Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/554 E. 2019/1263 K. 25.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/554
KARAR NO : 2019/1263
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2016
DOSYA NUMARASI : 2016/1171 Esas – 2016/894 Karar
DAVA : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 25/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … davacı şirketin avukatı olduğunu, şirket adına takip ve dava dosyalarını yürüttüğünü, kendisinin de şahsi alacağı olduğunu, şirket adına kayıtlı ipotekli gayrimenkullerin de mevcut olduğunu, TTK’ nun geçici 7 maddesinin davacı şirket hakkında uygulanamayacağını, BK. 513/2 maddesi gereği vekalet yükümlülüğünün devam etmesi nedeniyle vekaleten terkin işleminin TTK’ nın geçici 7/2 maddesine açık aykırılık nedeniyle yokluğunun tespiti ile iptaline, mümkün olması durumunda asil olarak, vekalet ilişkisi nedeniyle ilgili şirketten alacaklı ve hukuki menfaatinin bulunması nedeniyle TTK’ nın geçici 7/15 maddesi gereği …Ticaret Limited Şirketi’nin yeniden ihyasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda da, müvekkilinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici 7. maddesi ile, münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketleri ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicil Kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliği, hükümleri çerçevesinde işlem gerçekleştirildiğini, müvekkili yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini, davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadıklarını savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 22/12/2016 tarih ve 2016/1171 Esas – 2016/894 Karar sayılı kararı ile; ” … Dava; TTK’ nın geçici 7. maddesi gereğince sicilden terkin edilen … Ticaret Limited Şirketi’ nin aleyhine dava ve takipler bulunduğundan bahisle terkin kararının iptali ve ihyası istemine ilişkindir. Davacı yan davalı hissedarı veya tasfiye memuru olmadığı gibi her ne kadar vekalet ilişkisi nedeniyle davalı şirketten alacaklı olduğunu dava dilekçesinde beyan etmiş ise de buna ilişkin derdest dava veya icra takibi ve yetkilendirmeye ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunamadığından davalı şirketin ihyasını talep etmekte taraf sıfatı olmadığından mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, Kendi Adına Asaleten, … Tic. Ltd. Şti.’ni Vekaleten Av. … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kendi Adına Asaleten, … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ni vekaleten Av. … istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin, dava dilekçesinde belirtilen ihya sebeplerini değerlendirmeksizin yalnızca vekil sıfatı ile alacaklı olduğunu belgelendirmediğinden, davalı şirketin ihyasını talep etmekte taraf sıfatı olmadığından bahisle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verdiğini, İşbu kararın kanuna ve usule aykırı olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini ve davanın yeniden görülmesi için kararı veren mahkemeye veya yargı çevresinde uygun görülecek başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından yapılan terkin işleminin TTK’ nın geçici 7. maddesine aykırı olması nedeniyle iptal edilmesi gerektiğini, Mahkemenin dava şartlarında eksiklik bulunmamasına karşın esasa girmeden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermesinin yerinde olmadığını, Davacı veya davalı sıfatı ile devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere TTK’ nın geçici 7. maddesinin uygulanmayacağını, Bu maddede sayılan hallerin gerçekleşmesi durumunda ticaret sicilinden terkin işleminin yapılabileceğini, terkin işlemi tarihinde Beykoz İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/422 E. sayılı dosyasında müvekkilin davacı olduğu, derdest İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyasında müvekkilin borçlu olduğu, yine Beykoz İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2014/74 E. ve Beykoz İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/348 E. sayılı dosyalarında davacı ve davalı olduğu, adına kayıtlı gayrimenkullerin ve ipotek dosyalarının bulunduğunun dava dilekçesinde de belirtildiğini, müvekkil şirkete ilişkin terkin işlemi yapıldığı tarihte müvekkil şirketin halen derdest dava ve icra dosyaları bulunan bir şirket olduğunu, buna karşın davalı tarafından TTK’ nın yukarıda belirtilen 7. maddesinin 2. fıkrasına aykırı olarak terkin işlemi yapıldığını, Bu nedenlerle; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/1171 E. – 2016/894 K. sayılı dosyasında verilen kararın kaldırılmasını, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya yargı