Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/674 E. 2021/161 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/674
KARAR NO 2021/161
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2018
DOSYA NUMARASI: 2014/681 Esas – 2018/1298 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11/02/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili banka tarafından davalılardan …San ve Tic. Ltd. Şti’ye kredi verildiğini; taraflar arasında 02/06/2008, 31/12/2010 ve 28/05/2013 tarihli genel kredi sözleşmeleri imzalandığını ve bu sözleşmeler gereğince Düzce şubesinden kredinin tahsis edildiğini; davalılardan …’ın 02/06/2008 tarihli sözleşmeyi 25.000,00 TL limitle müşterek borçlu / müteselsil kefil olarak; … 31/12/2010 tarihli sözleşmeyi 50.000,00 TL limitle müşterek borçlu / müteselsil kefil olarak; … 31/12/2010 tarihli sözleşmeyi 625.000,00 TL limitle müşterek borçlu / müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını; tarihi itibariyle sonradan imzalanan kredi sözleşmelerinin önceki sözleşmelerle bağlantı başlığı altındaki hükümler gereğince önceki sözleşmelerin eki ve ayrılmaz parçaları olduklarından tüm davalıların sorumluluklarının devam ettiğini; kredinin geri ödenmemesi nedeniyle davalı müşteri ve kefiller aleyhine müvekkilince İstanbul Anadolu … icra Müdürlüğü’ nün … sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını; davalıların haksız bir itirazla takibi durduklarını belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına ve davalılardan % 20 inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan … vekili, 31/12/2010 tarihli sözleşmeyi borçlu / müteselsil kefil olarak imzaladığını, bu kredinin tamamen ödendiğini, diğer kredi sözleşmelerinde isim ve imzalarının bulunmadığını belirterek, davanın reddi ile % 20 oranında kötü niyetli takip tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili, müvekkilinin 02/06/2008 tarihli sözleşmede borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, bu kredinin tamamen ödendiğini, diğer kredi sözleşmelerinde isim ve imzasının bulunmadığını, bu sebeple müvekkili yönünden davanın reddine karar verilip, davacıdan % 20 kötü niyetli takip tazminatı tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalıların vekili ise; hesap kat edilmeden ve müvekkillerine itiraz hakkı tanınmadan icra takibi başlatıldığını, müvekkilleri aleyhine aynı sözleşmeden kaynaklanan mükerrer takipler yapıldığını, müvekkillerinin geçerli bir ihtarname ile temerrüte düşürülmediği için faize ve faiz başlangıcına itiraz ettiklerini; inkar tazminatınında haksız olduğunu; icra takibinde yetkiye de itiraz ettiklerini takibin yetkisiz icra dairesinde yapıldığını belirterek davanın reddine ve davacıdan % 20 kötü niyetli takip tazminatı alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/12/2018 tarih ve 2014/681 Esas – 2018/1298 Karar sayılı kararı ile; ” Dava, kredi sözleşmesine dayalı olarak yapılan icra takibine itiraz nedeniyle İİK’nun 67. Madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkememizce, kredi sözleşmeleri getirtilmiş, hesap ekstreleri, hesap kat ihtarı ve takibe konan borcun bankaca hesaplanmasına ilişkin tüm belgeler celp olunmuş; gerek celp olunan belgeler gerekse davacı bankanın ticari kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle uzman bilirkişilerden rapor alınmış; tüm deliller incelenmek suretiyle sonuca gidilmiştir. Her ne kadar bir kısım borçluların gerek icra dairesine gerekse mahkememizin yetkisine itirazları var ise de; ilk celsede zapta geçirildiği gibi genel kredi sözleşmesinin 41. Maddesi ve HMK’nun 17 ve TBK’ nun 89. maddesi uyarınca akti ilişki sabit görüldüğünden; davacının ikametgah mahkemesi olan mahkememiz ve mahkememize bağlı icra dairelerininde yetkili olduğu tespit edildiğinden yetki itirazına itibar edilmemiştir. Mahkememizce, önce bankacı bilirkişi … bir rapor alınmışsa da, bu rapora itirazlar ve mahkememizce rapor yetersiz görüldüğünden bilahare hem bir bankacı bilirkişi hem de hukukçu bir hesap bilirkişisinden müşterek rapor alınmış; mahkememizce 14/04/2017 tarihli bankacı ve hukukçu bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle karar oluşturulmuştur. Hükme