Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/583 E. 2020/1478 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/583 Esas
KARAR NO : 2020/1478 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2018
NUMARASI : 2017/996 Esas 2018/671 Karar
DAVA: Alacak (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının … ünvanlı borçlusu ile ilgili olarak başlattığı icra takibi kapsamında Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyası ile menkul haczi yaptırdığını ve haczettirdiği menkulleri muhafaza edilmek üzere müvekkilinin deposuna bıraktığını, taraflar arasında sözleşme imzalandığını, sözleşmede muhafaza edilen mallar için günlük 4,50 TL ödeme yapılacağı hususunda mutabık kaldıklarını, malların emanet edildiği 26/07/2013 tarihinden dava tarihine kadar geçen 1558 gün için ödenmesi gereken toplam tutarın 7.011,00 TL olduğunu, davalı tarafından bu güne kadar ödeme yapılmadığını, sözleşmenin sözleşme özgürlüğü kapsamında yapıldığını, borcun dayanağının açık ve net olarak yazıldığını belirterek 26/07/2013 tarihinden dava tarihine kadar geçen 1558 gün için 7.011,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın öncelikle görev ve yetki yönünden reddi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın yedieminlik ücretini almış olduğunu, ücretin teslim tarihinde ödendiğini, sonrasında davacı tarafından müvekkiline ihtarda bulunulmadığını, malların halen davacı uhdesinde bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiğini, sürenin uzunluğu nedeniyle hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, mallar üzerindeki haczin kalktığını ve dosya borcunun kapandığını, müvekkilinin o aşamadan sonra muhafaza talebinin bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/10/2018 tarih ve 2017/996 Esas – 2018/671 Karar sayılı kararında;” Tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında davalının alacaklısı bulunduğu icra dosyasında haczedilen menkul malların yediemin olarak muhafazası hususunda 26/07/2013 tarihinde sözleşme imzalandığı, sözleşmede muhafaza ücreti olarak açıkça ilgili Adalet Bakanlığı yönetmelik ve tarife hükümlerinin uygulanmayacağının kararlaştırıldığı, günlük yedieminlik ücretinin 4,50 TL olarak tespit edildiği, sözleşme hükümlerine uygun olarak davacı tarafından söz konusu hacizli malların muhafaza edildiği, davalı tarafça ücretin ödendiği savunulmuş ise de, bu hususta herhangi bir ödeme belgesi veya delil bulunmadığı anlaşılmıştır. Taraflar tacir olup, ücret konusunda açıkça bakanlık tarifesinin uygulanmaması kararlaştırılmış olduğundan, sözleşme serbestisi ilkesi de dikkate alındığında, günlük 4,50 TL ücret ödenmesi yönündeki hüküm geçerlidir ve tarafları bağlayıcı niteliktedir. Sözleşme tarihi ve dava tarihi dikkate alındığında davacının talep edebileceği toplam 1558 günlük ücret alacağının 7.011,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu itibarla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş…”gerekçesi ile, DAVANIN KABULÜNE, 7.011,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, İşbu davanın konusu davacı tarafın müvekkili şirketten yedieminlik ücret alacağı bulunduğu iddiası oluşturmakla birlikte öncelikli olarak davacı yanın davasını ve iddialarını kabul etmediklerini, davacının hak ettiği tüm yedieminlik ücretlerini almış olduğunu ve müvekkili şirketin davacı yana ödemesi gereken bir borcun olmadığını, Davacının dosya kapsamında mevcut yediemin teslim zaptından da anlaşılacağı üzere, malların depoda durduğu gün kadar ücretin ödenmesi halinde malları teslim alacağını belirtmiş olup, bu sebeple davacı tarafa tüm ücretlerin ödendiği, sonraki süreçte de kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafından müvekkili şirkete yedieminlik ücretinin ödenmesi hususunda sözlü ya da yazılı hiçbir bildirim yahut ihtarda bulunulmadığını, bu halde dahi davacı yanın yedieminlik ücret alacağının kendisine ödenmediği iddiasında olduğu halde talebini uzun yıllar boyunca ileri sürmemiş olduğu ve bu durumun da davacının kötü niyetini açıkça ortaya koyduğunu, (Yargıtay 12. HD 05/02/2015 T: 2014/356 E. 2015/35 K., İİK mad.88)Davacı tarafın müvekkili şirkete karşı herhangi bir talep hakkı bulunmadığı gibi davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, Davacı yan işbu davada kötü niyetli ve sebepsiz zenginleşme gayesi içinde olduğu, davaya konu yedieminlik ücret alacağına dayanarak mallar üzerindeki haciz kalktığı, dosya borcunun kapandığı, davacı taraf buna rağmen yıllarca beklediği ve yedieminlik ücret alacağının malların değerinin kat ve kat üzerinde olduğu bir dönemde müvekkili şirkete karşı alacak iddiasında bulunduğunu, (Yargıtay HGK 18/06/1997 T. 1997/4-261 E. 1997/549 K.)Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararında sabit olduğu üzere, müvekkili şirket alacağını alıp, haczi kaldırdığına göre takipte haklılığı kesinleştiği, bu aşamadan sonra malların muhafazası hususunda talebi olmadığı, açıklanan nedenlerle alacaklı yediemin ücretinden sorumlu tutulamayacağından, davacının açmış olduğu dava haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Yerel mahkeme tarafından somut olayın aydınlatılması amacı ile gerekli ve yeterli inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden yapılan inceleme ile hüküm kurulduğu, dosya kapsamında olayın netliğe kavuşabilmesi adına bilirkişi incelemesi dahi yapılmaksızın hüküm kurulması hukuka, usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, talep gibi karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TBK’nın 561 vd maddelerine dayalı olarak yediemin ücreti (saklama ücreti) istemine ilişkin alacak davasıdır.Mahkemece, davanın kabulüne, 7.011,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Davalının alacaklısı olduğu Küçükcekmece 1. İcra Dairesinin .. talimat dosyasında 26/07/2013 tarihli haciz tutanağı ile makina ve ekipmanının davacıya yediemin olarak davacıya teslim edildiği, davacı ve davalı vekilinin imzaladığı 26/07/2013 tarihli yediemin teslim zaptı-ücret sözleşmesi ile mahcuzların kapladığı alan ,niteliği ve değeri gözönüne alınarak günlük 4,50 -TL ücret belirlendiği anlaşılmıştır.Yediemin teslim zaptı-ücret sözleşmesinde; ”İİK. 95 maddesi gereğince alacaklı vekilinden peşin depo ücreti ödemesi istendi. Söz alan alacaklı vekili haricen yediemine peşin olarak (———) TL. Ödedi.Ücretleri her ay anlaşma gereğince peşin olarak ödeyeceğini beyan ederek mahçuzlar yedi emin deposuna teslim edilmiştir,” beyanı yazılarak tutanak altının davacı ve davalı vekili tarafından imzalandığı anlaşılmıştır. Somut olayda, davacı yan, yediemin konusu malın kendisine tesliminden, malın sahibine teslim edildiği tarihe kadarki ücreti talep etmektedir. Mahkemece davalı tarafça ücretin ödendiği savunulmuş ise de, bu hususta herhangi bir ödeme belgesi veya delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş isede, Küçükcekmece … İcra Dairesinin … talimat dosyasında 26/07/2013 tarihli haciz tutanağında yediemin ücreti olarak 405 TL. (90 günlük) dosyaya alındığının ve mahcuzların kapladığı yer ve değeri gözetilerek günlük 4,50 TL. Yedieminlik ücreti taakkuk edilip malların yediemin olarak davacıya teslim edildiği ve 29/07/2013 tarihinde de 405,00 TL.lik tahsilat makbuzunun kesildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen 26/07/2013 tarihli sözleşmede, davacı yanın açık şekilde sözleşme konusu malı Adalet Bakanlığı Depo ve Garajlarla ilgili yönetmeliğine göre teslim almayacağını belirttiği, bu hususun davalı yanca da kabul edilerek sözleşme ücretinin taraflarca belirlendiği görülmüştür. Davacı depo işletmecisi takip ve borcun tarafı olmayıp, yediemin deposunun lisanslı depolardan olmadığı taraflar arasındaki sözleşmeden anlaşılmaktadır. Bu durumda davacıya ilgili yönetmeliğin 36.maddesinde belirtilen yükümlülük yüklenemeyeceğinden davacının zararın artmasına neden olduğu da kabul edilemeyeceğinden TBK’nun 52.maddesi kapsamında ücretten indirim yapılmasına yer olmadığı anlaşılmıştır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/15677 Esas ve 2016/2123 Esas sayılı kararında belirtildiği üzere, dosya içinde bulunan sözleşmenin taraflarca sözleşme serbestiyeti ilkesi çerçevesinde imzalanarak yediemin deposuna bırakılan mala ilişkin günlük ücret belirlenmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere davalı tarafça sözleşmeye mahsuben ödemede bulunulmuştur. Bu durumda taraflar arasındaki sözleşmenin bağlayıcı olduğu ve ücretinin sözleşmede belirlenen günlük ücrete göre belirlenmesi gerektiği açıktır.Mahkemece, 26/07/2013 tarihli haciz tutanağında davalı tarafça yapılan 405 TL. (405:4,50=90) ‘lik ödeme mahsup edildikten sonra bakiye alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Davalı vekili 23/1/2018 tarihli duruşmada, bilirkişi incelemesi yönünde taktir mahkemenindir şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmış olup HMK 146 maddesindeki “Mahkeme, taraflarca gösterilmiş olan delillerin incelenmesinden sonra, davanın muhakeme ve hüküm için yeterli derecede aydınlandığını anlarsa, tahkikatın bittiğini kendilerine bildirir.” düzenlemesi de gözetildiğinde; davalı vekilince istinaf dilekçesinde olayın netliğe kavuşabilmesi adına bilirkişi incelemesi dahi yapılmaksızın hüküm kurulmasının hukuka, usul ve yasaya aykırı olduğuna yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan gerekçe ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesine göre kaldırılmasına, dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; davanın kısmen kabulüne, davalı tarafça ödenen 90 günlük 405,00 TL. nin mahsubu ile 1468 günlük 6.606,00.TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2018 Tarih ve 2017/996 Esas – 2018/671 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 6.606,00.TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gerekli 451,26.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 119,74.TL harcın mahsubu ile bakiye 331,52.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen 119,74.TL peşin harç ile 82,50.TLtebligat/posta gideri olmak üzere toplam: 202,24.TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına (%94 kabul) göre 190,11.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar yönünden hesap ve taktir olunan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen miktar yönünden hesap ve taktir olunan 405,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 7-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 119,73.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iaesine, 9-Davalı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile (31,00.TL+35,00.TL=) 66,00.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam 164,10.TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/12/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.