Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/580 E. 2020/1477 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/580 Esas
KARAR NO : 2020/1477 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2018
NUMARASI : 2017/867 Esas 2018/1088 Karar
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,keşidecisinin “… Ltd Şti” olan …San ve Tic Ltd Şti tarafından müvekkiline ciro edildiğini, hamiline yazılı … Bankası Çekmeköy şubesinden verilme … nolu, 29/04/2017 tarihli, 10.000 TL bedelli çekin müvekkilleri tarafından ciro edildiğini, ancak ciro edilene gönderilmeden kaybolduğunu, çekin iptaline yönelik İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/447 esas sayılı dosyası ile çek iptali ve ödeme yasağı konulması talepli dava açıldığını, çekin ibraz edildiği bildirildiğinden taraflarına istirdat davası açılması için süre verildiğini, bedeli nakden alan davalı … a karşı iş bu istirdat davasını açma gereğinin hasıl olduğunu, ibraz edilen çek bedelinin davalıdan geri alınarak müvekkiline verilmesine, vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin dava konusu senette meşru ve iyi niyetli hamil olduğunu, davacının ileri sürdüğü def’ ilerin senedi ciro ve teslim yoluyla teslim alan müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, cirantanın kendi imzasını ret etmediği sürece çekten dolayı borçlu olmadığına dair menfi tespit davası açamayacağını, davacı tarafın çekin rızası hilafına elden çıktığı ve ödeme yasağı konulan çeke dayalı icra takibi yapılamayacağını iddia etmişse de bu durumun alacaklının alacağını temin etmesine engel bir durum olmadığını, imzasını inkar etmeyen davacının sorumluluğu devam edeceğinden dava açma hakkı olmayıp davasının bu sebeple öncelikle reddine, ayrıca çek borçlusu ile lehdarı arasındaki şahsi def’ iler iyiniyetli hamil olan müvekkili şirkete karşı ileri sürülemeyeceğinden her halükarda haksız ve mesnetsiz davasının reddine ve aynı zamanda davacının %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilerek yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 20/11/2018 tarih ve 2017/867 Esas – 2018/1088 Karar sayılı kararında;”Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle İİK 72 maddesinde düzenlenen istirdat davası olup, davacı tarafından ciro yolu ile alınan ve davacı tarafından cirolanıp kargoya verilen dava konusu 29/04/2017 keşide tarihli,… Bankasına ait 10.000 TL bedelli çekin ciro silsilesinde davalının cirosunun üstünde bulunan ….Ltd Şti nin cirosundaki imzanın, Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen imza sirküleri incelendiğinde bu şirket yetkilisine ait imza ile cirodaki imzanın farklı olduğu, mahkememizce yapılan gözlemde anlaşılmakla bu hususta davalı vekiline beyanda bulunması için süre verilmiş, davalı vekili bu hususta mahkememize beyanda bulunmamış, ayrıca davalı hakkında uyap üzerinden yapılan sorgulamada ve davacı tarafından dosyaya sunulan tevzi liste fotokopilerinde davalı aleyhine benzer mahiyette İstanbul ve Bakırköy Asliye Ticaret, İcra Hukuk Mahkemelerinde 117 davanın açılmış olduğu, bu durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi davalının iyi niyetini ortadan kaldıran organize bir durumun olduğunu gösterdiği, davalı hamilin kötü niyetli olduğu, ayrıca davalının cirosunun üzerinde bulunun şirkete ait cirodaki imzanın şirket yetkilisine ait imzadan farklı olması da ciroda kopukluk olduğunu gösterdiğinden davanın kabulü ile 10.000 TL çek bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak…”gerekçesi ile, Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu istirdat davasının KABULÜ ile, 10.000 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava konusu … Bankası Çekmeköy Şubesi’ne ait … nolu 29.04.2017 keşide tarihli 10.000,00 TL bedelli çekte tarafları yetkili hamil olup, alacaklı sıfatına haiz olduklarını, Yerel mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacının istirdat davası açmasında hukuki bir yararı olmadığını, davanın dava şartının eksik olduğunu, İstirdat davasının maddi hukuka ilişkin tek şartı; Davacı (borçlu) istirdat davası açabilmek içini maddi hukuk bakımından (aslında) borçlu olmadığı bir parayı, (hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması