Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/426 E. 2019/625 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/426 Esas
KARAR NO : 2019/625 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/1144 Esas ( Derdest dava dosyası)
ARA KARAR TARİHİ: 27/12/2018
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, şirket yetkilisi … odasında bulunan kasanın 30/07/2017 tarihinde gece 03:20 sularında silahlı kişilerce kırılarak çalındığını, kasanın içinde bulunan değerli eşyalar ve paralarla birlikte dava konusu olan müşteri çeklerini de çalındığını, bu olayın Gebze Cumhuriyet Savcılığının 2017/15074 soruşturma numaralı dosyasında kovuşturma ve araştırmanın devam ettiğini, davaya konu çek : Keşidecisi … olan – … Katılım Şanlıurfa şubesi 30/10/2017 keşide tarihli … çek no’lu ve 41.000,00.TL bedelli çek olduğunu, bu çeki müvekkilinin şirkete …. tarafından müvekkili şirkete ciro edildiğini, müvekkilinin bu çeki ciro etmeden çalındığını, çekin ciro silsilesinin kesintiye uğradığını, … Tic. Ltd. Şti’nin … ile hiçbir şekilde bağlantısının olmadığını, bu şirketin müvekkilinin çalınan çeklerini paravan şirket kaşesi ile piyasaya sürdüğünü, çekteki kaşeler üzerindeki imzaların değişik olduğunu, imzaların sahte olduğunun belli olduğunu, çalıntı çekler hakkında Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/576 esas Sayılı dosyasında ödeme yasağının konduğunu, davalı tarafın çeki çalıntı olduğunu bilerek aldığını, davalının ödeme yasağının olduğunu bilerek haciz uygulamasının hakkın kötüye kullanım olduğunu, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1118 esas sayılı dosyasından istirdat davası açıldığını, icra dosyasındaki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiğini, davalının basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini ileri sürerek, icra takibinin durdurulmasını, ihtiyati tedbir kararının verilmesini, çekin iadesini ve icra dosyasına ödenmesi durumunda aldığı parayı müvekkili şirkete geri ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, takibe konu çek üstünde cirosu dahi bulunmayan davacının dava açma hakkı bulunmadığından aktif husumet yokluğu sebebi ile reddedilmesi gerektiğini, müvekkilinin dava konusu senette meşru ve iyi niyetli hamil olduğunu, davacı tarafın, çekin rızası hilafına elden çıktığını ve bu sebeple icra takibinin yapılamayacağına ilişkin olsa da bu durum alacaklının alacağını temin etmesine engel bir durum olmadığını, davacının ileri sürdüğü def’iler senedi ciro ve teslim yoluyla teslim alan müvekkile karşı ileri sürülemeyeceğini, (Yargıtay 19. HD 14/06/2012 tarihli 2012/3488 E. – 2012/10160 K.) çekteki cirantalarla ticari ilişkinin bulunmadığı iddiası iyiniyetli hamil olan müvekkile karşı ileri sürülemez olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul 15. Asliye Mahkemesi’nin 27/12/2018 tarihli 2017/1144 Esas sayılı ara kararında;”Taraflar arasındaki davanın menfi tespit ve çek istirdatı istemlerine ilişkin olduğu, mahkememizde verilecek kararın tarafları bağlayacağı ancak çekteki diğer cirantaları bağlamayacağı, davacı tarafın talebi ciddi bulunarak mahkemece tensip ara kararıyla tedbir kararı verildiği ve buna istinaden icra dairesine 08/01/2018 tarihli yazı yazıldığı, bu yazıda davacı tarafça para yatırılması halinde alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir yazısı yazıldığı, 09/01/2018 tarihli yazıda ise, diğer borçlular tarafından para yatırılması halinde alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir yazısı yazıldığı, davanın tarafları olmayan kişiler hakkında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden mahkemece icra müdürlüğüne yazılan 09/01/2018 tarihli yazıdan dönülmesine, davacı taraf iddiası ciddi bulunduğundan tensiben verilen ihtiyati tedbir kararı ve buna istinaden yazılan 08/01/2018 tarihli yazı gereğinin devamına karar verildiği…”gerekçesi ile, Davalı tarafın tedbirin kaldırılmasına yönelik itirazın kısmen kabulü ile 09/01/2018 tarihli İstanbul ….