çevresinde uygun görülecek başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, İşbu davada, müvekkil adına vekil olarak terkin işleminin usulsüzlüğü sebebi ile iptalini talep etmeye yetkisi bulunduğu gibi yine vekil sıfatı ile müvekkil şirketten alacaklı olması ve menfaatinin bulunması dolayısıyla terkin işleminin iptal olmaması halinde şirketin ihyasını talep etmeye kanunen yetkisi bulunduğunu, Mahkemenin husumet yokluğuna ilişkin kararının kanuna aykırı olduğunu, Yerel Mahkemenin, öncelikli olarak kendisi tarafından vekil sıfatı ile terkin işleminin usulsüzlüğüne karar verilerek işlemin iptal edilmesinin talep edildiğini, bunun mümkün olmaması halinde asil olarak ihya talebinde bulunduğunu değerlendirmeksizin karar verdiğini, davanın yalnızca vekil sıfatı ile alacaklı olması sebebi ile ihya talebi üzerinden değerlendirmeye alındığını, müvekkil şirketin de davacı olduğu, hakkında yapılan işlemin usulsüz olması dolayısıyla bu işlemin iptalini talep etme hakkının bulunduğunu, dolayısıyla davada taraf sıfatına haiz olduğunun dikkate alınmadığını, Yargılamada yapılan eksiklikler dolayısıyla esasen davada hem müvekkil şirketin hem de kendisinin asil olarak taraf sıfatının bulunmasına karşın davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesinin kanunen yerinde olmadığını beyanla; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/1171 E. – 2016/894 K. sayılı dosyasında verilen kararın kaldırılmasını davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya yargı çevresinde uygun görülecek başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava şirketin ihyası davasıdır. Mahkeme davacıların aktif husumetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.İhya davasını açan davacılar, Av. … ve terkin edilen şirket görünmektedir.Terkin edilen şirketin tüzel kişiliği bulunmadığından davacı olması hukuken mümkün değildir. Av. … terkin edilen şirketin vekili olarak bu davayı açması da hukuken mümkün değildir. 6098 sayılı TBK’nın 513.maddesine göre: Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de uygulanır.Vekâletin sona ermesi vekâlet verenin menfaatlerini tehlikeye düşürüyorsa, vekâlet veren veya mirasçısı ya da temsilcisi, işleri kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar, vekil veya mirasçısı ya da temsilcisi, vekâleti ifaya devam etmekle yükümlüdür.Av. … vekalet sözleşmesinden kaynaklanan yetkileri tüzel kişiliğin sona ermesiyle sona ermiştir. Eldeki dava, tüzel kişiliği sona eren şirketin hak ve menfaatlerini tehlikeye düşüren bir halden kaynaklanmamaktadır. Bu anlamda TBK 513/2.maddesi kapsamında da vekilin vekaletinin sürdüğü düşünülemez. Böyle bir vekalet ancak somut işler bakımından söz konusu olabilir. Mevcut durumda terkin edilen şirket, ihya olmadığı müddetçe aleyhine bir durum bulunmamaktadır. Ayrıca eldeki davada hukuki yarar da bulunmamaktadır. Hukuki yarar, ihyası istenen şirketin ihya edilmesinde hukuki menfaati olan ve somut bir neden gösterilen durumlar için denetlenebilir. Genel ihya kararı verilemez. Somut, sınırlı nedenlere hasren ihya kararı verileceğine ve ihya kararının gerektiğine ilişkin bir neden bulunmadığı sürece ihya kararı verilmesi mümkün değildir.Av. … şirketten alacağı olduğunu öne sürmüştür fakat alacak davalarından bahsetmemiştir. İstinaf dilekçesinde delilleri arasında dosyaların bulunduğunu fakat getirtilmediğini öne sürmekle birlikte bu konuda somut bir delil bulunmamaktadır. Üçüncü şahıs … A.Ş vekili, Beykoz 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/422 E-2016/38 K sayılı dosyasında ihya davasının sonucunun beklendiğini ifade etmekle birlikte davanın tarafı olmayan bu şahıs tarafından açılmış bir ihya davası bulunmadığı gibi, …A.Ş vekili davanın istinaf incelemesinin öne alınmasını talep etmekle birlikte davanın reddini savunmuş olup dilekçenin hukuki bir niteliği olmadığından değerlendirmeye alınmamıştır. Sonuç olarak, davacı olarak gösterilen terkin edilmiş şirketin dava açma ehliyeti olmadığından hakkındaki davanın görülmesi hukuken mümkün değildir.Av. … kendi adına açtığı dava açısından, terkin edilen şirketten alacaklı olduğuna dair beyanı bulunmakla birlikte bu konuda somut bir dava ve icra dosyasından bahsetmemiş olup genel ihya kararı verilemeyeceği, ihya koşullarının her somut durum için ayrı ayrı değerlendirileceği gözetildiğinde mevcut davanın görülmesinin de mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.Sonuç olarak, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacılar tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL istinaf karar harcının davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.