Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/552 E. 2019/1578 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/552 Esas
KARAR NO : 2019/1578 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/1395 Esas 2018/344 Karar
TARİH : 13/04/2018
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında 21/06/2006 tarihli … isimli tekneye ait bir bağlama sözleşmesi bulunduğunu, davalı tarafın yazılı beyanına göre bağlama sözleşmesindeki imzanın davalıya ait olduğunu, davalının dava konusu tekneyi dava dışı … her nekadar 29/07/2007 tarihinde noter satışıyla satın almışsa da gerçekte 2006 yılında satın ve teslim aldığını ve bu tarihten itibaren de kira bedellerini ödemeye başladığını (buna dair davalının eski Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/722 Esas sayılı dosyasına sunduğu yazılı beyanı), dava konusu teknenin 29/07/2007 tarihinde bağlama sözleşmesinde adı geçen … noter satışıyla satın alındığı ve gerçekte 2006 yılında satın ve teslim alındığı hususların davalı tarafından davacı müvekkili şirkete bildirilmediğini, bu bağlamda 13/05/2008 tarih ve … sayılı 365 günlük 5.623,00 Euro meblağlı kara park faturasının bağlama sözleşmesinde taraf gözüken … adına düzenlendiğini, bu faturada belirtilen 5.623,00 EURO alacaklarından takip tarihine kadar işlemiş faiz hariç 3.304,00 Euro bakiye ödenmemiş alacağının bulunduğunu, alacağın tahsili için borçlu davalı hakkında Gebze….. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe davalı/borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı nedeni ile takibin durmuş olduğunu, tüm bu sebeplerle itirazın iptali ile davalınınn %20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmelerine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafından Gebze …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile müvekkil aleyhinde haksız ve hukuka aykırı olarak icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket tarafından haksız ve kötüniyetli işbu icra takibine itiraz edildiğini, davacı tarafın ilamsız takibe konu ettiği ve takip konusu olarak gösterdiği faturanın dava dışı … adına düzenlendiğini, müvekkiline tebliğ edilen böyle bir fatura olmadığı gibi müvekkili şirketin bahse konu şirkete böyle bir borcuda bulunmadığını, müvekkili tarafından bahse konu dönemde tekneye ilişkin borcun tamamen ödendiğini, davacı tarafından müvekkili şirket hakkında aynı konuya ilişkin birden fazla icra takibi açtığını, haksız ve hukuka aykırı bu takiplere itiraz edildiğini, iş bu takiplerin durduğunu, bu nedenle öncelikle derdestlik itirazlarının söz konusu olduğunu zira aynı konuda birden fazla icra takibinin açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının müvekkili şirketin teknesine haksız el atması nedeni ile davacı aleyhine İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/30 Esas sayılı dosyasında elatmanın önlenmesi davası ikame ettiğini ve davanın halen derderst olduğunu, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 13/04/2018 tarih 2016/1395 Esas 2018/344 Karar sayılı kararında;”Mahkememizce yapılan yargılamada; icra dosyasındaki takip talebi ile ödeme emrindeki talep edilen alacak miktarın ve para cinsinin farklı olması sebebiyle davacı vekiline bu farklılığın düzeltilmesi için kesin süre verildiği, davacı vekilince bu farklılığın düzeltirilmediği, takip talebi ile ödeme emrinin bir biri ile çelişkili olduğu, usulüne uygun yapılmış bir takip bulunmadığı, itirazın iptali davasının takip ile sıkı sıkıya bağlı olduğu, usulüne uygun bir takip bulunmadığından itirazın iptali davasının usulden reddi gerektiği …” gerekçesi ile, Gebze … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyada takip talebinin EURO üzerinden yapıldığı, ödeme emrinin TL üzerinden düzenlendiği, usulüne uygun bir takip bulunmadığı anlaşılmakla davanın usulden reddine,Dava usulden reddedildiğinden davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile;Yerel Mahkeme kararının yasa ve usule aykırı olduğunu, Gerekli bilgi ve belgeler eksiksiz olarak toplanmadan, takip talebinde herhangi bir hata olmamasına karşın ve dayanak fatura suretinde açıkça EURO alacağından