Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/410 E. 2019/1637 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/410
KARAR NO : 2019/1637
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2018
DOSYA NUMARA: 2017/1188 Esas – 2018/955 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 20/11/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Kadıköy Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı … sicilinde kayıtlı bir limited şirket olduğu, şirketin 07/07/2014 tarihinde ticaret sicil müdürlüğü kararınca sermaya artırımı yapılmadığından dolayı resen kapanışının yapıldığı, şirketin tescil olan merkez adresinde faal olarak iştigal konusunu yerine getirmek olduğunu, her ay düzenli vergi beyannameleri verilmekte olduğu, şirketin TTK’ nın 224 ve 445. maddeleri gereği ihyasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda müvekkili kurumun 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici 7. mad. ile ”Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketleri ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ticaret sicil kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliği”hükümleri çerçevesinde işlemin gerçekleştiğini şirketin re’sen terkin edildiğini müvekkili davanın açılmasına sebep olmadığını,yasal hasım konumunda bulunan müvekkil yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin sorumlu tutulamayacağını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 29/01/2017 tarihli 2005/14259 E.ve 2007/927 K.sayılı ilamı ve yerleşik uygulamanın bu yönde olduğunu savunarak müvekkili yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/11/2018 tarih ve 2017/1188 Esas – 2018/955 Karar sayılı kararı ile; ” … İncelenen tüm dosya kapsamına göre; TTK geçici 7/4-a maddesi uyarınca ” kapsam dahilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır ” celp edilen ticaret sicil kayıtlarına göre davalı şirketin TTK. geçici 7. maddesi uyarınca tasfiyesiz olarak 07/07/2014 tarihinde resen terkin edildiği, buna göre davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı, ancak davalının dava dışı resen sicilden terkin edilen …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi yetkilisine ihtar tebliğ edilmediği, resen terkin işleminin yasaya uygun olarak gerçekleştirilmediği belirlenmekle ihya talebinin kabulüne; terkin öncesi usulüne uygun tebliğ yapılmamakla davanın açılmasına sebebiyet verdiği değerlendirilerek masraf ve vekalet ücretinin sicilden tahsiline … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; “Davanın kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ nün …. sicil numarasında kayıtlı iken terkin edilen “…Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi”nin ihyası ile ticaret siciline kayıt ve tesciline, Kararın tescil ve ilanı için davacıya yetki verilmesine, Karar kesinleştiğinde keyfiyetin Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazı ile bildirilmesine, …” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mevzuata uygun olarak, dava konusu edilen şirketi sicilden terkin eden müvekkil müdürlüğün, kanun gereği zorunlu işlem tesis eden taraf olmak ( yasal hasım olmak ) dışında, davanın açılmasına sebep verdiğinden hiçbir şekilde bahis mümkün olmadığını, Mevzuat gereğince, işlem yapan müvekkilin yaptığı işlemin de hukuka uygun olduğu ve mevzuatta, re’sen terkine ilişkin olarak öngörülmüş tüm prosedürü, eksiksiz biçimde yerine getirdiğinin belirtilmesi gerektiğini, Dava konusu olayda; müvekkilin re’sen terkine ilişkin işlemlerinde hiçbir eksiklik olmadığından ve dava konusu re’sen terkin işleminin, re’sen terkin işlemlerine ilişkin geçici m.7 ve buna ilişkin ikincil mevzuata uygun bulunduğundan, kanun gereği işlem tesis etmesi zorunlu olan müvekkil aleyhine yerel mahkeme tarafından karar verilerek müvekkil aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin, hukuka aykırı olduğunu, 6102 sayılı TTK geçici m.7 uyarınca, re’sen terkin kapsamına alınan şirketlerin/ kooperatiflerin, bu durumun kendilerine tebliğ edilmesinden itibaren iki ay içerisinde, münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak, buna ilişkin ispat edici belgeleri, müvekkile ibraz etmesi ya da bu kapsama alınan şirketin/ kooperatifin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde, aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi ve ayrıca, mezkur hüküm kapsamına giren şirketin/ kooperatifin davacı ya da davalı sıfatı ile sürmekte olan davasının bulunması halinde buna ilişkin yazılı beyanın, müvekkil müdürlüğe verilmesi gerektiğini, Bu kapsamda olarak, müvekkil tarafından dava konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin, ispatlayıcı belgelerle birlikte, müvekkile bildirilmemesi ya da şirkete tasfiye memuru atanmasına ilişkin tescil işlemi yaptırılmaması halinde ( dava konusu ) ilgili şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait mal varlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulmuş olmakla birlikte, işbu ihtara rağmen dava konusu şirketin, yükümlülüklerini yerine getirmediğini, Re’sen terkin kapsamına giren dava konusu şirkete ve yetkilisine, 31/03/2014′ de mevzuat gereğince ve buna uygun bildirimler ( ihtar ) gönderildiğini ve fakat şirket yetkilisine ve şirketin sicil kayıtlarındaki adreslerine gönderilen ihtar yazılarının, adreste tanınmamaları gerekçesi ile iade edildiğini, başka bir deyişle mevzuat gereğince yapılması gereken tebligatların eksiksiz yapıldığını, tebligatlara ek olarak ayrıca dava konusu şirketin terkin edileceği hususunun 6102 sayılı TTK geçici m.7/f.4-a maddesi kapsamında bu kapsama giren tüm şirketlerle birlikte, 26/03/2014 tarih ve 8539 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’ nde ilan da edildiğini, İşbu ihtarın ulaşmadığı durumlarda Ticaret Sicil Gazetesi ilanının, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici madde 