Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/538 E. 2021/218 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/538 Esas
KARAR NO: 2021/218 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2018
NUMARASI: 2014/704 Esas 2018/1179 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı … A.Ş.’nin, Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile yeniden yapılandırılarak genel müdürlüğe bağlı bir müessese haline getirildiğini, ancak 05.04.1994 tarihli ekonomik istikrar kararları çerçevesinde … Fabrikalarının kapatılmasına karar verildiğini, bu karar neticesinde fabrikada örgütlü bulunan … Sendikası çalışanları ve tüm yöre, halkının gösterdiği ve kamuda oluşan tepkiler neticesinde dönemin hükümeti ile yapılan görüşmeler sonrasında özelleştirme kapsamında … fabrikalarının … A.Ş.’ne devrinin kararlaştırıldığını ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile … A.Ş. Müteşebbis Heyeti tarafından 30.03.1995 tarihinde imzalanan sözleşme ile devir şartları hükme bağlanarak özelleştirmenin gerçekleştirildiğini ve … Fabrikalarının … A.Ş. tarafından 1 TL sembolik değer ile devir alındığını, özelleştirme sonucunda, davalı … A.Ş.’ne, davalı … A.Ş.’nin de aralarında bulunduğu 3 ailenin mensuplarının hakim hissedar olarak yer aldığını, hakim hissedar pozisyonundaki kişilerin elindeki şirket hisseleri ile şirketi halka açık şirket olmaktan çıkarıp bir aile şirketi haline dönüştürdüklerini, kendi hakim pozisyonda oldukları şirketlere ihaleler vererek müvekkili şirketi ticari anlamda telafisi imkansız zararlara sürüklediklerini, davalı … A.Ş.’nin, tümü halka açık bir ortaklık olduğunu, … A.Ş.’nin yönetim kurulu üyelerinin 3 ailenin mutabakatı ile seçildiğini ve yapılan genel kurullarda TTK 334. ve 335.madde yetkileri alınmak suretiyle davalı … A.Ş. ile birlikte hareket etme neticesinde müvekkili ve başka şirketin daha yüksek birim fiyattan … A.Ş.’den kütük demiri alma talepleri olmasına rağmen, kendi hakim pozisyonunda olan şirketlere fiyat listeleri adı altında daha düşük birim fiyatından liste fiyatları düzenleyerek satış yapıldığını, ayrıca ticari teamül ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak … A.Ş.’den daha önce siparişe bağlayan müvekkile ait siparişin teslimatı bekletilerek, kendi hakim pozisyonda olan şirketlere daha sonra siparişe bağlanmasına rağmen hem öncelikli hem normal kısım adı altında teslimatlar da bulunmak suretiyle halka açık ortaklığın karını erittiğini, her iki davalı şirketin ticaret sicil kayıtları istenildiğinde davalı … A.Ş.’nin yönetiminde bulunan kişilerin diğer davalı … A.Ş.’nin hakim ortakları olduğunun görüleceğini, davalı … A.Ş. yönetimindeki kişilerin SPK’na muhalefet etmek suretiyle örtülü kazanç elde ederek davalı … A.Ş.yi zarara uğrattıklarını, SPK’nın tespiti neticesinde elde ettikleri menfaati iade etmek zorunda kaldıklarını, aynı yönetim kurulu üyelerinin bu tarihte de görevde bulunduklarını, davalı … A.Ş.’nin bu kişilerle menfaat çatışmasına girdiğini ve bu kişiler ve firmalar aleyhine tazminat davaları açtıklarını, daha sonra bu kişilerin … A.Ş.’nin yönetimini ele geçirerek davaları geri çektirdiklerini, SPK’nun yönetim kurulu üyelerinin hakim hissedar oldukları firma yetkilileri hakkında örtülü kazanç aktarımı nedeni ile suç duyurusunda bulunması üzerine Karabük 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2004/449 Esas, 2005/86 Karar sayılı dosyası ile dava açıldığını, işbu dosya celp edildiğinde dosyada mübrez denetleme raporu ve Karabük Savcılığınca yaptırılan bilirkişi incelemesi ile haklılıklarının kanıtı olan delillerin açıkça görüleceğini, davalı … A.