Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/655 E. 2020/1300 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/655 Esas
KARAR NO: 2020/1300 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/770 Esas – 2019/54 Karar
TARİH: 29/01/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BİRLEŞTİRİLEN İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/882
ESAS 2017/267 KARAR SAYILI:
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
ASIL DAVA YÖNÜNDEN: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin davalı şirketten ticari ilişki dolayısıyla cari hesap alacağı bulunduğundan tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine 06/06/2016 tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, ödeme emrinin tebliğinden sonra davalı şirketin haksız ve kötü niyetli olarak 15/06/2016 tarihinde takibe kısmen itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan itirazın alacağın tahsilini geciktirmek amaçlı olduğunu ve tüm bu nedenlerle davalı şirket tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı şirketin alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesi ekinde sunulan yazışma belgelerinin ve fotokopi mutabakat metninin hiçbir geçerliliği olmadığını, davacı şirketin ticari defterlerinde muhasebecilerinden kaynaklanan hesap hataları yüzünden davacının müvekkilden alacaklı olduğu iddiası ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 72.797,07-TL talepli icra takibi başlatıldığını, aynı yanılgının bu kez müvekkili nezdinde yaşandığını ve borçlu oldukları yönündeki muhasebeci beyanı ile alacaklı oldukları miktara denk gelecek şekilde 52.943,44-TL ile birlikte icra harç, masraf ve vekalet ücretine karşılık 61.702,42-TL ödeme yapıldığını, işbu ödemenin sehven yapıldığını, ödemenin sehven yapılması ve müvekkilinin alacaklı olması sebebi ile Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya üzerinden hem 52.943,44-TL asıl alacak hemde sehven ödenen 52.943,44-TL nin faizi ile iadesinin talep edildiğini, müvekkili tarafından davacı tarafa ikame edilen İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/882 Esas sayılı itirazın iptali davası ile taraflar arasında aynı mahiyette dava olduğundan işbu dosyayla huzurdaki davanın birleşmesi gerektiğini ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, kötü niyetli ve haksız takip başlatan dava açan davacının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin 22/05/2015 tarihi itibariyle davalı şirketten 52.943,44-TL alacaklı olduğunu, davalı şirketin ticari defterlerinde muhasebecilerinden kaynaklanan hesap hataları yüzünden müvekkilden alacaklı olduğu iddiası ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 72.797,07-TL talepli icra takibi başlatıldığını, işbu icra takip dosyasında kabul edilen rakam ile müvekkil şirketin alacaklı olduğu miktar olan 52.943,44-TL ödemenin sehven yapıldığını, ödemenin sehven yapılması ve müvekkilinin alacaklı olması sebebi ile Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya üzerinden hem 52.943,44-TL asıl alacak hemde sehven ödenen 52.943,44-TL nin faizi ile iadesinin talep edildiğini, davalı şirketin haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ederek durdurduğunu, davalı tarafça müvekkil şirket aleyhine açılan İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/770 Esas sayılı itirazın iptali davası ile taraflar arasında aynı mahiyette dava olduğundan işbu dosyayla huzurdaki davanın birleşmesi gerektiğini ve tüm bu nedenlerle davalının Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, davalı şirketin alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin davacı şirketten ticari ilişki dolayısıyla cari hesap alacağı bulunduğunu, bu alacağın tahsili amacıyla 06/06/2016 tarihinde davacı şirket aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, davacı şirketin 15/06/2016 tarihli dilekçe ile borcun anaparasına tekabül eden bölümünü kabul ettiğini beyanla dosyaya ödediğini ve icra giderleri ile vekalet ücretine