bahsedilerek takip talebi üzerine İcra Müdürlüğü eli ile hazırlanan ödeme emrinde para biriminin ve miktarın yanlış belirtildiğinden bahisle, davalı iddiaları, çelişkili ve yanlı tanık anlatımı ile eksik değerlendirmeler içeren bilirkişi raporu dikkate alınarak, dosyadaki bilgi ve belgeler gereği gibi incelenip tetkik edilmeden, haklı davanın hatalı olarak usulden reddine karar verildiğini, Öncellikle; davaya konu ilgili icra dosyası incelendiğinde, davalı / borçlu aleyhinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosya ile başlatılan takibin yetki itirazı sebebiyle durduğu, dosyanın yetkili Gebze …. İcra Müdürlüğü’ne gönderilerek …E. Sayı ile kaydedildiği, takip talebinde açıkça 3.304,00 EUR asıl alacak ve 2.065,12 EUR işlemiş faiz alacağı talep edilmesine karşın, müdürlük eli ile hazırlanan ödeme emrine alacak kaleminin sehven 3.334,30 TL asıl alacak ve 2.065,12 TL işlemiş faiz olmak üzere 5.399,42 TL olarak yazılmasının usule uygun bir takip bulunmadığı anlamını taşıyamayacağı, hatalı olarak düzenlenmiş ödeme emrinden bahsetmenin mümkün olduğu, kaldı ki bu hatanın da her zaman düzeltilebilecek bir hata olduğu, takip talebinin usulüne uygun olduğu, müdürlük eli ile düzenlenen ödeme emrinde bir hata mevcut ise taraflarından kaynaklı olmadığı ve bu hatadan mesul tutulamayacakları, kaldı ki, söz konusu hataya ilişkin beyanlarının yerel mahkemenin 14.11.2017 tarihli ara kararı gereğince yasal süresi içerisinde yani 29.11.2017 tarihinde dosyasına sunulduğu, Dava itirazın iptali davası olup, yerel mahkeme genel mahkeme olarak görev almakta ve yazılı yargılama usulü ile davaya bakmakta olduğu, yerel mahkemenin davanın kabulü kararı ile birlikte hatanın düzeltilmesine ilişkin hüküm kurması olanaklı iken müdürlük hatası ve itirazın iptali için dava yoluna başvurmuş olmalarına karşın bu hatanın taraflarınca yasal yollara başvurularak düzeltilmediği gerekçe gösterilerek haklı davanın usulden reddedilmesinin hakkaniyet ilkesine ve yasaya açıkça aykırı olduğu, Dosya mevcudu ile ilgili icra dosyası incelendiğinde, müvekkili şirket ticari defter ve kayıtları incelenmeksizin, İcra Müdürlüğü eli ile hazırlanan ödeme emrindeki hatadan bahisle haklı davanın eksik inceleme ile karara bağlandığı,Davalı / borçlu davaya konu … isimli tekneyi gerçekte 2006 yılında …’dan satın aldığı, Noter aracılığı ile devir işleminin ise 29.06.2007 yılında gerçekleştiği, Müvekkili marinaya olan borçlar 2006 yılından itibaren davalı / borçlu tarafça ödenmeye başlandığı, davalı / borçlu yeni malik olarak tekneyi satın alındığı bilgisini marinaya bildirilme sorumluluğunu yerine getirmediği, yeni malikin müvekkili marinaya bildirilmemesi sebebiyle takibe konu alacağa ilişkin ( yani 19.05.2007 – 19.05.2008 tarih aralığı ilişkin düzenlenen ) fatura da eski malik … adına düzenlendiği, durumdan haricen haberdar olan müvekkili marina iyiniyetli tutumunu sürdürerek 05.02.2008 tarihli ihtarname ile davalı / borçludan alım satım evraklarını talep etmiş ise de bir sonuç alamadığı, Müvekkili marinanın vermiş olduğu marinacılık hizmetlerinden ( kara park hizmeti, vs. ) tekne maliki olarak davalı / borçlunun mesul olacağı şüphesiz olduğu, davalı / borçlu 20.05.2008 tarihinde müvekkili Marinanın banka hesabına 19.05.2007 – 19.05.2008 dönemi yıllık kirası olarak 3.591 USD kısmi ödeme yaptığı, Müvekkili marinanın, davalı / borçluya 28.05.2008 tarihli ihtarname ile yeni dönem için sözleşme imzalanması gerektiğini, sözleşme imzalanmaması sebebiyle 19.05.2007 – 19.05.2008 dönemi kira bedeli için 3.591 USD yerine, dışarıdan gelen teknelere uygulanan yıllık kara park ücretinin fiyat listesine göre 08.10.2007 tarihi itibarı ile 5.623 EUR üzerinden işlem yapılacağını bildirdiği, Hal böyle iken, davalı / borçlunun bildirim yapılarak temerrüde düşürüldüğü, icra dosyası borcuna haksız ve mesnetsiz iddialar ile itiraz edildiği, borçlunun borcunu bilmesine karşın ödeme yapmamak adına kötüniyetle direndiği, davalı / borçlu takibe konu borç miktarını bilmekte olduğu, davalı / borçlunun savunması müvekkili marinaya borcu olmadığı yönünde olup, yerel mahkemenin borcun varlığı ve miktarına