Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/569 E. 2020/1476 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/569 Esas
KARAR NO : 2020/1476 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2018
NUMARASI : 2013/65 Esas 2018/1006 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,davalıdan alacaklarının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde, davalı-borçlu tarafından 28/11/2012 tarihli itiraz dilekçesi ile hiçbir haklı sebebe dayanılmaksızın takibe, borca ve borcun ferilerine itiraz edildiğini ve takibin durmasına sebebiyet verildiğini, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, zaman kazanmaya ve de takibi sürünmecede bırakmaya yönelik olduğunu, … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin kurucularından ve hissedarlarından biri olan müvekkilinin Üsküdar … Noterliği’nin 23/10/2012 tarih ve … yevmiye nolu hisse devri sözleşmesi ile şirketteki hisselerini diğer ortak ve de şirket müdürü olan davalıya sattığını, müvekkilinin pazarlıklar sonucu şirketteki hisselerini toplam 112.000,00-TL’ye davalıya satmayı kabul ettiğini, tarafların bu bedelin 9.000,00-TL’sini peşin, kalan 103.000,00-TL’sinin 28.02/03/04/05/06/07/08/09/10/11.2013 vade tarihleri olmak üzere toplam 10 adet 10.000,00-TL’lik senetlerle ve 3.000,00-TL’nin de sözleşme imzalanmasından sonra nakit olarak müvekkiline ödenmesi hususunda anlaştıklarını ve anlaşmaya konu senetlerin tanzim ve imza edilerek müvekkiline teslim edildiğini, davalının bahsi geçen senetlerin keşidecisini, hisse devrine konu şirketi göstererek tanzim ve imzalandığını, ancak sonradan kendi adına keşide edilip imzalanması gerektiğinden bahisle senetleri değiştirmek üzere müvekkilinden geri istendiğini, müvekkilinin değiştirmek üzere şirkete getirdiğini, bu konu görüşülürken çocuğunun rahatsızlığı nedeniyle acil çıkmak zorunda kaldığını ve masasının çekmecesinde bıraktığı senetlerin, şirkete döndüğünde davalı-borçlu tarafından çekmecesinden alındığını tespit eden müvekkilinin davalı hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan Ümraniye Başsavcılığı’na şikayette bulunduğunu, 2012/27332 nolu şikayetlerinin tahkikat aşamasında olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılmış olan haksız, usul ve yasaya aykırı borca itirazın iptalini, icra takibinin devamını, haksız ve kötü niyetli itiraz edildiği için takip konusu alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının …San. Ve Tic. Ltd. Şti.’deki hisselerini Yeni Türk Ticaret Kanunundaki düzenlemeye göre bedeli karşılığında şirkete devretmeyi teklif ettiğini ve müvekkilinin de şirketin hisse bedellerini ancak 9.000,00-TL peşin kalan kısmını 10 ay vadeli ödeyebileceğini belirterek şirket müdürü olarak davalının söz ettiği senetleri düzenlendiğini, müvekkilinin peşin olarak kararlaştırılan 9.000,00-TL’yi davacıya ödediğini ve senetleri de teslim ettiğini, ancak daha sonra tarafların nptere gittiğini ve noterin yeni kanuna göre ortağın ancak hissesinin %10’nunu şirkete devredebilecğeini belirterek tarafların işlemlerini yapmaktan imtina ettiğini, bunun üzerine davacı tarafın bu sefer hisseleri peşin para ile müvekkilinin almasını teklif ettiğini, müvekkilinin de şirket için kararlaştırılan hisse bedelinin vadeli olmasından dolayı çok yüksek olduğunu, kendisinin ancak daha düşük bir bedelle hisseleri peşin bedelle alabileceğini belirterek davacı yanla pazarlık yaptığını, yapılan karşılıklı pazarlıklar neticesinde müvekkilinin davacının hisseleri kaşrılığında nakit 59.000,00-TL ödemeyi kabul ettiğini, müvekkilinin daha önceki şirkete ilişkin anlaşmalarına istinaden ödediği 9.000,00-TL’nin yanında kalan 50.000,00-TL’yi davacıya ödediğini ve Üsküdar … Noterliği’nin 