Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/53 E. 2020/921 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/53 Esas
KARAR NO: 2020/921 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2018
DOSYA NUMARASI: 2015/1533 Esas – 2018/552 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin uhdesinde bulunan ve cirantası olduğu, keşidecisi … Ltd. Şti., muhatap bankanın … Hürriyet Şubesi, … Ltd. Şti. lehine keşide edilmiş olan; 30/01/2014 keşide tarihli … numaralı 15.000,00 TL, 28/02/2014 keşide tarihli … numaralı 15.000,00 TL, 30/03/2014 keşide tarihli … numaralı 15.000,00 TL, 30/04/2014 keşide tarihli … numaralı 15.000,00 TL tutarlı dört adet çekin aralarındaki ticaret gereği davalıya teslim edildiğini, davalıdan anlaştıkları malların tesliminin talep edildiğini ve beklendiğini, davalının çekleri sorduralım beyanına itibar edildiğini, aradaki hukuka istinaden makbuz hükmünde bir belgede alınmadığını, davalının teslim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, 30/01/2014 keşide tarihli … numaralı çeki gününde muhatap bankadan, 28/02/2014 keşide tarihli … numaralı çeki Bursa … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından, 30/03/2014 keşide tarihli … numaralı ve 30/04/2014 keşide tarihli … numaralı çekleri Bursa … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından çeklerin keşidecisi olan dava dışı … Ltd. Şti.’nden tahsil etmek suretiyle haksız kazanç elde ettiğini, dava dışı … şirketinin ödemek zorunda kaldığı meblağları müvekkilinden ticari ilişkisi gereği geri tahsil ettiğini ileri sürerek müvekkilin yazılı çekler yönünden davalıya borçlu olmadığının tespiti ile yine çekler için ödenen toplam 73.987,84 TL’nın ödeme tarihlerinden itibaren ayrı ayrı hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, yetki itirazında bulunulduğunu, istirdatı talep edilen 30/01/2014 tarihli çek için davacı şirket tarafından Bursa 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/116 esas 2014/272 karar sayılı dosyası ile açılan istirdat davasının çekin alacaklısı olmadığı gerekçesi ile 18/07/2014 tarihinde reddedildiğini, davacının çeklerin alacaklısı meşru hamili olmadığı mahkemece de sabit olduğundan taraf ehliyeti bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, davalı ve davacı şirketler arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, çeklerin müvekkiline beyaz ciro ile meşru hamil olan … tarafından ortağı olduğu dava dışı … Ltd. Şti.’nin borcuna karşılık olarak verildiğini, dava konusu çeklerin rızaları ile davacı şirketin yetkilisi …’in eşi …’e ve onun tarafından da müvekkiline verilmiş olduğunu ileri sürerek davanın yetki yönünden reddi ile davanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, meşru hamil olmayan ve taraf ehliyeti bulunmayan davacının usul ve yasa hükümlerine aykırı şekilde açtığı haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/05/2018 tarih ve 2015/1533 Esas – 2018/552 Karar sayılı kararında; “….Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, takip dosyaları, soruşturma dosyası, Bursa 2. Asliye ticaret mahkemesinin 2014/31 e sayılı dosyası, Bursa (kapatılan) 4. Asliye ticaret mahkemesinin 2014/116 e sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, çek suretleri, bilirkişi raporları, ticaret sicil kayıtları, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; Senet borçlusu/Keşideci tarafından keşide edilen kambiyo senetlerinin davacı/lehtar tarafından iktisap edildiği, lehtardan sonra … nolu çekte …’in hamil olduğu ve bu çekin muhatap banka tarafından ödendiği, … nolu çekin …’a cirolandığı, çekin … tarafından cirolanması üzerine … A.Ş.’nin çekte hamil olduğu, … ve … nolu çeklerin ise lehtar tarafından cirolandıktan sonra … A.