Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/615 E. 2020/1275 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/615 Esas
KARAR NO: 2020/1275 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/369 Esas – 2018/262 Karar
TARİH: 01/03/2018
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/11/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı müvekkili banka adına ve onu temsilen … A.Ş. Avrupa Kurumsal Şubesi ile davalılar arasında 04.07.2012 tarihinde “Maaş ödemeleri protokolü” akdedildiğini, davalı firmanın müvekkili bankaya hiçbir şekilde bilgi vermeden, protokolün süresi devam ettiği halde; başka bir banka ile maaş ödeme anlaşması yaptığını, davalı firmanın müvekkili bankadan son maaş ödemesini Ocak 2017 içerisinde gerçekleştirdiğini, daha sonra herhangi bir tarihte müvekkili bankadan maaş ödemesi gerçekleştirmediğini, Şubat 2017 sonunda davalı firma yetkilisinin başka bir banka ile anlaştıklarını müvekkili bankaya ilettiğini, sözleşmeye aykırı olarak davalı firmanın müvekkili bankadan maaş ödemelerini gerçekleştirmediğini ve taraflar arasında akdedilen protokolün çalışmaz duruma düşürüldüğünü, müvekkili banka tarafından keşide edilen ihtarname ile söz konusu protokolün feshedildiği ve hesaplanan 14.173,13-USD tutarındaki banka alacağının, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 3 iş günü içerisinde işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi hususlarının ihtar edildiğini, bu nedenle sözleşmenin 8. Maddesine göre müvekkili tarafından davalıya yapılan ödemenin protokolün imzalanma tarihinde geçerli olan Merkez Bankası döviz alış kurundan hesaplanan USD karşılığından, protokolün geri kalan süresine kıstelyevm usulü ile hesap edilmek suretiyle 14.173,13 USD’nin davalı firma tarafından derhal, nakden ve defaten davacı bankaya ödenmesi gerektiğini beyanla 14.173,13-USD’nin davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında söz konusu protokolün müvekkili şirketin … Köyü Mevkii, Çorlu/Tekirdağ adresinde bulunan 725 çalışanının maaşlarının … Bank aracılığıyla ödenmesi amacı ile akdedildiğini, her ne kadar protokol 725 işçiyi kapsamakta ise de, müvekkili şirketin davacı … Bank üzerinden 944 işçinin maaş ödemesini yaptığını, müvekkil şirketin bu maddede bahsi geçen geri ödemeye ilişkin hiçbir hükmü ihlal etmediğini, protokolü çalışamaz hale getirenin davacı bankanın kendisi olduğunu, sebebinin … faaliyetleri kapsamında müvekkili şirketin ve çalışanlarının hesaplarının bulunduğu Çorlu Şubesini kapatılarak hesaplarını Büyükçekmece Şubesine taşıma karar ve eylemi olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/03/2018 tarih 2017/369 Esas – 2018/262 Karar sayılı kararında; “Taraflar arasında 04/07/2012 tarihli “maaş ödemeleri protokolü” imzalandığı, 14/09/2015 ila 10/01/2017 tarihleri arasındaki dönemde banka tarafından toplu maaş ödemesi işlemlerinin gerçekleştirildiği halde sözleşme süresi dahilinde 2017 yılı Şubat ve Haziran ayları arasındaki maaş ödemelerinin ise gerçekleştirilmeyip, davalının akdi yükümlülüklerine aykırı davrandığı ifade edilerek davacı banka tarafından keşide olunan ihtarname ile sözleşmenin feshedildiği ve protokolün 8. Maddesi uyarınca hesaplanan cezai şartın ödenmesinin talep olunduğu sabittir. Davalı tarafça her ne kadar bankanın şirket hesabını Mecidiyeköy, işçi hesaplarının ise Büyükçekmece Şubesine taşınmak suretiyle fabrika binasının da Çorlu’da bulunduğu ifade edilerek mevcut durumun şirket ve şirket çalışanları nezdinde mağduriyetlere yol açtığının ifade edildiği görülmekte ise de iş bu savunmaya itibar edilerek sözleşmenin haklı olarak feshedildiğine dair görüşe iştirak edilmemiştir. Zira taraflar arasındaki “Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin 21.2 maddesi kapsamında” söz konusu nakil işlemlerinin müşteriye bildirilmek suretiyle tek taraflı olarak gerçekleştirilebileceği açıkça karar altına alınmıştır. Basiretli bir tacir gibi davranması gereken davalının sözleşme hükümlerine aykırılığın sonuçlarına katlanması esastır. İleri sürülen savunmaya bu nedenle itibar edilemeyeceği takdir olunmuştur. Kaldı ki; maaş ödemeleri için hesap açılan her bir personele