Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/416 E. 2020/1426 K. 07.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/416 Esas
KARAR NO: 2020/1426 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2018
NUMARASI: 2015/1197 Esas 2018/809 Karar
DAVA TÜRÜ: Alacak
KARAR TARİHİ: 07/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkili şirketin, müşterilerinin ticari veya özel eşyalarını hava-deniz ve kara yoluyla taşıma işlerinde lojistik destek ve aracılık hizmeti verdiğini, davalı Türk Hava Yollarına da yaklaşık 10 yıldır müşteri sağladığını, kargo uçakları ile hava taşımacılığı işine aracılık ettiğini, müvekkilinin müşterisi olan … Ltd. Şirketinin mallarını Almaata ve Bişkek’deki müşterilere taşınması işini davalı …’nin kargo uçakları ile gerçekleştirdiğini, taşıma hizmet bedelini müşterisi adına davalıya ödediğini, ödemenin fazla olduğu dönemsel olarak gelen cass raporlarında fark edildiğini, ancak müvekkilinin cassa ödeme yapma zorunluluğu bulunduğundan zorunlu olarak ödemenin yapılarak akabinde itiraz edildiğini, cassın ise tüm hava yollarının tahsilatını takip eden teminat mektubu karşılığı çalışan havayolu adına navlun tahsilatı yapan bir şirket olduğunu, davalıya İzmir …Noterliğinin 02/07/2013 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edilerek 2012 yılı Almaata ve ve Bişkek varışlı bagaj kargolarından doğan 113.274,- Euro alacağın ödenmesinin talep edildiği, davalı …’nin havaalanına gelen kargoları tartarak tartım sonuçlarının müşteri tarafından bildirilen brüt kg ile aralarında fark olduğunu belirtilerek bu kilo farklarının davalı tarafından kargoturdan tahsil edilerek haksız ve sebepsiz kazanç sağlandığını, müvekkilinin Cass raporlarına yaptığı itirazlardan sonuç alamadığı için … yetkilileri ile konuşup sorunu çözme yoluna gittiğini, nihayetinde …’nin kilo farkları ile ilgili tahakkuk ettirilen tutarın % 75’lik kısmının bir kereye mahsus olmak kaydı ile silinerek % 25’lik kısmının … tarafından ödeneceği belirtilerek kilo farkının oluştuğu ve bunun davacı şirketten tahsil edildiğini ikrar ve kabul ettiğini, bu durumun dava dışı … şirketi tarafından da fark edilerek gerçekleştirilen yüklemeler neticesinde taşınan toplam 3.300 ton yüke istinaden 90 tona tekabül eden 128.000,- Euroluk kilo farkı faturalarının iade edildiğini, davalı …’nin email yazışmalarında açıkça hatasını kabul etmesine rağmen bu hatanın telafisi olarak müvekkili şirkete teklif ettiği % 75’lik iadeyi gerçekleştirmediğini, davalının müvekkilinden haksız yere iktisap ettiği bedel ödenmeyince İzmir …Noterliğinin 02/07/2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek haksız tahsil edilen bedelin iadesinin talep edildiğini, davalı tarafça ihtarnameye cevap verilmediğini, ancak şirket genel müdürü …’nun fazla kilo farkı bedelinin kendisine ödeneceği şifahi olarak bildirilerek İstanbul’a görüşmeye çağrıldığını, müvekkilinin söz konusu ihtarnameyi bilgilendirme amacıyla … şirketine de gönderdiğini, hatalı tartımı ve fazla ödeme aldığını elektronik emaillerde yazılı olarak kabul eden davalının ödeme yapmayacağının anlaşılması üzerine TTK ve Vergi Usul Kanununa uygun olarak 02/07/2013 tarih A seri … numaralı 113.274 Euro bedelli kilo farkı faturası kesilerek faturanın Karşıyaka …Noterliğinin 18/07/02014 tarih … yevmiye nosu