Ş’nin çeklere hamil olduğu, … ve … nolu çek bedellerinin toplamı 30.000,00 TL yönünden Bursa … İcra müdürlüğünün … e sayılı dosyasında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, … nolu 15.000,00 TL bedelli çek yönünden ise Bursa … İcra müdürlüğünün …e sayılı dosyasında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, çeklerin lehtarı … Ltd. ŞTi tarafından çeklerin zayi edildiğinden bahisle Bursa 2. Asliye ticaret mahkemesinin 2014/31 e sayılı dosyasında …, …, …, … nolu çeklerin iptaline karar verilmesini talep ettiği ancak çeklerin ortaya çıkması üzerine mahkemece davanın reddine karar verildiği ve kararın 05/08/2014 tarihinde kesinleştiği, menfi tespit davasının icra takibinden sonra açıldığı, genel kuralın aksine senede dayalı borç ilişkilerinde ispat yükünün senet borçlusunda olduğu, çekin mevcut bir borcun ödendiğine karine teşkil etmesi karşısında davacının davalı ile aralarındaki ticari ilişkiyi ve malların teslim edilmediğini ve ayrıca davaya konu çeklerin arada başka herhangi bir tedavül olmadan doğrudan davalıya verildiği hususunun ispatlanması gerektiği, davacı tarafça davaya konu çeklerin avans olarak verildiğine ilişkin dosyaya herhangi bir yazılı delil sunulmadığı, her ne kadar incelenen ticari defter kayıtlarında taraflar arasında ticari ilişki olmadığı yönünde tespitlerde bulunulmuş ise de defterlerde kayıtlı olmayan bir hususun yazılı delil hükmünde olmadığı ve ispat yükünün yer değiştirmeyeceği, aynı şekilde davalı şirket yetkilisinin ceza soruşturması sırasında vermiş olduğu ifadede davaya konu çeklerin davacı şirketin yetkilisi …’in eşinin yetkilisi olduğu …’in borçlarına karşılık verildiğinin beyan edilmesi vasıflı ikrar niteliğinde olup, vasıflı ikrarın bölünemeyeceği değerlendirildiğinde ispat yükünün yer değiştirmeyerek halen davacı üzerinde bulunduğu, kaldı ki davacı tarafın Bursa 2. Asliye Ticaret mahkemesinin 2014/31 e sayılı dosyasına sunmuş olduğu dava dilekçesindeki çeklerin rızaları hilafına ellerinden çıktığına ilişkin beyan ile gerek eldeki dava dosyasındaki çeklerin avans olarak verildiği şeklindeki beyan, gerekse soruşturma dosyasında davacı şirket yetkilisi …’in çeklerin arkasını cirolayarak eşi tarafından … A.Ş. Yetkililerine verildiği şeklindeki beyanlarla çeliştiği, bunun yanı sıra davacı taraf ödenen çek bedellerinin istirdadını da talep etmiş ise de çek bedellerinin keşideci tarafından ödendiği nazara alındığında ve keşidecinin çekten her halükarda sorumlu olduğu değerlendirildiğinde, çeki ödeyen keşidecinin lehtara yaptığı ödeme ile ilgili müracaat / rücu imkanının bulunmadığı, ancak eldeki davada keşidecinin davacı lehtara rücu ettiğine göre bu durumun davacı ile keşideci arasındaki ticari ilişkiye dair olması nedeni ile davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, kaldı ki davacının davaya konu çeklerin avans olarak verildiği iddiasını ispatlayamadığı, davacı taraf her ne kadar yemin deliline dayanmış ise de bedelsiz senedi kullanmak TCK’da suç olarak düzenlendiğinden yemin delilinin hatırlatılmadığı, bu hali ile ispatlanamayan davanın yerinde olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir…”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Gerekçeli karara temel alınan bilirkişi raporunun açıkça eksik ve hatalı olduğunu, bu hususa ilişkin yerel mahkeme aşamasında itirazlarını sunduklarını, Bilirkişi raporunun 4. Sayfasında açıkça koyu harflerle “Dava konusu çekler incelendiğinde çeklerin ciro sıralamasında dava dışı …Ltd.