davacı banka tarafından para çekme ve kredi kartlarının verildiği keza maaş hesaplarının taşınmasının ilgili personel tarafından maaş hesabını kullanmasına engel teşkil etmeyeceği de yapılan bilirkişi incelemesi nezdinde ortaya konmuştur. Davalının sorumluluğu esas alınarak ödemesi gerçekleştirilmeyen beş aylık süre içerisinde kıstelyevm usulüne göre yapılan teknik hesaplamaya göre ödemekle sorumlu olduğu cezai şart bedelinin 14.173,13 USD olduğu…”gerekçesi ile, Davanın KABULÜ ile; 14.173,13-USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4a maddesi uyarınca USD cinsine kamu bankalarının uyguladığı 1 yıllık en yüksek faiz oranının uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin 725 çalışanının maaşlarının … Bank aracılığıyla ödenmesi amacıyla protokol akdedildiğini, protokol gereği müvekkili şirketin Çorlu/Tekirdağ fabrikasında çalışan işçilere hesap açıldığını, maaşlarının bu bankaca yatırıldığını, anılan protokolün beş yıl süreyle akdedildiğini ve müvekkili şirketinde bu protokol hükümlerine uyduğunu, Müvekkili şirketin her ne kadar protokol 725 işçiyi kapsamakta ise de davacı … Bank üzerinden 944 işçinin maaş ödemesini yaptığını, müvekkili şirketin bu maddede bahsi geçen geri ödemeye ilişkin hiçbir hükmü ihlal etmediğini, protokolü çalışmaz hale getirmediklerini, protokolü çalışamaz hale getirenin davacı bankanın Türkiye’deki faaliyetleri kapsamında müvekkili şirketin ve çalışanlarının hesaplarının bulunduğu Çorlu Şubesi’ni kapatma kararı alarak hesapları Büyükçekmece Şube’sine taşınması olduğunu, taraflar arası sözleşme kurulmasının amacının müvekkili şirketin Çorlu’da bulunması sebebiyle bankanın da Çorlu’da bir şubesinin bulunması olduğunu, Yerel mahkemenin dosyayı eksik ve hatalı inceleyerek hukuka ve yasaya aykırı bilirkişi raporunu dikkate alarak hüküm kurduğunu, Davacı bankanın basiretli tacir gibi davranması gerektiğini, davacı tarafın müvekkili şirkete keşide ettiği ihtarnamede yasal faiz talep ederken dava dilekçesinin konu kısmında ve netice ve talep kısmında ise farklı bir faiz talebinde bulunduğunu, kötü niyetli ve haksız kazanç elde etme amacı olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının bozularak kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesi ile, davalının müvekkili bankaya hiçbir şekilde bilgi vermeden protokolün süresi devam ettiği halde başka bir banka ile maaş ödeme anlaşması yaptığını, şubat 2017 sonunda davalı firma yetkilisinin başka bir banka ile anlaştıklarını müvekkili bankaya ilettiğini, sözleşmeye aykırı olarak davalı firmanın müvekkili bankadan maaş ödemelerini gerçekleştirmediğini, protokolün çalışmaz duruma düşürüldüğünü, davalı firmanın istinaf sebeplerinin yersiz olduğunu bu nedenle reddi gerektiğini, … maaş ödemeleri protokolünü ihlal eden davalının protokolün 8. Maddesi uyarınca ödemekle yükümlü olduğu tutar olan 14.173,13. USD’nin davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiklerini, davalının temerrüdünde davalıya gönderdikleri ihtarnamenin dikkate alınması gerektiğini, mahkemece dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davalının gönderdikleri ihtarnamenin tebliği ile ihtarnamede tanınan sürenin sonunda temerrüde düştüğünü, ihtarnamenin 29.03.2017 tarihinde tebliğ edildiğini ve 3 günlük süre sonunda temerrüdün oluştuğunu, Ayrıca taraflar arasındaki Bankacılık İşlemi Sözleşmesi’nin 21.35 Müşterinin Temerrüdü başlıklı hükmünde temerrüd faiz oranlarının belirlendiğini, TTK m. 8 uyarınca bir sözleşmenin taraflarının ticari işlerde faiz oranını serbestçe belirleyebileceğini, bu düzenlemede bahsi geçen faiz ifadesinin, yabancı para temerrüt faizini de kapsadığını, 3095 sayılı Kanun m. 4/A,’nın sözleşmede “daha yüksek oranda faiz kararlaştırılmadığı hallerde” uygulanacak temerrüt faizini düzenlediğini, taraflar sözleşmede daha yüksek temerrüt faizi belirlememişlerse aralarında 3095 sayılı Kanun m. 4/A’ya göre belirlenecek oranın geçerli olacağını, işbu davada ise, taraflar arasındaki Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi’nde daha yüksek oranda bir temerrüt faizi kararlaştırıldığından, uygulanacak faiz oranının sözleşmedeki faiz oranı