Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/639 E. 2020/1545 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/639 Esas
KARAR NO : 2020/1545 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI : 2017/18 Esas 2018/1318 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkil şirketin davalı şirkete satarak teslim ettiği … nolu 34.450,58 USD bedelli … nolu 17.800,23 SD bedelli, … nolu 1.622,29 USD bedelli, … nolu 1.622,29 USD bedelli, … nolu 490,03 USD bedelli, … nolu 2.277,73 USD bedelli faturalar muheviatı emtia satışından kaynaklanan alacağını tahsil edemediğini, bunun üzerine kredili sigorta poliçesi kapsamında sigortacı … A.ş. Tarafından bir kısım hasarı tazmin edildiğini, tazmin edilen kısım dışında kalan 3.584,74 USD alacağının tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla takip başlatılarak borçlu şirkete 7 örnek ödeme emri gönderildiğini, bu ödeme emrine karşı süresi içerisinde itiraz edilerek takibin durduğunu beyan ederek davalı yanın itirazlarının iptali ile duran takibin devamını, haksız ve kötüniyetli davalı yanın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/12/2018 tarih ve 2017/18 Esas – 2018/1318 Karar sayılı kararında; “…. Davacı şirketin davalı şirkete satarak teslim ettiği … nolu 34.450,58 USD bedelli … nolu 17.800,23 SD bedelli, … nolu 1.622,29 USD bedelli, … nolu 1.622,29 USD bedelli, … nolu 490,03 USD bedelli, … nolu 2.277,73 USD bedelli faturalar muhteviyatı emtia satışından kaynaklanan alacağa ilişkin çekişme bulunmaktadır. Faturaların davalıya teslim edildiği ve davacıya iade gerçekleşmemesi nedeni ile yasal olarak faturaların davalı tarafından kabul edildiğine kanaat getirilmiştir. Davalı tarafından dava konusu borcun ödendiğine dair dosya kapsamında bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Buna ilişkin tarafların iddia- savunma ve toplanan delilleri, bilirkişi raporu ile özel ve teknik değerlendirme incelenmiştir. Hukuken denetlenebilen hüküm kurmaya elverişli belirli ve eksiksiz iddia ve talepleri karşılayan ve hükme esas alınan bilirkişi raporu alınmış ve deliller değerlendirilmiştir. Hukuki değerlendirme kapsamında davalının sorumlu olduğu hakimce taktir edilmiştir. İİK 67 ile TMK 6 ve 7 ile HMK 187- 293. maddeleri gereğince ispat hususuna ve ispat kurallarına dikkat edilmiştir. İncelenen kayıtlardan ve taraflar arasındaki kanuni ilişkiden; davacının davalıdan alacaklı olduğuna kanaat getirilmiştir. Davacının davalı taraftan alacaklı olduğu, davalı tarafından davacıya herhangi bir ödemede bulunulmadığı, davacının davasını ispatladığı, aksi duruma ilişkin bilgi ve belgeye rastlanmadığı, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğine kanaat getirilmiş, alacağın likit olması ve talep gereğince icra inkar tazminatına hükmolunması gerektiğine kanaat getirilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum karşısında aşağıdaki şekilde kanunen, taktiren ve vicdanen karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, Davacının davasının kabulüne, İstanbul …. İcra Dairesinin … E. Sayılı takibe yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, davacı lehine 2.730,70 TL icra inkar tazminatına hükmolunmasına davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Öncelikle dava konusu alacak döviz cinsinden olmayıp Türk lirası cinsinden olduğu, davacının haksız ve kötü niyetli olarak daha fazla tutara sahip olan dolar cinsinden takip yaptığını, Ayrıca biran için faturanın döviz cinsinden olduğunu kabul edilse dahi müvekkili şirket tarafından davacıya yapılan ödemeleri hangi kurdan nazara alıp mahsup yaptığı dosyada bilinmediği gibi bu konuda herhangi bir araştırmada yapılmadığını, Davacı tarafın müvekkili şirketten eğer kur farkından kaynaklı bir alacağı var ise kur farkı faturası keşide edip müvekkiline tebliğ etmesi gerekirken bununda yapılmadığı