tekabül eden kısmına itiraz ettiğini, tüm bunlarda sonra davacı şirketin ödediği anaparayı da iade almak için Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip başlattığını ve vaki itirazları üzerine takibin durması üzerinde haksız ve kötü niyetli olarak dava açtıklarını ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, davacı şirketin alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 29/01/2019 tarih 2016/770 Esas – 2019/54 Karar sayılı kararında; ” Asıl dava, davacının davalı taraftan fatura alacağı bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir. Birleşen dava, davacının davalı taraftan cari hesap alacak iddiasına dayalı yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları ile toplanan delillere göre; taraf ticari defterleri birbirlerini doğrulamamaktadır, bu sebeple tarafların leh ve aleyhlerine delil olamaz, taraflar arasında 01.04.2015 tarihli mutabakat formu imzalanmıştır, mutabakat formu tarafları bağlar, ayrıca davalı şirket yöneticisi de WhatsApp yazışmalarında da borcu kabul etmektedir, tarafların ikrar ve kısmi ikrarları göz önünde bulundurulduğunda ayrıca davalı tarafça bu kabullerin aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanamadığı anlaşıldığından asıl davanın kabulüne, davalı taraf haksız olarak icra takibine itiraz ettiğinden icra inkar tazminatı ödemesine, bu kabul karşısında birleşen davanın reddine, birleşen dosya davacısı kendi muhasebe kayıtlarına göre takip yaptığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş …”gerekçesi ile, 1-Asıl davanın KABULÜ ile, Davalı tarafın İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu kısmi itirazın iptali ile takibin 19.853,63-TL asıl alacak üzerinden devamına, Asıl alacak 19.853,63-TL nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Birleşen davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı/Birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, Mahkemece bilirkişi raporuna aykırı olarak taraf ticari defter ve belgelerinin aksine whatsapp mesajı ve imzası ikrar edilmeyen, ıslak imzalı olmayan ve İİK 68. Maddesi kapsamında kabul edilmeyen hesap mutabakat mailine dayalı olarak karar verildiğini, mahkemenin delil değerlendirmesini hatalı yaptığını, fotokopi mutabakat metnine dayalı olarak davanın kabulüne karar verilemeyeceğini, Davacı tarafın tüm ticari defterlerini incelemeye sunmadığını, bilgisayar muhasebe kaydının silinmiş olmasının kabul edilemeyeceğini, üzerinde oynama olabileceğini, 2012 yılı öncesi defter ve belgeleri ibraz etmediğini, Davacı taraf ile müvekkili şirket arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, Taraflar arasında geçen yazışmaların sehven yapıldığını ve hiçbir ticari yada delil mahiyeti bulunmadığını, tacirler arasında aslolan defter ve belgeler olduğunu, Davacı tarafın başlattığı takibe müvekkili talebi doğrultusunda asıl alacak olarak 52.943,44. TL icra haç ve masrafları ile Avukatlık ücreti yatırıldığını, ödemenin tüm itiraz ve dava hakları saklı kalmak üzere yatırıldığını, ödemenin tamamen sehven ve muhasebecinin yanlış bilgi vermesi sebebi ile olduğunu, Davacı tarafın defterlerinde yer alan ödemenin belgesinin sunulmadığını ve araştırılmadığını, davacı tarafın fatura alacağına dayanmadığını, tedarikçi olan ve fatura kesen malzeme veren müvekkili şirket olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24/05/2018 T. 2017/19-903 E. 2018/974 K.) Davacının defterlerinde yer alan yüklü miktardaki virman ödeme belgesinin mahkemeye ve bilirkişi incelemesine sunulmadığını, sahte ve yanıltıcı bir evrakın varlığının sürekli arz edilmesine rağmen araştırma yapılmadığını, 27/02/2018 tarihli celsede davacı tarafın 609.949,77.TL’yi 01/04/2013 tarihinde virman yaptığını defterlerine işlediğini, bilirkişinin böyle bir ödeme olduğundan bilgisi olduğunu, ancak bu ödemenin ne şekilde yapıldığı, nasıl muhasebeleştirildiği, dekontu, ödeme belgesi vs. irdelenmediğini, rapora geçmediğini, İleri sürerek, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyaya karar sonrası ödeme yapıldığından icranın geri bırakılmasına karar verilmesini, yargılamanın duruşmalı olarak görülmesini, yerel mahkeme kararının kaldırılarak esas davanın reddi ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesini veya yargılamanın eksik, hatalı yönlerinin yeniden değerlendirilmesi için yerel mahkemeye iadesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve birleşen davalar itirazın iptali istemine ilişkindir. Asıl davada davacı, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacaklarının tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile yaptıkları takibe davalı borçlunun kısmi itiraz ederek takibi durdurduğunu, haksız itiraz nedeniyle kısmen duran takibe itirazın iptaline karar verilmesini, birleşen davada ise birleşen dava davacısı, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkide asıl alacaklı olanın kendileri olduğunu, ticari ilişki nedeniyle karşı taraftan 52.943,44-TL alacaklı olduklarını, haklarında karşı tarafın yaptığı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takibinde muhasebe hatası nedeniyle sehven borçlu oldukları zannı ile itirazi kayıtla 52.943,44-TL borcu kabul ederek ödeme yaptıklarını, kalan miktara itiraz ettiklerini, hata ile yaptıkları bu ödemenin istirdadı ile açık hesap alacaklarının tahsili için Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı borçlu hakkında yaptıkları takibe davalının haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı asıl dava davalı-birleşen dava davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Asıl dava davacısı, delil olarak taraflar arasında yapılan hesap mutabakatına dayanmış, ancak bu mutabakatın aslını dosyaya sunamamış, fotokopisini sunmuştur, ayrıca davalı şirket yetkilisinin gönderdiğini iddia ettiği whatsapp kayıtlarına dayanmıştır. Asıl dava davalısı ise söz konusu mutabakat metnini ve whatsapp kayıtlarının geçersizliğini ileri sürerek kabul etmemiştir. Asıl davada davalının sehven olduğunu kanıtlayamadığı icra dosyasındaki 15/06/2016 tarihli borcun kısmen kabulünü içeren beyan ve itiraz dilekçesi içeriği ile yaptığı ödeme miktarı, yine davalının borcu kısmen kabul ve ödemesinden kısa bir süre sonra 13/07/2016 tarihinde, bizzat davalı şirket yetkilisinin telefonundan davacı şirket yetkilisinin telefonuna gönderilen ve gönderildiği inkar edilmeyen whatsapp mesajlarındaki davalı şirket yetkilisinin borcun kabulü ve ödemeye ilişkin beyanları ile aslı ibraz edilemeyen ve fakat yapıldığı açıkça inkar edilmeyen davalı şirket tarafından kaşelenip imzalanan 01/07/2015 tarihli hesap mutabakat belge suretinin, HMK 199 madde hükmü içeriği ve bu konudaki Yargıtay 19. HD,nin 15/02/2016 tarih, 2015/14813 E. 2016/2351 K.-Yrg.13.HD.nin 10/06/2020 tarih ve 2017/1014 E.2020/4488 karar Sayılı ilamlarında belirlenen kıstaslar birlikte değerlendirildiğinde; asıl davada davacının HMK 190 maddesi kapsamında alacak iddiasını kanıtladığı anlaşıldığından aksi yöndeki davalı istinafları yerinde görülmemiştir. Birleşen davada ise, birleşen dava davalısı aleyhlerine yapılan takipte yanılgı nedeniyle borçlu olmadıkları bir bedeli itirazi kayıt bildirerek ödediklerini ve taraflar arasındaki ticari ilişkide asıl alacaklı olanın kendileri olduğunu iddia etmiş ise de, bu iddialarını yasal delillerle ispatlayamamıştır. Alınan bilirkişi raporuna göre taraf ticari defterlerinde 2012 yılı ve öncesi kayıtlarda mutabakatsızlık bulunmaktadır. İhtilafta bu mutabakatsızlıktan kaynaklanmaktadır. Buna göre birleşen dava davacısının açık hesap ticari ilişkide karşı taraftan alacaklı olduklarını, aleyhlerine yapılan takipte hatalı olarak borçlu olmadıkları bir miktarı ödediklerini ispatlayamamıştır. Ticari defterlerde tek taraflı olarak yer alan kayıtlar bu kayıtları doğrulayıcı belgelerle kanıtlanamadığı sürece taraf lehine delil olarak kabul edilemeyecektir. Birleşen dava davacısı 2012 ve öncesi ticari defter kayıtlarında yer alan ve kendilerinin alacaklı