Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/407 E. 2020/1495 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/407
KARAR NO : 2020/1495
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/122 Esas – 2018/658 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ 17/12/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirkette %10 hissedar olduğunu; müvekkilinin, uzun yıllar hissedarı olduğu davalı şirkette görev yaparak tüm emek ve sermayesini davalı şirket için harcadığını; ancak, davalı şirkette gelişen süreçte şirketin büyük hissedarı ve yönetim kurulu başkanı … tarafından yaklaşık 2 yıldır müvekkilinin hiçbir şekilde şirkete alınmadığını; müvekkilinin hissedarı olduğu şirkete alınmamakla birlikte, hiçbir genel kurula da çağrılmadığını; bu haliyle, müvekkilinin, davalı şirketin ne şekilde yönetildiği ve yokluğunda ne gibi işlemlerin yapıldığını bilmediğini, bu sebeple müvekkilinin yokluğunda davalı şirkette yapılan genel kurullar vs. işlemler bakımından iptal vs. dava, şikayet haklarını saklı tuttuklarını, müvekkilinin hissedarı olduğu ve uzun yıllar görev yaptığı davalı şirkete büyük hissedar … tarafından alınmadığı gibi müvekkiline bu güne kadar kar payları, ücretleri, huzur hakları, ikramiyeleri, temettüleri, genel kurul ve yasa gereği ödenmesi gereken diğer ücretlerinin ödenmediğini belirterek, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı tutulmak suretiyle davalı şirketin defter ve kayıtlarını incelenmek suretiyle müvekkilinin hissedarlığı ve görev yapması nedeniyle hak kazandığı ücretlerin, huzur hakları, ikramiyeleri, temettüleri, genel kurul ve yasa gereği ödenmesi gereken diğer ücretleri ve kâr payları için şimdilik 10.000,00 TL’nin hak kazanılma tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir. Davalı vekil davaya cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının alacak taleplerini kabul anlamına gelmemek üzere, davaya konu talep ve alacakların zamanaşımına uğradığını; davacının şirkette %10 hissedar olduğu iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, davacının, müvekkili şirketteki hissedarlığının şirketin kuruluş tarihi olan 07.11.2001 tarihinde başlamış olup; şirketteki hissesinin kuruluşta % 5 olduğunu, şirketin kuruluşu ile birlikte davacının, şirketin yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, 22.10.2013 tarihinde yapılan 2012 yılına ilişkin genel kurul toplantısı ve devamındaki toplantılara, davacının, hisselerini devretmiş olması nedeniyle katılmadığını, müvekkili şirketin 2012 yılına ilişkin genel kurulları dahil olmak üzere, son dönemde yapılan tüm genel kurullarının ilanlı olarak yapıldığını, ilanlarda, hissedarların ellerindeki hissedarlık sıfatını tevsik eden belgelerini (ilmuhaber , hisse senedi) şirket merkezine ibrazı ile genel kurul giriş belgesi alması ve genel kurullara katılması gerektiğinin açıkça belirtildiğini, davacı, halen müvekkili şirkette hissedar olduğunu iddia ediyor ise, elinde hissedar olduğunu tevsik eden belgeleri mahkemeye sunması gerektiğini, çünkü, davacının bir zamanlar müvekkili şirket hissedarı olduğunu belgeleyen ilmuhaber, kendisine teslim edilmiş iken, bu belgeleri devir alan hissedarların, bu belgeleri şirket merkezine ibraz ederek, şirketin sonraki genel kurullarına katıldıklarını, davacının, hamiline olan hisselerini devretmiş olması nedeniyle toplantılara katılmadığını, davacının hissedarı olduğu bir şirkete alınmama durumunun bulunmadığını, şirketin kâr elde ettiği dönemlerde, yedek akçeler ayrıldıktan sonra dağıtılabilir kârın, şirketin büyüme politikaları nedeniyle dağıtılmadığını ve “olağanüstü yedek” olarak şirket bünyesinde tutulduğunu, bu kararların altında davacının da imzası bulunduğunu, bu nedenle, davacının kâr payını talep etmesinin haksız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/06/2018 tarih ve 2017/122 Esas – 2018/658 Karar sayılı kararı ile; ” Dava; davacının, davalı şirketteki yöneticiliğinden ve ortaklığından doğan dava konusu alacak haklarının tahsiline karar verilmesi istemine; ilişkindir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 07/02/2017 tarih ve 84329644/20396-35247 sayılı yazı cevabına göre; … Anonim Şirketi (Sicil No: …)’nin, “… Mah. … Cad. No:… Tuzla/İstanbul” adresinde faaliyet gösterdiğinin bildirildiği; görülmüştür. Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişiler … tarafından müştereken düzenlenen 09/04/2018 tarihli rapora göre; davalı şirketin incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre dava tarihi itibariyle davacının, ortak sıfatı ile davalı şirketten kâr payı, ücret, huzur hakkı, ikramiye ile genel kurul ve mevzuattan doğan ödenmemiş alacağının bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır. İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporu içeriğine göre; taraflar arasında; davacının, davalı şirkette bir dönem yöneticilik yaptığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının, davalı şirketteki ortaklığının devam edip etmediği; davacının, ortak sıfatı ile davalı şirketten kâr payı, ücret, huzur hakkı ikramiye ile genel kurul ve mevzuattan doğan ödenmemiş alacağının bulunup bulunmadığı varsa bu alacağını tahsil için işbu davayı açmakta haklı bulunup bulunmadığı davacı talebindeki alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı; noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; dava tarihi itibariyle davacının, davalı şirketteki yöneticiliği ve ortaklığından kaynaklı, kâr payı, ücret, huzur hakkı, ikramiye ile genel kurul ve mevzuattan doğan ödenmemiş alacağının bulunmadığı; bu nedenlerle, davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulmadığından reddine; … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davanın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece eksik inceleme yapıldığını, bilirkişi raporunda müvekkilinin hissedarlığının ne şekilde sona erdiğinin tespit edilmediğini, davadaki ana taleplerinden birinin, müvekkilinin hissedarlığının ne oranda olduğu ve devam edip etmediği olduğunu, Bilirkişi raporunda bu talepleri bakımından yapılan incelemede, müvekkilinin 07.11.2001 tarihinde şirket ortaklığına giriş yaptığı, 22.10.2013 tarihinde ise ortaklıktan çıkmış olduğunun kayıtlı olduğu, ancak ortak imzasının bulunmadığının belirtildiğini, Bilirkişi raporunda müvekkilinin, davalı şirkete 2001 yılında ortak olduğu 2013 yılında ortaklıktan çıkarıldığı belirtilmesine rağmen, müvekkilinin ortaklık oranının ne olduğu ve ne şekilde hangi işlemle ortaklıktan çıkarıldığı yönünde bir inceleme yapılmadığını, salt pay defterine bakılarak müvekkilinin ortaklığa giriş ve çıkarılış tarihlerinin rapora yazıldığını, müvekkilinin hiçbir şekilde kendisinin ortaklıktan çıkmadığını, hisse satışı yapmadığını, dolayısıyla eğer müvekkili ortaklıktan çıkarılmış ise, buna ilişkin ortaklığın kim tarafından, ne şekilde sona erdirildiğinin, hisselerinin kime geçtiğinin tüm kayıt ve belgeleri ile birlikte incelemesi gerektiğini, bu meyanda dava konusunun aydınlatılması bakımından davalı şirketin kuruluş tarihinden itibaren ortakların kimler olduğu ve ne şekilde ortak olunduğu, ortaklıklarının ne şekilde sona erdiğinin hem ticaret sicil kayıtları hem de şirket kayıtları incelenerek tespit edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda bu yönde hiçbir inceleme yapılmadığı gibi yerel mahkemece de bu hususta bir karar oluşturulmadığını, salt alacak kalemleri bakımından davanın reddine karar verildiğini, oysa ana taleplerinin, müvekkilinin davalı şirket nezdindeki hissedarlığının tespit edilmesi olduğunu, ancak yerel mahkemece bu hususta bir inceleme yapılmadığı gibi bu hususta bir karar da oluşturulmadığını, dolayısıyla kararın bu yönüyle eksik ve hatalı olup kaldırılması gerektiğini, Karara dayanak alınan bilirkişi raporunun, salt davalı yanca