Şti’nin cirosunun bulunmadığı görünmektedir.” ibareleri ve tespitleri yer aldığını, yargılamanın başından beri de dile getirilen iş bu çekler müvekkili şirketten haksız olarak tahsil edildiği, müvekkili şirketin davalı yana herhangi bir borç ve taahhüdü bulunmadığını, Raporda açıkça eksik incelemeler ve klavye hataları yer aldığını, Öncelikle bilirkişi raporu, davalı kayıtlarının ve ticari defterlerinin incelenmesine yönelik olmakla birlikte, raporda, davalı ve davacı yan arasında mevcut bir ticaret olup olmadığını, taraflar arasındaki ticareti gösterir faturaların yer alıp almadığının tespiti yapılmadığını, Bilirkişi raporunun 2. sayfasında B bendinde icra dosyasının ödenen toplam borcu kısmı bilirkişi raporunda klavye hatası neticesinde “36.687.84 TL” olarak belirtildiği, bu husus gerçeği yansıtmadığını, oysa ki dosya içersinde mübrez Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Es. Dosyası incelendiğinde (yahut uyap ortamından da incelenebilir) dosya kapak hesabına göre ödenen miktarın 38.687,84 TL olduğu apaçık ortada olduğunu, hüküm aşamasında bu hususun sayın mahkemece dikkate alınmasını talep ettiklerini, zira bilirkişi raporunda her ne kadar klavye hatası ile 36.687.84 TL yazılsa da, dosya içersinde mübrez icra dosyasından da yahut uyap ortamından incelenmesi halinde de bu miktarın 38.687,84 TL olduğu açıkça görüleceğini, Davalı yanın ticari defterleri incelendiğinde birden çok muhasebe hatası ve ayrıca usul ve yasaya aykırı şekilde virman hareketleri yapıldığının görülmekte olduğunu, Raporda açıkça çekler üzerinde … Ltd.Şti cirosu bulunmadığı hususu açıkça tespit edilmiş ve belirtilmişse de, davalı yanın dava konusu çekleri … Carisine tahsilat olarak kaydettiği ve tahsil ettiği görülmekte olduğunu, Gerekçeli kararda açıkça hukukun temel ilkelerinden birisi olan borç ilişkisinin nispiliği ilkesi hiçe sayıldığı, zira bir şirkete ait çekler bambaşka bir şirketin cari hesabına borç tahsilatı gibi kaydedildiği ve bu şekilde de tahsil edildiğini, bu nedenle açıkça Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu kıymetli evrak hukukuna apaykırı bir mahkeme kararı ortaya çıktığını, Çeklerde herhangi bir şekilde ciro olmamasına rağmen çeklerin davalı yanca … Şirketi carisindeki borcun tahsilatı olarak mahsuplandığı ve açıkça kıymetli evrak hukukunun hiçe sayıldığını, kambiyo evrakı mahiyetinde olan çeklerde … Şirketinin hiçbir surette cirosu olmamasına rağmen bu çeklerin … Şirketi borcuna binaen tahsil edilmeye kalkışıldığı, hukukun temel kurallarına aykırı yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini, Ayrıca yine bilirkişi raporunun 4 sayfasında SONUÇ kısmının 1 numaralı bendinde açıkça “…davacı … Ltd.Şti.’nin inceleme konusu ticari defterlerine göre davalı ile herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığı…” ibarelerine yer verildiği, fakat bu bir alıntı olup dosya içeriğinde mübrez bir önceki tarihli bilirkişi raporundan alındığı, raporda davalı yan defterlerine göre de taraflar arasında bir ticaret bulunup bulunmadığı hususun neden tespit edilmediği taraflarınca anlaşılamadığını, Bu nedenle eksik inceleme neticesinde oluşturulan bilirkişi raporunun temel alınarak verilen makeme kararının hatalı olduğunu, Yine raporda ve gerekçeli kararda bir kısım hatalı tespitler bulunduğunu,
“…A.Ş. ticari defter kayıtlarına göre, dava konusu çeklerin dava dışı … ve …Ltd.Şti’nden tahsil edilmek üzere 02.01.2014 tarihinde teslim alınmış olduğu…” ibarelerine yer verildiği, lakin raporda geçen bu türlü tespitler gerçeği yansıtmadığı, zira ne bilirkişi raporunda ne de dosya içeriğinde, dava konusu çeklerin davalı yana …Ltd.