Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/543 E. 2020/1538 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/543 Esas
KARAR NO: 2020/1538 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2018
NUMARASI: 2014/260 Esas 2018/962 Karar
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,davalı şirket tarafından müvekkil firma aleyhine 20/05/2013 tanzim tarihli düzenleyeni müvekkil şirket ve lehtarı davalı şirket olan 20/06/2013 vade tarihli 107.313,26TL bedelli senet ile ilgili olarak İstanbul 43. Asliye Ticaret Mahkmesinin 24/01/2014 tarih ve 2014-335 D.İş sayılı İhtiyati Haciz kararına istinaden ve talebe binaen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, müvekkile kambiyo senetlerine müstenit örnek 10 ödeme emri tebliğe çıkarıldığını takip tebligat kanunu 35.maddeye göre kesinleştiğini, müvekkil firmanın davalı şirketten herhangi bir sebeple senetten doğan hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkil firmanın … Mah. … Cad. … No:… … Blok K:… D:… Beylikdüzü İstanbul adresinde plastik ve kauçuk alanında faaliyet gösteren uluslararası çapta bir şirket olduğunu, şirketin ortaklarının …, … ve … adlı şahısların olduğunu, takibe konu senedin düzenlendiği tarihte ortaklardan …’in aynı zamanda 20/01/2011 tarihinden itibaren 5 yıl süreyle münferiden imza yetkisi bulunan müdür olduğunu, …’in müvekkil firma adına daha bir çok işleme imza attığını, …’in yetkisini kötüye kullanarak müvekkil firma adına yapılan işlemler karşılığında tahsil etmiş olduğu paraları müvekkil firmanın hesabına değil yetkisi bulunduğu davalı … İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hesaplarına aktardığını, … Bankası Bahçeşehir Şubesinden şirket adına Pos cihazı aldığını ve muhtelif tarihlerde kendisine ait kendi kartlarından peşin satış işlemlerini gerçekleştirerek müvekkil firmayı zarara uğrattığını, … adlı şahsın yapmış olduğu hukuka aykırı işlemlerin fark edilmesi üzerine müvekkil firmanın Büyükçekmece …Noterliğinin 13/12/2012 tarih ve … yevmiye sayılı vekaletname ile …’in münferiden imza yetkisini kaldırarak şirket adına yapılacak işlemlerde … ile birlikte ortaklardan …’in müştereken tevkil ettiğini, yani yapılacak işlemlerde 2 kişinin imzasının şart kılındığını, dolayısıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü dosyasında takibe konu senette atılan imzanın …’e ait olduğuu, …’in de şirketi boçlandırma yetkisi bulunmadığını, takibe konu senetle ilgili müvekkil tarafından alınmış herhangi bir para mal ve hizmet bulunmadığını, tarafların ticari defterlerinde böyle bir senet kaydı olmadığı gibi kesilmiş bir faturada bulunmadığını, bu nedenlerle müvekilin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitini, dosyaya ilişkin icra takibinin iptalini, icra takibinin yargılama sonuna kadar tedbiren durdurulmasını, haksız takip nedeniyle asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminatın davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirket iddialarının müvekkil şirket tarafından kabulünün mümkün olmadığını, davacınının dediği evraktaki imzaya icra takibi başlattığını, ödemeden kaçındığını, müvekkil şirketin tahsilatını zorlaştırmak ve sürünücemede bırakmak için elinden gelen tüm gayret sarf ettiğini, müvekkilinin takibin dayanağı olan bono nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunun kesin olduğunu, davacının huzurdaki davayı açmaktaki amacını anlamanın müvekkil şirket açısından mümkün olmadığını, diğer davalarda olduğu gibi huzurdaki davada da aslı astarı olmayan ve ayrıca yasal bir değeri de olmayan anı iddiaların tekrarlanıp durulduğunu, davacının hangi tarihte ve kim tarafından temsil olunduğu yetkisinin kim olduğunun ticaret sicil kayıtlarında açıkça görüldüğünü, takibin dayanağı olan bononun tanzim tarihinin de ortada olduğunu, müvekkilin davacı nezdinde işbu bono alacağının dışında cari hesap ilişkisinden kaynaklanan hatırı sayılır düzeyde bir