nediyle) cebri, icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmalıdır (m.72, VII). Huzurda ikame edilen davada ise, dava konusu çek bedeli bankaya ibraz edilerek keşidecinin banka hesabından tahsil edilmiş olup bu halde cirantanın istirdat davası açma hakkı olmayıp söz konusu davanın dava şartı eksikliğinden usulden ret edilmesi gerekirken aksine davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerekmekte olduğunu, (Yargıtay 19. H.D. E. 2015/6657 K. 2015/16598 T. 9.12.2015)Yerel mahkemece iyi niyetli olmadıkları kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiş olsa da, davalı müvekkili çeki elinde bulunduran yetkili hamil olup aynı zamanda meşru ve iyi niyetli hamil olduğunu, Yerel mahkeme kararında “davalı hakkında uyap üzerinden yapılan sorgulamada ve davacı tarafından dosyaya sunulan tevzi liste fotokopilerinde davalı aleyhine benzer mahiyette İstanbul ve Bakırköy Asliye Ticaret, İcra Hukuk Mahkemelerinde 117 davanın açılmış olduğu, bu durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi davalının iyi niyetini ortadan kaldıran organize bir durumun olduğunu gösterdiği” şeklinde hüküm kurulduğunu, Belirtmek gerekir ki; müvekkili tacir olup, inşaat malzemeleri, plastik hammadde alım satım işiyle uğraştığını, müvekkilinin tacir olması sebebiyle yaptığı işler karşılığı çek alışverişi olmasının olağan olduğunu, Yerel mahkeme kararında tarafları aleyhine açılmış davalar belirtilerek iyiniyeti ortadan kaldıran bir durum olduğu söylenerek davanın kabulüne karar verildiği, fakat yukarıda belirtildiği üzere müvekkili tacir olmakla yapılan işler karşılığı çek veriliyor olması sebebiyle hakkında açılmış davalar ileri sürülerek müvekkilin kötü niyetli olduğu şeklindeki hüküm hukuka aykırı olduğu, çekin ciro silsilesinden açıkça müvekkilinin yetkili hamil olduğunun görüldüğünü, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, müvekkilinin çek karşılığı iş yapması ve iyi niyetli hamil olarak almış olduğu çeklerin karşılığını alamaması sonucu icra takibine müracaat edilmesi hukuka aykırılık teşkil etmeyip hakkında birçok dava açılmış olması kötü niyetli olduğunu kanıtlamayacağını, TTK’ nın 790 nci maddesi; “Hak sahipliğini ispat görevi” MADDE 790- (1) Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır.” hükmünü içermekte olduğu, takibe konu çek davalı müvekkili elinde olduğu, hak sahipliğini kanıtlayan cironun mevcut olduğunu, İşbu sebeple taraflarınca alacak konusu çeke ilişkin borçlu aleyhine gerçekleştirilen kambiyo senetlerine özgü icra takibi usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirilmiş olup, tarafları yetkili hamil olup alacaklı sıfatını haiz olduklarını, Müvekkili davaya konu senette iyi niyetli hamil durumunda olup, çekin veriliş koşullarını ve verilme sebebini araştırmak durumunda olmadığı gibi bunu bilebilecek durumda da olmadığını, bu nedenle iyi niyetli müvekkili açısından kötüniyet tazminatına hükmedilmesi de haksız ve hukuka aykırı olacağını, Benzer bir olay ile ilgili olarak Yargıtay 19. HD. 31.03.2011 T. E:2010/8658, K:2011/4208 sayılı ilamını sunduklarını, sunulan Yargıtay kararında da belirtildiği üzere, taraflarının iyi niyetli hamil olduğunu, yerel mahkemece verilmiş olan karar kabul edilebilir nitelikte olmayıp tamamen hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Dava, çalındığı ileri sürülen çekin konu edildiği istirdat davası olduğu, bu tür davalarda, davacının öncelikle yetkili hamil olduğunu, sonra da bu çeklerin rızası dışında elinden çıktığını ve yeni hamilin kötü niyetli olduğunu ispat etmesi gerektiğini, Davacı tarafın dava konusu çeklerin rızası dışında elinden çıktığı, meşru hamilin kendisi olduğunu, çeki eline geçiren kimsenin kötü niyetli veya çeki eline geçiren kimsenin iktisapta ağır kusurlu olduğunu iddia etmekte ve bu hususların hepsini ispat etme külfeti, tabiî ki de davacı tarafta olduğunu, TTK’nın 702. (Yeni TTK.md.790) maddesinde, kendi hakkının varlığı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılan ve cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişinin, son cironun beyaz ciro olması halinde dahi, yetkili hamil sayılacağı; 704. ( Yeni TTK md.792) maddesi ise, iyiniyetli çek hamilinin korunacağı hükmünü taşımakta olduğunu, Buna göre; çek ister hamiline, ister