Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/423 E. 2019/567 K. 17.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/423
KARAR NO : 2019/567
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 12/12/2018
NUMARASI : 2018/531 Esas (Derdest dava dosyası)
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/04/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davaya konu edilen icra takibi dava dışı …San. Tic. Ltd. Şti.’ nin ortaklık bedeli olarak müvekkilce alınan tutarın hukuka aykırı olarak sebepsiz zenginleşme bulunduğundan bahisle tahsil edilmek istenildiğini, dava taraflarının şirket ortağı olduklarını, şirket sermayesinin 10,000,00.TL olduğunu, davalının hissesine karşılık gelen tutarın 2,500,00 TL olduğunu, şirketin zarar etmekte olduğunu, talebin fahiş ölçüde yüksek olduğunu, davalı, şirketin genel müdürü ve birinci dereceden karar almaya yetkili ortağı olduğunu, davalının hisse ve pay devrine ilişkin hiçbir hukuki girişimi dahi bulunmadığını, hal böyleyken talebe faiz işletilmiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin şahıs olarak hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacağını, afaki bir bedel ve kötü niyetle kesinleştirilen davaya konu takip nedeniyle 02/05/2018 tarihinde müvekkilinin ev adresine hacze gelindiğini, haciz ve muhafaza tehdidi ile davalının maddi hukukta karşılığı bulunmayan işçilik alacaklarından bahisle başlatılan İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’ nün …. sayılı takip dosyasına mecburen ödeme yapıldığını, bunun üzerine haciz işlemi yapılmadığını, davacının banka hesaplarına da haciz ihbarnamesi gönderildiğini, hukuken hiçbir karşılığı bulunmayan sebepsiz zenginleşme iddiası ile müvekkilinin mağdur edildiğini, ticari itibarının zedelendiğini, davacı müvekkilin borcu bulunmadığı halde, son derece yüksek bedelli bir icra tehdidi altında tutulduğunu, tahsili halinde telafisi son derece güç zararlara uğrayacağını, mahkemece gösterilecek teminat karşılığı tedbiren icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi maksadıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde ve ikinci cevap dilekçessinde özetle; müvekkilinin sebepsiz zenginleşmeye dayanan alacak hakkı söz konusu olduğunu ve bu sebeple davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını ve davacının ödeme emrine itiraz etmediğini, ayrıca davacı tarafın dava dilekçesinde haklılığını yaklaşık ispatla dahi ispatlayamadığını, bu sebeple ihtiyati tedbir kararının reddi gerektiğini beyan ederek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul Anadolu 1. Asliye ticaret Mahkemesi 2018/531 Esas 12/12/2018 tarihli ara karar sayılı kararında;”…İİK’nun 72/3 maddesi ” İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.” şeklinde düzenlenmiş olup, İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca verilen Mahkememizin tedbir kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği…”gerekçesi ile, Davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yapmış olduğu itirazın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, itiraz edilen nokta mahkemenin ihtiyati tedbir kararını vermesi yahut vermeme yetkisine ilişkin olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde haklılığının yaklaşık olarak ispat etmesine ilişkin olduğunu, dava dilekçesinde davacı taraf haklılığını yaklaşık olarak ispat dahi edemediğini, hatta ödeme emrine de ayrıca itiraz etmeyen davacının yaklaşık olarak ispattan daha fazlasına göstermesinin gerektiğini,Davacının HMK m 390/3 uyarınca ihtiyati tedbir talebinin sebebini açıkça belirtmediğini ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir kararının neye dayanılarak verildiğinin anlaşılamadığını, işbu ihtiyati tedbir kararının ortadan kaldırılması gerektiğini,Kanunun ihtiyati tedbire hükmetmek için aradığı temel unsurlardan yaklaşık ispat sağlanamamışken; İcra İflas Kanunu’nun 72/3 maddesine dayanarak ihtiyati tedbire hükmedilmesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu,Anadolu …. İcra Dairesi’nin … numaralı dosyasına istinaden dosya borçlusu olan davalıdan 371.087,67 TL asıl alacaklı olan müvekkilinin alacağına ilişkin ihtiyati tedbir konulması sonucu müvekkilin uğrayacağı zararın karşılanması için yüzde on beşlik bir teminatın kabul görmeyeceğinin açık olduğunu, Dolayısıyla işbu ihtiyati tedbir kararının hem teminat açısından hem de usulen açıkça hukuka aykırı olduğunu beyanla, İstinaf başvurusunun kabulü ile, İlk derecenin verdiği ihtiyati tedbirinin kabulü kararının ortadan kaldırılmasına ve Anadolu …. İcra Dairesi’ nin … sayılı dosyasında yer alan borç miktarının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Talep menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına ilişkindir.Davacı vekili, davalılar tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün… aleyhine icra takibi başlatıldığını, hukuka aykırı olarak takibin kesinleştiğini, takip dosyasından kaynaklı borçlu olmadığı halde, son derece yüksek bedelli bir icra tehdidi altında tutulmakta olduğunu, hukuken hiç bir karşılığı bulunmayan sebepsiz zenginleşme iddiası ile müvekkilinin mağdur edilerek, ticari itibarının zedelenmek istendiğini, bu nedenle takipler nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile İİK 72/3 maddesi gereğince yargılamanın sonuna kadar icra takiplerinin durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.İİK 72/3 maddesinde “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda, davacıların haklarında yapılan icra takiplerinden sonra menfi tespit davası açtığı sabit olduğundan İİK 72/3 maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, mahkemece, oranında icra veznesine girecek paranın takip bedelinin % 20′ si oranında teminat karşılığında alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş, aleyhine tedbir kararı verilen davalı vekili tarafından ihtiyati tedbir kararına itirazı üzerine de, itirazın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinafa başvurulmuştur. İhtiyati tedbir yasada koruyucu önlem olarak düzenlenmiştir. Kabul edilebilmesi için ise tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmektedir. ( HMK 390/3). Kaldı ki tedbir kararının İİK 72 maddesi uyarınca teminat karşılığı verilebileceği düşünüldüğünde, davalının ihtiyati tedbir sonucu uğrayacakları ve kanıtlayacakları zararların da bu teminattan giderilmesi mümkün olacaktır. Dosya kapsamı tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davalının savunmasında, davacının faaliyetlerinden dolayı zarara uğradığını ileri sürmesi, takip dosyasındaki alacağın şirket ortakların arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklandığı gözetildiğinde, iddia ve tüm belge ve kayıtlar esas alındığında yaklaşık ispat kuralı uyarınca ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, kabule karşı itirazın reddine dair kararın isabetli olduğu görülmekle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından 02/01/2019 tarihli Sayman Mutemedi alındısı makbuzu ile yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 25/01/2019 tarihli Sayman Mutemedi Alındısı ile mükerrer yatırılan 121,30 TL harcın talep halinde davalıya iadesine, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında 02/01/2019 tarihli Sayman Mutemedi Alındısı ile peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-Davalı tarafından 25/01/2019 tarihli Sayman Mutemedi Alındısı ile mükerrer yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 6-UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-dönüş masrafı 30,00 TL’ nin davacı avansından sarf edildiği anlaşılmakla; bu giderin de davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7- Artan gider avansı varsa talep halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 8- Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/04/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.