sunulan 2014-2015-2016 ticari defterleri incelenerek ibraz edildiğini, müvekkilinin 2001 yılından beri davalı şirkette hissedar olup, 2011 yılı genel kurulu dışında yapılan genel kurullara katılanlar listesinde olmadığının belirtildiğini, öncelikle müvekkilinin alacakları bakımından, ortaklığının başladığı 2001 yılından itibaren davalı şirketin tüm defter ve kayıtlarının incelenerek gerekli tespitlerin yapılması gerektiğini, eksik inceleme yapıldığını, sadece genel kurullarda davalı şirketin en büyük hissedarının aldığı kar payı dağıtılmaması yönündeki karara göre alacak olmadığı yönünde bir tespit yapıldığını, dava konusu taleplerinin sadece kar payı olmayıp ücret, huzur hakkı vs birden fazla talepten oluştuğunu, Davalı tarafın dahi cevap dilekçesinde, müvekkilinin maaş vd. haklarının olduğunu kabul ettiğini ve bunların bir kısmının ödendiğini ve bunların belgeli olduğunu kabul ve ikrar ettiğini, kabul anlamı taşımamakla birlikte bir an için müvekkili ortaklıktan çıkarılmış olsa dahi, ortaklıktan çıkarılma tarihine kadar hissesi oranında birikmiş kar paylarının kendisine ödenmesi gerektiğini, ortaklıktan çıkan birinin kar paylarını almamasının hayatın olağan akışına ters olduğunu, bu sebeple eğer müvekkili ortaklıktan çıkarıldı ise, çıkarılma tarihine kadarki kar paylarının tespit edilmesi gerekir iken raporda bu hususta hiçbir inceleme yapılmadığını, bilirkişi kurulunca, müvekkilinin ortaklığının başladığı 2001 yılından itibaren davalı şirketin tüm defter, kayıtları incelenerek, müvekkilinin kar payı, ücret, huzur hakkı vs alacaklarının tespit edilmesi gerektiğini, ancak itirazlarına rağmen yerel mahkemece bu hususta ek rapor dahi alınmadan karar verildiğini, Dava konusu taleplerinden biri olan, şirketin en büyük hissedarı olan … tarafından müvekkilinin şirket genel kurullarına katılımına engel olunduğu, şirketin 24.01.2013 tarihinden itibaren ne şekilde yönetildiği, kötü yönetim olup olmadığının tespit edilmesi hakkında bilirkişi raporunda hiçbir inceleme yapılmadığı gibi mahkemece de bu hususta bir karar oluşturulmadığını belirterek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacının, davalı şirketteki ortaklığı ve yöneticilik yapması nedeniyle hak kazandığı iddia edilen ücretler, huzur hakları, ikramiye, temettü, genel kurul ve yasa gereği ödenmesi gereken diğer ücretler ve kar paylarının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde “davadaki ana taleplerinden birinin, müvekkilinin hissedarlığının ne oranda olduğu ve devam edip etmediği olduğu”, bu yönde bir inceleme yapılmadığı ve karar verilmediği ileri sürülmüş ise de, Davacı tarafça dava dilekçesinde ortaklık hakkına dayanılarak talepte bulunulduğu, dava dilekçesinin netice ve talep kısmında; “davalı şirketin defter ve kayıtlarını incelenmek suretiyle müvekkilinin hissedarlığı ve görev yapması nedeniyle hak kazandığı ücretlerin, huzur hakları, ikramiyeleri, temettüleri, genel kurul ve yasa gereği ödenmesi gereken diğer ücretleri ve kâr payları için şimdilik 10.000,00 TL’nin hak kazanılma tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont avans faizi ile birlikte davacıya ödenmesine” karar verilmesinin talep ve dava edildiği, dolayısıyla davacının davalı şirkette hissedarlığının devam edip etmediği, ediyor ise hisse oranının tespiti taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için gerekli olmakla birlikte, belirtilen bu hususların dava konusu olmadığı, mahkemece bu yönde hüküm kurulmamasının bir eksiklik olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesindeki anlatımdan, davacı tarafça süre belirtilmeksizin davacının, davalı şirketteki ortaklığı ve yöneticilik yapması nedeniyle hak kazandığı iddia edilen ücretler, huzur hakları, ikramiye, temettü, genel kurul ve yasa gereği ödenmesi gereken diğer ücretler ve kar paylarının tahsili talep edilmiş olup, bilirkişi raporunda Ortaklar Pay Defterine göre, davacının 