esas alınan 14/04/2017 tarihli rapora göre; … ve …’in imzalamış bulundukları kefaletlerin bağlı olduğu kredi sözleşmeleri gereğince kredi kullandırılmasından daha sonra mevcut sözleşmelere 50.000,00 TL ve 25.000,00 TL tutarında sonradan imza koymuş oldukları görülmekle; ayrıca imza tarihlerininde yazılmış olması sebebiyle, asıl borçlu şirkete daha önce kullandırılmış olunan kredilerden sorumlu tutulmalarının hukuken mümkün bulunmadığı; icra takibine konan kredilerden dolayı bu iki davalının bu sebeple sorumlu olmayacakları kanaatine varılmış; 6098 sayılı TBK ile 818 sayılı Borçlar Kanunu’ nun 484. maddesinde yapılan düzenlemeden farklı bir kefalet tarihininde sözleşmede belirtilmesi mecburiyeti kefaletin geçerlilik şartı haline getirildiği; zira TBK’ nın 589/3 maddesindeki hüküm uyarınca kefilin sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça borçlunun sadece kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonraki borçlarından sorumlu olacağı; önceki kefaletten bahisle sonradan imzalanan sözleşmelerden dolayı bu şahısların sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, bu çerçevede de takibe konan kredi borçlarından sorumlu olmadıkları belirlenmiş; Kredi borçlusu olan şirket ve diğer kefiller yönünden kefaletin geçerli olduğu, borcun ödenmediği ancak takibe konan bazı kalemler yönünden miktarın daha düşük olması gerektiği hususundaki 14/04/2017 tarihli raporda yapılan hesaplamalar ve hesaplama metodu mahkememizce kabule şayan bulunduğundan borçlu şirket ve diğer kefiller yönünden 14/04/2017 tarihli bilirkişi raporu nazara alınmak suretiyle itirazların kısmen iptaline karar vermek gerekmiş; alacak likit olduğu için inkar tazminatına da hükmedilmek suretiyle … ” gerekçeleri ile; ” İstanbul And. … İcra Md. … E. Sayılı dosyasında davalılardan… lTD. ŞTİ., …, … yapmış bulunduğu itirazların KISMEN İPTALİ ile; takibin bu davalılar yönünden : 278.634,58 TL asıl alacak, 25.053,89 TL işlemiş %39 dan temerrüt faizi, 4.934,07 TL işlemiş %26 akdi faiz, 1.499,40.TL faizin %5 BSMV si ve 274,91 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 310.396,85 TL üzerinden ve 278.634,58 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren takip talebinde belirtildiği gibi/oranda faiz işletilerek devamına, Bu davacılar yönünden itirazın iptali taleplerinin fazlaya dair olan kısımlar için reddine, İşbu dosyadan ve bu davalılardan yapılacak tahsilatlarla İst. And. …. İcra Md. … sayılı dosyasında yapılacak tahsilatlarda tekerrür ettirilmemesine, Bu davalılar… lTD. ŞTİ., …, …’ ndan 278.634,58 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatı tahsili ile davacıya verilmesine, Bir kısım davalıların da davacı aleyhine talep ettikleri kötüniyetli takip tazminatı taleplerinin (rededilen kısım yönünden) şartları oluşmadığından dolayı reddine, Diğer davalılar … VE … yönünden davanın REDDİNE,…” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek raporunun eksik ve yetersiz olduğunu, yargılama sırasında rapora itiraz ettiklerini, bilirkişi raporu ile bankaları uygulamaları arasında uyumsuzluklar söz konusu olduğunu, raporda, bankaları tarafından talep edilen tutar 302.328,44 TL olarak belirtilmiş ise de, takip taleplerinde alacak tutarının 322.283,03 TL olduğunu, raporda maddi hatalar bulunduğunu, icra takibindeki takip talebine ve dava dilekçesine bakıldığında, takip çıkış alacaklarının 322.283,03 TL olduğunun görüleceğini, bilirkişinin maddi hata neticesinde bu miktarı raporuna 302.328,44 TL olarak yazdığını, bu maddi hata zararlarına olacağından, bu durumun düzeltilmesini talep ettiklerini, mahkemece işbu taleplerinin nazara alınmadığını ve maddi hatalar üzerine düzenlenmiş bir rapor esas alınarak hüküm tesis edildiğini, …’ın 02.06.2008 tarihli Kredi Genel Sözleşmesi ve …’in 31.12.2010 tarihli Kredi Genel Sözleşmesi’nin kefalete ilişkin sayfalarında imzaları bulunduğunu, ayrıca tarih itibari ile sonradan imzalanan Kredi Sözleşmeleri’nin ” Önceki Sözleşmelerle Bağlantı” başlığı altındaki hükümlerinde, önceki sözleşmelerin eki ve ayrılmaz parçası olduklarının belirtildiğini, dolayısıyla önceki ve sonraki sözlemeler birbirinin eki niteliğinde olup, tüm davalıların ayrılmaz bir