Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/654 E. 2021/73 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/654
KARAR NO: 2021/73
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2018
DOSYA NUMARASI: 2014/1371 Esas – 2018/443 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Hukukundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin, dava dışı sigortalısı … A.Ş tarafından Almanya’da yerleşik … firmasından 29/11/2012 tarih ve … numaralı fatura muhteviyatı olarak ithal edilen muhtelif mutfak dolabı cinsi emtiaların, davalı borçlu sorumluluğunda Almanya-Türkiye seferli olarak taşınması/tahliye edilmesi sırasında hasarlanması nedeniyle, müvekkilinin dava dışı firmaya 26/06/2013 tarihinde ödediği 2.212,91€ hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının tahsili için 20/07/2013 tarihli davalıya rücu yazısına olumlu cevap verilmediğinden alacağın tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, alıcı şirketin malları çekince koymadan aldığını, müvekkiline süresi içerisinde hasar ihbarı yapılmadığını, emtianın hasarsız ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, dava dışı şirkete yapılan ödemenin lütuf ödemesi olup olmadığının araştırılması gerektiğini, hasar bedelinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini davacının kötüniyetli olması nedeniyle % 20 kötüniyet tazminatı ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/05/2018 tarih ve 2014/1371 Esas – 2018/443 Karar sayılı kararı ile; ” …Mahkememizce bilirkişi raporu dışında tüm deliller değerlendirilmiş, sadece birikmiş direnim faizi yönünden değerlendirme yapılmamış ve sovtaj değeri tam olaak tespit edilememiş, yapılan ödeme de düşünüldüğünde burada CMR hükümlerine göre ihbar mükellefiyertinin gerçekleştiği ve zamanaşımı söz konusu olmadığı halefiyet şartlarının oluştuğu ve raporda belirtilen CMR hükümleri gereği, anlaşılmış olmakla sunulan raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu değerlendirilmiş, davalının beyanlarında da zamanaşımı dışında tüm ileri sürdükleri hususlar fiili olarak yerine getirilmiş olduğundan yedi günlük sürenin ileri sürülmesinin yetersiz itiraz olduğu, tahliye sırasında kontrol yapıldığında hasar tespiti yapılarak ödeme gerçekleştirilmiş ise bu hususta davalının haksız durumda olduğu, kendine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE, Asıl alacak yönünden talebin KABULÜNE, Talep edilen faiz miktarı yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizin hesaplanarak davalıdan tahsiline, bu yönden davanın KISMEN KABULÜNE, … ” karar verilmiş, karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusunun CMR konvansiyona tabi olup, CMR Konvansiyonu 30/1. maddesi uyarınca müvekkiline süresi içerisinde hasar ve eksiklik ihbarı yapılmadığını, süresi içinde ihbar yapılmadığından müvekkiline rücu edilemeyeceğini, konvansiyonun bu hükmünün emredici olup, verilen sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olduğunu, bu nedenle yerel mahkeme tarafından verilen kararın hatalı olduğunu, Alıcı şirketin, malları çekince koymadan teslim aldığını, CMR senedine şerh düşmediğini ve müvekkiline süresi içine hasar ihbarı yapmadığını, söz konusu taşıma ile ilgili taşıma evraklarından da emtianın eksiksiz ve hasarsız şekilde teslim edildiğinin açıkça belli olduğunu, bu durumda taşıyıcı müvekkilinin sorumluluk alanı dışında oluşan hasardan dolayı müvekkilinin sorumlu olmadığını, Davacı her ne kadar oluştuğu iddia edilen hasarın, taşıma esnasında vuku bulduğunu iddia etmişse de bu kanaate nasıl varıldığının anlaşılamadığını, ortada bir hasar var ise, bu hasarın, hasarlı olduğu iddia edilen emtianın boşaltma işlemleri sonrasında, alıcı firmanın sorumluluk alanı içerisinde, teslim sonrasında oluştuğunu, CMR Konvansiyonu amir hükmü gereği aksine bir düzenleme yapılmadıkça, boşaltma işlemlerinin taşıyıcının sorumluluğunda bulunan işlemlerden olmadığını, bu durumda