Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/548 E. 2020/1219 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/548 Esas
KARAR NO: 2020/1219 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYET TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/333 Esas – 2018/1409 Karar
TARİH: 12/12/2018
BİRLEŞTİRİLEN İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2013/347
ESAS 2013/267 KARAR SAYILI
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili dava dilekçesi ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … nosunda kayıtlı olan … Limited Şirketi ile müvekkili arasında, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan ve uzun yıllardır süren uyuşmazlığın söz konusu olduğunu, bu uyuşmazlığa dayanan gecikmiş inşaat için cezai şart talebi konulu bir davanın müvekkil tarafından 2008 yılında … Limited Şirketi aleyhine açıldığını, bu davada 2012 Haziran ayında bitmekle kararın davacı tarafından temyiz edildiğini, davayla ilgili Yargıtay kararının 24.01.2013 tarihinde verildiğini, davacının halen kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan gecikme tazminatı ve Fethiye Sulh Mahkemesinin 2012/41 D.iş nolu dosya ile talep edilen ayıplı/ eksik inşaat alacak hakları bulunduğunu, bu alacaklar için taraflarınca Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/110 esas ve Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/137 esas nolu davalar ikame edildiğini, … Limited Şirketi’nin bu sırada tasfiye işlemlerini başlattığını, ticaret sicilinden terkin edildiğini, alınan tasfiye kararının davacının alacağına kavuşmasını engeller mahiyette olduğunu, bu nedenle … Limited Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesi ile, Müvekkilinin davaya konu olayın cereyan ettiği dönemde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunun 34 ve Ticaret Sicil Tüzüğünün 28. maddeleri hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, Ticaret Sicilinde tescil konusundaki talepleri, ilgili yasa ve tüzüğün kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirip, sonuca bağladığını, yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, tasfiye süresince yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekaletten sorumlu tutulamayacağını, müvekkili yönünden açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dava davalısı tasfiye memuru cevap dilekçesi sonmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/12/2018 tarih 2018/333 Esas – 2018/1409 Karar sayılı kararında; ” davacı ile ihyası istenen şirket arasında Fethiye 3.AHM 2013/110 esas ve Fethiye 2.AHM 2013/137 Esas (yeni 2017/228 esas) sayılı dosyalarında yargılamanın halen devam ettiği, taraf teşkilinin sağlanması açısından dava konusu şirketin ihya edilmesinde davacı tarafın haklı ve hukuki menfaati bulunduğu, bu nedenlerle davanın kabulü ile dava konusu şirketin ihyasına, tasfiye memuru olarak daha önce şirketin tasfiyesinde görev alan davalı ..’ın görevlendirilmesine karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN; 1-Davacı tarafından açılan asıl ve birleşen davanın KABULÜ ile İstanbul Ticaret siciline kayıtlı … sicil numaralı … Ltd. Şti.’nin dava dilekçesinde belirtilen Fethiye 3. Asliye hukuk mahkemesinin 2013/110 esas ve Fethiye 2. Asliye hukuk mahkemesinin 2013/137 Esas (yeni 2017/228 esas) sayılı dosyalarına münhasır olmak üzere İHYASINA, 2-Tasfiye memuru olarak …’ın görevlendirilmesine, kendisinin daha önce tasfiye memuru olarak görev yaptığı dikkate alınarak ücret taktirine yer olmadığına, 3-Kararın tescil ve ilanı için İstanbul Ticaret Sicil Memurluğuna gönderilmesine, masrafın davacı tarafça karşılanmasına,
BİRLEŞEN İSTANBUL 8. ATM 2013/347 ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN; 7-Davalıların açılan davada yasal hasım olmaları ve davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri dikkate alınarak davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru … istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Vekille takip edilen işlerde avukatına her hangi bir tebligat yapılmadığını, tebligat yapılmadan yargılamanın sürdürülmüş olmasının hukuka aykırı olduğunu, Davacı …’ın vefat ettiğini, ihya davasının mirasçıların hukukunu ilgilendiren bir dava olmadığını, dava hakkının mirasçılara geçmeyeceğini, Davacının vefat etmesi nedeniyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini, Tasfiye memuru olarak atanmasına karar verildiğini ancak bu yönde bir karar verilmesi için tasfiye