Şti. tarafından verildiğini gösterir teslim tesellüm belgesi veya başkaca bir belge bulunmadığını, bu haliyle bilirkişi raporunda geçen tespitin taraflarınca kabulü mümkün olmadığını, hiçbir belge olmaksızın, raporda bu yönde bir tespit ve beyanın geçmiş olmasının hukuki dayanağının sorgulanması gerekmekte olduğunu, Yine bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda “…dava konusu çeklerin davacıdan alındığını gösteren herhangi bir kayda rastlanmadığı…” ibaresi yer aldığını, her ne kadar raporda bu şekilde hatalı bir tespit yer almakta ise de, çekler üzerinde davalıdan bir önceki cironun müvekkili şirketin cirosu olduğu ve davalı yanın bu çekleri bu nedenle müvekkili şirketten teslim almış olduğu dosya içeriğindeki deliller ile de sabit olduğunu, Raporda birden çok çelişkili tespit ve ibareler yer aldığını, Her ne kadar raporun 4. sayfasında açıkça “…Dava konusu çekler incelendiğinde çeklerin ciro sıralamasında dava dışı …Ltd.Şti’nin cirosu bulunmadığı görülmektedir.” ibaresi ve tespiti yer alsa da raporun sonuç kısmında ise, “…A.Ş. ticari defter kayıtlarına göre, dava konusu çeklerin dava dışı …Ltd.Şti’nden tahsil edilmek üzere 02.01.2014 tarihinde teslim alınmış olduğu…” ibaresinin yer alması açıkça çelişkili olduğunu, Dosya içeriğinde dava konusu çeklere ilişkin bir teslim tesellüm belgesi de bulunmamasına rağmen, raporda nasıl olurda dava konusu çeklerin dava dışı …Ltd.Şti’nden tahsil edilmek üzere 02.01.2014 tarihinde teslim alınmış olduğuna dair bir tespit yer alabildiğini, Her ne kadar raporun sonuç kısmında 2. Maddede yukarıda ki gibi hatalı bir tespit yer alsa da, yine raporun sonuç kısmında 3. Maddede ise açıkça bu defa “… dava konusu çeklerin dava dışı …Ltd.Şti. tarafından (Davacı Müvekkil Şirket) …Ltd.Şti. adına keşide edildiği. (Davacı Müvekkil Şirket) …Ltd.Şti. cirosu ile (Davalı şirket ) … A.Ş.’ne devir edildiği…” ibareleri yer almakta olduğunu, bu haliyle dosyanın tekrar bilirkişiye tevdii ile ilgili çelişkili tespitlerin düzeltilmesi gerekmekte olduğunu, Yine raporda yer alan bir diğer çelişki ise “…Çeklerin ciro sıralamasında … A.Ş.tarafından ciro edilerek dava dışı …Ltd.Şti.’ne verildiğini gösteren bir ciro bulunmadığına…” şeklinde beyan ve tespitlerin yer alması olduğunu, bu husus da açıkça çelişti taşıdığını, sira altı çizili kısımda çeklerin … Şti tarafından cirolanarak … şirketine verildiğini gösterir bir ciro bulunmamaktadır dense de bu cümle devrik bir cümle olup, hali hazırda zaten dava konusu çeklerin … Şti tarafından … Plastik şirketine ciro ile verildiğine yönelik ne davacı iddiası ne de davalı iddiası yer almadığını, bu yönüyle de raporda çelişkinin giderilmesi gerektiğini, işbu çelişki giderilmeden verilen yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, Yerel mahkeme aşamasında bu çelişkilerin giderilebilmesi adına tekrar başkaca bir bilirkişi tayin edilerek yeniden bir rapor alınması ya da en azından aynı bilirkişiye tekrar dosyanın tevdi ile ek rapor alınması taleplerimiz de karşılık bulmamış ve yerel mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, Özetle dosyanın farklı bir bilirkişiye Bölge Adliye Mahkemesi aracılığı ile tevdini ya da en azından tekrar aynı bilirkişiye tevdi ile çelişkilerin giderilmesi amacıyla talep ettiklerini, Bursa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından ödenene timtarın tam ve eksiksiz belirtilmesini, Davalı muhasebe kayıtlarında her ne kadar dava konusu çeklerin muhasebe kurallarına, usul ve yasaya aykırı biçimde dava dışı … Ltd.Şti. hesabına alacak/borç kaydedilmiş olsa da, dava konusu çeklerin … Ltd.Şti’nden alındığına ilişkin herhangi bir yazılı belge bulunup bulunmadığının sorulmasını, dava konusu çekler üzerinde …Ltd.Şti cirosu bulunmamasına rağmen ve raporda bu yönde tespitler yer almasına rağmen, raporda sonuç kısmında hangi belgeye dayanarak dava konusu çeklerin … Ltd.Şti’nden alındığı tespitine ulaşıldığının izahını, Raporda geçen, “Dava konusu çekler incelendiğinde çeklerin ciro sıralamasında dava dışı … Ltd. Şti cirosu bulunmadığı görülmektedir…” ibaresine ve yine sonuç kısmında 3 numaralı madde de “dava konusu çeklerin dava dışı …Ltd.