ile davalıya tebliğe gönderildiğini, faturanın davalı tarafından 22/07/2014 tarihinde tebliğ alındığını, faturaya itiraz edilmediği gibi iade de edilmediğini, taraflar arasında süregelen ticari ilişki bulunduğunun tarafların ticari defter ve kayıtları ile sabit olduğunu, davalı …’nin kargo uçaklarının arızi taşıma hizmetleri için yazılı sözleşme yapmadığı, ancak elektronik ortamda email yolu ile işi kabul ettiği ve bu yolla ticaret yaptığını, davalının faturaya itiraz ve iade etmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayılmasının gerektiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı tarafından fazla tahsil edilen 113.274,- Euro kilo farkı bedeli alacağının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava dilekçesinde davacı şirketin hangi seferlere ait kargo taşımalarını dava konusu ettiği ve alacaklı olduğunu iddia ettiği meblağı nasıl hesapladığı açıkça anlaşılamadığından davacıya iddiasını ispatlayacak yazılı delilleri ibraz etmesi ve talebini somutlaştırması hususunda kesin mehil verilmesi gerektiğini, huzurdaki davada 2012 yılına ait İstanbul-Almaata ve İstanbul-Bişkek seferlerinde davacı şirketten haksız yere tahsil edildiği ve bu suretle müvekkili ortaklığın sebepsiz yere zenginleştiğinin iddia edildiğini, davacının İzmir …Noterliğinin 02/07/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile kendisinden haksız yere tahsil edildiğini iddia ettiği ödemeleri aylar sonra talep ettiğini ve 18/07/2014 tarihinde ihtarnameyle alacağa dayanak 02/07/2014 tarihli … nolu 113.274,- Euro bedelli faturayı gönderdiğini, huzurdaki davayı ise 16/11/2015 tarihinde açtığını, gerek eski TBK 66/1 mad. gerekse eski TTK 767/1 mad. belirlenen 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle davanın zamanışı sebebiyle reddinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise davacı iddialarının yerinde olmadığını, ağırlık ve denge merkezinin uçuşta olduğu kadar yer operasyonunda da son derece önemli olduğunu, emniyetli bir uçuş için her uçuştan önce ağırlık denge hesaplaması yapılarak üretici firmalar tarafından belirlenen güvenli limitler sahası içerisinde uçulup uçulmadığının kontrol edildiğini, bu nedenle uçağın ağırlık denge hesaplamalarının hatalı yapılması ve bunun sonucunda uçuş emniyetini tehlikeye düşürecek herhangi bir işlem yapılmasının mümkün olamayacağını, kaldı ki yükü fazla olan bir uçağa alınacak yakıt miktarı daha fazla olacağından müvekkili ortaklığa ekstra maliyet oluşturacağını ve bu durumun müvekkili ortaklık menfaatine olmadığını, ayrıca davacı şirketin kargo gönderilerini dava dışı … A.Ş’ne teslim etmekte, bu şirket tarafından tartım yapılmasından sonra kargoların müvekkili ortaklığa taşınmak üzere teslim edilmekte olduğunu, sistemin işleyişine örnek olarak davacı şirketin 28/04/2012 tarihinde tanzim ettiği … nolu konişmentoda İstanbul-Bişkek arasında taşınmasını talep ettiği kargonun ağırlığını 40.181 kg olarak, taşıma ücretini de kg başına 0,55 olmak üzere toplam 22.099,55 Euro olarak düzenlediğini, kargonun antrepo işleticisi … A.