Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/40 E. 2020/1069 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/40
KARAR NO: 2020/1069
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/817 Esas – 2018/618 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/10/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı … Şirketi arasında 15.00437.00 poliçe numaralı ve … belge numaralı Kredi Sigorta Poliçesi Sözleşmesi bağıtlandığını, işbu poliçe kapsamında 24.11.2015 tarihinde davalı şirkete 456.291,50 TL hasar bildiriminde bulunulduğunu, vekiledeni şirketin acente yetkilisi … tarafından davalı şirkete e-mail ile 22.04.2016 tarihi itibariyle 150 gün geçmesine rağmen hasar ödemesinin yapılmadığının bildirildiğini, ancak davalı şirket ile yapılan toplantıda bir sonuç elde edilememesi üzerine davalı şirkete borcunu ödemesi için Bakırköy … Noterliğinin 25 Mayıs 2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, davalı şirketin ihtarnameden sonra 31 Mayıs 2016 tarihli yazıları ile hasarın ödenmeyeceğini bildirmeleri üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından icra takibine girişildiğini, davalı şirket tarafından … Ltd. Şti.’ ye 22.07.2015 tarihinde gönderilen 25.000-TL nin kredi sigorta paliçesi genel şartları B.1 ve A.7.1.7. maddesine aykırı olarak ödendiği gerekçesiyle takibe ve borca itiraz edildiğini beyanla , itirazın iptaline , davalının takip konusu alacağın % 20′ sinden aşağı olamamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; vekiledeni şirketin Türkiye’ de ticari alacakların teminat altına alındığı ” Kredi sigortası” alanında faaliyet gösteren Uluslararası bir sigorta şirketi olduğunu, davaya konu hasar tazmin talebinin, sigortalı tarafından dava dışı “… Ltd. Sti.” (Alıcı-Borçlu) adına kesilen faturaların, davacı-sigortalı şirkete ödenmemesinden kaynaklandığını, cari hesap ekstreleri incelendiğinde sigortalı şirket tarafından hasara konu alıcı “… Ltd. Sti.” ve 22.07.2015 tarihinde 25.000.00 TL tutarında, karşılığı olmayan bir para transferi yapıldığının tespit edildiğini, söz konusu ödemenin yapıldığı 22.07.2015 tarihinden, limitin iptal edildiği 23.11.2015 tarihine kadar alıcı … üzerindeki riskin sigortacı tarafından taşınmasına neden olduğunu, Poliçe Genel Şartları “Teminat Dışı Hallere ilişkin A.7.1.7. maddesinde; sigortalının, ödeme güçlüğü içine düştüğünü bildiği alıcılara, yapılmış olan sevkiyat, teslimat veya hizmet sağlamadan doğan zararlar teminat haricidir hususunun düzenlendiğini, davacı sigortalı Genel Şartlar A.7.1.7 maddesine aykırı olarak alıcı ile ticaretine devam ettiğini, alıcının finansal güçlük içinde olduğu bilgisine rağmen sigortacıdan limit talep etmesinin Poliçe Genel ve Özel Şartlarına aykırı olduğunu, zira bu durumun riski gerçekleşmiş olan alıcıya vekiledeni şirket tarafından teminat verilmesine neden olduğunu, davaya konu hasar dosyasında olduğu üzere, davacı sigortalı tarafından, ticari riskleri teminat altına alınan alıcı firmaya, ödeme güçlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik olarak para transferi yapılarak finansal olarak desteklenmesinin, vekiledeni şirket açısından gözardı edilebilir bir durum olmadığını, ayrıca, sigortalının söz konusu olumsuz bilgiyi vekiledeni şirketle paylaşmamasının, aynı alıcı … limitlerinin başka sigortalılar nezdinde de taşınmasına sebebiyet vererek sigortacının riskinin 431.000,00 Euro daha artmasına neden olduğunu, dava konusu hasar dosyası, poliçe teminat kapsamı dışında kaldığından taraflarınca