alacağı bulunduğunu, davacının uluslararası bir düzeyde şirket olduğunu iddia ettiğini, huzurdaki davanın kesin olarak reddinin gerektiğini, bu konuda İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/944 Esas sayılı sunmuş olduğu cevap layihalarının bir örneğinin Mahkemeye sunulduğunu, imza inkarı dışındaki tüm iddiaların aynı olduğunu, davacı borçlu şirketin tüm talepleri yönünden davasının reddini, kötüniyetli itirazı davası nedeniyle asıl alacağın %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı borçlu şirketin üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/10/2018 tarih ve 2014/260 Esas – 2018/962 Karar sayılı kararında; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı şirket, dava konusu 20.06.2013 vade tarihli 107.313,26 TL bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığını, bu bonoya dayanarak yapılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davacı şirket, dava konusu borcu ve bonodaki imzaların şirket yetkililerince atılmadığını idda ettiğinden, dava konusu bono üzerinde ATK Fizik ve İhtisas Dairesinde imza incelemesi yapılmış, Fizik İhtisas Dairesinin 05.06.2018 tarihli raporunda, bonodaki imzanın şirket yetkilisi …’e ait olduğu tespit edilmiştir. Davacı, şirket yetkilisi …’in imza yetkilerinin kaldırıldığını, bu itibarla dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadığını belirtmişsede, bononun düzenleme tarihi itibariyle, … davacı şirketin yetkilisi olduğundan ve bonodaki imza …’in eli ürünü olduğundan davanın reddine ve davacı tarafından kötü niyetli olduğuna dair dosyada somut bir delil olmadığından, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek…”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalı şirket tarafından müvekkili firma aleyhine 20/05/2013 tanzim tarihli, düzenleyeni müvekkili şirket ve lehtarı davalı şirket olan 20/06/2013 vade tarihli, 107.313,26.TL bedelli senet ile ilgili olarak İstanbul 43. ATM 24/01/2014 tarih ve 2014/335 D.iş sayılı ihtiyati haciz kararına istinaden ve talebe binaen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, müvekkiline kambiyo senetlerine müstenit örnek 10 ödeme emri tebliğe çıkarıldığı, TK 35.maddesine göre kesinleştiğini, müvekkili firmanın davalı şirketten herhangi bir sebeple senetten doğan hiçbir borcu bulunmadığını, Müvekkilinin “… Mah. … Cad. … No…./… Blok K…. D:… Beylikdüzü İSTANBUL” adresinde plastik ve kauçuk alanında faaliyet gösteren uluslar arası çapta şirket olduğu, takibe konu senedin düzenlendiği tarihte ortaklardan … aynı zamanda 20/01/2011 tarihinden itibaren 5 yıl süreyle münferiden imza yetkisi bulunan şirket müdürü olduğu, bu konuda imza sirkülerini biraz ettiklerini, …’in yetkisini kullanarak kardeşi …’i şirket adına her türlü işlemi yapmak üzere tevkil ettiği, her ne kadar şirketin resmi ortaklarından birisi … gözükse de şirketin asıl hissedarı … olduğunu, …’in aynı zamanda o tarihlerde kurulan davalı … İnş. Taah. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin de yetkilisi olduğunu, … adlı şahsın almış olduğu vekaletname ve imza beyannamesi ile çeşitli tarihlerde şirket adına bir takım işlemler yaptığını, …’in müvekkili firma adına daha bir çok işleme imza attığını, vekalet yetkisini kötüye kullanarak müvekkili firma adına yapılan işlemler karşılığında tahsil etmiş olduğu paraları müvekkili firmanın hesabına değil, yetkilisi bulunduğu şirket hesaplarına aktardığını, müvekkili firmanın perakende satış işlemleri olmamasına rağmen …’in … Bahçeşehir Şubesinden şirket adına POS cihazı aldığı ve muhtelif tarihlerde kendisine ait kredi kartlarından peşin satış işlemlerini gerçekleştirerek müvekkili firmayı zarara uğrattığını, … adlı şahsın yapmış olduğu hukuka aykırı işlemlerin fark edilmesi üzerine müvekkili firmanın …’in münferiden noterden vekaletname ile imza yetkisini kaldırarak şirket adına yapılacak işlemlerde … ile birlikte ortaklardan …’in müştereken tevkil