Ş.’nin üretimlerini inşaat demiri ve kütük demir olarak yaptığını, davalı …’in üretimini gerçekleştirdiği inşaat demiri ve kütük demiri Fiyat Listeleri açıklamak suretiyle yaptığını, bu fiyat listeleri düzenlenmek suretiyle yapılan satışların %80’inin davalı … A.Ş. ve birlikte hareket ettikleri yönetim kurulunun diğer üyelerine ait firmalara yapıldığını, satış yapılan fiyat listelerinin incelendiğinde mevzuat hükümlerine ve özellikle kamuoyuna duyurulan hususlara riayet edilmediğinin görüleceğini, davalı … A.Ş.’nin bu suretle menfaat temin ettiğini, müvekkilinin ise telafisi imkansız zararlar içine girdiğini, mahkemece davalı … A.Ş.’nin ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesi neticesinde beyanlarının haklılıklarının ortaya çıkacağını, davalı … A.Ş.’nin yönetiminde olan kişilerin kurdukları aile şirketleri üzerinden davalı … A.Ş.’nin üretimindeki kütük demirini diğer davalı … A.Ş.’ye vererek haksız rekabet ve neticesinde haksız kazanç elde ettiklerini, 27.05.2005 tarihli 10. Olağan Genel Kurul toplantısında alınan 12. No.lu genel kurul kararında; “Şirketimizin Ray-Profıl haddehanesi yatırımının finansmanında kullanılmak üzere ortaklarımıza ait şirketimiz hisse senetlerinin öncelikli mal teslimat hakkı karşılığı hisse senetlerinin teminat olarak kullanılması görüşülerek, üretimin %50 si oranında öncelikli mal teslimatı karşılığı hisse senetlerinin teminat olarak kullanılması için gerekli işlemleri yapmak üzere Yönetim Kuruluna yetki verilmesine oy birliği ile karar verildi” şeklinde genel kurul kararı tesis edildiğini, bu metinden açıkça anlaşılacağı üzere yatırım finansmanında ortakların hisse senetleri teminat olarak kullanılması dolayısıyla bu gerçek veya tüzel kişilere üretimin %50 si oranında öncelikli mal teslimatı hakkı tanındığını, bunun sebebinin ise Ray-Profıl haddehanesi yatırımının finansman teminatlarının karşılanması olduğunu, bu genel kurul kararının fiyat olursa olsun öncelikle mal teslimatı hakkı içermediğini, öncelik hakkı demek eşit fiyatlarda tercih edilmek demek olduğunu, daha yüksek fiyatın verilmesi halinde dahi geçerli olduğunu iddia etmek veya her halde uygulanması gerektiğini söylemenin hukuk ile bağdaşmayacağını, davalı şirket kayıtları, … A.Ş.’nin kütük demir ilan listeleri ve başkaca firmaların fiyat teklifleri incelendiğinde haklılıklarının sabit olacağının görüleceğini, davalı … A.Ş.’nin 27.05.2005 tarihli kararında bu şartları yerine getiren firmalara yani hisse senetlerini bloke eden firmalara üretimin diğer %50 sine de talep olacakları ve orada da hak iddia edecekleri şeklinde düzenleme bulunmadığını, bu hakkın üretimin %50sinde tanındığını, Karabük ilindeki haddehanelerin hızla kapanması ve işsizliğin ortaya çıkmasının temel sebebinin bu haksız satış politikası nedeniyle eşit şartlara haiz haddehanelere davalı … AŞ.’nin üretim malı demirin verilmemesi ile haksız rekabet ortamını oluşturduğunu, davalı … A.Ş.’nin genel kurulunda TTK 334 ve 335 yetkilerinin aynı kişilere verilen yetki neticesinde şirkette SPK tarafından yapılan denetimde Örtülü Kazanç elde edildiğinin tespit edildiğini, SPK denetleme raporu uyarınca davalılar hakkında Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı 2011/5277 soruşturma no.su ile tahkikatın devam ettiğini, her iki davalı şirket yetkililerinin şüpheli sıfatı ile dosyada yer aldığını, davalıların haksız ve hukuksuz eylemleri neticesinde müvekkili şirketin ticari taahhütlerini vaktinde yerine getiremediğini ve ticari itibarının zedelendiğini, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile davalıların haksız rekabet ve fiilinin tespit ve menine, müvekkilinin uğramış olduğu zararın şimdilik 30.000,00 TL’sinin haksız eylemlerinin gerçekleştiği tarihten itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, davacının iddia ettiği gibi … A.