Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/465 E. 2020/1471 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/465 Esas
KARAR NO : 2020/1471 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2018
NUMARASI : 2017/837 Esas 2018/1359 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin yürüttüğü ticari faaliyet kapsamında yer alan ticari işlerin geliştirilmesi ve ihtiyaçların karşılanması için, davalı bankanın Ihlamurkuyu Şubesi’ nden 05.07.2012 tarihinde imzaladığı 1.000.000,00-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında krediler kullandığını, sözü edilen kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredi miktarlarının tamamının, faiz ve masrafları ile birlikte davalı bankaya erken kapama suretiyle ödendiğini, ancak, söz konusu krediler nedeniyle tahsil edilen tutarların fahiş ve usulsüz olduğunu, kanuna ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı bankadan celp edilecek ödeme planı, bakiye borç tablosu ve ilgili sair belgeler incelendiğinde banka tarafından talep edilen ve müvekkilince ödenen davaya konu kredi tutarları için uygulanan faiz miktarlarının, erken kapama komisyonunun ve sair masraf tutarlarının müvekkili ve banka arasında imzalanan kredi sözleşmesine ve konuyla ilgili yasal düzenlemelere aykırı olduğunun tespit edileceğini, ayrıca, süreç boyunca müvekkiline davalı bankadan hiçbir şekilde ayrıntılı ve açıklayıcı herhangi bir bilgi ya da belge de verilmediğini, müvekkilinin, söz konusu kredi tutarlarını erken kapatmak istediğini ve tüm kredi tutarlarını 04.07.2013 tarihinde ödeyerek kredileri kapattığını ancak belirlenen vadeden önce ödeme yapılıp kredi sonlandırıldığı için, müvekkili şirketten yüksek oranda erken kapama komisyonu /cezası alındığını, söz konusu tutarların oldukça fahiş olduğunu, mevzuatla belirlenen oranın da çok üzerinde olduğunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ nun 144. maddesinde yer alan,”Bakanlar Kurulu, bankaların ödünç para verme işlemleri ve mevduat kabulünde uygulanacak azamî faiz oranlarını, katılma hesaplarında kâr ve zarara katılma oranlarını, özel cari hesaplar dâhil bu maddede belirtilen işlemlerde sağlanacak diğer menfaatlerin nitelikleri ile azamî miktar ya da oranlarını tespit etmeye, bunları kısmen veya tamamen serbest bırakmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu, bu yetkilerini Merkez Bankasına devredebilir.” düzenlemesi uyarınca, ilgili hususlarda Bakanlar Kurulu’ nca azami oranlar belirlendiğini ve mevzuatta yer alan bu oranların üzerinde bedel talep edilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, yani, müvekkilinden tahsil edilen erken kapama komisyonuna tamamen itiraz etmekle birlikte, erken kapama nedeniyle müvekkilinden bir bedel talep edilecek olsa bile, bu tutar en fazla % 2 oranında olabileceğini, dolayısı ile müvekkilinden alınan % 10 oranında erken kapama komisyonu/ cezasının tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu ve iadesinin gerektiğini, her ne kadar müvekkil bir tacir olsa ve kullandığı kredi ticari kredi niteliği taşısa da, bilindiği üzere, Yargıtay verdiği yeni kararları ile ticari kredilerde de komisyon, ipotek fekki, kredi erken kapatma ücreti, dosya masrafı gibi adlarla kredi sözleşmesine konulmuş masrafların yazılmamış sayılacağına, yazılmamış sayılan bu bedellerin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğuna ve iadesi gerektiğine ve hatta yasal dayanağı olmaksızın alınan bu kalemlerin tahsil tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte iade edilmesi gerektiğine hükmettiğini, Yargıtay’ın bu yeni kararları karşısında ister şirket ister şahıs tacir için kullanılmış olsun, bütün ticari kredilerde tahsil edilmiş komisyon ve masraflar ile karşılıksız diğer paraların iade alınmasının mümkün hale geldiğini belirterek, sonuç olarak, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile, müvekkilinden