olduğunu gösteren kayıtların doğru olduğunu belgeleri ile ispatlayamadığından mahkemece birleşen davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Sonuç olarak; açıklanan nedenlerle istinafa konu Mahkeme ilamı, asıl ve birleşen davalar yönünden gerekçesi ve sonucu itibarı ile dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da tespit edilemediğinden, asıl davada davalı, birleşen davada davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl davada davalı/birleşen davada davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN; 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.356,20.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 340,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.016,20.TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN; 6-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 7-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 8-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 9-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda asıl davanın HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile, birleşen davanın HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 19/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ HMK’nın 190/1 maddesine göre herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Mahkemece taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan bilirkişi raporuna göre her iki tarafın ticari defterlerinde yer alan 2013-2014 ve 2015 yılı kayıtları birbirlerini doğrulamakta ve aralarında ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar ticari defter kayıtları arasındaki uyumsuzluk 2012 ve öncesi kayıtlardan meydana gelmektedir. Her iki tarafta 2012 yılı ticari defterlerini sunmuş ise de asıl dava davacısı 2012 yılı muhasebe kayıtlarının tutulduğu bilgisayarın hard diskinin arızalandığını kayıtlara ulaşamadığını belirttiğinden davalı defterleri ile karşılaştırma yapılamadığından mutabakatsızlığın kaynağının tespit edilemediği anlaşılmaktadır. Asıl dava davacısı, delil olarak taraflar arasında yapılan hesap mutabakatına dayanmış, ancak bu mutabakatın aslını dosyaya sunmamış, fotokopisini sunmuştur, ayrıca davalı şirket yetkilisinin gönderdiğini iddia ettiği whatsapp kayıtlarına dayanmıştır. Asıl dava davalısı ise söz konusu mutabakat metnini ve whatsapp kayıtlarını kabul etmemiştir. Buna göre, asıl dava davacısı İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile yaptıkları takipte borçlunun itiraz ederek takibi durduğu kısım yönünden alacaklı olduklarını yasal deliller ile ispatlayamamıştır. Ticari defterlerinde tek taraflı olarak yapılan ve doğruluğu tevsik edici belgelerle kanıtlanamamış olun kayıtlar defter sahibi lehine delil olarak kabul edilemez. Yine davacı alacaklının alacağın varlığını ispat için dosyaya sunduğu hesap mutabakat metni fotokopi belge olup aslı sunulmadığından ve karşı tarafça belge içeriği kabul edilmediğinden, whatsapp yazışmaları da karşı tarafça kabul edilmediğinden delil olarak kabul edilemeyecektir. İspat ülfeti üzerinde olan asıl dava davacısı takipte itiraz edilen alacak yönünden alacaklı olduğunu yasal delillerle ispatlayamadığından asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aslı sunulmadığı ve inkar edildiği için delil olarak kabul edilemeyecek olan fotokopi mutabakat metnine ve karşı tarafça kabul edilmeyen, karşı taraf yetkilisince gönderildiği de ispatlanamayan whatsapp yazışmalarına dayalı olarak davacının iddiasını ispatladığı kabulü ile asıl davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle asıl dava davalı-birleşen dava davacısının asıl dava yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile asıl davanın kabulüne dair mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi ile kaldırılmasına, asıl davanın reddine dair yeniden karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan, asıl dava yönünden davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair çoğunluk görüşüne katılmıyor, muhalif kalıyorum.