Ş.’nin kendi sektöründe tekel olmuş bir kuruluş olmayıp, Türkiye’nin toplam çekil üretiminin yaklaşık %4’ünü üreten bir kuruluş olduğunu, davacının … A.Ş.’den daha büyük bir şirket olduğunu, … fabrikasının kapatılma kararından sonra çalışanların, yöre halkı ve sanayicilerin … A.Ş.’yi kurduklarını ve fabrikayı özelleştirme idaresinden devraldıklarını, … A.Ş.’nin hisselerinin tamamının 1998 yılında hamiline yazılı hale getirilip İstanbul Menkul Kıymetler borsasına kote edildiğini, bu tarihten itibaren tüm hisse senetlerinin borsada işlem görüp el değiştirdiğini, halende borsada işlem gördüğünü, … A.Ş.’nin tüm genel kurullarının ana sözleşme hükümlerine uygun olarak SPK ve Sanayi Ticaret Başkanlığı denetiminde gerçekleştirildiğini ve yasal düzenlemelere uygun olarak genel kurul kararları alındığını, işbu davadaki maddi vakıaların TTK da düzenlenen haksız rekabet hükümleri çerçevesinde değerlendirilemeyeceğini, genel kurullarda yönetim kurulu üyelerine TTK 334 ve 335 madde yetkilerinin genel kurulun iradesine uygun olarak verildiğini, davacının … A.Ş.’nin ticari gereklere uygun olarak yönetilmesinden rahatsızlık duyduğunu, müvekkili şirketin yönetim kurulu başkanı … ve başkan vekili … aleyhine örtülü sermaye aktarımı suçlaması ile açılan Karabük 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2004/449 Esas sayılı dava sonunda beraat ettiklerini, kötü ekonomik durumda kurtulması için yeni yatırım gerekleri kapsamında haddehanesi kurulmasına karar verildiğini, yatırımın fınansmanındaki zorluklar, şirket gayrimenkulleri üzerindeki hacizler nedeniyle … A.Ş.’nin ortaklarına ait hisse senetlerinin teminat olarak kullanılmasına, bu şekilde hisse senedini teminat olarak veren ortaklara üretimin %50 lik kısmının öncelikli olarak teslimatının yapılmasına karar verildiğini, bu uygulama için SPK’dan gerekli izin ve görüşlerin alınarak genel kurulda karara bağlandığını, diğer davalı … A.Ş. de bütün ortaklara açık bu uygulama kapsamında elinde bulunan hisse senetlerini … A.Ş. nin kullandığı kredinin teminatı olarak …’ya rehin verdiğini ve … A.Ş. tarafından açıklanan fiyat listelerine göre siparişlerini verdiğini ve öncelikli mal teslimatı uygulamasından faydalandığını, … A.Ş. hisse senedini teminat olarak verdiğini, diğer tüm … A.Ş. ortakları ile eşit şartlarda uygulamadan faydalandığını, üretimin diğer %50 lik bölümünün ise … A.Ş. nin tüm müşterilerine açık olduğunu, … A.Ş nin diğer tüm müşteriler ile eşit şartlarda üretimin bu bölümü içinde sipariş verdiğini, diğer davalı … A.Ş.’ne eşit hukuki konumdaki diğer firmalardan farklı hiçbir uygulamanın yapılmadığını, mal teslimine ilişkin uygulamanın rekabeti ihlal ettiğine dair davacı firmanın şikayetleri üzerine yapılan Rekabet Kurumu incelemesi sonucunda şikayetlerin reddine karar verildiğini, davacının öncelikli mal teslimi uygulaması nedeniyle siparişlerin geç teslim edildiği ve zarara uğradığı yönündeki iddiaları ile … A.Ş. aleyhine açtığı Karabük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/29 Esas sayılı kararı ile reddedildiğini ve bu kararın Yargıtay’ca onandığını, SPK raporunda isnat edilen haksız rekabet eyleminin bulunmasının zorunlu maddi unsurlarının olmadığının ayrıntılı olarak izah edildiğini, … A.Ş.’nin … A.