fazla tahsil edilen erken kapama komisyonu için 500,00- TL ve fazla alınan faiz ve dosya masrafı için 500,00- TL olmak üzere şimdilik toplam da 1.000,00-TL’ nin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, tacir olan müvekkili banka’nın sözleşme gereği, erken ödeme komisyonu talep etme hakkı bulunduğunu, davacı kredili borçlunun, kredi kullandığı müvekkili bankanın Ihlamurkuyu şubesine müracaatta bulunarak, kullanmış olduğu kredileri erken kapatmak istediğini bildirdiğini, söz konusu talebe istinaden müvekkili banka tarafından davacıya cevap verildiğini ve davacının kullanmış olduğu krediye ait kapama bakiyelerinin belirtildiğini, bunun üzerine, davacı tarafın kredi kapama tutarına herhangi bir itirazda bulunmaksızın, cari hesap şeklinde işleyen kredi borcunu kendi rızası ile vadesinden önce ödediğini ve bu şekliyle taraflar arasındaki kredi ilişkisinin sona erdiğini, davacının kullanmış olduğu ticari kredi nedeniyle tahsil edilen erken ödeme komisyonu tutarı, gerek Genel Kredi Sözleşmesi gerek TTK hükümleri ve sair yasal düzenlemeler çerçevesinde yasal olduğunu, Genel Kredi Taahhütnamesi’nin 5. sayfasında yer alan “Erken Ödeme Komisyonu” başlıklı maddesi ile davacının; erken kapama komisyonu ödemeyı ve komisyon oranını peşin olarak kabul ettiğini, ” kredili müşteri kullandığı kredinin anaparasını, belirlenen ödeme vadesinden önce ödemek istemesi halinde; sözkonusu talebini bankaya ödeme yapmak istediği tarihten 2 işgünü önce ve yazılı olarak tebliğ etmeyi, bankanın sözkonusu talebi kabul edip etmeme konusunda tek taraflı olarak yetkili olduğunu, talebinin bankaca kabul edilmesi durumunda, vadesinden önce geri ödenen anapara tutarları için, bankaca serbestçe belirlenecek erken ödeme işlem masrafı/komisyonu ve bunun vergi,fon vs. giderlerini nakden ve def’aten ödemeyi,beyan, kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşmenin “Erken Ödeme” başlıklı 2.8.1 maddesinin; “Banka, erken ödeme isteğini kabul ederse, bunun şartlarını bildirir ve maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, erken ödeme nedeniyle doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri müşteri’den talep edebilir.” şeklinde düzenlendiğini, belirterek, sonuç olarak, fazlaya ilişkin her türlü hak, dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın haksız ve mesnetsiz olması nedeniyle reddine, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/12/2018 tarih ve 2017/837 Esas – 2018/1359 Karar sayılı kararında;”….Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davalı banka ile davacı arasında 1.000.000,00-TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca bilirkişi raporunda belirtildiği gibi 36 ay vadeli 3 adet taksitli ticari kredi kullandırıldığı, söz konusu kredilerden dolayı kredi tahsis ve operasyon masrafı olarak 1.375,00-TL olarak tahsil edilmiş olduğu ve tahsil edilen ücretlerin davalı banka TCMB bildirdiği ücret ve komisyon % 2 iken bu kredilerden dolayı tahsil edilen ücretlerin % 1 ve altında olduğu, davalı bankanın kredi kullandırımı sırasında davacıdan aldığı kredi talep formları üzerinde tahsil edilen ücret ve komisyonu açıkça göstermiş olduğu, tahsil edilen ücret ve komisyonların yanlar arasında müzakere edilmiş olduğu, gerek sözleşmesel, gerekse işlem bazında müzakere edilmiş olması nedeni ile tahsil edilen ücret ve komisyonların haksız şart niteliğinde olmadığı, iade koşulları oluşmamış olduğundan, dosya masrafı yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, dosya masrafı gibi kredinin vadesinden önce kapatılması halinde bankanın erken kapama komisyonu talep edebileceği düzenlenmiş ise de; bankanın hangi oranda erken kapama komisyonu uygulayacağı kararlaştırılmamıştır. Emsal banka uygulamaları nazara alındığında, ortalama % 2 oranında erken kapama komisyon oranları bulunduğu, ancak davalı banka tarafından % 10 oranında ve toplam tahsilat üzerinden 12.251,00-TL