Şti. tarafından, (Davacı Müvekkil Şirket) …Ltd.Şti. adına keşide edildiği, (Davacı Müvekkil Şirket) …Ltd.Şti. cirosu ile (Davalı şirket ) … A.Ş.’ne devir edildiği.” İbaresi birlikte düşünüldüğünde, yine sonuç kısmında 2 numaralı maddede yer alan “dava konusu çeklerin davacıdan alındığını gösteren herhangi bir kayda rastlanmadığı” ibaresinin ve tespitinin hangi yazılı belgeye veya hukuki dayanağa itibar edilerek yapıldığının izahını, Dava konusu çeklerin üzerindeki ciro silsilesi, çeklerin davalı yanca tahsil edilmiş olması, çekler üzerinde davalı yandan bir önceki cironun ise müvekkiline ait olması karşısında çeklerin davalı yana müvekkili şirket cirosu ile geçip geçmediğinin sorulmasını, Kaldı ki her ne kadar raporda yer almasa da, davalı yan ile davacı şirket arasında faturalı kayıtlı bir ticarete rastlanıp rastlanmadığının sorulmasını, rastlanmış ise bu ticari gösterir faturaların rapor ekinde dosyaya sunulmasını, Her ne kadar gerekçeli kararda Bursa kapatılan 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/116 E. sayılı dosyasında “Çekin davacının rızası hilafında elinden çıkmadığı…” için red kararı verildiği belirtilse de bu husus gerçeği yansıtmamaktadır. Zira söz konusu mahkeme kararı iş bu çeklerin … şirketi tarafından …’ye tahsil için ciro edildiği ve bu nedenle de iş bu davanın muhattabının … olmadığı … şirketi olduğu gerekçesi ile husumeten reddedilmiştir. Bu hususun ise Bölge Adliye Mahkemenizce tespiti çok basit olup uyap ortamından Bursa Kapatılan 4.. Asliye Ticaret MAhkemesi’nin 2014/116 E. Sayılı kararının incelenmek üzere dosya içerisine alınmasını talep ettiklerini, Gerekçeli kararın 4. Sayfasında son satırlarda “…çeklerin arada başka herhangi bir tedavül olmadan doğrudan davalıya verildiği hususunun ispatlanması gerektiği…” bu nedenle de davanın reddine yönelik kararın verildiği belirtildiği, yerel mahkeme kararında yer alan bu kısımların da taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, zira dosya içerisinde suretleri bulunan dava konusu çekler incelendiğinde ciro silsilesi açıkça görülmekte olduğunu, bu nedenle yerel mahkeme kararında geçen bu yöndeki tespitlerin hatalı olduğu apaçık ortada olduğunu, Her ne kadar dosyadan verilen gerekçeli kararda dava konusu çeklerin bedellerinin keşideci tarafından ödendiği hususu belirtilse de bu husus da gerçeği yansıtmadığı, yargılama sırasında iş bu bedellerin keşideci tarafından müvekkili şirket olan … tarafından keşideci …e ödendiği gerek ticari defter kayıtları ile gerekse de taraflarınca sunulan belgeler ve üçüncü kişi … tarafından mahkeme dosyasına gönderilen belgeler ile sabit olduğunu, Bu aşamada da yerel mahkemece gerekçeli kararda yer verilen bu hususlar gerçeği yansıtmadığını, kaldı ki, iş bu hususa yönelik müvekkili ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde dahi keşideci … tarafından ödenen çek bedellerinin müvekkili cari hesabına yansıtıldığı ve müvekkillerince keşideciye ödendiği hususu apaçık görüleceğini, bu nedenle dava konusu çek bedelleri müvekkiline rücu edildiğinden müvekkilinin de iş bu çeklere ilişkin istirdat davası açabileceği apaçık ortada olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti ve istirdat davasıdır.Mahkemece, davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Ön inceleme duruşmasının yapıldığı 31/03/2016 tarihli duruşmada; Davacı vekili beyanında;” Dava dilekçemizi tekrar ederiz , temel ilişki davalı taraftan alacağımız hammadde karşılığında davaya konu 4 adet çek verdik, biz bu çek bedellerini hepsini ödedik ve bu ödediğimiz bedele rağmen ham maddeler teslim edilmedi , ödediğimiz