Ş. ile ticaret yapması ve diğer firmalara göre daha fazla sipariş vererek mal almasının hukuka ve kanuna aykırı olmadığını, serbest piyasa ekonomisi içinde son derece doğal bir durum olduğunu, … A.Ş.’nin istediği firmadan mal almakta serbest olduğunu, bunun aksinin iddiasının bizzat rekabetin engellenmesi olduğunu, davacının aynı … A.Ş. gibi … A.Ş. satış politikaları kapsamında … A.Ş.’ye sipariş verebildiğini, dosyaya ibraz edilen ve davacı yanca davası yönünden dayanılan SPK raporunun hukuki ve mantıki temel dayanaklardan yoksun kendi içinde türlü çelişkiler barındıran bilgisiz ve ilgisizce düzenlenmiş hukuken itibar edilmeyecek nitelikte olduğunu ve kabul etmediklerini belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; … A.Ş.’nin sadece kütük üretimi ile kar elde etmesinin mümkün olmadığının anlaşılması üzerine yeni yatırımlar yapılması ve yeni ürünlerin imal edilerek farklı piyasalarda da etkin olunması zarureti doğduğunu, bu kapsamda kredi ihtiyacı ile karşı karşıya kaldığını ve bazı ortakların hisselerini rehin verdiğini, fakat gerekli kredi ihtiyacı sağlanamadığından, müvekkili şirket tarafından kredi tedarikinin sağlandığını, hisselerini rehin veren ortakların … A.Ş.’nin gelişmesi ve piyasada etkin bir rol oynayabilmesi amacıyla yapmış oldukları bu özveri nedeniyle, günlük kütük üretiminin sadece %501ik kısmında liste fiyatları üzerinden öncelikli teslimat alma hakkı tanındığını, müvekkili şirketin o zamanki yönetim kurulu başkanı …’in kendisine tanınan öncelikli mal alım hakkını, yönetim kurulu üyesi olduğu müvekkili şirkete devrettiğini ve bu kapsamda müvekkili şirketin … A.Ş.’den öncelikli kütük alımı yaptığını, müvekkilinin kütük dışında başka hiçbir ürün almadığını, 2011 yılında kredi borçlarının kapanması sonucunda ortaklara öncelikli alım hakkı verilmesine neden olan sebep ortadan kalktığından öncelikli alım hakkı uygulamasına son verildiğini, davacı şirket ve benzeri haddehane ve demir tüccarlarının, … A.Ş. ve müvekkili şirket aleyhine SPK nezdinde inceleme başlatılmasına neden olduğunu, ceza davaları açılması için suç duyurusunda bulunduklarını, Rekabet Kurumu nezdinde rekabete aykırılık dolayısıyla inceleme yapılmasına neden olunduğunu, SPK tarafından yapılan incelemeler sonucunda … A.Ş.’nin uyguladığı sistemin SPK mevzuatına aykırı olmadığının saptandığını, davacı vekilinin tekel teşebbüs nitelendirmesinde bulunduğu davalı … A.Ş. Türkiye pazarı genelin %5,34 gibi çok ufak bir pazar payına sahip olduğunu, davalı şirketin pazarda hakim durumda olmadığının Rekabet Kurulu Pazar payı analiz ölçütleri ile çok açık bir şekilde izah edildiğini, davacı şirket tarafından ikame edilen dava ve diğer hukuki girişimlerin olumsuz sonuçlanarak reddedildiğini ve kesinleştiğini, davacı şirket tarafından öncelikli mal teslimi uygulaması sebebi ile siparişlerinin geç teslim edilerek zarara uğratıldığı iddiası ile … A.Ş. aleyhine açılan Karabük Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/29 Esas, 2008/149 Karar sayılı kararı ile reddedildiğini ve Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, aynı şekilde Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/98 D. İş 2010/100 D. İş. Karar sayılı tespit talebi çerçevesinde tanzim edilen bilirkişi raporunda davacı şirketin uygulama sonucunda herhangi bir zararı bulunmadığa ve zarar görmediğinin tespit ve değerlendirmesinde bulunulduğunu, … A.Ş.’nin kütük demiri tedariki konusunda alıcılar için ikame edilemez eşi veya benzeri bulunmayan nitelikte bir sağlayıcı olmadığı, pazarda aktif ve faal olarak üretime devam eden çok sayıda üretici, ihracat ve ithalatta bulunan şirket olduğunu, kütük demirinin mahiyeti gereği … A.