Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/605 E. 2021/79 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/605 Esas
KARAR NO : 2021/79 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2018
NUMARASI : 2015/596 Esas 2018/810 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında navlun akdi kurulduğunu ve müvekkili … Şirketinin davalı … şirketine ait inşaat malzemesi cinsi emtiaların, Türkiye-Irak kara nakliyesi işini üstlendiğini, üstlenilen hizmetin ifa edildiğini, taşımaya konu emtiaların, Irak’ta alıcı adresine teslim ve tahliyesi ile navlun alacağı yasal olarak muaccel hale gelmiş olmasına karşın, taraflar arasındaki anlaşma gereğince düzenlenen fatura bedelinin fatura tarihi itibariyle 30 gün vadeli firma çeki veya havale olarak tahsil edileceği şeklinde olacağı kararlaştırılmasına rağmen fatura bedellerinin bugüne kadar ödenmediğini, ödemenin yapılması için taraflar arasında yapılan görüşmelerden de hiçbir netice alınamadığını, bu nedenle davalı aleyhine Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile toplam 121.994,79.-USD tutarında alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlattıklarını, takibin davalının haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli yetkiye ve borca itirazı ile durduğunu, davalı yetkiye itiraz etmiş ise de takibe konu borç likit bir para borcu olduğundan, BK. m.89/1. hükmü çerçevesinde, davalı tarafça, icra dosyasında yetkiye yapılan itirazın, kötü niyetli olduğu gibi yasal mesnetten yoksun olduğunu, müvekkili şirketin navlun alacağının likit olduğunu ileri sürerek davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline, takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle usule ilişkin olarak müvekkilinin dava tarihi itibariyle adresinin Kızıltepe/MARDİN olması sebebiyle yetki itirazında bulunduklarını, yetki itirazının kabulü ile davanın yetki yönünden reddi ile dosyanın yetkili Mardin Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak ise alacaklı olduğunu iddia eden davacı …San.Tic.Ltd.Şti. tarafından 04.06.2012 tarih ve … ve … sıra no ile “Al-Naj Al-Ashraf Governorate Reconstructıon Commıttee Najaf-IRAQ” adresine kesilen irsaliyeli faturalarda mevcut malzemelerin tamamının firma aracına yüklenmesinden bu yana geçen sürede malların yerine teslim edilmediği ve akıbeti konusunda da bir bilgi verilmediğini, buna ilişkin tüm tazminat ve rücu hakları saklı kalmak kaydıyla davacı şirkete Büyükçekmece ….Noterliği 13.06.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameyi keşide ettiklerini, ayrıca takibe dayanak gösterilen faturaların müvekkiline ulaşmadığını, sevk irsaliyelerindeki imzaların müvekkili firma yetkililerine ait olmadığını, bu itibarla mal teslimlerinin kime yapıldığının belirsiz olduğunu, bu nedenlerle icra takibine konu borcu kabul etmediklerini belirterek davanın reddine, % 20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 13/12/2018 tarih ve 2015/596 Esas – 2018/810 Karar sayılı kararında;”… Mahkememizce tüm bu deliller ışığında yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda ; uyuşmazlık davacının fatura içeriği taşıma hizmetini yerine getirip getirmediği ve davalının sorumlu olduğu miktarın tespiti hususunda olup ,gelen rapor ve kayıtlardan tarfalar arasında, davacı tarafından davalıya Yurt dışı Navlun hizmeti verilmesi şeklinde ticari ilişki kurulduğu sabittir. İlk alınan heyet raporunda mali yönden farklı görüş içeren bilirkişi davalı taşıyıcının hiçbir temsilcisinin imzası bulunmadığı, kaldı ki, taşımaya konu mallann hiçbirisinin mal faturasının dosyaya sunulmamış olması dikkate alındığında, eğer yukandaki eksikliklerin tamamı giderilmiş olsa dahi, bilirkişilerin gerçek zararı-nasıl hesaplayabilecekleri muğlak olduğu görüşüne yer vermiş ise de burada konu artık taşıma hukuku yönünden incelenmesi gereken konu olduğundan ikinci bilirkişi raporu ve mali müşavir bilirkişi tespitleri dosya ile uyum olması ticari defterdeki kayıtlar ve davalının taşımadan sonraki fatura tarihi itibariyle BA formunda davacıdan alış yaptığını bildirdiği görülmüş ayrıca Dava konusu Yurt dışı taşıma hizmetinde, davalı