emre yazılı olsun, çek hamili onu kötü niyetle ya da ağır bir kusuru bulunarak iktisap etmiş olmadıkça, önceki hamilin elinden ne suretle çıkmış olursa olsun, onu geri vermeye mecbur olmadığını, ( Turgut Kalpsüz, Çek Hukukuna İlişkin Bazı Meseleler Hakkında Yargıtay Kararlarının Tahlili, Batider, C: XI, s. 37 vd. ) 6102 sayılı TTK.nun 792. maddesi; emre yazılı çeklerle ilgili olarak, hamile yazılı senetlere ilişkin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( TMK ) 990. maddesine paralel bir koruma sağladığını,Maddede “zilyet, iradesi dışında elinden çıkmış olsa bile, para ve hamile yazılı senetleri iyiniyetle edinmiş olan kimseye karşı taşınır davası açamaz.” hükmü bulunduğu, ancak, çeki kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusuru bulunduğu takdirde dava açılabileceğini, Kötü niyetten maksat, senedin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıktığını bilmek veya bilebilecek durumda bulunmak olduğu, ağır kusur ise senedin iktisabında olağan özenin gösterilmemesini ifade ettiğini, yine, TTK’nın 598/2. (Yeni TTK md.682) maddesindeki “poliçe hamilin elinden herhangi bir surette çıkmış bulunursa…” ibaresi, poliçenin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıkmış olmasını, yani çalınmasını, tehdit ya da hile ile alınmasını, kaybedilmesini veya rıza ile fakat devri sakatlayan hukuki olgularla elden çıkmasını ifade ettiğini, ancak senedi çalan veya hile ile hamilinden alan ya da bulan kişinin sahte ciro ile devretmesi halinde, bunu bilmeyen ve bilebilecek durumda da olmayan eş söyleyişle, kötüniyetli ve ağır kusurlu bulunmayan ( yeni ) hamil korunduğunu, Müvekkilinin davaya konu senette iyi niyetli hamil durumunda olup, veriliş koşullarını ve verilme sebebini araştırmak durumunda olmadığı gibi bunu bilebilecek durumda da olmadığını, Önceki cirantanın ticaret sicil kayıtlarındaki imza ile çek üzerindeki imzanın farklı olması sebebiyle davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, Her ne kadar yerel mahkeme kararında müvekkilinin cirosundan önce yer alan … Tic.Ltd. Şti. şirketine ait Ticaret Sicil Kayıtlarında bulunan imza ile çek üzerinde yer alan cirodaki imzanın birbirinden farklı olduğu söylenmiş olsa da, iyi niyetli ve meşru hamil olan müvekkili kendisinden önceki ciroların sahte olarak düzenlendiğini nereden bilebilecektir ki ayrıca da müvekkilinin böyle bir durumu araştırma gibi bir yükümlülüğü de bulunmadığını, Davacının basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, Basiretli tacir gibi davranmayarak kıymetli evrağı muhafaza edememesinden dolayı taraflarının hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, somut olayda iyi niyetli ve çekin veriliş koşullarını araştırma yükümlülüğü olmayan müvekkilinin sorumluluğu ve müvekkiline karşı bu iddiaların ileri sürülmesi söz konusu olamayacağını, Kabul anlamına gelmemek şartıyla, çalıntı iddiaları doğru olsa dahi müvekkili şirket çekin çalındığını ve kendisinden önceki ciroların sahte olarak düzenlendiğini bilemeyeceği, ayrıca müvekkilinin böyle bir durumu araştırma gibi bir yükümlülüğü de bulunmadığını, Amir yasa hükümleri ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, ilgili çeki hukuka uygun ve yetkili bir şekilde elinde bulunduran müvekkile karşı yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı tarafından bankaya ibraz edilen ve bedeli tahsil edilen çekin bedelinin iadesi talepli İİK. 72 Maddesi uyarınca açılan çek bedelinin istirdadı davasıdır. Mahkemece, davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu istirdat davasının kabulü ile, 10.000 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin davacının istirdat davası açmasında hukuki bir yararı olmadığın, davanın dava şartının eksik olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, 6102 sayılı TTK’nin 792. maddesi, “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmünü haiz olup, davacı, zikredilen madde gereği üzerine düşen ispat külfetini yerine getirmesi halinde çek bedelinin istirdadını çeki kötüniyetle veya ağır kusurlarıyla iktisap etmiş olan hamilden talep edebilecektir. Bu anlamda, davacının çeke dayalı olarak çekin yetkili hamili olduğunu iddia eden ve çek bedelini keşideciden tahsil eden davalıya karşı çek bedelinin