Ş.’nin asıl faaliyet ve üretim alanı açısından ara ürün niteliğinde olduğunu, … A.Ş.’nin söz konusu ürünün asıl tedarikçisi olmadığını, piyasada çok sayıda aktörün bulunması dolayısıyla opsiyonların davacı şirket açısından yaklaşıldığında fazlasıyla sağlandığı, öncelikli mal alımının ise günlük üretim fazlasının sadece %50si ile sınırlı olduğunu, bu itibarla … A.Ş.’nin başlattığı ve davaya konu edilen prosedürün haksızlığa ve rekabet düzenini etkileyecek herhangi bir uygulamaya sebebiyet verme ihtimalinin dahi düzenini etkileyecek herhangi bir uygulamaya sebebiyet verme ihtimalinin olmadığını, SPK raporunda da belirtildiği gibi davacı şirketin başka bir çok kaynaktan, ithalat da dahil kütük demiri satın alabildiği gibi kendisinin de kütük demir üretiminde bulunduğunu, müvekkili … A.Ş.’nin davalı … A.Ş. ile ortak olmadığını, SPK raporunun haksız rekabete dair değerlendirmelerini içeren kısmının kendi içerisinde çelişkili olduğunu, bağlayıcı etkisi olmadığını ve dikkate alınmaması gerektiğini, davacı şirketin aynı iddialarla başvuruda bulunduğu Rekabet Kurulu soruşturma açılmamasına yönelik verdiği red kararı gerekçesi ile somut olayda ileri sürdükleri tüm savunmalarını desteklediğini, davacı vekilinin hukuki dayanaktan yoksun ve gerçek dışı itham ve iddialarının dava konusu ile ilgisinin bulunmadığını belirtmiş olup, usule dair itirazları gözetilerek gereğinin yapılmasına ve eksikliklerin giderilmesine, davanın zamanaşımına uğradığı yönündeki esaslı açıklamaları gözetilerek ön inceleme duruşmasının tamamlanmasını müteakip HMK’nun 142. maddesi gereğince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, mahkemenin takdirinin bu yönde olmaması, zamanaşımı itirazının nihai kararla birlikte değerlendirilmesi halinde ceza davasının sonucunun beklenmesine, haksız rekabet ve destekleyici diğer argümanları doğrultusunda dayanak yapılarak hukuki gerekçeler etrafında haksız olarak ikame edilen davanın fazlaya ilişkin diğer tüm talepler ile birlikte esastan reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/11/2018 tarih VE 2014/704 Esas – 2018/1179 Karar sayılı kararında; “…Mahkememizce tarafların bildirmiş oldukları deliller toplanarak uzman bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır. Toplanan tüm deliller uyarınca; davalılardan … AŞ’nin özelleştirildikten sonra ticari faaliyetine devam edebilmesi için kredi ihtiyacının zorunlu olduğu, şirkete ait taşınmazlar üzerinde hacizler olması nedeniyle bankaların kredi vermek için istediği teminatın taşınmazlar gösterilerek sağlanamadığı, bu nedenle davalı … AŞ’nin 27/05/2005 tarihinde genel kurul kararı alarak davalı … A.Ş. İle dava dışı iki ayrı şirkete ait hisseleri üzerine banka teminatı oluşturulması karşılığında bu şirketlere üretimin %50’si üzerinden ”öncelikli teslim hakkı” tanınasına karar verildiği, bu konuda SPK’dan görüş sorulduğu ve SPK’nın olumlu görüşü ve izni ile bu kararın hayata geçirildiği, bu uygulamanın rekabeti ihlal ettiğine dair davacı firmanın şikayetleri üzerine Rekabet Kurumu tarafından davacı şikayetinin reddine karar verildiği, yine davacının siparişlerin geç teslim edildiği ve bu nedenle zarara uğradığı iddiasıyla davalı … a.