7/f.4-a’da, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat hükümleri yerine geçtiği hükme bağlandığından; müvekkil tarafından davaya konu şirkete yapılan ihtarın dava konusu şirketin eline ulaşmadığı bir an için kabul edilse dahi, müvekkilin re’sen terkine ilişkin prosedürde bir eksik işlem yaptığından bahsetmenin mümkün olamayacağını, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’ deki ilanın Tebligat Kanunu’ na uygun bir bildirim olduğunun kabul edilmesi gerektiği ve re’sen terkin sürecinde bir eksiklik bulunmadığının tespiti gerektiğini, buna göre de ilanın bulunması karşısında, müvekkilin eksik bir işleminden bahsin dahi mümkün olmadığını, Müvekkil müdürlüğün, re’sen işlem yapma yetkisinin çok sınırlı hallerde mevzuatta öngörüldüğü ve bu hususun düzenlenmediği hiçbir halde, müvekkilin, re’sen tescil işlemi yapamayacağı gibi, sicil kayıtlarını re’sen düzeltemeyeceğini, Sonuç olarak; davacının derdest dava dosyası bulunduğuna dair sicil kayıtlarına intikal eden hiçbir bildirimi bulunmamasına rağmen ve işbu husus değerlendirilmeden ve yine, anılan derdest davalar ile ilgili sorumluluğu bulunanların ( davanın açılmasına neden olan şirket yetkililerinin ) ve hatta davaların tarafı olan davacının değil de, mevzuat gereğince yapması gereken işlemleri eksiksiz yapan müvekkil aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve bozulması gerektiğini, mevzuat gereği sorumluluğu bulunan ve bu yanıyla, davanın açılmasına neden olan şirket yetkilileri aleyhine hüküm kurulmamasının hukuka uygun olmadığını ve hakkaniyete de aykırı olduğunu, Davanın açılmasına sebebiyet vermeyip, davanın niteliği gereği “yasal hasım” konumunda bulunan müvekkil aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, nitekim Yargıtay 11. HD 09.02.2015 T ve 2014/16398 E-2015/1464 K sayılı ve 29.01.2007 T ve 2005/14259 E-2007/927 K gibi çok sayıda ilamı ve yerleşik uygulamasının da bu yönde olduğunu beyanla; Yerel Mahkemenin 2017/1188 Esas- 2018/355 Karar sayılı kararının, istinaf incelemesi neticesinde “kaldırılmasına” ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda, müvekkil bakımından davanın reddine karar verilmesi ve davanın açılmasına neden olmayan müvekkil aleyhine yüklenen “yargılama giderleri” ve “vekalet ücreti” ne ilişkin hükmün kaldırılarak, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK geçici 7. maddeye göre terkin edilen şirketin ihyası davasıdır. Mahkeme davayı kabul etmiş, davalı T. Sicil Müdürlüğü, aleyhine vekalet ücreti hükmedilmemesi gerektiği gerekçesiyle kararı istinaf etmiştir. Mahkeme ihtarnamenin, terkin edilen şirkete tebliğe gönderildiği, adreste tanınmadığından iade edildiği, T.Sicil Müdürlüğünün terkini yaptığı, Mahkemenin de bunu esas alarak, davalının terkini usulüne uygun yapmadığı gerekçesiyle aleyhine vekalet ücretine hükmettiği anlaşılmaktadır. Davacının ihyasını istediği şirketin, faaliyetinin bulunmaması nedeniyle terkin edilmediği, TTK geçici 7/1-a maddesi uyarınca 6103 sayılı Kanunun 20.maddesinde öngörülen gerekli sermayesini arttırmaması nedeniyle terkin edildiği anlaşılmaktadır. Bunun dışında davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün TTK geçici 7.madde kapsamında yükümlendiği işlemleri nasıl yerine getirileceği geçici 7.maddesinin 4. Fıkrasında ayrıntılı olarak açıklanmıştır. TTK geçici 7/4-a maddesine göre: Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır. Davalı kurumun, öngörüldüğü şekilde ihyası istenen şirketle birlikte aynı konumda bulunan şirketlere, eksiklerini gidermeleri ve sermayelerini arttırmaları, aksi takdirde sicilden terkin edilecekleri yönündeki ihtarın Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, ayrıca ihyası istenen şirketin Ticaret sicil kaydında bulunan adresine tebligat çıkarıldığı, tebligatın muhatap tanınmadığından iade edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda Ticaret Sicil Müdürlüğünün ihyası istenen şirket hakkında TTK geçici 7/4.maddesinde öngörülen hususları gereğiyle yerine getirdiği, bu durumda davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak; açılan davada bir kusuru bulunmayan davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün yasal hasım konumunda bulunmasına göre, davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken vekalet ücretine hükmedilmesi usule aykırı olmakla, davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile mahkeme kararının yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 07/11/2018 tarih ve 2017/1188 Esas – 2018/955 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-b/2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden hüküm kurularak;1-Davanın KABULÜ İLE, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı iken terkin edilen “…Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi”nin ihyası ile ticaret siciline kayıt ve tesciline, 2-Kararın tescil ve ilanı için davacıya yetki verilmesine, 3-Karar kesinleştiğinde keyfiyetin Ticaret Sicil Müdürlüğü’ ne yazı ile bildirilmesine, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu harçtan peşin yatırılan 31,40 TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 13,00 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 8-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı var ise; talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından istinaf aşamasında yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 10-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 11-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından istinaf aşamasında yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 23,5 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş masrafı toplamı 144,8 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı var ise avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 20/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.