icra takibine itiraz edildiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/07/2018 tarih ve 2016/817 Esas – 2018/618 Karar sayılı kararı ile; ” Toplanan delillere, tüm dosya kapsamına, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi kök ve ek raporlara göre; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın kredi sigortasından kaynaklandığı, davalı … şirketinin davacı için 01.04.2015-31.03.2016 tarihleri arasını kapsayan kredi sigorta poliçesi düzenlediği, buna göre ” Alıcının iflas etmesi, borçlarını ödeyememesi nedeniyle hakkında tasfiye kararı alınması, borçlarının ödenmesi ile ilgili olarak mahkeme veya yetkili resmi bir merci tarafından tüm alacaklıları bağlayan kısıtlıyıcı bir karar alınması, borç ödemede acze düşmenin belgelenmesi veya bu durumun sigortacı tarafından kabul edilebilecek başka bir şekilde kanıtlanması suretiyle yapılan icra takibinin sonuçsuz kalması, konkordato ilan etmesi ve eşdeğer görülen diğer haller sonucu satıcı konumundaki sigortalının Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaptığı satışların bedelini kısmen veya tamamen alamaması nedeniyle uğrayacağı maddi zararlar, bu haller dışında alıcının sözleşmede kararlaştırılan şartlarla mal ve hizmet bedelini ödememesi ( temerrüt ) hali ” teminat altına alındığı, davacının … Ltd. Şti. ile hertürlü gıda ve bakliyat ürünlerinin satışı konusunda satış sözleşmesi imzaladığı, bu satış sözleşmesinin sigorta teminatı tarihi kapsamında olduğu, davacının …’ya sözleşmenin IX maddesi kapsamında destek prim ödemesi yaptığı ve 25.000-TL ön ödemede bulunduğu ve davalı sirgorta şirketi savunmasının aksine dava dışı …’nın sözleşme yapıldığı ve ön ödeme yapıldığı tarihte herhangi bir mali sorununun tespit edilemediği, davalı … şirketi TTK 1444(2) maddesinin davacı tarafından ihlal edildiğini beyan etmiş iseler de, TTK. nun 1445 maddesine göre poliçeyi feshetmedikleri ve ilave prim talebinde de bulunulmadığı ve 31.3.2016 tarihinde sona erecek olan sigorta sözleşmesini ayakta tuttukları, dolayısıyla davalının savunmalarının yasal zeminde olmadığı, davacı ile davalı … şirketi arasında bağıtlanan poliçe kapsamında davacının işbu davada haklı olduğu anlaşılmakla davalının takipte itirazının iptaline, likit ve muayyen alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-) DAVANIN KABULÜNE, İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasında davalı itirazının İPTALİNE, takibin koşulları ile DEVAMINA, 2-) Takip konusu edilen 357.750-TL nin % 20 si oranında 71.550-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının eksik inceleme sonucunda ve sundukları deliller yeterli şekilde incelenmeksizin verildiğini, Davacının, müvekkili şirkete bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeksizin dava dışı … Ltd. Şti.’ye ” Geçici bir ihtiyaç ödemesi ” başlığı altında ödeme yaptığını, davacı tarafça yapılan ödemenin davacı şirket finans müdürü …’nın 03/05/2016 tarihli maili ile kanıtlandığını, söz konusu ödemenin 6102 sayılı TTK maddeleri ve doktrinde yer alan görüşlere aykırılık içerdiğini, davacının poliçe hükümlerinden faydalanma şansı bulunmadığını, Yerel Mahkemenin, davacının, dava dışı … Ltd. Şti’ nin ödeme güçlüğü içerisine düştüğünü bilerek ödeme yapmadığını savunduğunu, yerel mahkeme ve bilirkişi heyetinin hatalı karar vermesine kendileri tarafından dosyaya sunulan delillerin incelenmemesinin yol açtığını, Davacının ödeme güçlüğü içine düşen dava dışı … Ltd.