tarafından, davacının taşıdığı malların hasarlı olarak teslim edildiği iddiası olup hasar tutanaklarında… Ltd. Şti. çalışanları ambar şefi, şantiye şefi ve proje müdürü tarafından imzası bulunduğu görülmüş ve keza davalı yan, davacıya hasarlı mallarla ilgili aynen e-maillerde ki talebi olan 1.606,33 USD bedelli hasar tazminatı faturasını, düzenlemiş, davacı da bu faturaya İtiraz etmeyerek davalı alacağına işlediği dikkate alındığında artık çözülmesi gereken meselenin navlun alacağı hususu olduğu dikkate alındığında iş bu davada fatura içeriği hizmeti verdiğini ve alacağa hak kazandığını genel ispat kuralları çerçevesinde davacıya ait olduğu gözetilerek sunulan kayıtların büyük kısmında teslim alanların imzası olduğu dikkate alındığında hasarlı miktarı uhdesine itirazsız şekilde alan davalının kayıtları da gözetildiğinde söz konusu taşımanın yapılarak teslimin sağlandığı dosya kapsamı kayıtlar ve hayatın olağan akışı ile uyumlu olup davlının BA formu da dikkate alınarak davacının hasar bedeli düşüldükten sonra asıl alacak olan 109.629,71 USD taşıma bedelini hak kazandığı kanaatine varılmıştır.Tüm bu nedenlerle; davanın kısmen kabulü ile Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 109.629,71 USD alacağa takip tarihinden itibaren taleple bağlı kalınarak talep edilen faiz türü ve oranına göre yıllık %6 oranını aşmamak üzere yasal faiz oranlarında faiz yürütülmek suretiyle devamına, alacak faturalara dayalı olup likit bulunduğundan haksız itiraz nedeniyle hükmolunan miktarın takip tarihindeki kur dikkate alınarak TL karşılığı olan ( 109.629,71 USD X 1,80 TL = 197.333,48 TL ) miktarın takdiren %20’si tutarı 39.466,70 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının işlemiş faiz talebi ise 6098 sayılı TBK 117.maddeye göre temerrüt faizi talebi için taraflar arasında yazılı bir sözleşme, teamül haline gelmiş faiz uygulaması ve usulüne uygun temerrüdedüşürülmediğinden gözetildiğinde davacının olan işlemiş faiz talebinin koşulları oluşmaması sebebiyle reddin ve fazlaya ilişkin alacak isteminin de yukarıda izah edilen nedenlerle reddine karar vermek gerekmiş…”gerekçesi ile, Davanın kısmen KABULÜNE,
Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 109.629,71 USD alacağa takip tarihinden yıllık %6 oranını aşmamak üzere yasal faiz oranlarında faiz yürütülmek suretiyle devamına, Alacak faturalara dayalı olup likit bulunduğundan haksız itiraz nedeniyle hükmolunan miktarın takip tarihi itibariyle TL karşılığı olan ( 109.629,71 USD X 1,80 TL = 197.333,48 TL) miktarın takdiren %20’si tutarı 39.466,70 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacının işlemiş faiz ve fazlaya ilişkin alacak isteminin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Öncelikle; davalı müvekkili şirketin adresinin, cevap dilekçesi ekinde sunulmuş olan kayıtlarında da görüleceği üzere “MARDİN” olması sebebi ile HMK.’nın yetki hükümleri ve Yargıtay´ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında mahkeme genel yetki kurallarına göre belirleneceğinden yetki itirazı gereği dosyadan yetkisizlik kararı verilmesi gerekir iken, usule aykırı olarak yargılamaya devam olunarak istinaf başvurusuna konu kararın verildiğini, (“Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 02.11.2010 tarih, Esas: 2010/5730, Karar: 2010/5917, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 09.11.2006 T., Esas: 2005710533, Karar: 2006/11403, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2002/4140 K. 2002/6630 T. 27.6.2002, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Esas:2003/6454 Karar:2004/3791 Tarih:07.07.2004 )Davacı ….San.Tic.Ltd.