istirdadı talepli dava açmasında hukuki menfaati olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay11. Hukuk Dairesinin 2019/2048 Esas – 2019/4163 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.)Davalı vekilinin mahkemenin kabulüne ve müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; Somut olayda, dava konusu … Bankası Çekmeköy Şubesine ait Keşidecisi …. Ltd Şti, lehtarı …San ve Tic Ltd Şti. Olan … nolu 29/04/2017 keşide tarihli, 10.000,00 TL bedelli çekin davalı tarafından bankaya ibraz edilmesi üzerine çek bedelinin davalıya ödendiği, çek örneğinde davacının ciranta olarak yer almakta olup davalı ciro yoluyla hamildir.Dava, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi uyarınca açılmış bulunan çek istirdadı istemine ilişkindir. Davacı lehtar, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ileri sürerek işbu davayı açmış, davalı ise çekin yetkili hamili olduğunu savunmuştur.Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2018/5363 Esas, 2018/7977 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, Davalının yetkili hamil olması için ciro silsilesinde yer alan imzaların gerçek cirantalara ait olup olmadığını tahkik zorunluluğu bulunmayıp, 6102 sayılı TTK’nın 686. maddesi hükmüne göre, bu hususta, ciro silsilesinin görünüşte düzgün olması yeterlidir. Dava konusu çekte mevcut ciro silsilesi içerisinde bu anlamda bir kopukluk bulunmadığı gibi, ciro silsilesinde ismi geçen lehtar ve cirantaların kaşe ve imzalarının sahte olduğunun tespiti bile davalının yetkili hamil olduğu gerçeğini değiştirmez. Emsal nitelikteki Yargıtay 11. HD’nin 2014/10768 Esas- 2014/20288 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, davalının çeki edinme nedenini kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Davalının çekin rıza dışında elden çıktığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. Çekin rıza dışı elden çıkması halinde ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerekmektedir.6102 sayılı TTK’ nın 792. maddesiyle, çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlü olacağı hüküm altına alınmıştır. Belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu ve yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Somut olayda, davacı tarafından dosyaya sunulan tevzi liste fotokopilerinde davalı aleyhine benzer mahiyette İstanbul ve Bakırköy Asliye Ticaret, İcra Hukuk Mahkemelerinde 117 davanın açılmış olması davalının çeki kötü niyetle iktisap ettiğine veya iktisabında ağır kusurlu bulunduğuna dair delil olamayacağı, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerde de, davalının davaya konu çeki kötü niyetle iktisap ettiğini gösterir bir emare bulunmadığı, davacı delil listesinde delil olarak çek iptali dava dosyasını bildirdiği, başkaca delili olmadığı ve ceza soruşturmasının olmadığı anlaşılmakla; Belirtilen nedenlerle, davalının davaya konu çeki kötü niyetle iktisap ettiğinin kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; davanın reddine, dosya kapsamı itibariyle davacının kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğu tesbit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/11/2018 Tarih ve 2017/867 Esas – 2018/1088 Karar kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın REDDİNE, Dosya kapsamı itibariyle davacının kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğu tesbit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddineİLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN; 2-Dairemiz karar tarihi itibari ile Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 54,40.TL harcın peşin alınan 170,78.TL harçtan mahsubu ile bakiye 166,38.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafça sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN; 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, toplam (44,40.TL+126,33.TL=) 170,73.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 8-Davalı tarafından sarf edilen 121,30. TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,00.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 152,30.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince dosyanın taraflarına tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/12/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.