Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/515 E. 2020/1445 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/515 Esas
KARAR NO: 2020/1445 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2018
NUMARASI: 2018/871 Esas 2018/1352 Karar
DAVA: Tanıma Ve Tenfiz
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı asilin KKTC vatandaşı olduğunu, davacı ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan ihtilaf nedeniyle davalı şirketin dava davacı aleyhine KKTC Lefkoşa Mahkemeleri nezdinde 7289/14, 7285/14, 7286/14, 7287/14, 7288/14, 7290/14 ve 7292/14 sayılı 7 ayrı dava açtığını, işbu davaların mahkemece birleştirilerek Konsolide Dava olarak görüldüğünü ve davacı lehine sonuçlandığını, Lefkoşa Kaza Mahkemesi kararının İstinaf süresinin dolduğunu ve hükmün 18/05/2017 tarihinde kesinleştiğini, 5718 sayılı MÖHUK uyarınca yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de kesin hüküm teşkil etmesinin yetkili Türk Mahkemesi tarafından tanıma ve tenfiz kararı verilmesine bağlı olduğunu, bu nedenle KKTC Lefkoşa Kaza Mahkemesinin vermiş olduğu ve kesinleşen 05/04/2017 tarihli 7289/14, 7285/14, 7286/14, 7287/14, 7288/14, 7290/14 ve 7292/14 sayılı kararların tanınmasına ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafa usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, davalı tarafça davaya yanıt dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/12/2018 tarih ve 2018/871 Esas – 2018/1352 Karar sayılı kararında; “Dava, taraflar arasındaki K.K.T.C Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 05/04/2017 tarihli 7289/14, 7285/14, 7286/14, 7287/14, 7288/14, 7290/14 ve 7292/14 konsolide dava numaralı ve kesinleşmiş bulunan davaların tanınması ve tenfizine yöneliktir. Dosyanın tetkikinde; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında mahkeme kararlarının tenfizi konusunda mütekabiliyet prensibi konusunda taraf olunan sözleşmelerin bulunduğu, engel bir halin mevcut olmadığı, kararın Borçlar Hukuku alanında yapılmış ve Ticaret Kanunu hükümlerine tabi ticari bir sözleşmeye istinaden alacak ve borç ilişkisinden kaynaklandığı, Türk Mahkemeleri’nin münhasır yetkisine giren, kamu düzenine açıkça aykırılık içeren bir durumun söz konusu olmadığı, ayrıca davalının tenfizi talep edilen kararın verildiği mahkemede usulüne uygun tebligat yapılmadığı, kendisinin haberdar edilmediği yönünde ve hukukun uygulanmasına yönelik herhangi bir itirazının söz konusu olmadığı, verilen kararın kesinleşme şerhli aslının ibraz edilmiş olduğu anlaşılmakla, davacının davasının kabulü ile; K.K.T.C Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 05/04/2017 tarihli 7289/14 7285/14 7286/14 7287/14 7288/14 7290/14 7292/14 konsolide dava numaraları ile kesinleşmiş bulunan davaların ve bu davalarda verilen hükümlerin aynen tanınması ve tenfizine karar vermek gerekmiş…”gerekçesi ile, Davacının davasının KABULÜ ile, K.K.T.C Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 05/04/2017 tarihli 7289/14 7285/14 7286/14 7287/14 7288/14 7290/14 7292/14 konsolüde dava numaraları ile kesinleşmiş bulunan davaların ve bu davalarda verilen hükümlerin aynen TANINMASI VE TENFİZİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı vekiline ait vekaletnamede tanıma ve tenfiz hususunda özel yetki bulunmadığını, hal böyle iken yerel mahkeme tarafından söz konusu eksikliğin tamamlanması ve/veya asile tebligat yapılması ile bu şekilde davaya devam edilmesi gerekmekte iken yetki bulunmayan vekaletnamede iken ikame edilen tanıma ve tenfiz davasının kabulü yönünde verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, Tanıma / tenfiz konusu karar dışında müvekkili tarafından ikame edilmiş ve hali hazırda Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde görülmüş ve müvekkili lehine kesinleşmiş tamamen müvekkili lehine sonuçlanan davalar bulunmakta olup, davacının alacaklı olmak bir yana müvekkilinin davacıdan yüklü miktarda alacağı bulunduğunu, Davacı ve müvekkili şirket arasında kesinleşmiş davalar bulunmakta olup söz konusu davalar müvekkili ile davacı arasında gerçekleşen ticari ilişkiden kaynaklanmakta olduğunu, müvekkili şirketin davacıdan yüklü bir miktarda alacağı bulunmakta olup huzurda ikame edilen bu dava ile sadece aleyhe biten 7 davanın tanınması açıkça kötü niyetli olmakla, tüm davalar bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, Davacı taraf müvekkiline ait kesinleşmiş dava sonucu ödemekle yükümlü alacakları tahsil edememekle huzurda ikame edilmiş işbu tanıma/tenfiz davası ile birde üstüne hakkaniyetsiz bir şekilde para ödemek durumunda kalacağını, bu hususun Medeni Kanunun 2. Maddesi ile hiçbir şekilde bağdaşmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir. Mahkemece, Davacının davasının KABULÜ ile, K.K.T.C Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 05/04/2017 tarihli 7289/14 7285/14 7286/14 7287/14 7288/14 7290/14 7292/14 konsolüde dava numaraları ile kesinleşmiş bulunan davaların ve bu davalarda verilen hükümlerin aynen TANINMASI VE TENFİZİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 5718 sayılı MÖHUK’un 54. maddesine göre yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilebilmesi için; Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması, ilamın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması, o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması koşullarının varlığı gerekmektedir. Somut olayda, KKTC. ile Türkiye arasında mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin andlaşma ve karşılıklılık esasının mevcut olduğu, ilam konusunun münhasıran Türk mahkemelerinin yetkisine girmediği, hükmün kamu düzenine aykırılık taşımadığı görülmüştür. Davalı vekilinin davacı vekiline ait vekaletnamede tanıma ve tenfiz hususunda özel yetki bulunmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, 6100 Sayılı HMK.nın DAVAYA VEKÂLETTE ÖZEL YETKİ VERİLMESİNİ GEREKTİREN HÂLLER başlıklı 74 Maddesinde;” (1) Açıkça yetki verilmemiş ise vekil; sulh olamaz, hâkimi reddedemez, davanın tamamını ıslah edemez, yemin teklif edemez, yemini kabul, iade veya reddedemez, başkasını tevkil edemez, haczi kaldıramaz, müvekkilinin iflasını isteyemez, tahkim ve hakem sözleşmesi yapamaz, konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunamaz ve bunlara muvafakat veremez, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvuramaz, davadan veya kanun yollarından feragat edemez, karşı tarafı ibra ve davasını kabul edemez, yargılamanın iadesi yoluna gidemez, hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamaz, hangileri hakkında yetki verildiği açıklanmadıkça kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez,” hükmü düzenlenmiştir. Vekil tarafından tanıma ve tenfiz davası açılabilmesi için HMK. 74/1 Madde düzenlemesine göre vekile özel yetki verilmesi gerekmediğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü diğer istinaf sebepleri tanıma ve tenfiz şartlarına yönelik olmadığı ve 5718 sayılı MÖHUK’un 54. maddesinde aranan koşulların oluştuğu anlaşılmakla, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/12/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.