Şti.’ye yönelik 04.06.2012 tarih ve … ve … sıra no ile “Al-Naj Al-AshrafGovernorateReconstructıonCommıtteeNajaf-IRAQ” adresine kesilen irsaliyeli faturalarda mevcut malzemelerin tamamının firma aracına yüklenmiş olduğuna ancak malların yüklenmesinden bu yana geçen sürede malların yerine teslim edilmemiş ve akıbeti konusunda da bir bilgi verilmediğine ilişkin tüm tazminat ve rücu hakları saklı tutulan Büyükçekmece ….Noterliği 13.06.2012 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarlarının “daimi çalışanına 15.06.2012 tarihinde tebliğ edildiğine dair” tebliğ şerhini havi olarak dosyada mevcut iken ilk derece mahkemesinde eksik incelemeyle hiç tartışılmadığı ve değerlendirilmediğini, Ayrıca takibe dayanak gösterilen faturaların müvekkiline ulaşmadığı ve defter kayıtlarında da yer almamış olanları ile “sevk irsaliyelerindeki imzalar müvekkil firma yetkilileri isim ve imzaları ile uyuşmamaktadır. Bu itibarla mal teslimleri kime yapıldığı belirsiz ve özellikle de davalı firmaya yapılmamış fatura ve irsaliyeleri de kabul etmemekteyiz” beyanları doğrultusunda irsaliyelerdeki teslim imzalarının değerlendirilmesi için davalı-müvekkili firma yetkilisi …i imzasına dair imza sirküleri de dosyada sunulu olmasına rağmen,teslimi yapılmayan mallar sebebiyle reddedilmesi gereken kısım da ilk derece mahkemesinde eksik incelemeyle hiç tartışılmayıp değerlendirilmediğini, Yine 15.03.2018 tarihinde tebliğ edilen bilirkişi raporuna karşı beyanları olarak; “…bilirkişi raporunda kök raporda eksikliği belirtilen belgelerin davacı yan tarafından ibraz edilmediği – ibraz edilen 15 adet belgenin eksikliği belirtilen ve istenilen belgelerden olmadığı- sonucuna varılmıştır.”Devamla raporda;“…bu CMR belgelerinde malı teslim alan isim soyadı,teslim tarihi,imza ve kaşe bulunması gerekmekte olup,belgelerin 14 tanesinde teslim alan isim soyadı ve kaşe bulunmamakta olup,sadece 1 adedinde 8 no’lu CMR de kaşe,imza ve tarih bulunmakta olup,isim soyadı yabancı dilde yazıldığından okunamadı,ayrıca bu CMR de CMR numarası yoktur…. sadece tablo 2 numara 9 da incelenen nakliyecinin Badaytur olduğu CMR belgesinde şerh bulunmakta olup,bu CMR’de de teslim alan isim soyadı ve kaşe bulunmamaktadır….davacı vekilinin heyetimizin kök raporunun sonuç fıkrası 2/B/1-2 bentlerinde sayılan eksikliklerin giderilmediği….” denildiği ve ayrıca raporda “…21.09.2017 tarihli 6 no’lu celsesinde mahkemece alınan 2 no’lu ara kararının yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır.” tespitleri yapıldığını, bahse konu ara karar ile davacı yana eksik belgeleri dosyaya ibraz etmesi, okunaksız belgelerin okunaklı örnekleri, yabancı dilde olan belgelerin de noter onaylı tercümeleriyle birlikte sunulması için 1 aylık süre verildiği ve bu sürede ara karar gereğinin yerine getirilmediği halde mevcut dosya kapsamına göre değerlendirme yapılacağının da ihtar edildiğini, bu tespitlere dayanılarak davacının davasını ispat edememiş olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken istinafa konu kararın verildiğini, Raporun “mali olarak ayrık görüş” başlığı altındaki muhalif görüş yönünden ise davaya cevap dilekçesinden bu yana ilk derece mahkemesine ifade ettikleri ve dosyaya da sunmuş oldukları ihtarnameyi tekrar ettiklerini, Verilen cevap dilekçesinde; “…Ayrıca alacaklı olduğunu iddia eden davacı ….San.Tic.Ltd.Şti.’yeyönelik 04.06.2012 tarih ve 228112 ve 228113 sıra no ile “Al-Naj Al-AshrafGovernorateReconstructıonCommıtteeNajaf-IRAQ” adresine kesilen irsaliyeli faturalarda mevcut malzemelerin tamamının firma aracına yüklenmiş olduğuna ancak malların yüklenmesinden bu yana geçen sürede malların yerine teslim edilmemiş ve akıbeti konusunda da bir bilgi verilmediğine ilişkin tüm tazminat ve rücu haklarımız saklı tutulan Büyükçekmece ….Noterliği 13.06.2012 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarımız da mevcuttur.Ayrıca takibe dayanak gösterilen faturaların müvekkile ulaşmamış, defter ve kayıtlarında yer almamış olanları ile teslimi yapılmayan mallar sebebiyle tüm tazminat ve rücu haklarımız gereği borcu kabul etmiyor davanın reddine karar verilmesini taleple haksız icra takibinden dolayı alacaklı firma aleyhine en az % 20 tazminata hükmedilmesini ayrıca talep ediyoruz. Sevk irsaliyelerindeki imzalar müvekkil firma yetkilileri isim ve imzaları ile uyuşmamaktadır. Bu itibarla mal teslimleri kime yapıldığı belirsiz ve özellikle de davalı firmaya yapılmamış fatura ve irsaliyeleri de kabul etmemekteyiz….” denilmekte ve bu hususta dair itirazların gerek ihtarname yolu gerek dava sürecinde ifade etmiş olmalarına karşın usul ve yasaya aykırı olarak eksik inceleme ile bu hususlar