eğer oluşan bir hasar var ise, bu hasarın emtia, alıcının tasarrufuna geçtikten sonra oluşmuş olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, aksi yönde bilirkişi raporunda bir tespit ve değerlendirme yapılmadığını, Dosyada mübrez ekspertiz raporunda, CMR belgesi üzerinde hasar şerhinin bulunmadığı, bir takım zorlama yöntemler ile ihtimale dayalı olarak tespit yapıldığının görüldüğünü, yine ekspertiz raporunda, sigortalı yetkilileri tarafından bu hali ile montajın yapıldığı, daha sonra yenisinin sipariş verildiğine yönelik, sigortalı yetkilisinin beyanının bulunduğunu, bu minvalde ihtimale dayalı olarak verilen ekspertiz raporuna göre müvekkilinin sorumluluğunun söz konusu olamayacağını, Müvekkili tarafından davacının ödeme yapılmasına ilişkin yazısı sonrası cevabi yazı gönderildiğini ve açıklayıcı bilgi ve belgelerin ibraz edilmesinin istendiğini, davacı tarafından bu yönde bilgi ve belge ibraz edilmediğini, eğer söz konusu emtia kullanılmış ise o halde davacı sigortalısının bir zararı kalmadığını, yine davacı sigortalısı tarafından, yeni sipariş yapıldığı yönünde bilgi bulunmakta ise de, yeni siparişin yapıldığına ilişkin bir bilgi ya da belge bulunmadığını, bu hali ile, davacı tarafından, davacı sigortalısına yapılan ödemenin bir lütuf ödemesi olduğunun açık olarak görüldüğünü, dava dışı sigortalının bir zararının olup olmadığı, davacı tarafça ödenen bedelin haklı bir dayanağının bulunup bulunmadığı ve yapılan ödemenin lütuf ödemesi olup olmadığının araştırılmadığını, hükme esas alınan raporda da bu hususta bir değerlendirme yapılmadığını, Davacının, dava açma ehliyeti olup olmadığının taşıma hukuku açısından araştırılması gerektiğini, her ne kadar CMR Hamule Senedi üzerinde gönderici firma davalının sigortalısı olarak … A.Ş. olarak görülmekte ise de, davacının dava açma ehliyetinin olup olmadığının davacı sigortalısı … A.Ş.’ nin alıcı firmaya mal bedelinin tam ve eksiksiz olarak gönderilip – gönderilmediğinin, bir başka deyişle iddia edilen hasar nispetinde indirim yapılıp yapılmadığının ithalat işlemlerine aracılık yapan bankadan sorulması ve tespit edilmesi gerektiğini, bununla birlikte, ekspertiz raporunda da belirtildiği üzere, davacı sigortalısı tarafından önce kullanılan daha sonra da monte yapılarak yerine yeni ürünün sipariş verildiğine yönelik bilgi gereğince, davacı sigortalısı … A.Ş. tarafından bu siparişe ilişkin talep ve gelen sipariş yönünden dava dışı sigortalısının tüm ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, Eğer davacı tarafından, bu siparişin verilip – verilmediği ispat edilemez ise ve yine davacı sigortalısı … A.Ş. mal bedelini, hasar bedeli kadar eksik ödedi ise o zaman bir zararının söz konusu olmayacağını, bu hali ile davacının sigortalısına ödediği tazminatın bir lütuf ödemesi olacağını ve davacının dava açma ehliyeti bulunmayacağını, yerel mahkemece bu hususlar araştırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davacı vekili tarafından ibraz edilen tutanakta, müvekkili firmanın imzasının bulunmadığını, müvekkili firma şoförü olarak belirtilen kişinin müvekkili çalışanı olmadığını, müvekkili firmayı temsil ve ilzama yetkili kişi ya da kişisi olmadığını, bila tarihli olarak, davacı sigortalısı tarafından tek taraflı olarak tutulan tutanağın, ne zaman düzenlendiğinin de belli olmadığını, davacı sigortalısı olan alıcı firmanın, eğer bir hasar iddiası var ise, bu hususu CMR üzerine şerh etmek yerine, tek taraflı ve ne zaman düzenlendiği dahi beli olmayan ve müvekkili firmanın yokluğunda düzenlenmiş tutanak ile hasar iddiasında bulunamayacağını, yasal olanın taşıma belgeleri olduğunu, taşıma belgeleri üzerine de herhangi bir şerh düşmeksizin tek taraflı tutanak ile hasarın müvekkili tarafından gerçekleştirildiğinin belli olamayacağını, bu nedenle bu tutanağın davaya konu olaya ilişkin delil değeri bulunmadığını, Yerel Mahkeme tarafından hükmedilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, hasar bedelinin CMR 23. vd maddesi uyarınca hesaplanması gerektiğini, CMR Konvansiyonu 23/3’e göre müvekkilinin ödeyeceği tazminatın Kg başına 8.33.SDR-Özel Çekme hakkını geçmeyeceğini, CMR Konvansiyon sözleşmesinin 23/1. Maddede, sorumluluk halinde, malların yükleme yer ve zamanki kıymetinden sorumlu olunacağının kabul edildiğini, mal bedelinin CMR Konvansiyonunun ilgili maddeleri gereğince malların çıkış yeri ticaret borsası veya piyasa fiyatlarının araştırılarak belirlenmesi ve gerçek zararın ortaya çıkartılması gerektiğini, yerel mahkeme tarafından hükmedilen miktarın neye göre ve nasıl tespit edildiğinin belli olmadığını, Mahkemece, hasarlı olduğu iddia edilen ürün yönünden, o emtianın bir sovtaj bedeli bedelinin bulunup – bulunmadığı ve değerinin tespit edilemediğini, ancak ürünün sovtaj bedeli var ise, bunun bedelden düşümü gerektiğini, ekspertiz raporunda da belirtildiği üzere, davacı sigortalısı tarafından hasarlı olduğu iddia edilen ürünlerin montajının yapıldığını, bu hali ile, kullanılan bir üründen bahsedilmekte olup, bu ürün yerine, yeni ürün sipariş verildiği bilgisi var ise de, davacı tarafından bu yönde bir delil- bilgi ve belge ibraz edilmediğini, ürün, eğer kullanılıyor ise ya da yeni ürün sipariş verildi ise, bu hususun dikkate alınması, kullanılan ürün yönünden sovtaj değerinin araştırılması ve bu sovtajın hasar bedelinden düşülmesi gerekirken, mahkeme tarafından bu hususun dikkate alınmadığını, söz konusu emtia kullanıldığına göre, bir hasar bulunmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesinin kısmen kabul kararının ortadan kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödediği tazminatın TTK.’nın 1301. maddesi uyarınca rücuen davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava dışı sigortalı … A.Ş tarafından Almanya’da yerleşik bir firmadan ithal edilen muhtelif mutfak dolabı cinsi emtiaların, davalı şirket tarafından taşındığı, taşımaya konu emtianın varış yeri adresinde araçtan boşaltılması sırasında 1 adet mutfak dolabının hasarlanığına dair sigortalı … AŞ yetkilisi, … AŞ sevkiyat sorumlusu ve araç şoförü tarafından tutanak tutulduğu, davacı sigorta şirketi tarafından ekspertiz incelemesi yaptırılarak dava dışı sigortalı … A.Ş’ye 2.212,91€ ödeme yapıldığı, sigortalıya yapılan ödemenin taşıyıcı davalıdan tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacı tarafça davalının itirazının iptali için işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Hasara uğrayan emtianın Almanya’dan İstanbul’a davalı şirket tarafından naklinin sağlanmış olduğu ve taraflar arasındaki uyuşmazlığa CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiği, CMR Konvansiyonu’ nun 17.maddesi uyarınca, taşıyıcının, yükü teslim aldığı andan teslim ettiği ana kadar kısmen veya tamamen zıyaa ve hasara uğramasından sorumlu olacağı, 30. maddesinde ise, alıcının, taşıyıcı ile beraber durumlarını kontrol etmeden veya zarar ziyan ve hasarın açıkça görüldüğü hallerde teslim anında veya açıkça görülmediği hallerde tesliminden yedi gün içinde durumu kendisine bildirmeden malları tesellüm ederse bu hususun, onun malları sevk mektubunda tarif edildiği şekilde aldığına delil teşkil edeceği hüküm altına alınmıştır. Bu şekildeki düzenleme ile, gönderilen, şayet yükü çekincesiz olarak teslim almış ise, yükün sevk belgesinde belirtildiği gibi alındığına karine teşkil edecektir. Bu karinenin aksini iddia eden taraf iddiasını kanıtlamak zorunda kalacaktır. Davacı tarafça, taşınan emtianın alıcıya teslimi esnasında 1 adet mutfak dolabının hasarlandığına ilişkin tutanak tutulduğu, bu tutanağın taşımayı yapan aracın sürücüsü tarafından da imzalandığı, bu tutanak ile taşıyıcıya geçerli bir ihbar yapıldığının kabulü gerektiği iddia edilerek, şoför … imzalı tutanak dosyaya sunulmuştur. Davalı tarafça, davalı firma şoförü olarak belirtilen kişinin, davalı çalışanı veya