Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/61 E. 2020/1088 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/61
KARAR NO: 2020/1088
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/05/2018
DOSYA NUMARASI: 2015/1129 Esas – 2018/434 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ : 08/10/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin hissedarı olduğu davalı şirketin ana sözleşmesinin 8. Maddesi gereğince nama yazılı payların, pay sahibi tarafından satışı halinde diğer pay sahiplerinin öneriye öncelikle muhatap olma haklarının bulunduğunu, bu hükme rağmen davalı şirketin dava dışı pay sahiplerinin ana sözleşmenin 8. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak ve müvekkilinin öncelik hakkını ihlal ederek kendi paylarını yine dava dışı … ve …’e devrettiklerini, davalı şirket yönetim kurulunun, hisselerin devri işlemlerini esas mukaveleye aykırı olarak kabul ettiğini ve şirket pay defterine tescil ettiğini, … ve …’a yapılan hisselerin devrine ilişkin işlemlerin pay defterine tescilinin yolsuz olduğunu, bu yolsuz tescilin iptali için İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1130 E. Sayılı dosyası ile açtıkları davanın derdest olduğunu, HMK 165. maddesi hükmünce söz konusu dosyanın bekletici mesele yapılmasını istediklerini, adı geçen yeni paydaşlarca 18/08/2015 tarihinde şirketin olağanüstü genel kurulunun toplanarak kararlar alındığını, pay devrinin yolsuz olması nedeniyle yapılan olağanüstü genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunu; diğer yandan söz konusu genel kurula çağrının TTK’nın 414. maddesinde öngörülen usulde yapılmadığını ve davacının toplantıya katılamadığını, sermaye ve oy çokluğuna sahip ortakların haksız kararlarıyla diğer pay sahiplerinin zararına karar alması halinde bu kararların da iptal kabiliyetini haiz kararlar olacağını, dava dışı … ve …’ın kötü niyetle hareket ettiklerini, şirketin çok değerli olan bir taşınmazının … A.Ş.’ye (Eski ünvan: … A.Ş.) teminat olarak devredildiğini, dava dışı … ve …’ın amacının, finansal kiralama şirketinin borcunu ödeyerek oteli yok pahasına satın almak olduğunu, alınan kararların pay sahiplerinin zararına neden olması nedeniyle dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiğini belirterek, 18/08/2015 tarihli olağanüstü genel kurul ve bu genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine, çağrının usulüne uygun olmaması ve alınan kararların dürüstlük kurallarına aykırılığı nedeniyle 18.08.2015 tarihli olağanüstü genel kurulun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket yönetim kurulu başkanı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ileri sürdüğü ana sözleşmenin 8. Maddesindeki pay değerine ilişkin sınırlamanın, TTK’ nın 492/3. maddesi gereğince geçersiz hale geldiğini, bu nedenle pay devrinin geçerli olduğunu, dava konusu yapılan olağanüstü genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun yapıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı müflis şirket iflas idaresi memurları cevap dilekçesinde özetle; iflas idaresinin görevinin, müflis şirketin alacak ve borçlarının tasfiyesi işlemlerini yürütmek olduğunu, olağanüstü genel kurulda alınan kararların yasaya uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/05/2018 tarih ve 2015/1129 Esas – 2018/434 Karar sayılı kararı ile; ” Dava, davalı müflis şirketin 18/08/2015 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların yokluğunun tespiti, olmadığı taktirde iptalleri istemine ilişkindir. Dosyada bulunan sicil kayıtlarına göre; davalı şirketin merkez adresinin Beyoğlu olduğu ve bu nedenle TTK’ nın 445. maddesi gereğince davaya bakmaya mahkememizin yetkili olduğu; davacının şirket paydaşı olması nedeniyle TTK’ nın 