Ş’ye teslim edilirken tartıldığında yük 41.345 kg olarak tartılarak kargonun …’ye 41.345 kg olarak teslim edildiğini, bu kapsamda 1.164 kg. fark ağırlık ile birlikte toplam taşıma ücretinin 41.345 kg. X 0,55 Euro = 22.739,75 Euro olarak düzeltildiğini, … tarafından müvekkiline ve davacıya gönderilen 10/05/2012 tarihli raporda da taşıma için 22.739,75 Euro navlun ücreti tahsil edileceğinin bildirildiği, bu rapora göre müvekkili ortaklıkça 30/04/2012 tarih … sayılı 175.305,53 Euro bedelinin toplu fatura tanzim edilerek bedelinin … sistemi tarafından davacı şirketten tahsil edildiğini, tüm bu süreçte davacı acentenin hiçbir itirazda bulunmadığını, bu durumun somut verilen bir örnek olduğunu, ihtilafın esasını oluşturan kargo ağırlık tartım işleminin ise müvekkili ortaklık tarafından yapılmadığını, kargonun taşınma ücretinde esas alınacak ağırlığın ise yükleme öncesi antrepoda gümrüklü antrepo işleticisinin (somut olayda … A.Ş) tespit ettiği ağırlık olduğunu, usulsüz kilo farklarının ve bu kapsamda tahakkuk eden meblağların davacı şirkete ödeneceğinin ikrar ve kabul edildiği idiasının da yersiz ve mesnetsiz olduğunu, fazla kilo farkı sebebiyle davacının fiyat farkını göndericiden tahsil edememesi nedeniyle bir mağduriyeti söz konusu olmuş ise bu mağduriyete bizzat davacının sebebiyet verdiğini, zira davacının basiretli bir tacir gibi hareket ederek ücret farkını müşterisine yansıtmak, müşterisinden tahsil etmekle yükümlü olduğunun izahtan vareste bulunduğunu, sadece faturaya itiraz edilmemiş olmasının davacıyı haklı çıkarmayacağını, bunun yanı sıra davacının iddialarını yazılı delillerle ispatlaması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte Euro cinsinden açılan davada talep edilen yasal faizin 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet bankalarınca euro cinsinden hesaplara uygulanan 1 yıllık mevduat faizi olması gerektiğini belirterek davanın öncelikle zaman aşımı nedeniyle reddine, aksi takdirde tamamıyla haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/12/2018 tarih ve 2015/1197 Esas – 2018/809 Karar sayılı kararında; “….Bilirkişiler …, Yrd. Doç. Dr. …, … tarafından tanzim edilen 14/03/2017 tarihli raporda özetle; davacı ve davalı taraf defter ve belgelerinin anılan tarihler itibarı ile açılış ve kapanış noter tasdiklerinin yapılmış olduğu, beratlarının alınmış olduğu, eksik sunulan envanter defterleri nedeni ile nihai takdirin mahkemede olduğu, dava konusu 02.07.2014 tarih ve … no’lu 113.274 Euro fatura bedeli hariç taraflar arasında başkaca bir uyuşmazlığın olmadığı, dava konusu faturanın davacı taraf defter ve belgelerinde; 05.07.2104 tarih ve 9. no’lu yevmiye ile kayıtlandığı, davalı tarafa söz konusu faturanın tebliğinin sabit olmadığı ve davalı ticari kayıtlarında da yer almadığı, ancak davalı tarafın itirazının faturalara değil borca olduğu, dava ve takip konusu fatura nedeni üe takip (11.08.2014) ve dava tarihi itibarı ile 28.12.2015) davacı tarafın davalı taraftan kendi defler ve belgelerine göre; 251,669,81 Tl alacaklı olduğu, bu kaydın tek taraflı kayıt olduğu, bunun da takibe konu fatura kaynaklı olduğu, davacının alacak mesnedi faturasının bir iş görme veya mal ve hizmet sunumuna bağlı olmayıp; fazladan ödendiği iddia edilen navlundan iade amaçlı düzenlenmiş bir fatura olduğu, bu faturanın tanzimi konusunda taraflar arasında sözleşmenin sabit olmadığı, esas itibarı ile davacı alacağının sebepsiz zenginleşme iddiasına dayandığı gözetilerek, girişilen takibin bir (1) yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra yapıldığı, davalı yanın süresinde zamanaşımı savunması yaptığı, davacının da bir aracı-taşıma işleri organizatörü olduğu gözetildiğinde gerçek Kg ile fiilen gerçekleşen Kg farklarından kaynaklı davacının alacaklı olabileceği, ancak davacının gerçekten iddia edilen miktar kadar zarara uğradığının sabit olmadığı, fazla navlun ödenmişse asıl zarar gören gönderenlerin zararı davacıya yansıttığı oranda rücu edebileceği, ancak bunun da sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekeceği bildirilmiştir. Bilirkişiler …, Yrd. Doç. Dr. …, … tarafından tanzim edilen 15/09/2017 havale tarihli raporda özetle;davacı tarafından iade edilmesi istenen 113.274,00 Euro fazla navlun ve hava taşıma masrafı ödemesinin iadesi için davacının iddialarının sabit olmadığı, davalı tarafça düzenlenen navlun faturaları ve yapılan tahsilatların düzenlenen yük senetleri ile uyumlu olduğu, taşıma senetlerinde yazılı kg miktarları bakımından tartım farklılığının ortaya konulamadığı, kök rapor sonuç ve kanaatlerinin aynen devam ettiği bildirilmiştir. Mahkememizce yukarıda zikredilen ve toplanan deliller ışığında dava konusu uyuşmazlık esasaen davacının acente olduğu yurt dışı navlun iadesi (2012 yılı Almaata ve Bişkek varışlı taşımacılıktan doğan kilo farkı),02-07-2014 tarihli fatura bedeli olan 113.274.00 EURO’nun nun yasal faizi ve masrafları ile birlikte davalıdan tahsilinin mümkün olup olmadığı davalının sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceği hususundadır. HMK 222.madde kapsamında incelenen defter ve kayıtlarda da davacı tarafın davalı taraftan kendi defler ve belgelerine göre; 251,669,81 Tl alacaklı olduğu, bu kaydın tek taraflı kayıt olduğu, bunun da takibe konu fatura kaynaklı olduğu, davacının alacak mesnedi faturasının bir iş görme veya mal ve hizmet sunumuna bağlı olmayıp; fazladan ödendiği iddia edilen navlundan iade amaçlı düzenlenmiş bir fatura olduğu dikkate alındığında Dava dışı … A.Ş. firmasında celp olunan kayıtlara göre davacının müşterilerine alt olan kargoların davalı uçakları İle 2012 yılında Bişkek ve Almaata’ya taşınmalarının yapıldığı sabit olup bu taşımalar esansında, kargoların ğerçek ağırlıklarının dava dışı … firması tarafından tartım hizmetleri verildiği ve taşıma senetlerine yansıyan bürüt kg miktarları ile gerçek mal miktarları arasında farklılıklar olduğu, ancak tam olarak bu farklılıkların tespit edilemediği, havayolu ile eşya taşımalarında …-taşıma senedinde yer alan kayıtlardan esasen gönderen davacı tarafın sorumlu olduğu dikkate alınmış gelen kayıtlar ve bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi senet kayıtlarında yapılan farklılıkların her halde artış olarak değil bazen de eksik şeklinde tespit edildiği, hava yolu ile kargo taşımalarında taşıma bedelinin senet üzerinde yazan birim kg veya hesaplanabilir kg miktarı gözetilerek belirlendiği, bunun ticari uygulamayı yansıttığı; somut olayda sürdürülen taşıma sürecinde de davalının gerçek ağırlıkların üstünde kayıt tutmak suretiyle taşıma ücreti hesaplandığı görülmüş ve olağan olarak işlemin bu şekilde devam ettiği görülmüş öte yandan dava dışı … firmasının kargoların ağırlıklarının tespiti konusunda gerek göndereni temsilen davacı için ifa sürecinde yardımcı rolü üstlendiği dikkate alınmış ayrıca dava konusu kargo taşımaları ile ilgili olarak; kg farkının davacıya bildirildiği ve davacının müşterisinin beyan ettiği kargo ağırlığından farklı olarak kargoyu teslim ettiği antrepo işleticisinin (… A.