davalı firmayı temsil ve ilzama yetkili kişi olmadığı savunulmuştur. Bu durumda mahkemece, CMR Konvansiyonu 30. Maddesi uyarınca emtianın ihtirazi kayıtla alınıp alınmadığının tespiti için, tutanakta adı geçen şoförün kim olduğunun, dava konusu taşımanın gerçekleştirildiği aracın 17/12/2012 tarihinde sürücüsü olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı karar verilmesi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 11. HD 2016/3487 Esas 2017/5340 Karar) CMR Konvansiyon sözleşmesinin 23/1. maddesi “işbu anlaşmanın hükümleri gereğince bir taşıyıcı, malların kısmen veya tamamen kaybından dolayı tazminat ödemekle mükellef tutulduğunda, bu tazminat malların taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamanki kıymetine göre hesaplanır” hükmü yer almaktadır. Ayrıca CMR’nin 23/3. maddesi uyarınca, tazminat, hasarlı olan emtianın brüt ağırlığının beher kilogramı için 8.33 SDR hesap birimini geçemez. Somut uyuşmazlıkta; Ekspertiz raporunda, sigortalı yetkilileri ile yapılan görüşmelerde; demonte mutfak dolabı emtiasının çeşitli şantiye projeleri ya da özel müşterileri için ithal edildiği, yapılan sözleşme şartları gereği dolapların zamanında monte edilmesi gerektiği, bu sebeple hasarlı dahi olsa dolapların bu haliyle kurulumunun yapıldığı, daha sonra hasarlı parçaların tekrar sipariş edildiği bilgisinin alındığı, konu emtia ile ilgili sovtaj çalışması yapıldığı, ancak herhangi bir teklif alınamadığının belirtildiği, hasarın, mutfak dolabı bedeli 2.011,74 Euro, %10 ilave bedel 201,17 Euro olmak üzere toplam hasar miktarının 2.212,91 Euro olarak hesaplandığı, bu bedelin nasıl bulunduğu belirtilmemiş ise de, ekspertiz raporunun eki olarak gösterilen belgelerden, mal faturasına dayalı olarak hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise, hasarlı emtia ağırlığının ne kadar olduğu dosya mevcudunda ve ekspertiz raporunda belirtilmediği için SDR bedeli hesaplamasına gidilemediği, ayrıca bir hesaplama da yapılmadan ekspertiz raporunda belirtilen 2212,91 Euro‘nun aynen kabul edilerek talep edilebileceğinin belirtildiği, mahkemece de bildirilen bu miktara hükmedildiği görülmektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığa CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması, tazminatın CMR 23. madde hükmü uyarınca belirlenmesi gerekmektedir. Buna göre, öncelikle dava konusu taşıma sebebiyle uğranılan gerçek zararın belirlenmesi, belirlenen bu zarar tutarının SDR cinsinden hesaplanacak üst sınır ile karşılaştırılması, belirlenen miktar bu sınırın altında ise zararın tamamına, bunun üstünde ise üst sınıra kadar tazminata hükmedilmesi, ayrıca sınırın belirlenmesinde de karar tarihindeki SDR kuru üzerinden hesaplama yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Hasara uğradığı belirtilen emtianın ağırlığı davacı tarafça bildirilmemiş, mahkemece de bu husus araştırılmamıştır. CMR Konvansiyonu’na tabi taşıma sözleşmelerinde kural olarak taşıyıcının sınırlı sorumluluğu öngörülmüştür. Anılan Konvansiyonun 23/3. maddesi hükmü uyarınca davalının sorumlu olduğu tazminatın üst sınırı tespit edilmeden yazılı şekilde tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, davacı tarafça sigortalıya ödenen bedelin dayanağının tespiti için, sigortalı … A.Ş.’nin, satıcı firmaya mal bedelini tam ve eksiksiz olarak ödeyip ödemediği, iddia edilen hasar nispetinde indirim yapılıp yapılmadığı araştırılmaksızın karar verilmesi de isabetsizdir. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Kanun No’lu 22/07/2020 kabul tarihli Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 35. mad. uyarınca; “6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/05/2018 tarih 2014/1371 Esas 2018/443 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 111,25 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/01/2021 tarihinde HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile karar verildi.