ilişkin yargılama yapması ve haklı davanın tümden kabulüne karar vermesi gerektiğini, Önemli bir diğer husus ise müvekkili marinanın defter ve kayıtları incelenmeksizin bilirkişi incelemesi yapılmış olması, eksik ve hatalı inceleme ile dosyanın karara bağlanması olduğu, dava dilekçesinde de açıkça anlaşılacağı üzere ‘sair delil’ haklarının saklı tutulduğu, ayrıca davalı / borçlunun cevap dilekçesinde yer verdiği delil listesinde ‘ticari defter ve kayıtlar’ delil olarak belirtildiği, bir başka değişle davalı / borçlu da sadece kendi defter ve kayıtlarına dayanmamakta olduğu, yasa gereği hakimin davayı aydınlatma ödevi bulunduğu, mahkemenin ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden karar verebildiğini, bu sebeple; müvekkili marina ticari defterleri incelenmeksizin eksik inceleme ve değerlendirmeler ile davanın usulden reddedilmiş olmasının kabul edilemez olduğu, Yargıtay’ın yerleşik içtihadı gereğince bilirkişi itiraz dilekçesi süresinde ibraz edilmemiş dahi olsa yargılamanın uzamasına sebep olmayacak şekilde ibraz edildi ise itirazların mahkemece değerlendirilmesi gerektiği, celse atlanmasına ve yargılamanın uzamasına mahal vermeyecek şekilde 23.05.2017 tarihli duruşma günü dosyasına sunulan itiraz dilekçelerinin değerlendirilmemiş olmasının dahi dosyanın acele ile karara bağlandığını ortaya koyduğunu, Davalı / borçlunun müvekkili marinaya yeni malik olduğunu bildirmemiş olması ve teknesinin marinacılık hizmetlerinden yararlanmasına karşın sözleşme imzalamaması konusunda kötüniyetle ısrarcı olması neticesinde sebep olduğu olaylardan ve teknede meydana gelen zarardan müvekkili marinanın mesul tutulmasının hakkaniyet ilkesine ve yasaya aykırı olduğu, davalı / borçlu haklı alacağa konu itirazın iptali davası ile doğrudan bağlantısı olmamasına karşın, yargılama süreci boyunca marina aleyhinde açtığı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015 / 30 E. 2017 / 179 K. sayılı elatmanın önlenmesi ve tazminat davasının varlığından söz ettiği, elatmanın önlenmesi ve tazminat davasında verilen kararın haklı itirazlarının değerlendirilmesi için Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018 / 1065 E. Sayılı dosya ile temyiz incelemesinde olup, müvekkili marina aleyhinde kesinleşmiş bir kararın da olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın tümden kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1395 Esas 2018/344 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davasının dava şartı, usulüne uygun yapılmış icra takibi ile süresinde icra takibine itiraz edilerek takibin durdurulmuş olmasıdır.İİK’nın 58. maddesine göre icra takibi usulüne uygun verilmiş takip talebi ile başlar. takip talebinin içeriği yine aynı madde de düzenlenmiştir. Ödeme emri ve içeriği İİK’nın 60. maddesinde düzenlenmiştir. Madde de İİK 58. maddeye göre takip talebinde yazılması gereken hususların ödeme emrine yazılacağı belirtilmiştir.Somut olayda takip talebi İİK 58. madde de öngörülen şekilde düzenlenmiş olup, davacı takip talebinde alacağını EURO olarak talep etmiştir. Ancak icra dairesince düzenlenen ödeme emri takip talebinden farklı olarak TL üzerinden düzenlenmiştir. Yani ortada takip talebine uygun olarak düzenlenmiş bir ödeme emri bulunmamaktadır. Davacı alacaklı ödeme emrinde yer alan bu yanlışlığı düzeltmek için icra dairesine müracaat etmemiştir. Ödeme emri takip talebinden farklı olduğundan ve İİK 60. maddesine göre ödeme emri takip talebinde yazılı kayıtları içereceğinden ortada usulüne uygun yapılmış bir ödeme emri tebliğinden bahsedilemeyecektir.Usulüne uygun yapılmış bir ödeme emri tebliği üzerine bu ödeme emrine İİK 62. maddesine göre itiraz edilebileceğinden, somut olayda da usulüne uygun olarak borçluya tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin varlığından söz edilemeyeceğinden itiraz üzerine durmuş bir takipten de söz edilemeyecektir.Buna göre itirazın iptali davasının görülebilmesi için gerekli olan dava şartı olan itiraz üzerine durmuş takipten de bahsedilemeyecektir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/11/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.