Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/572 E. 2019/638 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/572 Esas
KARAR NO : 2019/638 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2019 (Ara Karar)
NUMARASI : 2018/988 Esas
DAVA : Menfi Tespit (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 02/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin Hatay ilinde nakliye işi ile uğraştığını, müvekkilinin uluslararası aracılık şirketi olan … A.S. şirketine farklı tarihlere ait 8 adet çeki lehtarı söz konusu şirket olarak 413.293,76 Euro bedelli olarak keşide ederek gönderdiğini, söz konusu çeklerin lehdara teslim edilmeden kargo da çalındığını, çek iptali davası açıldığını, çek bedellerinin lehdara ödendiğini, çeklerden dolayı borcu kalmadığını, dava konusu edilen 35.832,10 Euro bedelli çekin karşılığı olan 249.051,01 TL bedel üzerinden İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, müvekkilinin takip konusu çek bedellerini ödediğini, ancak çekteki ciro silsilesinin hatalı olduğunu, çekteki keşideci müvekkili olarak belirtilmiş ise de lehdarının dava dışı …. olduğunu, çekte lehdarın kaşe ve imzanın lehdara ait olmadığını, bu nedenle ciro silsilesinin kopuk olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, bu kapsamda dava sonuçlanıncaya kadar icra veznesindeki paranın ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve borçlu olunmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin iyi niyetli olup davacının iddialarının müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, çeki süresinde ibraz edip ödenmediğini tespit ettiren hamilin, cirantalara, keşideciye ve diğer çek sorumlularına karşı müracaat hakkını kullanabileceğini, davacının iddialarının bir kısmı çekin rızası hilafına elden çıktığına ilişkin olsa da bu durumun alacaklının alacağını temin etmesine engel bir durum olmadığını savunarak, iyi niyetli hamil olan müvekkiline karşı açılan davanın reddine, aynı zamanda %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 04/03/2019 tarih 2018/988 Esas sayılı ara kararında;”Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı, keşidecisi olduğu ve dava dışı 3. Kişi …’nın lehtar olduğu çekte çekin dava dışı belirtilen yabancı şirketin kaşe ve imzası sahte olarak diğer cirantalara devredildiği iddiasıyla İstanbul …. İcra müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasından takibe konulan ve davaya konu olan 08/09/2019 keşide tarihli 32.214,78 EURO bedelli çekten dolayı borçlu olunmadığına dair icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında İİK. m. 72/3. fıkra kapsamında tedbir talep ettiği ancak dosya kapsamında yapılan incelemede; davalının çekte son yetkili hamil olduğu ve davacının çekteki lehtarın imzasının ve kaşesinin sahte olduğuna dayanarak iş bu davayı açtığı görülmekle dava dışı 3. Kişi ciranta tarafından ileri sürülebilecek hususa dayalı olarak davacı tarafça tedbir talep edildiği anlaşılmakla çeklerin sebepten mücerretliği ilkesi dikkate alınarak davacı tarafça kendi imzasına dönük bir itiraz bulunmadığından ve davalı son hamilin ağır kusurlu veya kötü niyetli olup olmadığı hususunun yargılamayı gerektirmesi …”gerekçesi ile, Davacı vekilinin İİK mad.72/3.fıkra kapsamındaki tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı hakkında İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilgili icra takibi başlatıldığı, yapılan takibe karşı İstanbul 14.İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/800 Esas sayılı dosyası ile borca itiraz yapıldığını, Aynı zamanda İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/988 Esas sayılı dosyası ile İİK 72. maddesi gereğince menfi tespit davası açıldığını, açılan davayla birlikte İİK 72/3 maddesi gereğince icra veznesindeki paranın yargılama sonuçlanıncaya kadar alacaklıya ödenmemesi için teminat karşılığında ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğunu, Mahkemenin tedbir talebini senetlerin borçlarının mücerret olması, talep edilen hususların yargılamayı gerektirmesi gerekçesiyle reddettiğini, mahkemenin ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bu durum yargılamayı gerektirdiği için tedbir talebinin verilmesi gerektiğini, icra takibine ve davaya konu olan çek ile birlikte davacı şirkete ait aynı anda birden fazla çekle birlikte kargo şirketinin dağıtımı sırasında çalındığını, Söz konusu çekin 16.08.2018 tarihinde … Kargo görevlisi … çalındığını, bu hırsızlık olayı ile alakalı olarak Kuştepe Polis Merkezi Amirliği tarafından şikayetçi ifade tutanağı düzenlendiğini,Söz konusu hırsızlık olayının akabinde çalınan çantanın içerisinde …Bankası Antakya Şubesi … seri numaralı keşidecisi … Tic. Ltd. Şti. lehdarı … A.