çek bedelleri nedeni ile hem borçlu olmadığımızın tespiti hem de istirdat davası açtık , çeklerin tümünün bedelini ödedik, ticari defterlerimizin Bursa’da incelenmesini talep ediyoruz,” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı vekili beyanında;” Cevap dilekçemizi tekrar ederiz , bizim davacı tarafla bir ticari ilişkimiz yoktur, alım satış ilişkimizde yoktur, buna ilişkin herhangi bir sözleşmede yoktur, biz davaya konu çeklerin dava dışı … yetkilisi …’ten borcuna karşı aldık , davacı tarafla herhangi bir ticari ilişkimiz yoktur , davanın reddini talep ediyoruz,” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davaya konu çeklerin keşide edilerek davalıya verildiğini, davalının ticari ilişki gereği teslim etmesi gereken malları teslim etmediği gibi çekleri de iade etmediğini belirterek borçlu olunmadığının tespiti ile yapılan ödemenin istirdadını istemiştir.Çek TTK’nın 780/1-b maddesine göre kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi içerdiğinden sebepten mücerret bir borç ödeme aracı olduğuna ilişkin karine bulunmaktadır.Bu karinenin aksinin iddia eden tarafından ispatlanması gerekir. Davalı süresinde cevap vermiş olup davacı iddialarını tamamen inkar ettiğinden ve verdiği beyanında, davacı tarafla bir ticari ilişkilerinin olmadığı, buna ilişkin herhangi bir sözleşme olmadığı, dava konusu çeklerin davacı şirket yetkilisi …’in eşi ..’in yetkilisi ve ortağı olduğu dava dışı … şirketinin davalı şirkete olan borcuna karşılık … yetkilisi …’ten borcuna karşı aldıklarını beyan etmiş olup , ispat külfeti davacıdadır. TTK.nun 790. maddesinde; “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro takip ederse bu son ciroyu imzalayan kimse çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” düzenlemesi getirilmiştir.Yine TTK 818/1-e maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanacak olan 687/1 maddesine göre bedelsizlik iddiası çek keşidecisi ile çek lehdarı arasında ileri sürülebilecek bir konu olup bunun iyiniyetli yetkili hamile karşı ileri sürülmesine imkan bulunmamaktadır.Dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, bilirkişi raporuna göre davaya konu çeklerin lehdarı olan davacı şirket ile davalı hamil arasında ticari ilişki bulunmamaktadır.Çek, bir ödeme aracıdır. TBK.’nın 207. maddesinin ikinci fıkrasında da asıl olanın peşin satış olduğu düzenlenmiştir. Buna göre davacının dava konusu çekleri avans olarak verdiğini, çek bedeli karşılığı malları teslim almadığını iddia eden davacının, bu iddialarını yazılı delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Davalının, dava konusu çekleri dava dışı … şirketinin davalı şirkete olan borcuna karşılık … yetkilisi …’ten borcuna karşı aldıkları yönündeki savunması, ispat yükünü değiştirmemektedir. (Yargıtay 19 HD.nin 2018/2473 Esas ve 2019/5340 Karar sayılı içtihadıda benzer mahiyettedir.) Davacı taraf, kendisine ait ticari defter ve kayıtlar ile davasının ispatlandığını belirtmiş ise de, davacının delil listesinde yemin deliline de dayanmış olup mahkemece davacı tarafa yemin delilinin hatırlatılmadığı ancak davacının yemin delilinin hatırlatılmadığına yönelik bir istinafınında olmadığı anlaşılmıştır.(Yrg.19.HD.09/05/2018 T.2017/5093 E.20182596 K.) Davacı, dava konusu çeklerin ticari ilişki kapsamında mal alımı için verildiğini, mal teslim edilmediğini bu nedenle çeklerin bedelsiz kaldığını yazılı delille ispatlayamamıştır. Buna göre davacının iddiasını usulüne uygun olarak ispatlayamadığı anlaşılmakla; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; ilk derece mahkemesince davacının davasının reddine yönelik verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 24/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.