07/11/2001 tarihinde şirket ortaklığına giriş yaptığı, 22/10/2013 tarihinde ortaklıktan çıkmış olduğunun kayıtlı olduğu, en son davalı şirketin 24/01/2013 tarihli genel kurulunda hazır bulunduğu tespit edilmiş, davalı tarafça zamanaşımı def’in de bulunulmuştur. Davalı vekili cevap dilekçesi ekinde, davalı şirketin 03/04/2003 tarihli yönetim kurulu kararı gereği hamiline hisse senetleri bastırılıncaya kadar bu hisse senetlerinin yerine kaim olmak üzere çıkartılan birinci tertip hamiline yazılı muvakkat ilmühaberlerin (Toplam bedeli 2.500.000.000 TL) davacıya teslim edildiğine dair 21/04/2003 tarihli teslim tesellüm makbuzu örneğini dosyaya ibraz etmiştir. Mahkemece, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden davalı … San A.Ş’nin sicil kayıtları getirtilerek dosya arasına alınmış, 03/05/2017 tarihli inceleme tutanağı ile; davalı vekilince iş bu tutanağın tebliğinden itibaren (1) ay içerisinde; davalı şirketin 2015-2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının (yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile karar defteri ve pay defterinin) bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişinin kimliği ile iletişim kaydının ve varsa e-mail kaydının dosyaya yazılı olarak açıklanmasına dair ara karar verilmiş, davalı tarafça, davalı şirkete ait 2015-2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişinin kimliği ve iletişim bilgileri bildirilmiş, bilirkişi tarafından da, davalı şirketin 2015-2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defterleri, 2013-2014-2015-2016-2017yıllarına ait genel kurul toplantı tutanakları, hazirun cetvelleri, 2015-2016 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannameleri, ortaklar pay defteri incelenerek rapor hazırlanmış, mahkemece de bu rapor esas alınarak karar verilmiştir. Bilirkişi raporunun içeriğinde, talep edilen alacak kalemleri yönünden sadece kar payına yönelik inceleme yapılmasına rağmen, raporun sonuç kısmında; davalının ticari defter ve kayıtlarına göre, dava tarihi itibariyle davacının, ortak sıfatı ile davalı şirketten kâr payı, ücret, huzur hakkı, ikramiye ile genel kurul ve mevzuattan doğan ödenmemiş alacağının bulunmadığı belirtilmiştir. Bu rapor hükme esas alınmış ise de, eksik incelemeye dayandığı, karar vermek için elverişli olmadığı, mahkemece rapordaki eksikliğin giderilmesi için ek rapor ya da yeni bir rapor da alınmadan karar verildiği görülmektedir. Davacı tarafça süre belirtilmeksizin ortaklık ve yöneticilikten kaynaklanan alacaklar talep edilmesine rağmen, mahkemece, davalının zamanaşımı def’i ve davalının, davacının ortaklıktan ayrıldığı yönündeki savunması hususunda herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmadan, neden davalı şirketin sadece 2015-2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırıldığı anlaşılamamıştır. Bu hal ile; mahkemece, HMK’nın 194. maddesi uyarınca davacıya, dava dilekçesinde belirtilen dava değerine göre ve her bir alacak talebi yönünden miktarı da belirtilmek suretiyle talebi açıklattırılarak, davalının, davacının ortaklıktan ayrıldığı ve zamanaşımı def’i de değerlendirilerek varılacak sonuca göre, tarafların tüm delilleri toplanılıp, ilgili zamanlara ilişkin davalı şirket ticari defter, belge ve kayıtlarının ibrazı sağlanılarak veya yerinde inceleme yetkisi verilerek, konusunda uzman bilirkilerden oluşturulacak heyetten, davacının tüm alacak talepleri yönünden ayrı ayrı inceleme yaptırılarak alınacak rapor da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Kanun no’lu 22/07/2020 kabul tarihli Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 35. mad. uyarınca; “6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 20/06/2018 tarih 2017/122 Esas 2018/658 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan toplam 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/12/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.