Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/5 E. 2020/878 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/5 Esas
KARAR NO: 2020/878 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/219 Esas – 2018/753 Karar
TARİH: 23/10/2018
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin davalıya mal sattığını, akabinde fatura düzenlediğini, bu faturanın ödenmeyen kısmı için icra takibi başlattığını ve davalı yanca itiraz edildiğini, itiraz dilekçesinde de görüleceği üzere itirazın hiçbir somut gerekçeye dayanmadığını, tarafların ticari defter ve kayıtları incelendiğinde iddialarının doğru olduğunun ortaya çıkacağını belirterek, davalının takibe yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, icra takibine konu edilen faturanın T.T.K’nun 21.maddesi anlamında müvekkilini borç altına sokabilmesi için davacı ile müvekkili arasında bir alacak borç ilişkisinin, bir sözleşme ilişkisinin bulunması gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında icra takibine ve davaya konu edilen faturada yazılı şekli ile herhangi bir sözleşme ilişkisinin olmadığını, davacının öncelikle bu sözleşme ilişkisini ispat etmesi gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında dava konusu faturanın düzenlenmesini gerektirir bir sözleşme olmadığı için alacak borç ilişkisinin de doğmadığını, müvekkili şirkete herhangi bir ürünün teslim edilmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/10/2019 tarih 2017/219 Esas – 2018/753 Karar sayılı kararında; “Davacı şirket tarafından davalı şirkete 16.05.2016 tarihli ve … nolu 29.160,87 TL bedelli fatura düzenlendiği, bu faturanın davalının ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olduğu, davalının ticari defterlerinde davacı şirket hesabına 29.161,39 TL borçlandırılarak davacının cari hesaplarının sıfırlandığı, ancak bu ödeme kaydının belgelerinin davalı tarafından ibraz edilmediği, buna göre davalının kendi defter belgelerinde kaydettiği takip konusu fatura karşılığını ödediğini ispat edemediğinden, davacının bu fatura karşılığı alacaklı olduğu, bu nedenle icra takibine yapılan itirazın iptali gerektiği…”gerekçesi ile, Davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Faturaya konu malın müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkili ile davacı şirket arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi olmadığının davacı tarafça da kabul edilmesine rağmen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiğini, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, (Bölge Adliye Mahkemesi Kararı – İstanbul BAM, 15. HD., E. 2017/793 K. 2018/275 T. 13.3.2018 ) İcra takibine konu edilen faturanın müvekkilinin ticari defterlerinde kayıtlı olsa da bu durumun sözleşme ilişkisini ispat etmediğini, Cevaba cevap dilekçesinde ve bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde davacı tarafın faturaya konu malın; … Ltd. Şti.’ye teslim edildiğini ancak bu teslimin müvekkili şirketin talebi doğrultusunda olduğunu ifade ettiğini, Yine davacı tarafın faturaya konu malın … Ltd. Şti.’ye teslim edildiğine dair dosyaya herhangi bir delil sunmadığını ve müvekkilinin bu yönde bir talebinin olduğunu da ispat edemediğini, Faturanın ticari defterlere işlenmiş olmasının akdi ilişkiyi ispat ettiği yönündeki Yargıtay kararlarının ise somut durumda uygulanmasının mümkün olmadığını, kararlarda faturanın ticari defterlere işlenmiş olması halinde sözleşmenin kurulmuş olduğunu ve malın da teslim edildiğinin kabul edildiğini, oysa somut durumda davacı tarafın dahi malın müvekkiline teslim edilmediğini müvekkili ile hiç bir ilgisi olmayan dava dışı bir şirkete teslim edildiğini kabul ve beyan ettiğini, İleri sürerek İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/219 E. 2018/753 K. Sayılı ilamının kaldırılarak talep doğrultusunda hüküm kurulmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır. Davacı, takip dayanağı faturadan dolayı alacaklı olduğunu, yapılan takibe davalı borçlunun haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İlk derece mahkemesince davalı ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan bilirkişi raporuna göre de davaya ve takibe konu davacı faturası davalı defterlerinde kayıtlı olup, davalı defterlerine göre fatura bedelinin ödendiği kayıtlı ise de ödemeye ilişkin her hangi bir belgeye rastlanılmamıştır. Davalı da faturanın ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu kabul etmektedir. TBK’nın 12. Maddesine göre sözleşmelerin geçerliliği kanunda aksi öngörülmedikçe hiç bir şekle bağlı değildir. Taşınır satışının düzenlendiği TBK’nın 209 vd. Maddelerinde de taşınır satış sözleşmeleri için her hangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. TTK 21/2 maddesine göre bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Faturanın teslim alınması ve itiraz edilmeksizin ticari defterlere kaydedilmesi, fatura içeriğinin kabul edildiğine ve fatura içeriği malın teslim alındığına ilişkin karine teşkil eder. Bu karinenin aksinin alıcı tarafından ispatlanması gerekir. Davalı söz konusu faturaya yasal süresi içinde itiraz ettiğini, fatura içeriği malın teslim edilmediğini, fatura bedelini ödediğini veya ödemesi gerekmediğini yasal delillerle ispatlayamamıştır. Bu nedenle davalı istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10. TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.991,98. TL istinaf karar harcından, davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 497,99. TL harcın mahsubu ile bakiye 693,99, TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/09/2020 tarihinde HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.