Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/579 E. 2020/342 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/579 Esas
KARAR NO: 2020/342 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/258 Esas – 2018/879 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 05/03/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının siparişlerine konu malları ve bu mallar karşılığında kestiği faturaları davalıya teslim ettiğini, davalının faturalara herhangi bir itirazının bulunmadığını, ancak faturalar konusu alacağın davalı tarafından ödenmediğini, bu nedenle davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının borca haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptali ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkiliinin icra takibi tarihi itibariyle davacıya borcunun bulunmadığını, davacının gönderdiği ihtarnamenin 21/02/2017 tarihinde müvekkiline tebliğ edildiğini, ancak davacının ihtarda belirtilen 7 günlük süre dolmadan takip başlattığını, bu nedenle takibin geçersiz olduğunu, ayrıca müvekkilinin ödeme süresi içerisinde 28/02/2017 tarihinde davacıya 70.000,00 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin davacı ile olan ticari ilişkisinin TL üzerinden olduğunu, bu nedenle USD takip başlatılmasının mümkün olmadığını, taraflar arasında henüz cari hesap mutabakatı yapılmamış olduğunu, davacının kumaşları geç teslim etmesi nedeniyle müvekkilinin siparişleri yetiştiremediğini ve ihracatı hava kargosu ile yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin zararının davacının geç tesliminden kaynaklandığını, cari hesap bakiyesinden müvekkili tarafından uğranılan zararın düşülmediğini belirterek davanın reddi ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili sunmuş olduğu 15/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; davayı ıslah ederek dava tarihi itibariyle alacaklı oldukları 167.738,41 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 25/12/2018 tarih ve 2017/258Esas, 2018/879 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar davacı tarafından davalı aleyhine itirazın iptali istemiyle iş bu dava açılmış ise de, yargılama sırasında dava ve takip konusu borç davalı tarafından tamamen ödendiği, davacının davalıdan alacağının kalmadığı, bu suretle davanın konusuz kaldığı görülmüş, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Öte yandan davanın açılmasına davalı sebebiyet verdiğinden davacı lehine yargılama gideri ve avukatlık ücretine hükmedilmiş, ıslah ile dava değerinin azaltılmasının mümkün olmadığı hususu da dikkate alınarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile; ”1-Konusuz kalan davanın ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 2-Hüküm tarihindeki tarife uyarınca 17.714,62 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemede kararında ıslah talebi doğrultusunda alacaklı 167.738,41.TL’nin dava aşamasında ödendiği gerekçesi ile esas hakkında karar vermeye yer olmadığına karar verilerek davacı yararına vekalet ücretine hükmettiğini ve davalı tarafa olarak herhangi bir vekalet ücretine hükmedilmediğini, Davanın ıslahı yolu ile müddeabihin azaltılması mümkün olmadığını, bu nedenle 52.435,45.USD olan dava değeri üzerinden davanın kısmen karar verilmesine yer olmadığına kısmen reddine karar verilerek; reddedilen miktar üzerinden davalı lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken; sadece davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Davacı davasını ıslah ederken dava değerini de azalttığını, oysa ıslah yolu ile dava değerinin azaltılamayacağına ilişkin bir çok Yargıtay kararının olduğunu, (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 2004/1443 Esas ve 2004/4238 Karar) Bu nedenle ıslah yolu ile dava değerini azaltan davacının bu talebine davalının muvafakatleri olmadığını ve itiraz ettiklerini dava aşamasında beyan ettikleri halde; davanın açıldığı değer olan 52.435,45.USD olan dava değeri üzere davanın açıldığı değer olan 52.435,45.USD olan dava değeri üzerinden karar verilerek, reddedilen miktar yönünden lehimize nisbi vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, Davacının dava değerini ıslahla düşürmesi mümkün olmadığından davanın açıldığı değer üzerinden karar verilerek reddedilen miktar yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi açıkça kanuna aykırı olup; yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın hatalı olduğunu, bu nedenle verilen kararın istinaf incelemesi sonucunda ortadan kaldırılmasının gerektiğini İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın açıldığı tarihteki değeri üzerinden kısmen reddine karar verilerek; reddedilen miktar yönünden davalı lehine vakalet ücretine hükmedilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura alacağından kaynaklı 52.435,45 USD. Karşılığı 196.077,12 TL. yönünden itirazın iptali davası olarak açılmış olup davacı vekili 18/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile davayı alacak davasına dönüştürüp dava değerinide 167.738,41 TL. olarak ıslah etmiştir. Mahkemece, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, dava değerinin ıslah ile azaltılmasının mümkün olup olmadığı ve mahkemece verilen kararın dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasındadır. Davalı vekilinin, dava değerinin ıslahla düşürülmesi mümkün olmadığından davanın açıldığı değer üzerinden karar verilerek reddedilen miktar yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin açıkça kanuna aykırı olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, 6100 Sayılı HMK.’nın 178/1 Maddesinde;” (1) Islah eden taraf, ıslah sebebiyle geçersiz hâle gelen işlemler için yapılan yargılama giderleri ile karşı tarafın uğradığı ve uğrayabileceği zararları karşılamak üzere hâkimin takdir edeceği teminatı, bir hafta içinde, mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Aksi hâlde, ıslah yapılmamış sayılır,”hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, dava fatura alacağından kaynaklı 52.435,45 USD. karşılığı 196.077,12 TL. yönünden itirazın iptali davası olarak açılmış olup İDM.ce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 07/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda, dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 167.738,41 TL. alacaklı olduğu,dava tarihinden sonra davalının davacıya 167.738,41 TL. Ödeme yaptığının belirtildiği,bilirkişi raporundan sonra davacı vekili 15/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile itirazın iptali davasını tamamen ıslah ederek alacak davasına dönüştürdüğünü ve alacak davasının miktarının 167.738,41 TL. olduğunu belirtip bu miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş isede HMK. 178/1 Maddesine göre usulüne uygun ıslahın yapılmadığı görülmüştür. Davacının talep sonucunu azaltması, daraltması davayı değiştirme sayılmaz. Bu nedenle davacının talep sonucunu azaltması için kural olarak davalının muvafakatine ihtiyaç olmadığı gibi ıslah yoluna başvurmasına da gerek yoktur. Davacı, talep sonucunu kısmi feragat yolu ile daraltabilir. Müddeabihin azaltılması ıslah kavramı kapsamında değil, davadan feragat müessesesi içinde mütaalaa edebilir. Bu durumda talep sonucunun azaltılan kısmı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine ve reddedilen kısım üzerinden davalı taraf yararına vekalet ücretine karar verilmesi ayrıca yargılama giderlerinin kabul-red oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmüştür. (Benzer mahiyette Yargıtay 23 HD.nin 2018/1232 Esas, 2019/2433 Karar sayılı içtihadı, Yargıtay 13 HD.nin 2015/29974 Esas, 2017/11141 Karar sayılı içtihadı ) Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İDM kararının HMK. 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce yeniden hüküm kurularak 167.738,41 TL’lik miktar dava tarihinden sonra davalı tarafından ödenip bu miktar yönünden dava konusuz kaldığından, bu miktar yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 28.338,71 TL. yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, konusuz kalan miktar yönünden davacı lehine, feragat edilen miktar yönünden de davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2018 tarih ve 2017/258 Esas, 2018/879 Karar sayılı ilamının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; 1- Dava tarihinden sonra davalı tarafından 167.738,41 TL. Alacak davacıya ödenip bu miktar yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle, bu miktar yönünden davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Dava konusu 28.338,71 TL. Alacak yönünden davanın feragat nedeniyle reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN; 3-Dairemiz karar tarihi itibari ile alınması gereken 54,40.TL harcın davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 2.026,20TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.971,80.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından sarfedilen 154,10 TL posta ve tebligat gideri ile 900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.054,10 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (%86 kabul) 906,53 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından sarfedilen toplam 22,00.TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (%14 ret) 3,08 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap edilen 19.885,15-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap edilen 4.250,81-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Dosyada artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN; 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 10-Davalı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 35,00.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş gideri olmak üzere toplam: 156,30.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 12-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/03/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.