Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/409 E. 2019/345 K. 06.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/409
KARAR NO : 2019/345
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : … ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ
DOSYA NUMARASI : 2018/6987 D. İş – 2018/6987 Karar
DAVA : İhtiyati Haciz
TALEP : İhtiyati Haciz Kararına İtirazın Reddi Kararının Kaldırılması
KARAR TARİHİ : 06/03/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda ihtiyati haciz kararına itirazın reddine ilişkin gerekçeli ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz edenler vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dava dosyası dairemize gönderilmiş olup incelendi;
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekilinin talep dilekçesinde özetle; İstanbul -04/01/2016 tanzim yer ve tarihli 24/09/2018 ödeme tarihli 27.000.000,00 TL bedelli bonoya istinaden 9.822.000,00 TL alacaklı olduğunu, vadesinde borçlunun/borçluların borçlarını ödemediğini, borçlunun borcuna ve masraflarına yeterli miktarda taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiği, Alacaklı vekilinin talebi üzerine Yerel Mahkemenin 01/10/2018 tarihli kararı ile;
” 1-İhtiyati haciz isteyenin, borçlular hakkındaki talebinin %15 teminatla kabulü ile; İ.İ.K’nın 257. maddesi gereğince yukarıda yazılı alacak miktarı kadar borçlunun gerek elindeki gerek üçüncü kişilerdeki menkul ve gayrimenkul malları ile hak ve alacaklarının borca yetecek miktarının İHTİYATİ HACZİNE,
a-Talep eden-alacaklının haksız çıktığı takdirde İ.İ.K.’ nın 259. mad. gereğince borçlunun ve üçüncü şahısların bu karar nedeniyle uğrayacakları zararı ödemek zorunda olduğuna,
b-Talep eden-alacaklı tarafından yukarıda yazılı oranda ve H.M.K’nun 87. maddesinde yazılı türden teminat gösterildiğinde ihtiyati haciz kararının kendisine verilmesine ve bu kararın yargı çevremizde bulunan icra dairelerince yerine getirilmesine, ” karar verildiği görülmüştür. İhtiyati Haciz Kararına karşı itiraz eden borçlular vekili itiraz dilekçesi ile; itiraz dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında mahkemenin yetkisiz olduğunu; şirketin gerçek durumu ile mevcut konumunun göz ardı edilerek İİK’ nun 257 hükmü uyarınca şartların oluşmadığı halde ihtiyati haciz kararı ile tüm taşınır ve taşınmazlar malları üzerine ihtiyati haciz konulduğunu; ayrıca ihtiyati haciz kararının % 15 teminatın zararları karşılamayacak güçte olduğunu; bu nedenlerle, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Karşı taraf/alacaklı vekilince 28/11/2018 tarihli duruşmada; ihtiyati hacze itiraz sebeplerinin sınırlı olduğunu; itiraz edenlerin itirazının bu kapsama girmediğini; bu nedenle itirazlarının reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 28/11/2018 tarihli ek karar ile;
” … Talep; ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
İİK’ nun 265/1 maddesinde; borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. İncelenen tüm dosya kapsamına göre; ihtiyati haciz kararının 04/01/2016 düzenleme, 24/09/2018 ödeme tarihli bonoya dayalı olarak verildiği, her üç borçlunun da müşterek müteselsil borçlu sfıatıyla bononun ön yüzünde imzalarının bulunduğu, her üçünün de adresinin Ataşehir olması itibariyle mahkememizin de yetkili bulunduğu, bu itibarla itirazın yerinde olmadığı, ihtiyati haciz talep tarihi itibariyle bonunun vadesinin de gelmiş bulunduğu, vadesi gelmemiş alacak yönünden ihtiyati haciz kararı verildiğine yönelik itirazın da bu nedenle yerinde olmadığı, sair itiraz hususlarının ise esasa ilişkin bir yargılamayı gerektirip, İİK 265/1.maddesi açık hükmü karşısında mahkememizce ihtiyati hacze itiraz yargılaması içinde değerlendirilebilecek hususlardan bulunmadığı gözetilmekle yerinde görülmeyen itiraz sebeplerin reddine dair … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile;
” İhtiyati hacze itirazın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, ihtiyati haciz kararına itiraz eden borçlular vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati Haciz Kararına karşı itiraz eden borçlular vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak ihtiyati hacze itirazın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, Öncelikle ihtiyati haczin dayanağı olan senedin kambiyo senedi niteliğinde olup olmadığı yönünden değerlendirme yapılmasının hukuki zorunluluk olduğunu, İhtiyati hacze konu kambiyo senedinin teminat senedi mahiyetinde genel kredi sözleşmesi ve gayrinakdi kredi ile ilişkili olup ( munzam senet ) neticeten ihtiyati hacze konu alacağın muaccel olmadığını, İİK 257/1 maddesine göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceğini, bu anlamda kural olarak teminat niteliğindeki alacaklar bakımından ihtiyati haciz yolunun öngörülmediğinin kabul edilmesi gerektiğini, Teminat senedi düzenlendiği tarihte kural olarak bedelsiz olduğundan, lehtarın senedin teminatı olduğu sözleşme nedeniyle vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı olduğunu ispat etmesi gerektiğini, dosyada teminat senedi olduğu kabul edilen bonodan başka, ihtiyati haciz talep edenin muaccel bir para borcunun alacaklısı olduğuna ilişkin, mahkemeye kanaat getirecek bir delil sunmadığını, Teminat senedinin kayıtsız ve şartsız bir borç ödeme vaadini içermediğinden kambiyo senedi niteliğinde olmadığını, bu nedenle kambiyo senetlerine özgü takibe konu edilmesinin mümkün olmayacağı gibi ihtiyati haciz kararı da verilemeyeceğini, Gayrinakdi krediler yönünden ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, İhtiyati hacze konu senedin genel kredi sözleşmelerinin teminatı olarak verilmiş olup, kayıtsız şartsız borç ikrarı içermediğini, senedin dayanağı genel kredi sözleşmelerinden doğan alacağın henüz muaccel olmadığından Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’ nun 27/12/2017 tarihli, 2016/1 Esas – 2017/6 Karar sayılı kararı uyarınca ihtiyati haciz talebine konu edilemeyeceğini, İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı hakkında kanaat edinilmesinin zorunlu olup, bu şartın ihtiyati haczin dayandığı sebeplerden birini teşkil edeceğini ( Yargıtay 19. HD. 08.05.2018 T – 2008/3856 E-2008/5019 K ) beyanla;
Yerel Mahkeme tarafından verilen hükmün kaldırılması sureti ile ihtiyati hacze itirazın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. 2004 sayılı İİK.’ nun ihtiyati haciz şartlarını düzenleyen 257. maddesinde vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını, alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiştir. Somut olayda, ihtiyati haciz kararına itiraz eden bononun üç keşidecisi hakkında ihtiyati haciz kararı verilmiştir. Mahkemece yetki itirazı üzerine verilen kararın istinafı yönünüden yapılan incelemeye gelince; İİK.nun 50. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken HMK’nun yetkiye ilişkin hükümleri uyarınca; bonoya dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK. 6.md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde, ancak, talep tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nun 672/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, düzenleme yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerektiği, bu bağlamda borçluların ikametgahlarının bulunduğu yerdeki İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu, bu nedenle borçluların yetki itirazının yerinde olmadığı, buna göre mahkemece itirazın reddine dair karar verilmesinin yerinde olduğu görülmekle, borçlular vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. İİK’ nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak itiraz edilmesi mümkün değildir. Mahkemece, ihtiyati haciz talebinin kabulüne, borç miktarının % 15 ‘i oranında teminat gösterilmesi halinde İcra İflas Kanunu’ nun 257/1 maddesi gereğince borçluların borca yetecek miktarda menkul ve gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz verilmiştir. 6100 sayılı HMK’ nın 87. maddesinde ” Bir davada verilecek teminatın tutarını ve şeklini hakim serbestçe tayin eder.” hükmüne yer verilmiştir. İİK’ nun 257. maddesi kapsamına göre, ihtiyati haciz taleplerinde teminat alınması yaklaşık ispata göre hakkında belli oranda el atılacak aleyhine haklarının korunması ve taraflar arasında menfaat dengesinin iyi kurulması, ilerde haksız çıkılması halinde karşı tarafın ya da üçüncü kişilerin zararların karşılanması için açılacak tazminat davasının sonucunun garantiye alınması açısından önemlidir. Teminatın tutar ve şeklini hakim takdir edecektir. Bu takdiri yaparken karşı tarafa verebilecek zararın miktarına, ihtilaf konusu hakkın değerine göre bir takdir kullanılmalıdır. Dolayısıyla, mahkemenin % 15 oran üzerinden teminat belirlenmesinin usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle, borçlular vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. İhtiyati haciz isteminin bonoya dayandığı vadesinin 24/09/2018 olduğu ve ihtiyati haciz talep tarihi itibariyle vadesinin geldiği, ihtiyati hacze konu bononun borçluların yetkilisi oldukları şirket hakkında konkordato ilan edilmesi üzerine söz konusu şirketin kredi borcu için verilen senetten dolayı ihtiyati haciz talep edildiğini, bu nedenle henüz borcun muaccel olmadığı ileri sürülmüş ise de, bu itirazın İİK 265. maddesinde belirtilen sebepler arasında olmadığı, yargılama gerektirdiği görülmekle, borçlular vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, İlk derece mahkemesince verilen ara karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, borçlular vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- İhtiyati hacze itiraz edenler vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından ayrı ayrı yatırılan 121,30′ ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenlerden ayrı ayrı alınması gereken 44,40′ ar TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından; yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/03/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.