Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/567 E. 2019/475 K. 27.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/567
KARAR NO : 2019/475
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 30/01/2019
NUMARASI : 2019/37 Esas (Desdest Dava Dosyası)
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
KARAR TARİHİ : 27/03/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili, davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ nin 18/01/2019 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan tüm yönetim kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunu, zira davacı yönetim kurulu üyesinin bu toplantılardan haberdar edilmediğini, yönetim kurulunun hem toplantı hem de karar nisaplarını sağlamadan toplanıp karar aldığını, anılan kararların ana sözleşmeye ve kanuna aykırı olduğunu öne sürerek bu kararın ticaret sicil müdürlüğünde de tescil edildiğini belirterek kararların ve bağlı işlemlerin yok hükmünde olduğunun tespitine ek olarak tedbir yoluyla kararların icrasının durdurulmasına, davalı şirketin banka hesapları üzerinde hiçbir bankacılık işlemi yapılmamasına ve davalı … Sicil Müdürlüğünce yapılan geçici tescilin de durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/37 Esas 30/01/2019 tarihli ara kararı ile ; “… Somut olayda yönetim kurulu kararının icrasının durdurulmasına yönelik talebin ve Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce yapılan geçici tescilin uygulamasının durdurulmasına yönelik talebin konusunun yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada yaklaşık ispatın gerçekleştiğinin kabulünün mümkün olmadığı, diğer yandan HMK 389 maddesi uyarınca dava konusu (uyuşmazlık konusu) hakkında tedbir kararı verilebileceğinden dava konusu olmayan banka hesaplarına ilişkin tedbir kararının da verilemeyeceği, belirtilerek ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine karar vermek gerektiği kanaatine varıldığı…”gerekçesi ile, İhtiyati tedbir talebinin HMK 389 vd. maddeleri koşulları oluşmadığından REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İhtiyati tedbir talebinin reddi kararının hukuka aykırı olduğunu, tedbir talebinin gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini, yargılama gerektirmeyen dava konusunun olamayacağını, ihtiyati tedbir yargılamasında aranan kanaate ilişkin ispat ölçüsünün yaklaşık ispat olduğunu, yaklaşık ispat ölçüsünü aşan bir kanaat oluşumuna esas delillerle ispat edildiğini, ancak yargılama gerektirdiği ve yaklaşık ispatın gerçekleştiğinin kabulünün mümkün olmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, Kıyasen uygulanacak TTK madde 449 uyarınca da geçersiz yönetim kurulu kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesinin kaçınılmaz olduğunu, Tedbir talebinin reddi kararının dava sonunda verilecek hüküm kadar ayrıntılı olmasa da bir gerekçe yazılmasının zorunlu olduğunu, gerekçeye dayanmayan kararın hukuki dinlenilme hakkının ihlalini teşkil ettiğini ve yargıya duyulan güveni sarstığını, gerekçesiz kararın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 6; T.C Anayasası madde 36 ve HMK madde 27′ ye aykırılık teşkil ettiğini, (Yargıtay 11. HD 11/02/2013 Tarih 658/2209 sayılı kararı, Yargıtay 23. HD 14/01/2014 Tarih 9336/69 sayılı kararı) İlk derece mahkemesinin red kararının; hukukunun temel ilkelerine, emredici hükümlere açıkça aykırı olduğunu, bir kararda bulunması gereken kurucu unsurlardan yoksun ve sadece hakim hissedarlara haksız menfaatin sağlandığını, müvekkilinin pay sahipliğinden doğan mutlak haklarının ihlale uğradığını ve şirketi zarara uğratmaya devam edilmesine yol açtığını, Asıl dava sonunda yönetim kurulu kararlarının yokluğuna hükmedilse bile o kararın kesinleşip hukuken etkili hale gelene kadar hakim hissedarların şirketin içini boşaltacağını ve telafisi imkansız zararlara yol açacağını, İlk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin konusunu ve niteliğini doğru anladığını, ancak görünüşte gerekçelerle reddetmesinin tümüyle hatalı olduğunu, Yok hükmünde olan 1-2-3-4 numaralı yönetim kurulu kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması hususunda ihtiyati tedbir kararının