erken kapama komisyonu tahsil edildiği anlaşılmıştır. Davalı bankanın uyguladığı erken kapama komisyon oranı fahiş olup, diğer banka uygulamaları nazara alındığında % 2 oranında erken kapama komisyonu talep etmesi makul olduğu kanaatine varılmakla, erken kapama komisyonu % 2 oranında kabul edildiğinde davalı banka tarafından toplam 9.800,00-TL fazla ücret alındığı kanaatine varılmakla, fazla alınan ücretin, kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 9.800,00 TL’nin 04/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili banka tarafından tahsil edilen erken kapama komisyonunun hukuka, kanuna ve Yargıtay kararlarına ve sözleşmeye uygun olduğunu, Davacı tarafın erken kapama ile ilgili tüm şartları ve hususları kabul ederek ve müvekkili banka ile mutabık kalarak krediyi erken kapadığını, davacı borçlunun iddia ettiği gibi, müvekkili banka tarafından talep edilen erken kapama komisyonu dışında, gerek daha alt bir komisyon bedeli ile gerekse de komisyon alınmaksızın kredinin kapatılacağı, taahhüt edilmediği ve kendisine bu yönde bir yönlendirme yapılmadığını,Davacıya kullandırılan krediler ticari niteliktedir ve işletmesine ilişkin olduğu, basiretli davranması gereken davacı kredi sözleşmesi şartlarını inceleyerek; masraf ve ücretleri bilerek kabul ettiği ve kredi kullandığını, davacının krediyi kullanıp sonradan kredi masrafına itiraz etmesi hakkın kötüye kullanımı olduğu, iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı, müvekkili banka da tacir olup T.T.K. hükümleri gereğince vermiş olduğu hizmet karşılığında ücret isteme hakkı bulunmakta olduğunu, Kanunların şekil şartı öngördüğü haller hariç olmak üzere Türk Hukukunda akit serbestisi mevcut olduğu, bu durum karşısında taraflar arasında borç ve alacak ilişkilerinin tabi olacağı usul ve esaslar taraflarca serbest olarak belirlenebildiğini, tarafların tacir olduğu sözleşme hükümleri yasaların emredici kurallarına aykırı olmamak kaydıyla her hal ve şartta tarafları bağlamakta olduğunu, bu suretle taraflar tacir olup imzalanan sözleşme de tarafların serbest iradesi ile imzalandığını, yani davacı taraf genel kredi sözleşmesini serbest iradesiyle imzalamış olup, sözleşme hükümleri kendisini bağladığını, bu çerçevede tarafların serbest iradesiyle tanzim ve imza edilmiş sözleşmeler uyarınca tahsil edilen faiz, masraf, erken kapama komisyonu ve diğer tüm tahsilatlar sözleşme ile usul ve yasaya uygun olduğunu, Erken kapama maliyet tutarının hesabı, söz konusu kredinin kullandırım tarihi, kredinin vadesi, kredi tutarı, erken kapama tarihinden kredinin vade bitimine kadar kalan bakiye süresi, kredin erken kapama tutarı, piyasa koşulları ve benzeri bir çok etkene göre yapılmakta olduğu, her kredinin kapatıldığı tarihteki piyasa koşullarına göre yaratacağı maliyet farklı olduğundan erken kapama halinde her kredi için ayrı olarak erken kapama oranı belirlenmekte olduğu, öte yandan, müvekkili banka davacıya kredi kullandırırken bu kredinin karşılığını ayırmakta, kredi limitini doldurmakta, davacıya kredi kullandırdığı için başka firmaya kredi kullandıramamakta olduğunu, bu hususların hepsinin müvekkili bankanın finansal kaybının hesaplamasında bir etken olduğunu, Taraflar arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca, kredilerin erken kapatılması durumunda, müvekkili bankaca belirlenen şartlar dahilinde maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, erken ödeme nedeniyle doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri davacıdan talep etme hakkı bulunduğunu, söz konusu tutar gözönünde bulundurulduğunda davacı taraftan tahsil edilen erken ödeme komisyon tutarının gayet makul ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğunu, buna karşın kötüniyetli açılan işbu davanın hukuken dinlenmesi mümkün olmadığını, bu suretle, davacı tarafın erken ödeme komisyon tutarının haksız olduğu yönündeki beyanlarının