ş. Aleyhine açtığı davanın Karabük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/29 e. Sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonucunda reddedildiği ve kararın yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle banka kredisi teminatı amacıyla hisselerini rehneden 3 şirkete SPK onayıyla ürünlerin (banka kredisinin süresi ile sınırlı olarak) %50’si üzerinde erken teslim hakkı tanınması şeklindeki uygulamanın haksız rekabet niteliğinin bulunmadığı ve durumun yargı kararları, SPK kararı ve Rekabet Kurumu kararları ile de sabit olduğu anlaşıldığından yerinde olmayan davanın reddine karar verilmiştir…”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin davadaki talepleri, deliller toplanmadan ve dava dosyasındaki deliller yok farz edilmek sureti ile usul ve yasaya aykırı olarak ret kararı verdiğini, Dava dosyasına sunulu bilirkişi raporları hukuki ve bilimsel olmaktan çok uzak ve kanun metinlerinin tekrarından ibaret olduğunu, Davadaki ihtilaf, maddi vakıalar yanlış değerlendirildiği, ilk derece mahkemesi dava dosyasında maddi vakıa ve tartışılan ihtilaf yanlış ve hatalı değerlendirilmesi neticesinde karar tesis edildiğini, İlk derece mahkemesi dosyasında dava TTK uyarınca açılmış bir haksız rekabet davası olduğu, Rekabet Kurumu kararının davanın reddi gerekçesi olarak sunulması davanın yanlış değerlendirildiğinin ve farklı hukukları koruyan Kanunların karıştırıldığının göstergesi olduğunu, bu durumun dava konusu ihtilafa yanlış hükümlerin uygulandığının göstergesi olduğunu, İlk derece mahkemesi kararında öncelikli mal teslimatı ile ilgili beyan edilen hususlar ve sunulan gerekçeli tümden hatalı olduğu, öncelikli mal teslimatı uygulamasını yanlış değerlendiren ilk derece mahkemesi hatalı gerekçe ile davadaki taleplerini reddettiğini, İlk derece mahkemesinin dava dosyasına sunulan ve bağımsız ve özerk kurum Sermaye Piyasası Kurulu tarafından davalı … A.Ş.’de yapılan inceleme neticesinde oluşturulan davanın mesnedi 29/08/2012 tarihli denetim raporunu yok saydığı, sermaye piyasası kurulunun hazırladığı denetleme raporu kararın gerekçesinde tartışılmadığı, Sermaye Piyasası Kurulu raporu yokmuş gibi karar oluşturulduğunu, İlk derece mahkemesinin davada delilleri toplanmadan, gerekli incelemeler yapılmadan karar verildiğini, eksik inceleme ile oluşturulan kararın yasaya açıkça aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesinin yargılama sürecinde delilleri toplamadığını, incelemeleri yapmadığını, teknik inceleme bu davanın olmazsa olmaz unsuru olduğunu, bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, yani teknik veriler değerlendirilmeden, deliller toplanmadan karar verilmesinin açıkça hukuk ihlali olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haksız rekabetin tespiti ve men’i ile davacının bu nedenle uğramış olduğu zararın tahsili amacıyla açılmış tazminat davasıdır. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, davalıların davacı şirket aleyhine haksız rekabette bulunup bulunmadıkları, eylemlerinin TTK anlamında haksız rekabet teşkil edip etmediği, haksız rekabet teşkil ediyorsa davacının davalılardan haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürdüğü eylemlerin menini ve tazminat talep edip edemeyeceği edebilirse miktarı noktasında olduğu tesbit edilmiştir.Davacının dava dilekçesinde haksız rekabet olarak ileri sürdüğü iddialar; Davalı … AŞ’nin 27.05.2005 tarihli genel kurulunda hisselerini bloke eden ortaklara, üretimin %50’sini almada öncelik hakkı tanıyan kararın, ortaklık yönetiminde söz sahibi olan firmalar lehine kullanıldığı, müvekkilinin daha yüksek tutardan fiyat teklif vermesine karşın bu tekliflerin kabul edilmediği, Davalı … AŞ’nin siparişlerini geciktirdiği, Ortaklık yönetiminde söz sahibi olan ortaklara fiyat ve teslimat şartlarında avantaj sağlanarak örtülü kazanç aktarıldığı, eTK m. 334 ve 335 uyarınca rekabet izni verilen yönetim kurulu üyelerinin, … AŞ’deki bilgileri kullanarak kendi yönetimi altında bulunduğu diğer şirketlere (işbu dava açısından … A.