verilmesinin zaruri olduğunu, mahkemede talep ettikleri 1-3-4 no’lu tedbir taleplerinin tazammun ettiğini, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün de esas sözleşmeye ve kanuna aykırı bir yönetim kurulu kararına dayalı olarak tescil yaptığını, sicilin açıkça hukuka aykırı olduğunu ve bu işlemin de icrasının tedbiren durdurulması gerektiğini beyanla istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 30/01/2019 tarihli ara kararının kaldırılmasını, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda; yok hükmünde olan 1-2-3-4 numaralı kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması ve dava konusu olguların geçici tescilinin icrasının durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararının verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Uyuşmazlık konusu ihtiyati tedbir kararı verme koşullarının oluşup oluşmadığı ile sınırlıdır. Davacının yönetim kurulu üyesi olduğu davalı şirketin 5 kişilik yönetim kurulunun bulunduğu, yönetim kurulu üyelerinden birinin istifa ettiği, davacının katılımı olmaksızın diğer yönetim kurulu üyelerinin toplanma ve karar almaya ilişkin şirket ana sözleşmesine aykırı toplanıp boşalan üyeliğe atama yaptıkları, bu kararların gerek toplantı gerekse karar nisaplarına uygun olmadığı, bu itibarla yok hükmünde olduğu, boşalan üyeliğe geçici yönetim kurulu üyesi atama yetkisinin 6102 sayılı TTK 363 den farklı olarak ana sözleşmeye göre genel kurula bırakıldığı, yetki aşımı nedeniyle de kararın batıl ve butlanla malul olduğu öne sürülmekte; bunun tespiti ile davalı şirketin yönetim kurulunun geçici tescilinin uygulamasının durdurulması, bu bağlamda geçersiz olduğu öne sürülen yönetim kurulunun 18/01/2019 tarihli toplantısında alınan kararlar ile buna dayanılarak çıkarılan 22/01/2019 tarihli imza sirkülerinin uygulanmasının durdurulması ve 28/02/2017 tarihli imza sirkülerine göre işlem yapılması ve seçilen yeni yönetim kurulu üyesinin yönetim kurulu üyeliği sıfatından kaynaklanan yetkilerini kullanmasının önlenmesi, geçersiz olduğu öne sürülen imza sirkülerine dayanılarak mali nitelikli işlemler yapılmasının da önlenmesi yönünde çoklu ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenmektedir. 6100 sayılı HMK’ nın 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesine göre de; tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Mahkemece talep tarihi itibariyle değerlendirme yapılmış ve bu durum gerekçeli ara kararda da açıklanmıştır. Kural olarak anonim şirket yönetim kurulu kararlarına karşı iptal davası açılamaz. Ancak yönetim kurulunun verdiği kararın yok hükmünde olduğunun yahut batıl olduğunun tespiti davası açılabilir.Davacı, davalı şirketin hem B grubu paydaşı hem de B grubunu temsil eden yönetim kurulu üyesidir. Mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilebilir. Kanun koyucu bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir alanı bırakmıştır. İhtiyati tedbir talep eden taraf, tedbire esas olan hakkını, ihtiyati tedbir sebep veya sebeplerini keza davanın esası yönünden de haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekir. (HMK m.390/3) Yani ispatı gereken hususların tam olarak olmasa da kuvvetle muhtemel gösterilmesi gerekmektedir. Davacının iddialarının özü, davalı anonim şirketin yönetim kurulunun boşalan üyeliğinin doldurulmasına ilişkin ana sözleşmede özel hüküm olması nedeniyle 6102 sayılı TTK’nın 363.maddesinin uygulanamayacağı, bu şekilde oluşan ve kendisine de haber verilmeden yapılan toplantı sonucu şirket yönetim kurulunun aldığı 18/01/2019 tarihli kararların 6102 sayılı TTK’nın 390.maddesine aykırı olduğuna ilişkindir. Bu iddialar yargılamayı gerektirmekte olup, dosyaya sunulan belgelerin HMK 390/3. maddesindeki yaklaşık ispat yükümlülüğünü karşılamadığı anlaşılmaktadır. İddialar yargılamayı gerektirdiğinden, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin talep tarihindeki takdirine göre; ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafça istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından; yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/03/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.