ettiği, yani yapılacak işlemlerde 2 kişinin imzasının şart kılındığını, dolayısıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü dosyasında takibe konu senette atılan imza …’e ait olduğu, …’in de şirketi borçlandırma yetkisi bulunmadığı, takibe konu senetle ilgili müvekkili tarafından alınmış herhangi bir para, mal ve hizmet bulunmadığı, tarafların ticari defterlerinde böyle bir senet kaydı olmadığı gibi kesilmiş bir faturada bulunmadığını, Bunun üzerine müvekkili yetkilisi … imzasıyla düzenleme Şeklinde Azilname ile …’in tüm yetkilerinin geri alındığını, daha sonra müvekkili şirketin 17/06/2013 tarih 12099 yevmiye sayılı ortaklar kurulu kararıyla …’in müdürlük sıfatını sona erdirdiği, …’in müdürlük sıfatı sona ermesine ve imza yetkisi elinden alınmasına rağmen durmadan geçmiş tarihlere yönelik senetler tanzim edip müvekkili firmayı davalı şirket lehine borçlandırma yoluna gittiğini, takibe konu senedi de bu şekilde yaptığı, takibe konu senetle ilgili bilirkişi incelemesi yapılırsa maddi gerçek ortaya çıkacağı, kaldı ki müvekkili firma o tarihten bu yana faaliyetleri durduğu ve hiç kimseyle ticari münasebetleri, alışverişleri olmadığını, Müvekkili şirketin icra dosyasından borçlu olmadığının esaslı bir biçimde tespiti için açmış oldukları davanın yeterince incelenmeden reddedildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kıymetli evraktan kaynaklı (bono) İİK 72.Maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı dava dilekçesi ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü dosyasında takibe konu senette atılan imzanın …’e ait olduğu, …’in de şirketi boçlandırma yetkisi bulunmadığını, takibe konu senetle ilgili müvekkil tarafından alınmış herhangi bir para mal ve hizmet bulunmadığını, tarafların ticari defterlerinde böyle bir senet kaydı olmadığı gibi kesilmiş bir faturada bulunmadığını, bu nedenlerle müvekilin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitini, dosyaya ilişkin icra takibinin iptalini, icra takibinin yargılama sonuna kadar tedbiren durdurulmasını, haksız takip nedeniyle asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminatın davalıdan alınarak müvekkile verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile, müvekkilinin takibin dayanağı olan bono nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunun kesin olduğunu, davacının huzurdaki davayı açmaktaki amacını anlamanın müvekkil şirket açısından mümkün olmadığını, diğer davalarda olduğu gibi huzurdaki davada da aslı astarı olmayan ve ayrıca yasal bir değeri de olmayan anı iddiaların tekrarlanıp durulduğunu, davacının hangi tarihte ve kim tarafından temsil olunduğu yetkisinin kim olduğunun ticaret sicil kayıtlarında açıkça görüldüğünü, takibin dayanağı olan bononun tanzim tarihinin de ortada olduğunu, müvekkilin davacı nezdinde işbu bono alacağının dışında cari hesap ilişkisinden kaynaklanan hatırı sayılır düzeyde bir alacağı bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlığa ilişkin olayları anlatma taraflara, hukuki tasvif ile davanın niteliğinin tespiti mahkemeye aittir. HMK.nın 141. mad.’si gereği taraflar, dilekçe teatisi aşamasında iddia ve savunmalarını serbestçe genişletebilme ve değiştirme hakkına sahiptirler. Ön inceleme duruşmasında neler yapılacağı HMK.nın 140.mad.’sinde düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre, tarafların iddia ve savunmalarına göre uyuşmazlık tutunakla tesbit edilerek hazır bulunan taraflarca imzalanır ve tahkikat işlemleri bu tutanak esas alınmak suretiyle yürülür. Somut olayda, mahkemece yapılan 12/10/2015 tarihli ön inceleme duruşmasında;” Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının takibe konu senetteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmaması nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu,” şeklinde belirlendiği ve tutanak altının davacı ve davalı vekili tarafından imzalandığı anlaşılmıştır. Mahkemece ön