Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/532 E. 2020/1217 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/532 Esas
KARAR NO: 2020/1217 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ (DENİZCİLİK VE İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
NUMARASI: 2015/582 Esas – 2018/263 Karar
TARİH: 28/06/2018
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili sigorta şirketine nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı olan dizel jeneratörün İstanbul’dan, Rostov limana deniz yolu ile oradan demir yolu ile Kazakistan’a taşındığını, emtiaların taşıma neticesinde hasara uğradıklarının tespit edildiğini, ekspertiz raporunda konteynerde zemine bağlayan civataların kırılmış ve her iki jenaretöründe konteyner içinde ileri kaymış olması sebebi ile hasarın yükleme – boşaltma işlemi sırasında meydana gelmiş olamayacağının ifade edildiğini, 19/03/2014 tarihinde ön rapor sonrasında da 23/04/2014 tarihinde hasar raporunun tanzim edildiğini ve jeneratörlerin değiştirilmesi gerektiğinin belirtildiği, davalı tarafından 17/02/2014 tarihli navlun faturasının düzenlendiğini ve demir yolu taşımasının da davalı tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalısına hasar tazminatının ödendiğini ve TTK ‘nın 1472. Maddesine göre sigortalısının haklarına halef olduğunu, belirterek alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek, iptali ile icra takibinin devamına, davalı aleyhine % 20 den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, şirketin taşıma aracının bulunmadığını, taşımayı dava dışı şirketlerin yaptığını, deniz taşıması akabinde tren yolu ile emtianın Rusya’da taşındığını, davacı tarafçada hasarın deniz taşımasında olmayıp muhtemelen tren ile nakliyatı esnasında olduğundan bahsedildiğini, hasar ile ilgili bilginin şirketlerine verilmediğini, emtiaların mühürlü olarak teslim alınıp ürünün içeriğinin beyan edilen ürün olup olmadığından dahi haberlerinin bulunmadığını, malların uygunsuz paketlenmesi nedeni ile oluşacak hasardan sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine, alacaklı aleyhine alacağın % 20 ‘sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/06/2018 tarih 2015/582 Esas – 2018/263 Karar sayılı kararında; “somut olayda davalı taşıyıcı şirket tarafından tüm belgeler ışığında taşımanın tamamının üstlenildiği ve dosyadaki mevcut gerek eksper raporunda gerekse bilirkişi raporundan taşımaya konu emtiadaki hasarın dava konusu yükün gemiye konteyner içerisinde değil açık olarak yüklendiği ancak daha sonra demir yolu taşımasından önce konteynere konulup dolayısıyla hasar görmesine sebebiyet veren istifleme- emniyete alma eksikliğinin sigortalıya atfedilmesinin mümkün olamayacağı, taşımanın çeşitli ayaklarını gerçekleştiren fiili taşıyanların ve onların adamlarının eylemlerinden davalının sorumlu olacağı, sorumluluktan kurtulma halleri başlıklı TTK nın 1179. Maddesinde taşıyanın veya adamlarının kasıtından veya ihmalinden doğmayan sebeplerden ileri gelen zarardan taşıyanın sorumlu olmadığı ve taşıyanın veya adamlarının kastının veya ihmalinin bu zarara sebebiyet vermediğini ispat yükünün taşıyana ait olduğu hükmüne yer verilmiş olup tüm bu belgeler ve bilgilere göre emtiada oluştuğu belirtilen hasarın davalının hakimiyetinde iken hasarlandığı ve davalının dosyadaki bilgi ve belgelere göre TTK ‘nın 1179. Maddesi gereğince fiili taşıyanların ve onların adamlarının eylemlerinden sorumlu olması nedeni ile bunun aksinin ispatlanamadığı ve davalı taşıyanın meydana gelen hasardan sorumlu olduğu nedenle davanın kabulüne, davalının likit olmayan bir alacağa itiraz ettiği nedenle İİK ‘nın 67. Maddesindeki koşullar oluşmadığından dolayı tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği…”gerekçesi ile, 1-Davanın Kabülü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasına itirazının iptali ile takibin 61.652,89 USD üzerinden devamına, bu bedele takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmasına, 2-Davacının tazminat talebinin koşulları oluşmadığı nedenle reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hatalı olay ve hatalı tespite dayandığını, Müvekkilinin transit geçen yüke hizmet verdiğini, hasarlanmış olan