değerlendirilmeksizin istinaf incelemesine konu haksız ve dayanaksız karar verildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, yetki itirazı yönünden ve taraflarına ulaşmayan faturaların kabulünün mümkün olmaması, sevk irsaliyelerindeki mal teslimlerinin müvekkili firmaya ve yetkililerine yapılmayan teslimler olması, kime ne tarihte nerede teslim edildiği belirsiz fatura ve irsaliyelerin de kabulü mümkün olmadığından, ayrıca kesinleşmiş bir alacak mevcut olmaması sebebiyle davanın esastan reddine karar verilmek gerekirken aksi yönde verilen ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, uluslararası kara taşıması sözleşmesinden kaynaklı navlun fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin mahkemenin yetkili olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,Davalı vekilinin süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesi ile, müvekkilinin dava tarihi itibariyle adresinin Kızıltepe/MARDİN olması sebebiyle yetki itirazında bulunduklarını, yetki itirazının kabulü ile dosyanın yetkili Mardin Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince 28/01/2016 tarihli ön inceleme duruşmanın 2 nolu ara kararı ile; Her ne kadar davalı vekili yetki ilk itirazında bulunmuş ise de; Kızıltepe ilçesinde adli teşkilatın bulunduğu, Mardin de Asliye Ticaret Mahkemesi olmadığı, davalının yetkili mahkemeyi doğru olarak göstermesi gerektiği, ancak Kızıltepe Asliye Hukuk ( Ticaret ) Mahkemesi yerine Mardin Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu ileri sürmesi nedeniyle yetki ilk itirazı usulüne uygun olmadığından Reddine karar verildiği anlaşılmıştır. HMK 19. maddesinde; “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir” hükmü düzenlenmek suretiyle yetki itirazının şekli ve zamanı ile usule uygun yetki itirazının bulunmaması halinde ne yapılması gerektiği düzenlemiştir.İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen cevabi yazıya göre davalı şirketin merkezinin 05/08/2014 tarihinde Kızıltepe ye nakledildiği, Kızıltepe Ticaret Sicil Müdürlüğünün 3059.215 sicil numarasına kayıt olduğu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğündeki sicil kaydının 07/11/2014 tarihinde silindiği, Kızıltepe Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı şirketin sicil kaydının gönderildiği ve adresinin Kızıltepe/ Mardin olduğu anlaşılmıştır.Davalı şirketin, şirket merkezinin Kızıltepe’de olduğu, Kızıltepe ilçesinde adli teşkilatın bulunduğu ve Kızıltepe Mahkemeleri yetkili olduğu halde, yetki itirazında yetkili mahkemenin Mardin Asliye Ticaret Mahkemesi olarak belirtildiği, buna göre HMK. 19/2 maddesi uyarınca usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmadığından, HMK. 19/4 maddesi uyarınca davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelmiş olup mahkemece yetki itirazının reddine yönelik verilen karar usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin, esasa yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde,Türkiye Eşyaların Karayolunda Uluslararası Nakliyatı için Mukavele (CMR. Konvansiyonu) ve buna ek protokolü onaylayarak, 04.01.1995 tarihli Resmi Gazete’nin 22161 sayılı nüshasında yayınlanması ile bu sözleşmeye taraf olmuştur. Bu konvansiyon hükümlerine göre yapılacak taşımalarda taraf devletler yönünden sözleşme hükümleri geçerli olacağından, CMR. Konvansiyonunun 41. maddesi uyarınca, 40. madde hükümleri saklı kalmak üzere, bu sözleşmenin hükümlerini doğrudan doğruya veya dolayısıyla ihlal eden her türlü koşul hükümsüz sayılacak ve taşıma sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda, taşıyıcı lehine olan CMR. Konvansiyonu hükümleri uygulanacaktır. Taşımanın Türkiye-Irak arasında yapıldığı, taşımanın güzergâhı itibariyle, uyuşmazlığa “Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi (CMR)” hükümlerinin uygulanacağı tartışmasızdır. CMR Sözleşmesinin 17. maddesi uyarınca, taşıyıcının sorumluluğu yükün kendisine teslimiyle başlayıp teslim edene kadar olan dönemi kapsar. Davacı tarafça, cari hesap alacağına dayanak faturalara ilişkin taşıma hizmetinin verildiği iddiası ile işbu dava açılmıştır. Ancak sadece fatura düzenlenmesi alacağı