Ş.) tartım belgelerine göre kilogram farkı tespit edilmiş … uygulamaları gereği davacıdan tahsili talebi üzerine davacının davalıya itirazsız ödeme yaptığı davacı şirketten davalının iddia olunduğu şekilde haksız olarak fazla tahsilat yapılıp yapılmadığının tespit edilemediği de gözetilmiş olup davacının da taşıma işleri organizatörü ve hava kargo acentesi sıfatları gözetilerek; müşterilerinden aldığı navlun ile uygun bir oranda davalı yana ödeme yapmasının esas olduğu fazla tartımdan dolayı ödeme yapıldığı talebinden davalının sorumlu olamayacağı dikkate alınarak sübuta ermeyen davanın tüm bu nedenlerle; davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk dere mahkemesinin eksik inceleme yaparak karar verdiğini ve sunulan bilirkişi raporlarının da eksik evraklarla inceleme yapıldığını, rapordaki aleyhlerine maddi hatalar bulunduğunu, bunun mahkemede belirtmelerine rağmen bu beyanlarına itibar edilmediğini, bilirkişi raporundaki aleyhlerine yapılmış maddi hatların varlığı dikkate alınmadığını, Mahkemenin 28/05/2018 tarihli ek bilirkişi raporu, sayfa 8’deki “Değerlendirmeler ve Tespitler” kısmı paragraf 3’te davalı … lehine durumun olduğu ve aynı şekilde sayfa 9’daki “Ek Sonuçlar” kısmındaki madde 3’teki, “Senet kayıtlarında yapılan farklılıkların her halde artış olarak değil bazen de eksik şekilde tespit edildiği, …” saptamalarını esas alarak karar verdiğini, Söz konusu saptamalar maddi hatalar dayanak yapılarak yapılmış olup, gerçeği yansıtmadığını, daha öncesi beyanlarında belirttikleri üzere bilirkişi raporundaki saptamalar ve baz alınan değerler ile …’in 12 Kasım 2014 tarihinde göndermiş olduğu EK-A (4 Sayfa – Bagaj Tartım Kayıtları)’daki kayıtlar arasında tutarsızlıklar bulunmakta olduğunu, bunun yanında verilen bilirkişi raporunun içerisinde aynı hususlara ilişkin farklı değerler ve saptamalar yazıldığını, Ek bilirkişi heyeti raporunda … – … nolu kargo tartım fişinde 30.015 kg olarak belirlenen tartım değeri, raporun 3. Sayfasında “10/08/2012 tarihli AWB/Hava Yük Senedi …-… kap, 36.015 kg.”, … lojistiğin göndermiş olduğu 12 Kasım 2014 tarihli bagaj tartım kayıtlarının 2. sayfasında ise; 11 Ağustos 2012 Cumartesi gönderisi olarak 36.015 kg değerinde kaydedildiğini, Belirtilen hususlar göz önüne alındığında 28/05/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda gösterilen birtakım değerlere şüpheyle yaklaşıldığını, söz konusu …-… AWB nolu gönderi … Lojistiğin 12 Kasım 2014 tarihli (Ek-A) bagaj tartım kayıtlarına göre; ek bilirkişi raporunun 4. sayfasında belirtildiği gibi davalı lehine “+5 245 kg.” değil, davalı aleyhine “-755 kg.” olması gerektiğini, bu sonuçla ek bilirkişi raporu incelendiğinde açıkça görüldüğü gibi … lehine bir durumun olmadığının açık olduğunu, Ek bilirkişi raporu 3. ve 4. sayfalarında 30.625 kg. olarak belirlenmiş olan 04 Ağustos 2012 tarihli … bagaj kaydı ve 03/08/2012 tarihli AWB/Hava Yük Senedi …-… kap, bilirkişi raporunda 30.625 kg.; … bagaj kayıtlarında da 30.675 kg. olarak kaydedildiği, buna göre ek bilirkişi raporunda davacı aleyhine -458 kg. tespit edilmiş ise de, aslının -508 kg. olduğunu, Ek bilirkişi raporu 