Ş’ye) aktarıldığı, böylelikle avantaj sağlandığı, böylelikle haksız rekabet edildiği yönündedir. SPK. Tarafından , … yönetim kurulu üyesi …’a ait … Ltd Şti ve diğer sanık …’in ortağı olduğu … AŞ’ye 2002-2003 yıllarında yapılan satışlarda diğer müşterilerden farklı olarak blokeli vadeli çek alındığı dolayısıyla vadeli satış yapıldığı; vade tarihi dikkate alınmadığından geçen süre için faiz uygulanmadığı; diğer şirketlerin peşin alım tekliflerinin dikkate alınmadan bu iki şirkete vade imkanı tanındığı, ileri sürülerek suç duyurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. Karabük Cumhuriyet Başsavcılığının 14/05/2013 tarih ve 2013/841 Esas sayılı iddianamesi ile; davalı şirket yöneticileri sanıklar hakkında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa Muhalefet suçundan TCK.nun 60/1,2,3,4.maddesi delaletiyle 6102 sayılı yasanın 63/1.maddesi sevki ile cezalandırılması istemi ile Karabük Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/531 E. sayılı dosyası ile, kamu davası açıldığı, Haksız Rekabet Suçuna ilişkin yargılama neticesinde Karabük Asliye Ceza Mahkemesi’nce 04/11/2015 tarih ve 2013/531 E. – 2015/639 Karar sayılı kararı ile;” 1-) Her ne kadar sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … hakkında katılanlara karşı haksız rekabet suçundan eylemlerine uyan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 54/1,2. maddesi delaletiyle 55/1-a-2-5, d, e, f-1-2, 62/1-a, 5237 sayılı TCK’nın 43/1, 53/1, 5237 sayılı TCK’nun 60/1,2,3,4. maddesi delaletiyle 6102 sayılı yasanın 63/1. maddesi (katılan sayısınca iki kez) uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmaları istemi ile kamu davası açılmış ise de sanıkların eylemlerinin üzerlerine atılı suçun unsurlarını oluşturmadığından atılı suçtan CMK. 223/2-a maddesi uyarınca AYRI AYRI BERAATLERİNE, 2-) Her ne kadar … A.Ş, … A.Ş, … A.Ş, … A.Ş. şirketleri hakkında 5237 sayılı TCK’nun 60/1,2,3,4. maddesi delaletiyle 6102 sayılı yasanın 63/1. maddesi gereğince güvenlik tedbirleri uygulanması için kamu davası açılmış ise de, yasal şartları oluşmadığından AYRI AYRI TÜZEL KİŞİLER HAKKINDA GÜVENLİK TEBİRİ UYGULANMASINA YER OLMADIĞINA, ” yönelik karar verildiği ve verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 2017/5904 E. 2018/6312 K. sayılı kararı ile onandığı tesbit edilmiştir. Davacı tarafın aynı iddialar ve hukuki nedenler ile, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/902 E. sayılı dosyası ile … A.Ş. ile işbu davanın davalısı … AŞ. Aleyhine, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/468 E. sayılı dosyası ile … AŞ ile iş bu davanın davalısı … AŞ. Aleyhine dava açıldığı, bu dosyalarda yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 2014/468 E.- 2015/582 K. sayılı kararın Davacının temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05.06.2017 tarih ve 2015/15770 E. – 2017/3356 Karar sayılı kararıyla yerel mahkeme kararının onandığı ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Rekabet Kurulu davacı … AŞ’nin başvurusu üzerine 2010/1-313 sayılı dosya kapsamında davalı ve dava dışı diğer şirketlerde incelemelerde bulunmuş ve sonuç olarak 07/09/2017 tarihli karar ile , davalı şirketlerin ve diğer şikayet edilen şirketlerin eylemlerinin 4054 Sayılı RKHK.nun 4 ve 6 maddelerini ihlal etmediklerine karar verildiği anlaşılmıştir. Bu tesbitlere göre davacı vekilinin Sermaye Piyasası