ispatlamak için yeterli olmayıp, faturaya konu taşıma işinin ifasının davacı tarafça, tü ödemelerin yapıldığının da davalı tarafça ispatlanması gerekmektedir. Somut olayda, Türkiye’den yüklenen malların, yurtdışında belirtilen adreslere davacı tarafça taşınarak teslim edilmesi karşılığında muhtelif taşıma faturaları düzenlendiği, bu faturaların taşıma işi karşılığında düzenlendiğinin davalı tarafça kabul edildiği, ancak davalı vekilinin cevap dilekçesinde, kesilen irsaliyeli faturalarda mevcut malzemelerin tamamının firma aracına yüklenmesinden bu yana geçen sürede malların yerine teslim edilmediği ve akıbeti konusunda da bir bilgi verilmediğini, buna ilişkin tüm tazminat ve rücu hakları saklı kalmak kaydıyla davacı şirkete Büyükçekmece ….Noterliği 13.06.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameyi keşide ettiklerini, ayrıca takibe dayanak gösterilen faturaların müvekkiline ulaşmadığını, sevk irsaliyelerindeki imzaların müvekkili firma yetkililerine ait olmadığını, bu itibarla mal teslimlerinin kime yapıldığının belirsiz olduğunu savunmuş, davacı, taşıma hizmetinin verildiğini belirtip, buna dair mail yazışmaları,faturaları ve depo teslim tutanaklarını ibraz etmiştir.Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2016/7819 Esas ve 2017/2738 Karar sayılı kararı, Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2014/12574 Esas – 2014/16692 Karar sayılı kararı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, fatura içeriği malların teslim edildiğinin ispat külfeti davacıya aittir.Somut davada, davacı kendi ticari defter ve kayıtlarına, davalı ise tarafların ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanmış, davacı süresinde kendi ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesi için sunmuştur.Mahkemece, davalı tarafın 2012-2013-2014 yıllarına ait ticari defterlerinin mali müşavir bilirkişi marifetiyle incelenerek rapor düzenlenmesi için Kızıltepe Asliye Hukuk (Ticaret ) Mahkemesine talimat yazıldığı, talimata davalı taraf ve davalı taraf vekiline çıkartılan ihtarlı davetiyelere rağmen defterlerin ibraz edilmediği belirtilerek bila ikmal cevap verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, usulüne uygun olarak tutulmuş davacı defterlerinde davaya ve takibe konu faturaların kayıtlı olduğunun belirtildiği, mahkemece alınan 09/03/2018 havale tarihli bilirkişi ek raporunda, davacı tarafça ibraz edilen mailler, depo teslim tutanakları ve CMR. Belgelerinin incelendiği, hasarlı teslim edilen mallarla ilgili davalı tarafça davacıya 1.606,33 USD. miktarlı hasar tazminatı faturasının düzenlendiği, davacı tarafça bu faturaya itiraz edilmeyerek davalı alacağı olarak defterlerine işlendiği belirtilmiştir.Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD’nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Mahkemece, davalının davaya ve takibe konu faturaları BA formu düzenlemek suretiyle vergi dairesine bildirip bildirmediği araştırılmış ve davalı şirkete ait BA formlarının getirtilerek dosya arasına konulduğu görülmüştür.Somut davada, takip konusu faturalar üzerinde teslim alan bilgilerinin olmadığı ancak takibe ve davaya konu faturanın davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olduğundan fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğinin/verildiğinin kabulü gerekecektir. Davalının faturaları kabul ederek BA formu ile vergi dairesine bildirdiği, bu nedenle davalının mal veya hizmet almadığı yönündeki savunmasının hakkın açıkça kötüye kullanılması ve dürüstlük kuralına aykırı olacağından bu savunmasının yerinde olmadığı, İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen kök ve ek rapor içeriğindeki tespitler de gözetilerek ilk derece mahkemesince kurulan hüküm gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenleri de karşılanmış olmakla; ilk derece mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 20.602,10.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından yatırılan 5.149,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 15.453,10.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 28/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.