kabulü mümkün olmadığını, Davacı taraf kullandığı kredinin faizinden kurtulmak için kendi menfaati doğrultusunda, müvekkili bankanın bildirdiği şartlar dahilinde erken ödeme komisyonu ödeyerek kredi borcunu kapatma yolunu tercih ettiği, bu nedenle, davacı tarafın ödediği tutar için haksız olduğundan bahisle işbu davayı açması kötüniyetinin açık göstergesi olduğunu, 6102 sayılı TTK gereğince de müvekkili bankanın verdiği hizmet karşılığında ücret isteme hakkı bulunduğunu, (Türk Ticaret Kanunu’nun Ücret İsteme Hakkı başlıklı 20.maddesi)Yargıtay Kararları gereğince de müvekkili bankanın davacıdan ücret isteme hakkı bulunduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02.03.1982 tarihli 1982/508 E. – 1982/848 K. sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28.04.2014 tarihli 2014/1111 E. – 2014/7887 K. sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05.05.2014 tarihli 2014/1257 E. – 2014/8458 K. sayılı kararı)Yargıtay kararları gereğince de müvekkili bankanın davacıdan erken ödeme komisyonu talebi hakkı bulunduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12.12.2011 tarihli 2010/6669 E. – 2011/16789 K. sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02.07.2013 tarihli 2012/15841 E. – 2013/14080 K. sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21.01.2015 tarihli 2014/15128 E. – 2015/726 K. sayılı kararı)Borçlar Kanunu 96.maddesi gereğince de müvekkili bankanın erken ödeme komisyonu talep etme hakkı bulunduğunu, Yerleşik Yargıtay içtihatları da bu bu yönde içtihatları bulunduğunu, 13.Hukuk Dairesi’nin 11.10.2005 tarihli 2005/9220 E. – 2005/14972 K. sayılı ilamı ile 31.12.2007 tarihli 2007/8861 E. – 2007/14510 K. sayılı ilamı bu yönde olduğunu, (Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 11.10.2005 tarihli 2005/9220 E. – 2005/14972 K. sayılı kararı)Yargıtay’ın çok yeni kararlarından birisi olan Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 23.06.2014 tarihli 2014/5450 E. – 2014/11807 K. sayılı kararında, B.K’nın 96. maddesi gereğince erken ödeme komisyonu alınabileceği açıkça ifade edildiğini, Bu bilgiler ışığında ve sözleşme hükmü gereği; müvekkili bankanın davacının erken kapama talebini kabul edip etmemek, kabul ettiği takdirde erken kapama komisyonu istemek, bu komisyonun oranını belirlemek ve hangi şartlarla erken ödemenin kabul edileceğini bildirmek konusunda serbest olduğu, dava konusu olayda da, davacı tarafın erken kapama talebinin müvekkili bankaya ulaşması akabinde, kapatma taleplerinin kalan anapara üzerinden %2 erken kapatma komisyonu alınarak işleme alınabileceği bildirildiği, davacı taraf da söz konusu erken kapatma komisyonu tutarını hiçbir ihtirazi kayıt koymaksızın ödemeyi kabul ederek kendi rızası ile ödemiş ve kredi borcunu sonlandırdığını, tüm bu nedenlerle, yasa, mevzuat ve yargıtay kararları ışığında, haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkil Banka aleyhine açılan davanın reddi gerekmekte olduğunu, Davacı kendi ihtiyari ile ihtirazi kayıt koymaksızın ödeme yaptığı, davacının hem tacir olması nedeni ile hem de BK gereği ödemiş olduğu dava konusu ettiği tutarları iade isteyemeyeceğini, Davacı tarafından hataen ödenen bir tutar söz konusu olmayıp, Borçlar Kanunu 78.madde şartları bulunmadığını, Yargıtay’ın kararlarından birisi olan Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 24.02.2014 tarihli 2014/337 E. – 2014/3588 K. sayılı kararında, aynen;“Davacının erken ödeme talebi üzerine davalı banka tarafından ödenmesi gereken toplam borç miktarı davacıya bildirilmiş ve davacı da bildirilen bu borcu herhangi bir ihtirazi kayıt koymaksızın ödemiştir. Taraflar tacir olup işlemlerinde basiretli davranmaları asıldır. Davacı tarafından sonradan fazla ödeme iddiasıyla alacak talebinin reddi gerekir.” şeklinde belirtildiğini, Bankacılık Kanunu ve ilgili Merkez Bankası tebliğ hükümleri gereğince de müvekkili