Kurulu raporu yokmuş gibi mahkemece karar oluşturulduğuna yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Mahkemece, 10/04/2014 tarihinde ön inceleme duruşmasının yapıldığı, 1 nolu ara karar ile, HMK 140/5.maddesi gereğince tarafların delil listelerinde ve dilekçelerinde ileri sürüp celp edilmemiş delilleri varsa celbine karar verilip delillerin toplandığı anlaşılmıştır. Davacı vekili 19/02/2015 tarihli duruşmada;” Ceza yargılamasında sunduğumuz rapora itiraz üzerine yeniden rapor alınmasına karar verildi, bu kapsamda ceza dosyası derdesttir, bilirkişi incelemesi yapılsın, bu konuya ilişkin de yazılı beyanda bulunacağım, ” şeklinde beyanda bulunmuş olup davacı vekilinin bu beyanıda gözetildiğinde davacı vekilinin ilk derece mahkemesince yargılama sürecinde delilleri toplanmadan, incelemeler yapılmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Somut davada, Mahkemece deliller toplandıktan sonra önce talimat yoluyla ve daha sonra mahkemece belirlenen bilirkişiler eşliğinde inceleme yaptırılmak suretiyle rapor alındığı anlaşılmıştır. Davacı vekili 20/11/2018 tarihli duruşmada;” SPK raporunda aksi rekabetin gerçekleşmiş olduğu, gerekçeleriyle yer almıştır, bu rapor dosyada mevcuttur, dosyaya sunulan son rapor ara kararın gereğini yerine getirmeden düzenlenmiştir, SPK raporu ile son rapor arasında çelişki oluşmuştur, itirazlarımızı da inceleyecek yeni bir rapor alınmasını talep ederiz,” şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkemece 20/11/2018 tarihli duruşmanın ara kararı ile; Her ne kadar davacı vekili yazılı ve sözlü olarak yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiş ise de; dosyaya sunulan 09/07/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunun denetime elverişli, gerekli verileri içeren objektif bir rapor olduğu görülmekle, hukuki değerlendirme mahkememize ait olmak üzere yeniden rapor aldırılması yönündeki talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Yargılama sürecinde talimat yolu ile ve mahkemece seçilen bilirkişi heyetinden rapor alındığı anlaşılmaktadır. HMK 282 maddesinde” Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” şeklinde düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde davacı vekilinin teknik veriler değerlendirilmeden, hukuki ve bilimsel olmaktan uzak bilirkişi raporuna göre karar verildiğine yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte yukarıda belirtilen tesbitler gözetildiğinde davacı vekilinin araştırılacak hususlar tamamlanmadan, eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; Davacı vekili tarafından ileri sürülen diğer istinaf sebepleri yargılama aşamasında ileri sürüldüğü, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda ve yine davacı tarafından aynı iddialar ve hukuki nedenler ile, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/902 E. sayılı dosyası ile … A.Ş. ile işbu davanın davalısı … AŞ. aleyhine, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/468 E. sayılı dosyası ile … AŞ ile iş bu davanın davalısı … AŞ. Aleyhine açılan bu davalarda da aynı iddiaların değerlendirildiği, bu dosyalarda yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 2014/468 E.- 2015/582 K. sayılı kararın Davacının temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05.06.2017 tarih ve 2015/15770 E. – 2017/3356 Karar sayılı kararıyla yerel mahkeme kararının onandığı ve kararın kesinleştiği tesbit edilmekle, İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapor içeriğindeki tespitler de gözetilerek ilk derece mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.