bütün olan bu sözleşmelerden limitleri dahilinde sorumluluklarının devam ettiğini, kredi borcu ödenmeyen sözleşmelerdeki imzaların davalılara ait olduğunu, bu sebeplerle bilirkişinin kredi sorumlulukları konusundaki aleyhe olan görüşlerine katılmadıklarını, mahkemece eksik ve yeterli inceleme yapılmaksızın usul ve yasaya aykırı olarak karar verildiğini belirterek, – İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ inn 20/12/2018 tarih, 2014/681 Esas – 2018/1298 Karar sayılı kararının reddedilen kısmının, usul ve yasaya aykırı olduğundan, istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılar …Ltd. Şti., …, … aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, davalılar … Ve … aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davacı banka ile davalı şirket arasında 02/06/2008, 31/12/2010 ve 28/05/2013 tarihli genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, bu sözleşmeler gereğince davalı şirkete kredi tahsis edildiği, davalılardan …’ın 02/06/2008 tarihli sözleşmeyi 25.000,00 TL limitle müşterek borçlu / müteselsil kefil olarak; …’in 31/12/2010 tarihli sözleşmeyi 50.000,00 TL limitle müşterek borçlu /müteselsil kefil olarak; … 31/12/2010 tarihli sözleşmeyi 625.000,00 TL limitle müşterek borçlu / müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, kredinin geri ödenmemesi nedeniyle davalılar aleyhine İstanbul Anadolu …. icra Müdürlüğü’ nün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalıların itirazları nedeniyle takibin durduğu belirtilerek, davalıların itirazlarının iptaline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Mahkemece 14/04/2017 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme eksik olduğu gibi bilirkişi raporunun da yetersiz ve karar vermeye elverişli olmadığı görülmektedir. Mahkemece, davalılar … ve …’in imzalamış bulundukları kefaletlerin bağlı olduğu kredi sözleşmeleri gereğince kredi kullandırılmasından daha sonra mevcut sözleşmelere 50.000,00 TL ve 25.000,00 TL tutarında sonradan imza koymuş oldukları kabul edilmiş ise de, sözleşmelere imzaların daha sonra konulduğunun nasıl tespit edildiği, ayrıca aynı kredi sözleşmesinde imzaları bulunan kefillerden … kefaleti geçersiz kabul olunurken, diğer kefil davalı … kefaletinin neden geçerli kabul edildiği, yine diğer kredi sözleşmesinde davalı …’in kefaleti geçersiz sayılırken, diğer davalıların kefaletlerinin neden geçerli olduğunun kabul edildiği anlaşılamamıştır. Bilirkişi raporundan icra takip dayanağı kredilerin, Mevduat Hesabından KMH Kredisi, Kredi Kartı Hesabından kredi, Taksitli Tüketici Kredisi olduğu anlaşılmakla birlikte, bu kredi sözleşmelerinin dosyaya getirtilmediği, bu kredilerin hangi Genel Kredi Sözleşmesi veya sözleşmelerine binaen kullandırıldığının bilirkişi raporunda tespit edilmediği, gerekçeli kararda da bu hususta bir açıklama bulunmadığı, Ayrıca ilk alınan bilirkişi raporunda, 02.06.2008 ve 31.12.2010 tarihli Kredi Genel Sözleşmelerinin “Önceki Sözleşmelerle Bağlantı ve Kredi Limitinin Artırılması” başlıklı 43. maddesinden bahsedilmiş ise de, dava dilekçesi ekinde mevcut kredi sözleşmelerinde 43. maddenin bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece, davalıların sorumluluklarının bulunup bulunmadığı, var ise miktarlarının doğru olarak tespiti için, icra takibine dayanak, davacı banka ile davalı şirket arasında yapılan Genel Kredi Sözleşmeleri ile, davalı şirketin kullandığı belirtilen Mevduat Hesabından KMH Kredisi, Kredi Kartı Hesabından kredi, Taksitli Tüketici Kredisi sözleşmelerinin tam metin halinde asıllarının getirtilerek dosya arasına alınarak, konusunda uzman bilirkişiden, bu kredilerin hangi genel kredi sözleşmesi veya sözleşmelerine binaen çekildiğinin tespiti ve tarafların iddia ve savunmaları hususunda rapor alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Kanun No’lu 22/07/2020 kabul tarihli Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 35. mad. uyarınca; “6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 20/12/2018 tarih ve 2014/681 Esas – 2018/1298 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/02/2021 tarihinde HMK’ nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile karar verildi.