23/10/2013 tarih ve … yevmiye nosu ile hisse devir sözleşmesi yapıldığını, davalının sözleşmenin yapılmasından sonra iddiasının aksine senetleri şirket müdürü olan müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin de anlaşmaları gerçekleşmediğinden senetleri imha ettiğini, davacı yanın bu hisse devir sözleşmesinde açıkça hisse bedelini müvekkilinden nakden ve tamamen aldığını beyan ve ikrar ettiğini, buna rağmen müvekkilinin haksız ve kötüniyetli olarak senetleri çaldığı ithamında bulunduğunu ve haksız kazanç elde ettiğini, davacının kendi yazdığı sahte kurgu ile mahkememizi ve savcılığı yanıltmaya çalışmanın yanında müvekkilinin itibarını da lekelediğini, sonuç oalrak bu sebeplerle davacı yanın haksız davasının reddini, kötüniyetli icra takibi nedeniyle davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/11/2018 tarih ve 2013/65 Esas – 2018/1006 Karar sayılı kararında;”Taraflar arasında davacı tarafın davalı tarafa dava dışı şirketteki hisselerini devretmesi noktasında anlaşma sağlandığı ve bu anlaşma kapsamında ilk etapta davalının davacıya 9.000-TL ödeme yaptığı ve kalan bedel yönünden 10 adet (10.000-TL bedelli toplamda 100.000-TL bedelli) bononun düzenlendiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın; davacının 112.000-TL bedel üzerinden anlaşılması ve bu bonoların zilyedi iken haberi olmadan davalı tarafından alındığı iddiası ile 103.000-TL alacak isteminin yerinde olup olmadığı, davalının ikinci anlaşma kapsamında 59.000-TL bedel üzerinde anlaştıklarını ve 9.000-TL ödemenin yanında 50.000-TL ödemeyi nakden yaparak borç alacak ilişkisinin sonlandırıldığı savunmasının yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır. TTK’nın 595. maddesi uyarınca limited şirketlerde hisse devri veya devir vaadi hakkındaki sözleşmenin yazılı şekilde yapılmış ve imzaların noterce tasdik ettirilmiş olması gerekmektedir. Somut olayda hisse devrinin yasal şartları haiz olduğu görülmüştür. Uyuşmazlık noktasında varılan tespitler neticesinde; noter marifeti ile resmi yazılı şekilde tesis edilen sözleşme kapsamında davacıya ait 50.000-TL hissenin bütün aktif ve pasifi ile şirket ortaklarından devralan davalıya 50.000-TL bedel karşılığında devir ve temlik edildiği, devir bedelinin nakden ve tamamen alındığının belirtilmesi nedeni ile dosyada mübrez “Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi”ndeki beyanların aksinin ancak yazılı delil ile ispatlanabileceği, davacının noter sözleşmesindeki kayıtların aksini aynı kuvvet ve mahiyette yazılı belge ile ispatlamasının gerektiği, ancak gerek ceza yargılaması sırasında gerekse huzurdaki davada davacı yanın sözleşmedeki kayıtların aksini ispata elverişli delil ibraz edemediği gibi davaya konu bonoları kendi rızası ile davalıya teslim etmek ve imha edilmesi amacı ile getirmekle bonoların zilyetliğinden çıkmasına bizatihi kendisinin sebebiyet verdiği, bu durumun hisse devrine ilişkin ilk anlaşmanın ikinci bir anlaşma ile sonlandırıldığı ve ikinci anlaşma kapsamında 23/10/2012 tarihli Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi ile davacı hisselerinin nakden ödeme neticesinde davalı tarafça devralındığına delalet ettiği, aksinin tüm dosya kapsamında ispatlanamadığı anlaşılmakla; sübut bulmayan davanın reddine, davacı yanın kötü niyetli olduğu ispata muhtaç kalmakla koşulları oluşmayan davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine…”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, … unvanlı şirketin kurucu ortaklarından olan müvekkilinin, hisselerini şirketin diğer bir ortağı ve imzaya yetkili müdürü olan davalıya 112.000,00 TL bedel karşılığında satması hususunda anlaşmaya varıldığını, bu satım işlemi, Üsküdar …. Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 23.10.2012 tarihli hisse devri sözleşmesi ile gerçekleştirildiğini, satış bedelinin 9.000,00 TL’si peşin, 100.000,00 TL’si her biri 10.000,00 TL bedelli 10 adet senet ile ve 3.000,00 TL’sinin ise noterde yapılacak olan sözleşmenin imzalanmasından sonra nakit olarak ödeneceği kararlaştırıldığını, anı gün, taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak davalı tarafından düzenlenen, keşide tarihleri 23.10.2012, bedelleri 10.000,00 TL olan 10 adet senet müvekkiline teslim edildiğini, Davalı taraf da icra takibine konu 10 adet ve toplam bedeli 100.000,00 TL olan senetleri düzenleyerek müvekkiline verdiğini kabul etmekte olduğunu, ancak bu bedel üzerinden anlaşılmasına rağmen, devir sözleşmesi yapmak için gidilen noterin, hissenin ancak %10’unun devredilebileceğini söylediği, bu durum üzerine hisselerin 59.000,00 TL bedelle peşin olarak satımı için anlaştıklarını iddia etmekte olduğunu, hisse devir sözleşmesi ve senet keşide tarihlerinin aynı olması nedeniyle, davalının iddiası tüm bu işlemlerin aynı gün yapıldığı yönünde olduğunu, Oysa ki, ceza dosyası kapsamında beyanı alınan tüm tanıklar, senetlerin müvekkili tarafından şirket muhasebecisine 2012 yılı Kasım ayında verildiğini ifade ettiklerini, bu beyanlardan, senetlerin hisse devri sözleşmesinden sonra müvekkiline teslim edildiği ve bir haftadan fazla süre müvekkili uhdesinde kaldığının anlaşıldığını, davalı tarafça iddia edildiği gibi, müvekkili hisselerinin devrinde bir sorun olduğu ve sonradan hisselerin 59.000,00 TL bedelle satılacağı kararlaştırılmış olsa idi, senetlerin sözleşme tarihi ile aynı gün düzenlenerek müvekkiline verilmesi ve müvekkili uhdesinde kalması söz konusu olmayacağını, zira, taraflar arasında gerçekten böyle bir anlaşma olsaydı, dava konusu senetlerin müvekkiline hiç teslim edilmeyeceği, teslim edilmişse de en geç hisse devri sözleşmesinin imzalanması anında davalı tarafından geri alınacağını, ayrıca, sözleşme tarihinde, noterde müvekkiline 50.000,00 TL verdiği iddiasında olan davalının, bu aşamada senetleri istememiş olması da izaha muhtaç olduğunu, Müvekkilinin davalı tarafça düzenlenerek kendisine teslim edilen senetler ve hisse bedelinin 112.000,00 TL olarak kararlaştırılmasına güvenle noterde bedeli aldığını beyan ettiğini, davalı tarafça, müvekkiline ödeme yapıldığını gösterir banka dekontu ya da ödeme belgesi sunulmadığını, zira böyle bir belge bulunmadığını, müvekkilinin hisse devir bedelinin senetlerle tahsil edileceği inancıyla sözleşmeyi akdettiğini, Tanıkların müvekkilinin şirkette olmadığı bir vakitte davalının gelerek senetleri almak istediğini ifade ettiklerini, bu süreçte davacı müvekkili ve davalı ile iletişim halinde olan muhasebeci …ın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/167355 soruşturma numaralı dosyası kapsamında alınan 20.05.2013 tarihli beyanında; “2012 yılı Ekim ayında … şirket ortaklığından ayrıldı. …, bunun karşılığında …’a senetler verdi. 2012 yılı Kasım ayında şirketin ofis bölümünde diğer çalışanlar ile birlikte bulunduğum esnada … yanımıza geldi. Bana sayısını hatırlamadığım senetleri verdi. ‘Senetlerde firma cirosu varmış, yanlışlık olmuş, … Bey senetleri düzeltecek, senetleri ….’e ver’ dedi ve kısa süre sonra şirketten ayrıldı. …’ın şirketten ayrılmasından sonra … şirkete geldiğinde …’ın bana söylediklerini kendisine aktardım ve senetleri teslim ettim. Senetleri benden alan …’in senetleri imha edip etmediğini bilmiyorum.” ifadelerinde bulunduğunu, Tanık …, müvekkilinin kendisine senetlerin davalı tarafından değiştirileceğini söylediğini ve bu sebeple teslime onay verdiğini davalıya açıkça bildirmesine rağmen, davalı hiçbir karşı