inceleme duruşmasındaki uyuşmazlık tesbitine göre, davaya ve icra takibine konu bonodaki keşideci imzasının keşideci şirket yetkilisine ait olup olmadığının tesbiti yönünden İstanbul ATK Fizik ve İhtisas Dairesinde imza incelemesi yaptırılmış, Fizik İhtisas Dairesinin 05.06.2018 tarihli raporunda, bonodaki imzanın şirket yetkilisi …’e ait olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece, davacı tarafça, şirket yetkilisi …’in imza yetkilerinin kaldırıldığını, bu itibarla dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadığını belirtmişse de, bononun düzenleme tarihi itibariyle, …’in davacı şirketin yetkilisi olduğu ve bonodaki imzanın da …’in eli ürünü olduğu gerekçesiyle HMK 146 mad. Kapsamında uyuşmazlık tespitine göre esasa etkili deliller toplanıp uyuşmazlığın çözümü yönünde kanaat oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Dava, bono nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. HUMK’nun 290 (HMK’nun 201) maddesi uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak nitelikte bulunan hukuki işlemler tanıkla ispat olunamaz. Başka bir anlatımla, senede karşı ileri sürülen iddiaların yazılı delille kanıtlanması gerekmektedir. Davacı şirkete ait dosya arasında bulunan sicil kayıtları incelendiğinde, Davacı şirketin 20/01/2011 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıt edildiği, ana sözleşmenin tescil tarihinin 20/01/2011 tarihi olduğu, şirket ortaklarının …, …, … olduğu, Şirket ortaklarından …’in kuruluşdan itibaren ilk 5 yıl için şirketi temsil ve ilzama münferiden yetkili kılındığı, 14/06/2013 tarihli ortaklar kurulu kararıyla …’in müdürlük sıfatının sona erdirildiği, bu kararın 20/06/2013 tarihinde ticaret sicile tescil ettirildiği ve 26/06/2013 tarihli TTSG. İle ilan edildiği anlaşılmıştır. Davaya ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasındaki takibe konu bono incelendiğinde; keşideci davacı şirket tarafından 20/05/2013 tarihinde düzenlendiği, vade tarihinin 20/06/2013 tarihi olup 107.313 TL. Bedelli bononun davalı şirket lehine nakden olarak düzenlendiği anlaşılmıştır. Dava konusu bonoda ki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olduğu tesbit edilmiştir. Bir davada ileri sürülen vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf o vakıayı ispat etmelidir (TMK m.6). Davacı, dava konusu bononun davacı şirket yetkilisi …’in yetkilerinin davacı şirket tarafından kaldırıldığı tarihten sonra geçmiş tarihli olarak düzenlendiğini ve bedelsiz olduğunu ileri sürmüştür. Tarafların ticari defterleri somut davada incelenmemiş isede; davacı tarafından davalı aleyhine Edirne 2 AHM.nin 2014/3 Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında, tarafların ticari defterleri incelenmek suretiyle alınan rapor ve ek rapora göre, davacı kendi ticari defterlerine göre davalı şirketten 42.936,74 TL. Cari hesap alacağı olduğu tesbit edilmiş ise de davalı şirket tarafından yapılan ödemelerin davacı şirket tarafından muhasebe kayıtlarına işlenmediği, davacı şirketin çoğu ödemeleri muhasebeleştirmemesi nedeniyle alacaklı olmadığı belirtilmiş olup mahkemece yapılan yargılama sonucunda da 26/12/2014 tarihinde davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Dava konusu bono nedeniyle davacı, davalıya borçlu olmadığını ileri sürdüğüne göre, davacı tarafından imzalanan bononun bu bedelsizlik iddiasının davacı tarafça ispatlanması gerekmektedir. HMK’nın 201. maddesi gereğince yazılı bir belgeye (senede) bağlanmış olan iddiaya karşı def’i olarak ileri sürülen hususların yazılı delille ispatlanması gerekmektedir. Davacı tarafından ileri sürülen hususların tanıkla ispatı mümkün değildir. Davacı tarafça iddia edilen hususların yazılı delille ispat edilemediği dosya kapsamı itibariyle tesbit edilmiş olup İDM.ce verilen davanın reddi kararının dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 24/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.