memurluğunu kabulünün ve muvafakatinin aranması gerektiğini, daha önce tasfiye memuru olarak görev yapmasının ücret takdir edilmemesi için yasal bir sebep olmadığını, Davacı tarafın tasfiye ilanı üzerine herhangi bir alacak kaydı yaptırmadığını, tasfiye işlemlerinde herhangi bir usulsüzlük ve hukuka aykırılık olmadığını, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, tasfiye sonrasında ticaret sicilinden terkin edilen şirketin TTKm.547 hükmüne göre ek tasfiyesinin gerektiğinden bahisle ihyası istemine ilişkindir. Davacı, tasfiye nedeniyle ticaret sicilden terkin edilen şirket hakkındaFethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/110 esas ve Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/137 esas Sayılı davaları açtıklarını, davada taraf teşkilinin sağlanabilmesi için ilgili şirketin ihyasının gerektiğini belirterek şirketin ihyasını talep etmiş mahkemece talebin kabulü ile ilgili şirketin ihyasına, son tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiş, karara karşı tasfiye memuru istinaf başvurusunda bulunmuştur. TTK’nın 547. Maddesinde “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü düzenlenmiştir. Dosya içine getirtilen Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/137 E. Ve Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/110 E Sayılı dosyasından davacısının ihya talep eden … olduğu, davalısının ticaret sicilden terkin edilen şirket olduğu, taraf teşkilinin sağlanması için ilgili mahkemece davacıya şirketin ihyasını talep etmek üzere süre verildiği anlaşılmıştır. Dava, 2013 yılında … tarafından açılmış olup yargılama sırasında davacının ölümü üzerine davaya yasal mirasçıları tarafından devam edilmiştir. Davacı dava sırasında vefat ettiğinden taraf sıfatı kalmamıştır. Onun yerine davanın mirasçıları tarafından sürdürülmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Her ne kadar mahkeme gerekçeli kararının başlığında davalı tasfiye memuru …’ın vekili olarak Av. … ismi yazılı ise de dava dosyası içinde bu avukata davalı adına verilmiş bir vekaletnameye rastlanılmamıştır. Uyaptan yapılan kontrolde de bu davalı adına vekil kaydı bulunmadığı görülmüştür. Karar başlığında davalı vekili olarak bu avukatın yanlışlıkla yazıldığı, bu yazım yanlışının mahallinde düzeltilebilecek hata olduğu anlaşıldığından inceleme konusu yapılmamıştır. İncelenen şirket kayıtlarından şirketin 08/04/2011 tarihinde aldığı kararla tasfiye sürecine girdiği, 08/08/2012 tarihinde tasfiyenin sona erdiğinin tescil edilerek ticaret sicilden terkin edildiği, tasfiye memuru olarak şirket müdürü …’ın atandığı, tasfiye memuruna ücret verilmesinin kararlaştırılmadığı, şirket hakkında davacı tarafça 2008 yılında Fethiye 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/599 E. Sayılı davasının açıldığı bu dava devam ederken dava sonucu beklenmeden şirketin ticaret sicilden terkin işleminin yapıldığı, anılan davanın reddine dair mahkeme kararının Yargıtayca onanması üzerine kararın 2013 yılında kesinleştiği (bu davada davanın süresinden önce açıldığı için red kararı verildiği), ihya talebine konu davaların bu davanın devamı niteliğinde olduğu, tasfiye işleminin eksik bırakıldığı, devam eden davalar var iken tasfiye işleminin usulsüz olarak sonlandırıldığı, tasfiyenin tamamlandığı aşamada davacılar tarafından açılan davanın (2008/599 E.) devam ettiği, bu durumu bilebilecek olmasına rağmen tasfiyeyi kapatması nedeniyle tasfiye memuru lehine ücret takdir edilememesinde isabetsizliğin bulunmadığı, tasfiye işlemleri eksik bırakılmış olmakla yasa gereğince son tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasında yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. İstinafa başvuran tasfiye memurunun diğer istinaf sebepleri, asıl davanın görüldüğü mahkemede tartışılarak değerlendirilecek konular olup, ihya davasının konusu değildir. TTK 547. Maddesinde belirtildiği üzere tasfiye edilerek ticaret sicilden terkin edilmiş şirket hakkında ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu hallerde şirketin ihyası talep edilebilecektir. Ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının gerekip gerekmediği tasfiye edilen şirket aleyhine açılan dava sonucunda belli olacaktır. Bu nedenle tasfiye memurunun istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Birleşen davada davalı tasfiye memuru …’ın istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/11/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.