beyanda bulunmadan senetleri aldığını, muhasebeci … da, senetlerin şirket kaşesi kullanılmaksızın davalının şahsi imzasıyla düzenlenerek müvekkiline iade edileceği bilgisi doğrultusunda davalıya teslim ettiğini, davalı, bu aşamada senetlerin konusuz kaldığı veya sair bir sebeple, senetleri düzelterek geri vermemek üzere aldığını gizleyerek muhasebecinin teslim iradesini sakatladığını, Her ne kadar İstanbul Anadolu 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/439 E. sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılamada, beraat hükmü kurulmuş ise de yargılamanın “resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme” suçu kapsamında yapılmış olması nedeniyle huzurdaki davanın esasına etkili olmadığını, Bu hususta, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/163803 nolu ve 26.11.2015 tarihli mütalaasında, “senetlerde keşideci olarak şirket unvanı yer aldığından, sanığın katılandan senetleri kendisine devretmesini, bu senetleri alıp yerine kendi adına çek vereceğini söylediğinin, katılanın sanığın beyanlarına itibar ederek senetleri muhasebeci …. aracılığıyla sanığa iade ettiğinin, ancak sanığın teslim aldığı senetleri geri vermediği gibi katılana çek de vermediğin, katılanı hile ile aldatıp suça konu senetleri alıp imha ederek katılana senet bedellerini ödemeyen veya senetlerin yerine geçmek üzere çek vermeyen sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçundan mahkumiyet yerine beraat kararı verilmesi” yasaya aykırı bulunarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması talep edildiğini, Tüm dosya kapsamı itibari ile dava konusu senetlerin, hisse devri sözleşmesinin akdedilmesinden sonra müvekkiline teslim edildiği, daha sonra da davalı tarafça hile ile alınarak imha edildiği anlaşılmakta olduğunu, Tüm bu hususların yanı sıra, müvekkilinin 112.000,00 TL değerinde olan şirket hissesini, aynı gün vereceği bir kararla alelacele 59.000,00 TL bedelle satacak zorlayıcı bir sebebi bulunmadığını, davalı tarafça da bu yönde bir iddiada bulunulmamasına rağmen, başlangıçta 112.000,00 TL olarak anlaşılan hisse satım bedelinin ne sebeple 59.000,00 TL’ye düşürüldüğüne, müvekkilinin bu durumu kabul etmesine yol açacak acil bir ihtiyaç içerisinde bulunup bulunmadığına ilişkin izahatta bulunulamadığını, nitekim, hisse devir bedelinin 112.000,00 TL olarak anlaşılmasından sonra, aynı gün hisselerin tamamının 59.000,00 TL bedelle satılması ticari hayatın gereklerine uygun olmadığı gibi şirketin kurucu ortağından beklenmeyecek bir hareket olduğunu, Sonuç olarak; ilk derece mahkemesince davalı eyleminin hile kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, gerekli araştırma yapılmaksızın, ceza mahkemesince resmi belgeyi yok etmek suçundan yapılan yargılama sonucu ve hisse devrinin usulen geçerli olduğu kanaati doğrultusunda verilen davanın reddine dair 14.11.2018 tarihli kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Limitet Şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, yukarıdaki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile, Dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin kurucularından ve hissedarlarından biri olan davacının Üsküdar … Noterliği’nin 23/10/2012 tarih ve … yevmiye nolu hisse devri sözleşmesi ile şirketteki hisselerini diğer ortak ve de şirket müdürü olan davalıya 112.000,00-TL’ye satmayı kabul ettiğini, tarafların bu bedelin 9.000,00-TL’sini peşin, kalan 103.000,00-TL’sinin 28.02/03/04/05/06/07/08/09/10/11.2013 vade tarihleri olmak üzere toplam 10 adet 10.000,00-TL’lik senetlerle ve 3.000,00-TL’nin de sözleşme imzalanmasından sonra nakit olarak davacıya ödenmesi hususunda anlaştıklarını ve anlaşma uyarınca ödenmeyen bakiye