olacağını, mahkemece faiz oranı hakkında verilen kararın hatalı olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararına karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine, katılma yoluyla istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararındaki faize ilişkin kısımların istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, maaş ödemesi protokolü hükümlerine aykırılık ve protokolün uygulanamaması nedeniyle ödenen promosyonun, uygulanmayan kısma tekabül eden kısmının istirdadı davasıdır. Davacı, taraflar arasında maaş ödemeleri protokolü düzenlendiğini, protokole göre davalının 5 yıl süre ile işçi maaşlarını banka sistemi ile ödemeyi taahhüt ettiğini, bunun karşılığında protokolde belirtilen promosyonun davalıya ödendiğini, davalının süre sona ermeden protokole aykırı olarak işçi maaşlarının ödenmesi için başka banka ile anlaştığını, protokolün uygulanmayan kısmı için sözleşme ile kararlaştırılan bedelin davalıdan tahsilini talep etmiş mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili ve hükümde yer alan faiz başlangıç tarihi ile faiz oranı yönünden katılma yoluyla davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında 04/07/2012 tarihinde “maaş ödemeleri protokolü” imzalanmış, protokolün 7. Maddesinde süre 5 yıl olarak kararlaştırılmış, 8. Maddesinde promosyon ödemesi ile maddenin son fıkrasında protokol hükümlerine aykırılık halinde promosyon ödemesinin iadesi koşulları belirtilmiştir. Taraflar arasında protokol hükümleri ile protokolün süresinden önce işlemez hale geldiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık protokolün işlemez hale gelmesinde kimin kusurlu olduğu noktasında çıkmaktadır. Davalı, davacı bankanın Çorlu şubesini kapatması nedeniyle zor durumda kaldıklarını, bu nedenle protokolün işlemez hale gelmesinde kusurlu olanın davacı olduğunu savunmuştur. Taraflar arasında imzalanan 19/08/2010 tarihli bankacılık sözleşmesinin 21/2. Maddesinde “Bankanın tüm şubelerinde açılmış ve açılacak tüm hesaplar için ayrıca sözleşme imzalanmamış olması halinde, işbu sözleşme hükümleri geçerlidir. Banka, sistem veya yeni düzenleme gereği müşteri hesabının/hesaplarının numarasını müşteriye bildirimde bulunarak tek taraflı olarak değiştirebilir, hesabı nakledebilir. Hesabın bulunduğu şubenin herhangi bir sebeple kapanması halinde o şubedeki hesabı banka uygun bulduğu başka bir şubeye veya müşterinin yazılı talep ettiği şubeye tek hesap olarak veya aynen ayrı ayrı nakledebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda davacı banka Çorlu şubesini kapatmış olup bu şube kapatma işlemini ve bu şubede bulunan maaş hesaplarının başka bir şubeye devredileceğini işlemden önce davalıya bildirmiştir. Bu nedenle protokolün işlemez duruma gelmesinde şube kapatma işlemi yapan davacının kusurlu olduğuna ve promosyon ödemesinin geri istenemeyeceğine ilişkin davalı istinaf sebepleri yerinde değildir. Davacı ise dava dilekçesinde istirdadını talep ettikleri promosyon ödemesine temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiş ise de davalıya gönderdiği ihtarnamenin tebellüğ şerhli örneğini dava dilekçesine eklemediği gibi temerrüde ilişkin ihtarnamenin davalıya tebliğine ilişkin belgeyi mahkemece kendisine verilen kesin süre içerisinde dosyaya sunmamış, ihtarnamenin tebliğine ilişkin tebligat şerhinin ilgili noterlikten istenmesini talep etmemiştir. Buna göre davacı davalının davadan önce temerrüde düşürüldüğünü ispatlayamamıştır. Bu nedenle temerrüt tarihine ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Davacı dava dilekçesinde ticari faiz talep etmiş, akdi faiz talep etmemiştir. Mahkeme tarafların talebi ile bağlı olup bundan fazlaya hükmedemez. Davacının akdi faiz uygulanmasına ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK’ nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL ‘ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.591,90.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan (35,90.TL+852,40.TL=) 888,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.703,60.TL ‘ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 12/11/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.