bu hususun bilirkişilerce ve mahkemece karar verilirken nazara alınmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, Uygulamada bu husus kur farkı veyahutta vade farkı faturası şeklinde nazara alınmakta olduğunu, Müvekkili şirkete tebliğ edilen dava konusu faturalar Türk Lirası karşılığında davacıya ödendiği, davacı taraf sözkonusu faturaları müvekkiline tebliğ etmekle alacağını Türk lirası karşılığında tahsil edeceğini müvekkiline bildirdiğini, Müvekkilinin davacı tarafın bu tercihi ile müktesep hak kazandığı, kaldı ki Borçlar Hukukunda seçimlik hakkını kullanan tarafın daha sonra bundan dönemeyeceği yasanın amir hükmünden kaynaklanmakta olduğunu, Bilirkişi incelemesini sadece davacı taraf defterleri inceleyerek, davanın kur farkında kaynaklanan bir dava olduğunu nazara almadan ve müvekkili şirket defterleride incelemeden ve müvekkili tarafından yapılan ödeme tarihlerini nazara almadan eksik rapor hazırladığını, mahkemeninde eksik bilirkişi raporu doğrultusunda ve eksik inceleme ile karar verdiğini, TTK 21. Maddesinde de açıkça ifade edildiği üzere bir faturayı alan kişi 8 gün içerisinde itiraz edilmediği zaman bu fatura içeriğinin hem faturayı keşide eden hemde faturanın muhatabı olan kişi açısından kabul edilmiş olacağı yazılı olduğu, müvekkilinin Türk Lirasını Faturasını kabul edip ödemeyi gerçekleştirdiğini, dava konusu faturalar haricinde müvekkiline tebliğ edilen veyahutta keşide edilen başka bir faturada bulunmadığını, Dava konusu alacak kur farkından kaynaklanan bir dava olduğundan ve davacı tarafça ne icra dosyasında nede dava dilekçesinde kur farkı için bir talepte bulunmadığından ve en önemlisi de kur farkı miktarı belli olmadığından ve bu konuda taraflarına ayrı bir fatura kesilmediğinden, kısaca alacak likit olmadığından aleyhlerine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de yasaya uygun olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davacının davasının kabulüne, İstanbul …. İcra Dairesinin … E. Sayılı takibe yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı borçlu icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde; ödeme emrine itiraz ettiğini, alacaklıya karşı borcu bulunmadığını, asıl alacağa ve ferilerine itiraz ettiğini belirtmişdir. Davalı davaya cevap vermemiş ve münkir sayılmıştır.Davalı vekilinin müvekkilinin ticari defterleri incelenmeden eksik inceleme ile karar verildiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. HMK 190/1 maddesine göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2016/7819 Esas ve 2017/2738 Karar sayılı içtihadı,Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2014/12574 Esas – 2014/16692 Karar sayılı içtihadı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, fatura içeriği malların teslim edildiğinin ispat külfeti davacıya aittir.Davalı şirketin 2015-2016 dönemlerine ait BA formlarının getirtilerek dosya arasına konulduğu anlaşılmıştır. HMK’ nın 222/1 ve TTK’ nın 83/1 maddesine göre ticari davalarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden karar verebilir. Ayrıca HMK’nın 31. maddesinde hakimin davayı aydınlatma görevi düzenlenmiştir. Maddeye göre hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi ve hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlarda taraflara açıklama yaptırabileceği gibi soru sorabilecek ve delil gösterilmesini isteyebilecektir. Somut olayda, davacı tarafların ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayanmıştır.Mahkemece, 05/01/2018 tarihli duruşmanın 9 nolu ara kararı uyarınca, sadece davacının ticari defterler ve kayıtları incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verildiği ve davacı tarafça süresi içerisinde kendi ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesi için sunmuştur.Mali müşavir bilirkişi dosyaya getirtilen davalıya ait BA formları