bedelin tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe haksız ve kötü niyetli itiraz edildiği için takip konusu alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK 1521 ve HMK 14/2 maddesinde belirtildiği gibi şirket ortaklığından kaynaklandığı sabittir. HMK 14/2 maddesinde; ”Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir,” hükmü yer almaktadır. Hisse devir sözleşmesine konu dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin tescilli faaliyet merkezi … Cad. , NO: …’dur .Davaya konu icra takibi ve dava İstanbul İcra Müdürlüğü ve Ticaret Mahkemesinde açılıp görülmüştür.
Somut olayda, Limitet Şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkin davada, HMK’ nın 14/2 maddesi gereğince ve dava dışı şirketin tescilli faaliyet merkezinin bulunduğu yer olan İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü ve Ticaret Mahkemeleri kesin yetkilidir. ( Yargıtay 11. HD 17/06/2019 T. 2019/2229 Esas – 2019/4442 Karar )Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11/06/2015 tarih ve 2014/10440 Esas – 2015/7198 Karar sayılı kararın da vurgulandığı gibi HMK’nun 14. madde gereği şirket hisselerinin devrine ilişkin uyuşmazlıklarda hissesi devredilen şirketin ikametgahındaki mahkemenin yetkisinin kesin olduğu; öte yandan İİK’nun 50. Madde gereğince icra takiplerinde HMK’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla uygulanacağının açıkça düzenlenmiş olması; bu çerçevede mahkeme yönünden kesin yetkinin, icra takipleri içinde söz konusu olduğu; her ne kadar davalı borçlu icra takibine yetki yönünden itiraz etmemiş ise de; itiraz etmeme hallerinin yetkinin kesin olmadığı hallerde borçluları bağlayacağı, yetkisiz icra dairesinde yapılan takibi yetkili hale getireceği; fakat yetkinin KESİN YETKİ olması halinde, yetkisiz icra dairesinde yapılan takibin geçerli olmayacağı, icra memuru tarafından da resen gözetilmesi gerekeceği; somut olayımızda da İstanbul 18. İcra Müdürlüğünde yapılan icra takibinin yetkisiz icra dairesi olması nedeniyle geçerli olmadığı; geçerli olmayan icra dairesinde yapılan takip nedeniyle artık itirazın iptali davasının da görülemeyeceği, ilk derece mahkemesince geçerli icra takibi olmadığından itirazın iptali davasının usulden reddine karar verilmesi gerektiği halde yukarıdaki gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/2528 Esas – 2020/570 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.)Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 355. Maddesi gereğince resen gözetilen sebeplerle usulen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK. 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine dair yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacının istinaf başvurusunun usulen KABULÜ ile, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2018 Tarih ve 2013/65 Esas – 2018/1006 Karar sayılı kararının HMK’nın 355, 353/1-b2 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın HMK’nın 114/2 ve 115. maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN;
2-Dairemiz karar tarihi itibari ile Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 54,40 TL. harcın peşin alınan 1.244,00.TL harçdan mahsubu ile bakiye 1.189,60.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafça sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı bulunduğu takdirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN; 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 8-Davacı tarafından sarf edilen 121,30. TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 24,38.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 145,68.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 17/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.