446. maddesi gereğince davacılık sıfatının bulunduğu ve yasada ön görülen 3 aylık hak düşürücü sürede yukarıda özetlenen dava dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı paydaş, pay devrinin ana sözleşmeye aykırılığı nedeniyle yeni pay sahiplerince yapılan toplantıda alınan genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunu ileri sürmüş, toplantıya çağrının usulsüz ve alınan kararların dürüstlük kurallarına aykırı olması nedeniyle iptallerini istemiş; davalı taraf ve müdahiller ise iddiaların yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir. Şirket ana sözleşmesinin 8. maddesinde, nama yazılı payların satışı halinde diğer mevcut pay sahiplerinin “öneriye öncelikle muhatap olma hakkının” bulunduğu düzenlenmiş ise de; şirketin iflas suretiyle tasfiyeye girmiş olması karşısında TTK’ nın 492/3. Maddesi gereğince bu yöndeki sınırlama düşmüştür. Dolayısı ile, pay devrinin usulsüzlüğüne dayalı kararların yokluğu yönündeki iddia yerinde görülmemiştir. Yine davalı tarafça toplantıya çağrının usulsüz olduğu ileri sürülmüş ise de; dosyaya sunulan belgelerden, toplantıya çağrının davacının pay defterindeki adresine iadeli taahhütlü mektupla tebliğe çıkartıldığı ve toplantının yapılacağı 18/08/2015 tarihinden 2 hafta önce 03/08/2015 tarihinde muhatabın ayrılması nedeniyle tebliğ edilmeksizin iade edildiği, dolayısı ile tebligatın yasaya uygun olarak yapılmış sayılacağı anlaşılmaktadır. Diğer yandan toplantının sicil gazetesinde ve yerel gazetede ilan edildiği, dolayısı ile toplantıya çağrının TTK’nın 414. maddesine uygun yapıldığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda çağrının usulsüzlüğü nedenine dayalı iddialar da yerinde görülmemiştir. Kaldı ki; davacının sahip olduğu şirketteki pay sayısı-oranı dikkate alındığında, toplantıya katılması halinde kullanacağı oyların kararların alınmasında etkili olmayacağı, katılıpta olumsuz oy vererek muhalefetini tutanağa geçirmesi halinde kendisine TTK’ nın 446. maddesi gereğince iptal davası açma hakkı vereceği açıktır. Davacı zaten eldeki davayı açtığına ve pay sayısı-oranı dikkate alındığında kullanacağı oyun, alınan kararlara etkisi olmayacağına göre, bu yöndeki iddiası yukarıda değinildiği gibi yerinde görülmemiştir. Davacı tarafça dava konusu yapılan genel kurul kararlarının dürüstlük kurallarına aykırılığı nedeni ile de iptalleri istenilmiş ise de; yukarıda açıklandığı gibi, davacının TTK’ nın 414. maddesi hükmüne uygun şekilde toplantıya çağrıldığı halde toplantıya katılmadığı, dolayısı ile alınan kararlara karşı oy kullanmadığı, bu durumda ileri sürdüğü hukuksal nedene ( dürüstlük kurallarına aykırılık) dayalı olarak iptal başvurusunda bulunamayacağı; kaldı ki, iptal istemine konu 18/08/2015 tarihli genel kurul kararlarında davacı ortağın haklarını zedeleyen herhangi bir kararın bulunmadığı toplanıp değerlendirilen deliller ile dosyadaki belgelerden anlaşılmış olup yerinde görülmeyen davanın reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … ve …’ın davalı şirketteki hisseleri yolsuz olarak ele geçirdiklerini, hisselerinin pay defterine kaydedilmediğini, dolayısıyla hissedar olmayan … ve …’ın ortak sıfatı ile davalı şirket nezdinde olağanüstü genel kurul işlemlerinin baştan itibaren, şirket nezdinde yok hükmünde olduğunu, tüm yargılama esnasında hisselerin pay defterine kaydına ilişkin Yönetim Kurulu kararı sunulamadığı gibi, şirketin pay defterinin de sunulamadığını, özetle … ve …’ in hissedar olduklarını dahi ispat edemediklerini, Şirket hisselerinin devrinin iptali için İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/1130 Esas sayılı davasının ikame edildiğini, davanın derdest olduğunu, halen derdest olan bir dava varken, Yerel Mahkeme tarafından huzurdaki