İcra Dairesine yazılan yazıdan dönülmesine, 08/01/2018 tarihli yazıyla konulan tedbirin devamına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,Dava dosyasında; davalı tarafın talebinin haklı gösterecek ve tedbir kararının kaldırılmasını gerektirecek somut bilginin ve belgenin sunulmadığını, itirazının haksız ve yasal dayanaklardan yoksun olduğunu,Müvekkili şirket tarafından söz konusu çekin ciro edilmeden çalındığını, soruşturmanın Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı 2017/15074 soruşturma numaralı dosyada devam ettiğini, Dava konusu olan çek müvekkili şirketin müşterisi ve bölge bayisi olan … tarafından müvekkili şirkete verildiğini, çalındıktan sonra; Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından çeklere el konulması kararının verildiğini, çekin arkasına şerh düşüldüğünü, davalının çalıntı çeki bilerek ve basiretli tacirin yapması gerektiği gibi kontrol etmeden çeki temlik yolu ile almasının kötüniyet veya ağır bir kusurun olduğunu,Ciro silsilesinde bir kopukluk var mı diye incelenmesinin gerektiğini, çeki ciro etmeden çaldıran müvekkilinin icra dosyasına yatıracağı paranın alacaklıya ödenmemesi yönündeki tedbir kararının red edilmesinin, davanın özüne aykırı olduğunu,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 11/12/2018 tarihli ara kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir kararının önceki ara kararı ile aynen devam etmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1144 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı vekili taraf olmadığı takip dosyasında, davalı alacaklının alacaklı olmadığı iddiasıyla icra dairesine yatırılan paranın davalıya ödenmemesine, takip konusu çekin kendisine iadesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir kararına itiraz üzerine yapılan duruşmada, mahkemenin ihtiyati tedbir kararı sonrası icra dairesine 09/01/2018 tarihli yazılan yazıdan dönüldüğü, yazının içeriğinden anlaşıldığı üzere,” takibe konu borcun tamamının icra veznesine davacı veya icra dosyasındaki diğer borçlular tarafından yatırılması halinde icra veznesine yatan paraların dosya alacaklısına ödenmemesine” ilişkin olduğu, bu bağlamda mahkemenin itiraz üzerine verilen ret kararının, ihtiyati tedbir kararının, 08/ 01/2018 tarihli yazıda belirtilen yazı çerçevesinde olduğunun belirlenmiş olduğu, 08/01/2018 tarihli icra dairesine yazılan yazının içeriğinden anlaşıldığı üzere” icra dairesine davacı tarafından yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesine” ilişkin olduğu görülmüştür.Davanı İİK 72 inci maddesine göre açılan bir dava olmadığı, aksine davalı alacaklının, takip dosyasında üçüncü şahıslar hakkında icra takibi başlattığı, davacının takip konusu çekte alacaklı olduğunu iddia ettiği gözetildiğinde, HMK 389 maddesi kapsamında ihtiyati tedbir talep ettiği, mahkemenin istinafa konu kararında, icra dairesine yazılan yazıdan rücu edilmekle, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olduğu, mevcut tedbir kararının da, takip dosyasının tarafı olmadığından, takip dosyasına borçlu sıfatı ile yapacağı her hangi bir ödeme yapmayacağı gözetildiğinde, sonuçta verilen tedbir kararının davacı yönünden infazının mümkün olmadığı görülmüştür. Mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilebilir. Kanun koyucu bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir alanı bırakmıştır. İhtiyati tedbir talep eden taraf, tedbire esas olan hakkını, ihtiyati tedbir sebep veya sebeplerinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekir. (HMK m.390/3) Yani ispatı gereken hususların tam olarak olmasa da kuvvetle muhtemel gösterilmesi gerekmektedir.Davacının iddiasının yargılama gerektirdiği ve dosya kapsamındaki belge ve kayıtlardan HMK 390/3. maddesindeki yaklaşık ispat yükümlülüğünü karşılamadığı, bu nedenle mahkemenin davacının itirazın kısmen kabul kısmen ret kararının isabetli olduğu görülmekle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince reddine dair karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,100.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/05/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.