığını, davalının %49 hisseyi teminat amaçlı olarak bila bedel devraldığını, 21/12/2017 tarihli delil listesinin ekinde yer alan 21/01/2006 tarihli Teminat Sözleşmesi başlıklı belgede de görüleceği üzere davalı …’ın %49 hisseyi aldığını,Davaya konu olan protokoldeki %1 hisse devrinin de bila bedel yapıldığını,Yerel mahkemenin de kararında %1 hissenin açıkça davalıya ait hisselerin devrine kadar her iki ortağın hisse sahibi olması için gerçekleştiğini, gerçek satış niteliği taşımayan devir işlemi yapıldığının tespit edildiğini, 2006 yılında bir alacağı için teminat amacıyla davalıya bila bedel devredilen %49 hisseyi alacağı fazlasıyla aşan haksız kazanç sağlama uğruna iade etmediğini, yani şirketin 2.500.000 USD şirketinin hisse bedellerini temsil etmediğini, bu meblağın davalı … ile … ve … arasındaki tutarı tartışmalı bir borç ilişkisinin konusu olduğunu, İleri sürerek, dava konusu protokolde sözü edilen 2.500.000 USD yi şirketin %50 hissesinin satış bedeli ve buna göre %1 hissenin 182.500. TL olduğunun kabul edilmesinin ortada gerçek bir satış olmadığı dikkate alınarak, yerel mahkemenin hüküm bölümünde 182.500. TL bazı alınmak suretiyle harç ve sair masrafların HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemenin hatalı hukuki değerlendirme sonucu hüküm oluşturduğunu, hükmünün MK’nın 2. Maddesine de aykırı olduğunu, Davacının, müvekkiline şirket hissesinin %1’ini yerel mahkemenin kararında belirttiği gibi 30/11/2012 tarihine kadar şartlı olarak devretmediği gibi bu tarihe kadar da ortaklara eşit hak tanınması için devredilmediğini, Müvekkilinin %1 lik payın devri ve müdürlüğün tescilinden sonra söz konusu Ticaret Mahkemesi dosyalarına feragat dilekçelerini vererek %1 lik hisse devri karşılığı üstlendiği borcu ifa ettiğini, Zamanaşımına itiraz ettiklerini yerel mahkemenin “taraflar arasında ilişkinin akde dayalı olduğu bu nedenle akdi zamanaşımına tabi bulunup nedensiz zenginlemeye ilişkin zamanaşımı uygulanmayacağı” gerekçesi ile itirazları reddettiğini, sözleşmeden tam dönmeye göre hüküm oluşturduğundan zamanaşımı itirazının reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,İleri sürerek, HUMK’nın 355. Maddesi ve inceleme sonucu yerel mahkeme hükmünün kaldırılarak davanın zamanaşımı ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket ortaklık payının iadesi talebine ilişkindir.Davacı, dava dışı şirkette tarafların ortak olduklarını, şirket hisselerinin %51’nini kendisine, %49’unun davalıya ait olduğunu, tarafların 30/03/2012 tarihinde protokol yaptıklarını, protokole göre 30/11/2012 tarihine kadar 2.500.000 USD’nin davalıya ödenmesi halinde davalıya ait şirket hisselerinin davacıya devredilmesinin kararlaştırıldığını, amacın davalının şirket hisselerini devrederek ortaklıktan ayrılması olduğunu bu amacın gerçekleşmesi tarihine kadar her iki ortağın şirkette eşit söz sahibi olabilmesi için davacıya ait %1 şirket hissesinin bedelsiz olarak davalıya devredildiğini, böylece her iki ortağında %50 hisse sahibi olduğunu, ancak belirlenen süre de bedel ödenmediği için protokolün geçersiz hale geldiğini, davalının da protokolün geçersiz olduğunu ihtarname ile bildirdiğini, buna rağmen bedelsiz olarak aldığı %1 hisseyi devretmediğini belirterek söz konusu hissenin davacıya iadesine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında davalının sahip olduğu dava dışı şirket hisselerinin bedeli karşılığında davacıya devrine ilişkin protokol düzenlendiği, protokolde belirlenen süre içinde bedelin ödenmediği, davalı tarafından protokolun ihtarname ile feshedildiği, protokolün 2.1 maddesine göre davacının %1 şirket hissesini davalıya devrettiği uyuşmazlık konusu değildir.Uyuşmazlık devredilen %1 şirket hissesinin devrinin bedelsiz olup olmadığı ile protokol feshedildiğinden bu %1 hissenin yeniden davacıya devri gerekip gerekmediğinden kaynaklanmaktadır.Protokol hükümlerine göre şirket hisse bedellerini süresinde ödemediği için temerrüde düşen taraf davacıdır. Davalı da ihtarname ile protokolü feshetmiştir. TBK’nın 125. Maddesine göre sözleşmeden dönme halinde taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulur ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Davacı da davasında TBK’nın 125. Maddesi hükmüne göre sözleşmeden dönme nedeniyle ifa ettiği edimin iadesini talep etmektedir.Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, taraflar arasındaki sözleşme fesihle son bulmuş olup bu durumda taraflar gerçekleşmeyen sözleşme ile birbirlerine verdiklerini TBK’nın 125/3 maddesine göre geri isteyebileceklerdir. Buna göre sözleşme feshedilmiş olup taraflar arasındaki protokole göre davalıya devredilen %1 şirket hissesinin davacıya iadesi gerekir. Davalının bu yüzden uğradığı zararları yine aynı maddeye göre davacıdan talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle davalının istinaf sebepleri yerinde değildir.Taraf beyanları ve protokol hükümlerine göre taraflarca davaya konu şirket hisse değeri belirlenmiş olup mahkemece de bu belirlenmiş değer üzerinden dava değeri tespit edilmiş ve harç eksiği tamamlatılmıştır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup buna göre de yargılama giderlerinden davalı sorumlu tutulmuştur. Bu durumda davacının yargılama giderleri yönünden istinaf sebepleri yerinde değildir.Dava dosyası içindeki belge ve bilgilere, delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre taraf vekillerinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından, tarafların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK’ nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 121,30.’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 12.466,57.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 3.116,50.TL harcın mahsubu ile bakiye 9.350,07. TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 19/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.