bankanın ücret isteme hakkı bulunduğunu, (5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun “Faiz Oranları İle Diğer Menfaatler” başlıklı, 144. maddesi)Davacıdan tahsil edilen erken kapama komisyonu, bankacılık uygulama ve esaslarına, banka kayıtlarına, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine ve emsal Yargıtay kararlarına ve diğer bankalarla karşılaştırıldığında, hakkaniyet ilkesine uygun olduğu ve bu çerçevede davacı tarafın iddialarının hiçbir yasal dayağı mevcut olmadığını, Davacının genel işlem koşulu ile ilgili beyanları da hukuka aykırı olduğunu, Davacı kendi talep ve rızası ile kredi ilişkisini vadesinden önce sona erdirdiği, vekil eden bankanın davaya konu kredinin erken kapatılması neticesinde kar mahrumiyeti doğduğu, yapılan bu erken ödeme sonucunda da basiretli bir tacir olarak davranması gereken davacıdan herhangi bir ihtirazi kayıt ve şart içermeden bizzat imzalamış olduğu sözleşmeden doğan erken ödeme komisyonu kendisinden tahsil edildiğini, Genel Kredi Taahhütnamesi ve Genel Kredi Sözleşmesi, Türk Ticaret Kanunu’nun ‘Ücret İsteme Hakkı’ başlıklı 20. maddesi, Yargıtay kararları, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun ‘Faiz Oranları İle Diğer Menfaatler’ başlıklı, 144. Maddesi, ilgili Merkez Bankası tebliğ hükümleri (Mevduat Ve Kredi Faiz Oranları, Katılma Hesapları, Kar ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı Tebliğ) gereğince müvekkili bankanın ücret isteme hakkı bulnduğu, davacının bu zarar kalemine ilişkin talebi de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili banka tarafından gerçekleştirilen dava konusu işlemin dayanakları; yasa, sözleşme ve emsal Yargıtay kararları olup, davacı tarafın hiçbir hukuki dayanak içermeyen beyan ve iddialarının kabulü mümkün olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, davacının davalı bankadan kullandığı ticari kredilerden dolayı kredinin ilk kullandırımı sırasında alınan masraflar ile ticari kredinin erken kapatılması nedeniyle davalı bankanın haksız olarak tahsil ettiği tahsil ettiği iddia olunan erken kapama komisyonunun iadesi konusunda açılmış bir alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı banka vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı ile davalı banka arasında 05/07/2012 tarihli ve 1.000.000,00 TL. Miktarlı Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, davacıya 36 ay taksitle 80.000 TL., 70.000,00 TL., 50.000,00 TL.’lik 3 adet taksitli ticari kredinin kullandırıldığı, sözleşme anında ödeme planına göre davacının taksitler halinde, faiziyle birlikte ödeyeceği miktar kararlaştırılmışken davacının bu 3 adet taksitli ticari kredileri 04/07/2013 tarihinde toplu ödeme yaparak kredileri kapattığı anlaşılmaktadır. TTK’nun 20. maddesi uyarınca tacir olan bankanın verdiği hizmet karşılığında ücret talep etmesinin mümkün olduğu, Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesi çerçevesinde kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceği; sözleşmenin ücret ve komisyonları düzenleyen 2.8.1. Maddesinde;” Müşterinin bakiye borcunu kısmen veya tamamen vadesinden önce ödemesi bankanın kabulüne bağlıdır. Bankanın kabulü olmaksızın yapılan ödeme vadesinde tahsil edilir. Müşteri bankanın muvafakatine dayanmayan erken ödeme nedeniyle faiz ve indirim dahil bankadan herhangi bir talepte bulunamaz. Erken ödemede bulunmak isteyen müşteri yazılı olarak başvurur. Banka, erken ödeme isteğini kabul ederse, bunun şartlarını bildirir ve maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, erken ödeme nedeniyle doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri müşteriden talep edibilir,” hükmünün düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davalı bankanın TCMB. Bildirdiği ücret ve komisyon tarifesini dosyaya ibraz etmediği tesbit edilmiştir.Mahkemece alınan 30/05/2018 teslim tarihli bilirkişi raporunda; Erken kapama komisyonu