3. ve 5. sayfasında 03 Eylül 2012 Pazartesi … bagaj kayıtlı, 01/09/2012 tarihli AWB/Hava Yük Senedi …-… kap, 3.235 kg. belirlendiği, ancak … bagaj kayıtlarında 4.135 kg. Kaydedildiğini, ek bilirkişi raporunda davalı aleyhine -604 kg. olarak belirlenen tespitin, davalı aleyhine -1.684 kg. olması gerektiğini, Bilirkişi incelemesinde baz alınan 29 adet tartım fişinin iddialarını doğruladığı ortada iken, mahkeme rapordaki yanlışlıkları baz alarak aleyhleri karar verdiği ve davayı reddettiğini, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2013/31641 E. , 2015/13112 K. ve 09/04/2015 tarihli kararında; ” … hükme esas alınan bilirkişi raporunda 8.01.2007 – 01.01.2008 tarihleri arasındaki sürenin yetmişdokuz hafta yerine kırkdokuz hafta esas alınması gerekirken yanlış bilirkişi hesabına itibar edilerek karar verilmesi isabetsizdir. Mahkemece, eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.” sonucuna ulaştığını, Kargo yetkilileri davacı müvekkili ile yapılan e-mail görüşmelerinde hatalı kargo tartımlarının olduğunu kabul ettiklerini, bu e-mail dökümleri dava dosyasında bulunmakta olup, … yetkilileri bu yazışmalarda birden fazla yanlış tartım olduğunu kabul etmişler ve … tarafından hatalı tartım yapıldığı ve buna karşın kendi tartımları sonucu %75’lik bir ödeme yapmayı kabul ettiklerini beyan ettiklerini, Hem … tarafından hem de … kayıtlarında hatalı tartımlar ispatlanmış olup, bilirkişiler de raporlarında tartım hataları olduğunu yazdıklarını, Ancak mahkeme yukarıda belirtilen hususları dikkate almadığı, söz konusu tespitler neticesinde iddiaları doğrulanmış olmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı ve eksik bir inceleme ile davanın reddine karar verdiğini, Bilirkişi raporlarında yukarıda açıklanan maddi hatalar bulunmakta olduğu ve bu maddi hatalar düzeltildiği ve davaya konu tüm tartım fişleri kapsamlı bir şekilde incelendiğinde iddialarının doğruluğunun bir kez daha ortaya çıkacağını, Önceki taleplerinin kabulü, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, dava dosyasındaki talepleri doğrultusunda karar verilmesi ve incelemenin eksiksiz yapılması gerekirken, eksik ve yanlış inceleme neticesinde davanın reddine yönelik kararın hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı tarafça düzenlenen kilo farkı faturasından kaynaklı alacak davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, davacının müşterilerine ait olan ve davalının uçakları ile 2012 yılında Bişkek ve Almaata’ya taşıttığı kargoların gerçek ağırlıklarının davalı tarafından tartılarak gerçek ağırlıklarının üstünde kayıt tutmak ve taşıma ücreti hesaplamak suretiyle davacı şirketten haksız kazanç sağladığını, bu surette sebepsiz zenginleştiğinden bahisle fazla tahsil edilen 113.274 Euro’nun yasal faizi ile birlikte tahsilini talebinden kaynaklanmaktadır. İlk derece mahkemesince tarafların tüm delilleri toplanmış, kargoları antrepoda tartım işini yapan dava dışı … A.Ş.’den ilgili kayıtlar da celp edilmek suretiyle uzman bilirkişi heyetinden bir adet kök, iki adet ek rapor alınıp bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda gerekçe oluşturulduğu görülmüştür. HMK’nın 199 vd. mad. uyarınca; fazla ödeme iddiasını davacı yasal deliller ile kanıtlamakla yükümlüdür. Somut olayda, tartım işinin davalı tarafça yapılmadığı, taşınacak emtianın ağırlıklarının hava yük senetleri üzerine yazıldığı, akabinde antrepo işleticisi … A.