jeneratörün bulunduğu kutu-konteyner içine yükleyicisi – satıcı firma tarafından yerleştirildiğini, istif ve emniyete alma işlemlerinin sonucu hareket etmesi satıcının işlemi olup müvekkilinin kusuru olmayacağının açık olduğunu, Müvekkilinin sadece fatura düzenlediği için sorumlu tutulduğunu, Transit yükte sadece İstanbul – Rostov arasındaki geçişi üstlendiğini ancak hasarın daha öncesinde de oluşmuş olabileceğini, davalının hasar riskini almadığı için kendi düzenlediği konşimentoya şerhler koyduğunu, davalının bilgisi olmadan hasar tespit raporu düzenlendiğini, raporun TTK uyarınca davalı açısından geçersiz olduğunu, davalıya karşı kullanılamayacağını, (TTK 1184 ve devamı maddeleri) hasar tespit raporu düzenleme süresinin TTK 1185 emredici hükmünde belirtilen 3 günlük tespit yapılması süresine aykırı olduğunu, Konşimentoda belirtilen detayların inceleme konusu yapılmadığını, fatura düzenlenmesi nedeniyle sorumluluğun davalıya atfedildiğini, Bu taşımanın konteyner taşıması olmadığını, parça yük taşıması olduğunu, Kararın son kısmında: “ yükün gemiye konteyner içinde değil açık yüklendiği Daha sonra Demiryolu taşımasından önce konteynere konulduğu” yazdığını, hatalı sonuç değerlendirmesinin “Konteyner” kelimesinin kullanımından kaynaklandığını, Jeneratörün, bir konteynere yüklenmiş yük olmadığını, kendisinin bir konteyner olduğunu, sonradan konteynere konma istifleme işlemi olmadığını, satıcının gönderdiği ve istiflediği aynı şekilde varış noktasına ulaştırıldığını, Davalının, konşimento uyarınca bir konteyner transit sevkiyatı yapmadığını ancak parça yük sevkiyatı yaptığını, konteyner içeriğinde oluşan hasar gibi değerlendirilemeyeceğini, limanın yükü nasıl elleçlediği davalının sorumluluğunda olmadığını, davalıya atfedilemeyeceğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın taşıma sırasında hasarlanmasından kaynaklanan rücuen alacağa ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili. müvekkili sigorta şirketine nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı dizel jeneratörün İstanbul’dan Rostov limanına denizyoluyla, buradan da Kazakistan Almatı şehrine davalı tarafından taşındığını emtianın varma noktasında hasarlandığının tespit edildiğini, hasar bedelinin sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya ödendiğini, müvekkilinin TTK 1472. Maddesi gereğince sigortalısının haklarına halef olduğunu, hasarın taşımadan kaynaklanması nedeniyle sorumlu olan davalıya karşı hasar bedelinin tahsili için yaptıkları takibe davalının haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davaya konu emtianın davacı sigorta şirketince nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalandığı, emtianın sigortalı tarafından Kazakistan’da bulunan alıcısına ulaştırılmak üzere İstanbul- Rostov limanı arasında deniz yoluyla, Rostov limanından da Kazakistan’ın Almatı şehrine tren yoluyla taşıtıldığı, emtianın varma yerinde yapılan kontrolde hasarlı olduğunun tespit edildiği, yapılan ekspertiz raporu sonucu meydana gelen hasarın sigorta poliçesi kapsamında olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına hasar bedelinin ödendiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlığa konu taşıma deniz ve demiryolu ile gerçekleştirildiğinden karma (multimodal) taşımadır. Davaya konu taşıma karma (multimodal) taşıma niteliğinde olduğundan, bu tip taşımalar Birleşmiş Milletler Cenevre Konvansiyonuna tabi olmasına rağmen bu konvansiyonu Türkiye henüz onaylamadığından uygulanamayacağı, dava konusu taşımaya Uluslararası Demiryolu ile Eşya Taşımalarına İlişkin Sözleşme hükümlerinin de uygulanamayacağı, çünkü hasarın tespit edildiği varma yeri olan Kazakistan’ın konvansiyona üye olmayıp taraflar arasında bu konvansiyon hükümlerinin uygulanacağına dair özel bir anlaşma da bulunmadığı, olayda iç hukuk kurallarının uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. TTK’nın 875/1 maddesinde “Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” hükmü düzenlenmiştir. Dosyada alınan bilirkişi raporlarına göre emtiada meydana gelen hasar muhtemelen demiryolu taşıma sırasında meydana gelmiştir. (Demiryolu taşımanın yapıldığı tren katarına yeni vagon eklenmesi sırasında vagon kancalarının