ile ilgili olarak 2013 yılı için davalı banka tarafından alınan erken kapama komisyonu oranının % 10 olduğu belirtildikten sonra, bilirkişi olarak görev yaptığı başka dosyalara celp edilen davalı dışındaki bankaların uyguladığı erken kapama komisyon oranlarına ilişkin kendisinde bulunan verilere göre değerlendirme yaptığı ve karara esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilmiş iki (2) bankanın % 2 olarak uyguladığı oranların ortalamasının % 2 olduğu, davalı bankanın % 10 oran kullanarak 50.000,00 TL.lik kredinin kapatılan 6.530,25 TL.lik kısmı için 653,03 TL., 70.000,00 TL.lik kredinin kapatılan 52.502,88 TL.lik kısmı için 5.250,29 TL., 80.000,00 TL.lik kredinin kapatılan 63.482,80 TL.lik kısmı için 6.348,28 TL., erken kapama komisyonu tahsil etmiş olduğu, davalı bankanın %8 oranında davacıdan fazla miktarda erken kapama komisyonunu tahsil ettiği, emsal banka uygulamalarına göre sektör ortalaması olan % 2 gözönünde bulundurularak yapılacak hesaplama neticesi davalı banka tarafından 9.800,00 TL. Fazla tahsil edildiği ve 9.800,00 TL. nin davacıya iadesi gerektiği, kredi talep formu üzerinde operasyon masrafının açıkça gösterilmesi ve emsal banka ortalamasının altında dosya masrafı alındığından dosya masrafı talebinin yerinde olmadığı belirtilmiştir.Türk Borçlar Kanunu’nun erken ifayı düzenleyen 96. maddesi; “Sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kasdettikleri anlaşılmadıkça borçlu, edimini sürenin sona ermesinden önce ifa edebilir. Ancak, kanun veya sözleşme ya da adet gereği olmadıkça borçlu, erken ifada bulunması sebebiyle indirim yapamaz” hükmünü havidir. 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 3. maddesinde, bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, 4. maddesinde ise reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının, serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre; bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar.
Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın masraflara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, ilan edilen bir tutar bulunmaması halinde ise tahsil edilen masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulaması da bu yöndedir (Emsal nitelikteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.04.2019 Tarih, 2019/1303 Esas- 2019/2961 Karar sayılı ilamı).Somut olayda, davalı TBK’nın 96.maddesi uyarınca erken kapamayı kabul etmek zorunda değil ise de erken kapamayı kabul ederek komisyon almıştır. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında yapılan bilirkişi incelemesinde, sözleşmede kararlaştırılmış bir oran bulunmaması nedeniyle, emsal banka uygulamaları dikkate alınarak, davacının dürüstlük kuralına ve emsallere göre alabileceği erken kapama komisyonu oranı belirlenmiş, buna göre davalının haksız olarak yaptığı kesinti miktarı bulunmuş ve hüküm altına alınmıştır. Mahkemece davalı bankanın Merkez Bankasına erken kapama komisyon oranlarını bildirip bildirmediği yönünde bir araştırma yapmadığı görülmekte ise de, davalı tarafça mahkemece kabul edilen oranın üzerinde bir oranın Merkez Bankasına bildirilmiş olduğu yönünde bir iddia ileri sürülmediğine göre, mahkemece alınan bilirkişi raporunda emsal banka uygulamaları %2 oranında erken kapama komisyonu alındığı tesbit edilmiş olup; mahkemece %2 oranın makul bir oran olarak kabul edilip buna göre fazladan ödenen erken kapama komisyon oranının tespitinde ve bu talebe ilişkin verilen kararda isabetsizlik görülmemiştir. İlk derece mahkemesinin hükme esas aldığı bilirkişi raporunun bu konuda geliştirilen içtihada uygun hesaplama içerdiği, ilk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 669,43.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan 167,36.TL harcın mahsubu ile bakiye 502,07.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/12/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.