Ş.’ye teslim edilip bu şirket tarafından tartım yapıldıktan sonra taşınmak üzere davalıya teslim edildiği, dava dışı … A.Ş.’nin belirlediği gerçek ağırlık üzerinden taşıma ücretinin faturalaştırılarak davacıdan tahsil edildiği anlaşılmıştır. Bu şekilde belirlenen ve davalı tarafından fatura edilen davaya konu taşıma ücretlerinin davacı tarafça herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin davalıya ödendiği anlaşılmıştır. Davacı tarafın gerçek ağırlıklarının üzerinde kayıt tutularak fazla taşıma ücreti hesaplandığı iddiasını ilk derece mahkemesi gerekçesinde tartışılıp değerlendirildiği üzere somut ve yasal deliller ile kanıtlayamadığı anlaşılmıştır. Zira, davalı tarafça tek taraflı olarak düzenlenip sadece kendi defterinde kayıtlı fatura, alacağın varlığının ispatına tek başına yeterli değildir. Davacı şirket, gerek ilk derece mahkemesindeki yargılama sırasında gerekse istinaf dilekçesinde davalı ile yapılan e-posta yazışmalarında, davalı tarafından hatalı kargo tartımı yapıldığını ve bu doğrultuda %75lik bir ödeme yapılmasının kabul edildiğini ileri sürmüştür. Belirtilen konuda ilk derece mahkemesince davalıya yazı yazılmış verilen cevapta, e-posta yazışmalarında ismi geçen …’ın 14/03/2013 tarihinde İstanbul Kargo Müdürü olarak görev yaptığını, 3.kişilere karşı temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığını, temsil ve ilzam yetkisinin ilgili bölümün asgari başkan ve genel müdür seviyesinde 2 yöneticisinin davalının ticari ünvanı altında müşterek imzaları ile mümkün olduğunu, ayrıca davalının kurumsal resmi e-posta adresinin …@…kep.tr adresinin olduğunu, yazışmalarda kullanılan …@…COM adresinin ise bünyelerinde özellikle iç çalışmalarda kullanılması amacıyla hemen hemen her çalışanına tahsis edilen yazışma adresi olup, tek başına resmi bir yazışma mahiyeti taşımadığını belirttiği görülmüştür. HMK’nın 199 maddesi hükmü ve yerleşik Yargıtay kararlarına göre, e-posta yazışmalarının belge mahiyetinde kabul edilip yazılı delil başlangıcı sayılabilmesi için e-posta yazışmalarının yetkili temsilci / temsilciler tarafından gönderilmesi ve inkar edilmemiş olması zorunludur. Somut olayda yazışmaların davalının çalışanları tarafından yapıldığı, davalının yetkili temsilcisi tarafından yapılmadığı gibi yetkili temsilci tarafından yapılan yazışmalara icazet verilip kabul edilmediğinden, davacının delil olarak dayandığı e-postaları davacı lehine ve davalıyı bağlayıcı nitelikte belge olarak kabul etmek mümkün olmamıştır. Taşıma işleri organizatörü ve hava kargo acentesi olarak faaliyet gösteren davacının, faaliyeti gereği davalının fatura ettiği ücretleri müşterilerden tahsil ederek davalıya ödeme yaparak faaliyetini icra ettiği gözetildiğinde, davacının fazla ödeme nedeni ile müşterilerinin değilde kendisinin ne şekilde zarara uğradığını açıklayamadığı da dikkate alındığında, davacının fazla ödeme iddiasını yasal deliller ile inandırıcı şekilde kanıtlayamadığına ilişkin ilk derece mahkemesi gerekçesi ve sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun görüldüğünden, davacının tüm istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 07/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.