kenetlenmesi için meyilli arazide vagonların birbirine hızlı şekilde çarptırılması ile taşıma konusu emtianın konteynırda sabitleme civatalarının istenmeyen kesme hareketine maruz kalması sonucu yükün kayması) Davalı kendisinin sadece taşımanın deniz yolu kısmında görev aldığını, İstanbul-Rostov arası transit geçen yüke hizmet verdiğini demiryolu taşımadan kaynaklanan zarardan sorumlu olmadığını istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalı tarafından kesilen navlun faturası ve navlun faturasına İstanbul Mardaş liman masrafları, lashing, deniz navlunu, Rostov liman masrafları ve demiryolunun dahil olduğuna ilişkin davalı çalışanları maili karşısında davalının deniz ve demiryolu taşımasını kapsayan tüm taşıma işini üstlenen akdi taşıyıcı olduğu anlaşıldığından bu istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davaya konu hasarlanan emtia konteynıra sabitlenmiş şekilde taşınmıştır. Hasar emtianın konteynıra sabitleme civatalarının kırılması nedeniyle kayması neticesinde oluşmuştur. Emtianın konteynıra sabitleme civatalarının muhtemelen demiryolu taşıması sırasında vagonların birbirine eklenmesi için hızlı bir şekilde çarpıştırılmalarının sebep olduğu bilirkişi raporunda açıklanmıştır. Bu hususun taşıtan tarafından öngörülemeyeceği, davalı taşıyanın demiryolu taşıması sırasında böyle bir riskin mevcut olduğu hususunda da taşıtan sigortalıyı uyarmadığı, öngörülmeyen bu taşıma biçiminin demiryolu taşımasını yapan fiili taşıyıcı demiryolu işletmesinin uygulaması olduğu yine bilirkişi raporunda belirtilmiştir. Davalı akdi taşıyıcı TTK’nın 879/1 maddesine göre kendi adamlarının, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur. Yine TTK 898. Maddesine göre akdi taşıyıcı fiili taşıyıcının eylemlerinden dolayı taşıtana karşı müteselsilen sorumludur. Buna göre davaya konu hasar ister deniz yolu taşıma sırasında isterse demiryolu taşıma sırasında meydana gelmiş olsun davalı akdi taşıyıcı tüm taşıma aşamasında meydana gelen hasardan alt taşıyıcılar ile birlikte müteselsilen sorumludur. Davalının hasardan dolayı sorumlu olmadıklarına ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Davaya konu taşınan eşya tam ve hasarsız olarak taşıyana teslim edilmiştir. Konişmentoda emtianın taşıma için kabulü sırasında hasarlı olduğuna ilişkin bir çekince bulunmamaktadır. Ayrıca emtia olağan bir taşıma için konteynıra sabitlenmiş olup istifte bir hata olduğu davalı tarafça kanıtlanmadığı gibi bilirkişi raporlarına göre istiflemede taşıtana yüklenecek bir kusur tespit edilememiştir. Bilirkişi raporuna göre hasarın meydana gelmesi muhtemelen demiryolu taşıması sırasında taşıtanın öngöremeyeceği eklenecek vagonların kenetlenmesi için birbirlerine hızlı bir şekilde çarptırılmalarından kaynaklanmaktadır. Bu husus de demiryolu taşımasını gerçekleştiren alt taşıyıcının kusurudur. Bu nedenle davalının bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde değildir. Bilirkişi raporlarına göre varma yerinde emtianın hasarlı olduğu 19/03/2014 tarihinde tespit edilmiş, bu durum davalıya 21/03/2014 tarihinde Bakırköy noterliğinin ihtarnamesi ile bildirilmiştir. Yine ekspertiz raporuna göre meydana gelen hasar davalının sigorta şirketine de derhal bildirilmiştir. Davalının hasarın kendilerine bildirilmediğine ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Davalının, davacının sigortalısına karşı taşıma ediminin tamamını üstlendiği ve navlun faturası kestiği, kesilen navlun faturasının deniz taşıması navlun ücreti yanında, liman masrafları, lashing ve demiryolu taşıma masraflarınıda içerdiği, dosya kapsamından zararın hangi aşamada gerçekleştiği tam olarak anlaşılamıyor ise de (muhtemelen demiryolu taşıması sırasında); yükteki hasarın taşıma sırasında oluştuğu sabittir. Bu durumda davalının taşıma işinin tümünü üstlenmiş olması nedeniyle zararın tamamından sorumlu olup ileri sürdüğü istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.467,28.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (35,90TL+2.617,00.TL=) 2.652,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 7.814,38.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 05/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.