incelenmeden davacının ticari defterleri incelenmek suretiyle düzenlediği raporda, dava konusu cari hesap alacağı davalı yana satılan iletişim malzemeleri satış faturalarından oluştuğunu, dava konusu alacağı oluşturan faturaların hizmet içeriği ile uyumlu olduğunu, davacının satışlarının sigorta kapsamında olduğunu ve davalı yan tarafından ödenmeyen cari hesabın %90 kadar sigorta firması tarafından ödendiğini, davacı şirketin davalı firma ile ilgili faturayı muhasebe teknik ve usullerine uygun olarak 2015 yılı defter kayıtlarına işlediği, eklerde yevmiye kaydı ile detayı verilen tüm faturalar ve ödemelerden sonra oluşan 31.12.2016 tarihi itibariyle 3.584,74 USD defter ve kayıtlarında alacaklı olduğunu, bu rakamın 2017 yılına devrettiğini ve başkaca ödeme olmadığını belirtmiştir.6100 sayılı HMK’ nın 31.maddesi kapsamında hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü dahilinde, mahkemece alacağın varlığı ve miktarına ilişkin davalıya ilgili döneme ait ticari defterlerini ibrazı için ihtarlı davetiye çıkartılarak, ibraz edilmesi halinde mali müşavir bilirkişiye davalının ticari defter ve kayıtları ile dosyaya getirtilen davalıya ait BA formları inceletilmek suretiyle bilirkişiden ek rapor alınmak ve gerektiğinde koşulları varsa yemin delili de hatırlatılmak suretiyle icra takibinden dolayı davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan alacağının olup olmadığı duraksamaya yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekirken, davanın esası ile ilgili deliller toplanmadan davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK.nın 3531-a-6 mad. uyarınca; Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemesi halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir.Sonuç itibariyle, açıklanan nedenler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2018 tarih ve 2017/18 Esas – 2018/1318 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 184,00.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/12/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, davaya cevap vermemiş, delil listesi ibraz etmemiş, kendisine bilirkişi raporu tebliğ edilmesine rağmen rapora itiraz etmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. (Emsal mahiyetinde Yargıtay 8. HD 2018/5522 Esas 2020/5316 Karar- Yargıtay 21 HD 2015/5210 Esas 2015/11321 Karar- Yargıtay 11. HD 2013/10446 Esas 2014/3825 Karar- Yargıtay 17 HD 2019/4957 Esas 2020/3496 Karar- Yargıtay 3 HD 2015/14043 Esas 2016/8002 Karar)Davalı tarafça sunulan istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporuna ilişkin istinaf itirazları ileri sürülmüş ise de, yargılama sırasında mahkemece alınan bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmesine rağmen, davalı tarafça rapora itiraz edilmemiştir. Bu durumda bilirkişi raporu, davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Ayrıca, HMK’nın 357. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz hükmü yer almaktadır. Davacı tarafça, emtia satışına binaen tanzim edildiği belirtilen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili için icra takibi başlatılmış olup, davalının, davanın kur farkından kaynaklanan bir dava olduğu yönündeki savunması ve ödeme savunması yargılama sırasında ileri sürülmemiş, bir ödeme belgesi var ise (istinaf da dahil olmak üzere) dosyaya sunulmamış, bu hususlar ilk kez istinaf aşamasında ileri sürülmüştür. Ayrıca, bilirkişi raporuna yargılama sırasında itiraz edilmeyip, rapora itirazlar da ilk kez istinaf aşamasında ileri sürülmüştür. Dolayısıyla yargılama sırasında ileri sürülmeyip, ilk kez istinaf dilekçesinde ileri sürülen savunma ve itirazların HMK’nın 357. maddesi uyarınca Dairemizce incelenmesi mümkün olmadığından, davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğum için çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum. 24/12/2020