Ş. keşide yeri Antakya keşide tarihi 08.09.2018 ve 32.214,78 EURO bedelli çek ile birlikte 7 adet daha çek çalındığını, Çalınan çekler ile alakalı olarak 27.08.2018 tarihinde Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/366 Esas sayılı dosya ile kıymetli evrak iptali davası açıldığı, bu çek ile alakalı karar alındığı ve teminat karşılığında tedbir konularak dava sonuna kadar ödenmesinin durdurulmasına karar verildiğini, bu karara istinaden ilan düzenlenerek çeki elinde bulunduranların ilan tarihinden itibaren 3 ay içerisinde çeki mahkemeye ibraz etmeleri istendiğini, takibe konu çek bankaya ibraz edildiğinde Hatay 2.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ödeme yasağı konulduğu hususu şerh edilmesine rağmen bugüne kadar çekle ilgili davalı ilgili mahkemeye başvurmadığını, Çalınan çek üzerine lehdar şirket adına sahte kaşe basıldığı ve sahte imza atılarak ciro edildiğini, çek ciro edilirken atılmış imza lehdar şirketin imza yetkilisine ait olmadığını, ayrıca çek üzerine basılmış kaşede lehdar şirkete ait bir kaşe olmadığını, lehdar şirketin ünvanı yanlış yazıldığını, lehdar şirketin ticaret ünvanı …A.Ş. olduğunu, kaşe üzerinde ise … A.Ş. yazmakta olduğunu, şirketin adresinin yanlış yazıldığını, ayrıca şirketin kaşesinde bulunması gereken vergi numarası da yazılmadığını, dolayısıyla kaşede bulunması gereken unsurların bulunmadığı kaşe incelendiğinde görüleceğini, dolayısıyla çekin arkasındaki ciro silsilesinin bozulduğunu, Buna rağmen çeklerin aynı kişilere cirolanıp tek bir kişide toplanmış olması da ayrı bir durum olduğunu, bununla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 2018/167979 ve 2018/171352 soruşturma sayıları ile şikayette bulunulduğunu, icra takibinden yazılan yazılarla şirketin bütün hesaplarına bloke konulduğunu, hesaplarda para olup, söz konusu para icra dosyasına girmesi halinde alacaklı tarafça icra veznesinden çekileceğini, ancak dava sonunda bu paranın geri alınabilmesi oldukça zor bir durum teşkil edebileceğinden paranın alacaklıya ödenmemesi için teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin tedbirin reddine ilişkin ara kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, icra veznesindeki paranın alacaklıya dava sonuna kadar ödenmemesi için teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/988 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti davasında İİK 72/3 maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebine ilişkindir.Davacı vekili davaya konu ve müvekkilinin keşide ettiği çeklerin lehdara teslim için kargo ile gönderildiğini, çeklerin kargoda iken çalındığını, çeklerde lehdar imza ve kaşesinin sahte olduğunu, bu nedenle ciro silsilesinin düzgün olmadığını, davalının çalıntı çeklere dayalı olarak icra takibinde bulunduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespitini, dava sonuçlana kadar icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.Davacı icra takibinden sonra menfi tespit davası açmıştır.İhtiyati tedbir genel olarak HMK 389 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir ise İİK 72. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir.İİK 72/3 maddesinde borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği belirtilmiş, ihtiyati tedbirin şartları konusunda bir düzenleme getirilmemiştir. Bu durumda İİK 72/3 maddesine göre talep edilen ihtiyati tedbirin şartları konusunda da HMK 389. vd maddelerde düzenlenen genel ihtiyati tedbire ilişkin düzenleme gözetilecektir.Davacı, davaya konu çeklerde keşidecisi olup, keşideci imzasına itiraz etmemekte, çeklerde bulunan ciranta imzasının sahte olduğunu iddia etmektedir. Kambiyo senetlerinde imzaların istiklali prensibi gereğince ciranta imzalarından birinin sahte olması halinde keşideci imzasının geçerliliği etkilenmeyecektir. Keşideci iyi niyetli senet hamiline karşı sorumlu olmaya devam eder. Keşidecinin ciranta imzasının sahteliğini ileri sürmesine olanak bulunmamaktadır. Davaya konu çekte davalı hamil ile lehdar ciranta arasında başka cirolar bulunmaktadır. Keşideci ancak hamilin kötü niyetli olduğunu iddia ve ispat ederek senetten doğan sorumluluktan kurtulabilir. Hamil olan davalının çeki iktisabında kötü niyetli olup olmadığı ancak yargılama sonucunda tespit edilebilecektir. Davacı tarafça sunulan deliller HMK 390/3. maddesi gereğince davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık ispata yeterli değildir.Bu duruma göre yargılamayı esastan yürütüp karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesince dava dilekçesi ekinde sunulan delillerin takdiri ile ihtiyati tedbir talebinin reddi kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/05/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.