davanın konusu olmayan bir uyuşmazlık hakkında karar verilmesinin yasa ve usule aykırı olduğunu, bu davanın neticesi huzurdaki davaya etki edeceğinden İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/1130 E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, dava dilekçelerinde bu husus talep edilmesine rağmen mahkemece bekletici mesele yapılmadan karar verilmesinin hukuka aykırı bulunduğunu, Hisseleri pay defterlerine işlenmemiş olan dava dışı …, …’ın ortak sıfatı ile davalı şirket nezdinde Olağanüstü Genel Kurul işlemleri de dahil olmak üzere yaptığı tüm işlemlerin baştan itibaren yok hükmünde olduğunu, hazirun cetveli ve olağanüstü genel kurul tutanakları incelendiğinde, … ve … tarafından tüm genel kurul işlemlerinin yapıldığı ve onların oyları ile karar alındığının görüleceğini, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/1130 E. sayılı dosyasının sonucu beklendiğinde hisse devirlerinin iptaline karar verileceğinden, şirkette pay sahibi olmaya dahi hakkı olmayan bu kişilerin almış olduğu genel kurul kararlarının yok hükmünde sayılacağını, Bir Genel Kurul kararının varlığı için çağrının yetkili kişi veya organca yapılması gerektiğini, bu çağrının yetkili kişiler tarafından yapılamaması halinde genel kurul kararının yoklukla sakat olacağını, huzurdaki davada, davalı şirketin 18.08.2015 tarihli olağanüstü genel kurulunda yukarıda bahsedilen esas mukavele ve yasal kaidelere riayet edilmediğinden genel kurul ve genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitini talep ettiklerini, 18.08.2015 tarihinde yapılan ve huzurdaki davaya konu olağanüstü genel kurul toplantısına ilişkin, müvekkili …’ ya toplantı gün, saat ve gündeminin bildirilmediğini, 18.08.2015 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına ait hazirun cetveline bakıldığında da müvekkilinin bu nedenle toplantıda hazır bulunamadığının görüleceğini, TTK md. 446’ya göre müvekkilinin iptal davası açabilme ehliyeti olduğunu, TTK m.446/1 b;” Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri” nin iptal davası açabileceklerini, usulüne uygun çağrısı yapılmayarak müvekkilinin bu vasıta ile katılımının engellendiği huzurdaki genel kurul kararının iptal edilmeye muhtaç olduğunu, şirketin genel kurulunun şirketin internet sitesinde de yayınlanmadığını, şirketin internet sitesinin de kapalı olduğunu, Alınan 18.08.2015 tarihli olağanüstü genel kurul kararının TTK md.445′ te sayılan iptal sebeplerinden biri olan dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu, 23.02.2018 tarihli celsede verilen 18.08.2015 tarihli genel kurul kararlarının yürütmesi ve uygulanmasının tedbiren durdurulduğunu, ancak mahkemece karar kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbirin akıbeti yönünde bir karar verilmediğini, tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, – İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı müflis şirketin 18/08/2015 tarihli olağanüstü genel kurul ve bu genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti ile çağrının usulüne uygun olmaması ve alınan kararların dürüstlük kurallarına aykırılığı nedeniyle genel kurulun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece, şirket ana sözleşmesinin 8. maddesinde, nama yazılı payların satışı halinde diğer mevcut pay sahiplerinin “öneriye öncelikle muhatap olma hakkının” bulunduğu düzenlenmiş ise de; şirketin iflas suretiyle tasfiyeye girmiş olması karşısında TTK’ nın 492/3. Maddesi gereğince bu yöndeki sınırlamanın düştüğü, dolayısı ile, pay devrinin usulsüzlüğüne dayalı kararların yokluğu yönündeki iddianın yerinde görülmediği belirtilmiş ise de; İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1184 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının …, davalıların …, … ve … olduğu, davacı tarafça; davalılar arasındaki hisse devri ve satış işleminin şirket esas mukavelesinin 8. maddesine aykırı olduğu, şirket yönetim kurulunun esas mukaveleye aykırı hisse devri ve satış işleminin şirket pay defterine tescili için aldığı kararın batıl olduğunun tespiti ile bu hisselere ilişkin davalı adına şirket pay defterine yapılan yolsuz tescil işleminin iptaline, davacının şirket esas mukavelesinin 8. maddesi hükmünce satışa öncelikli muhatap olma hakkını kullandığının kabulü ile davalının ödediği hisse satış bedelini depo etmesi mukabilinde devre konu hisselerin davacı adına devir ve pay defterine tesciline karar verilmesini talep ve dava edildiği, ilk derece mahkemesince bir örneğinin dosya arasına alındığı tarihte dosyanın derdest olup yargılamasının devam ettiği anlaşılmıştır. İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/1130 esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacının …, davalıların …, …, …, …, …, …, …, … ve … olduğu, davacı tarafça davalılar arasındaki hisse devri ve satış işleminin şirket esas mukavelesinin 8. maddesine aykırı olduğu, şirket yönetim kurulunun esas mukaveleye aykırı hisse devri ve satış işleminin şirket pay defterine tescili için aldığı kararın batıl olduğunun tespiti ile bu hisselere ilişkin davalılar … ve … adına şirket pay defterine yapılan yolsuz tescil işleminin iptaline, davacının şirket esas mukavelesinin 8. maddesi hükmünce satışa öncelikli muhatap olma hakkını kullandığının kabulü ile davalıların ödediği hisse satış bedelini depo etmesi mukabilinde devre konu hisselerin davacı adına devir ve pay defterine tesciline karar verilmesinin talep ve dava edildiği, ilk derece mahkemesince bir örneğinin dosya arasına alındığı tarihte dosyanın derdest olup yargılamasının devam ettiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça, dava dışı … ve …’a yapılan hisselerin devrine ilişkin işlemlerin şirket esas sözleşmesinin 8. maddesine aykırı ve işlemlerin pay defterine tescilinin yolsuz olduğu, pay devrinin yolsuz olması nedeniyle yapılan olağanüstü genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğu belirtilerek, 18/08/2015 tarihli olağanüstü genel kurul ve bu genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesinin talep ve dava edildiği, Şirket yönetim kurulunun söz konusu hisse devri işlemlerinin şirket pay defterine tescili için aldığı kararın batıl olduğunun tespiti ile bu hisselere ilişkin şirket pay defterine yapılan yolsuz tescil işleminin iptalinin ise, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1130 Esas sayılı dava dosyası ve İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1184 Esas sayılı dosyası ile görülen davalarda talep edildiği, dolayısıyla işbu dosyada pay devrinin yolsuz olup olmadığının tespiti davanın konusunu teşkil etmeyip, pay devri ve tescilin usul ve yasaya uygun olup olmadığının 13. ve 14. Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülen davaların neticesinde belli olacağı ve verilecek kararların bu dosyada verilecek kararı etkileyeceği, bu hali ile, mahkemece davacının bu dosyaların bekletici mesele yapılması yönündeki talebi hakkında gerekçesi de açıklanarak bir karar da verilmeksizin, talep aşılmak suretiyle belirtilen hususta değerlendirme yapılması yerinde olmadığından, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/1130 Esas sayılı dava dosyası ve İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/1184 Esas sayılı dosyasının sonuçlanmasının bu dosya için bekletici mesele yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 03/05/2018 tarih ve 2015/1129 Esas – 2018/434 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/10/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.