Şti’ye müvekkili şirket’e önceden haber vermeksizin ödeme gerçekleştirdiğini, davacı yanca yapılan ödemenin taraflar arasında imzalanan sözleşme maddelerine, TTK’ nın amir hükümlerine, doktrinde yer alan hakim görüşlere aykırılık içerdiğini, Kredi (ticari alacak) sigortasının Yerel Mahkeme ve bilirkişi tarafından klasik sigorta hukuku mantığıyla değerlendirildiğini ve anılı sigortanın tam olarak anlaşılamadığını, Somut olayda davacının; 22.07.2015 tarihinde dava dışı … Ltd. Şti.’ye geçici ihtiyaç kapsamında 25.000,-TL tutarında ödeme yapmasına rağmen ilgili hususu müvekkil şirkete bildirmediğini, yerel mahkemenin yaklaşımının tersine müvekkili şirketin bu ödemeden taraflar arasındaki sözleşme devam ederken değil sözleşme sonlandıktan sonra haberdar olduğunu, Davacı vekilinin mahkemeye sunmuş olduğu beyan dilekçesinde 25.000,- TL’ nin cüzi bir ödeme olduğunu ifade etmek suretiyle rizikoya kıyasla ilgili tutarın herhangi bir önemi olmadığını belirttiğini, oysa ki TTK uyarınca bu noktada değerlendirme yapma yetkisinin hiçbir şekilde davacıya ait olmadığını, kaldı ki ödemenin ne gibi bir hukuki dayanağı olduğunun dahi belirsiz olduğunu, basiretli bir tacirin alacağı olduğu bir şirkete ödeme yapmasının hayatın olağan akışına da uygun düşmeyeceğini, bu hususun dava dışı riski sigortalanan firmanın, ekonomik güçlüğü ile alakalı davacının bilgi sahibi olduğunu, ona bu şekilde yardım ettiğini ve bu bilgiyi müvekkil şirketten sakladığını açıkça gösterdiğini, TTK’ nın emredici hükmü uyarınca müvekkil şirket tarafından bu hususa ilişkin bir değerlendirme yapılması ve TTK kapsamında kendisine tanınan haklar çerçevesinde bir seçimde bulunması gerekirken bu hakkının ortadan kaldırıldığını, Müvekkili şirket tarafından ortaya çıkan hasarın ödenmesinin TTK ve TMK’ da belirlenen hakkaniyet ilkelerine aykırılık içermekte olduğunu, Mahkemenin, davacı tarafından yapılan ödemenin müvekkil şirket tarafından sözleşmenin devamı sırasında bilindiğini söylediğini, buna karşın dava dosyasına sunulan belgelerden de anlaşılacağı üzere müvekkil şirketin yapılan ödemeyi sözleşmenin feshi tarihinden çok sonraki bir tarih olan 03.05.2016 tarihinde öğrendiğini, Yerel Mahkemenin, davacı tarafından dava dışı … Ltd. Şti.’ye ödeme güçlüğüne düştüğü için yapılan ödemenin müvekkili şirket tarafından bilindiğini ifade ettiğini, buna karşın Yerel Mahkeme görüşünün hatalı olduğunu,
TARİH
OLAY 01.04.2015 Taraflar arasında imzalanan Sözleşme’nin başlangıç tarihi 22.07.2015 Davacı’nın dava dışı … Ltd.Şti’ye ödeme güçlüğü nedeniyle yapmış olduğu 25.000,- TL tutarındaki ödeme tarihi 24.11.2015 Davacı’nın Müvekkil Şirket’e hasar bildirimi yaptığı tarih 03.05.2016 Müvekkil Şirket’in 22.07.2015 tarihli ödemenin “ödeme güçlüğü” nedeniyle yapıldığını öğrendiği tarihYukarıdaki tabloda gösterildiği üzere, müvekkil şirketin davacının yaptığı ödemeyi ödemeden yaklaşık 10 ay sonrasında öğrendiğini, bu kapsamda yerel mahkemenin görüşünün aksine müvekkili şirketin ödemeyi öğrendikten sonra sözleşmeyi feshetmemesi ve ilave prim talebinde bulunmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, Müvekkili şirkete yaptığı ödemeyi hukuka aykırı bir şekilde bildirmeyen davacının ihmalinin yerel mahkeme tarafından atlandığını, davacının bildirim yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle müvekkili şirketin TTK m.1445 uyarınca kendisine tanınan seçimlik hakları kullanamadığını, Yerel Mahkemenin taraflar arasındaki ilişki ve önemli olayların vuku bulma tarihlerini gözden kaçırıp müvekkili şirketin sözleşmeyi ayakta tuttuğu gibi bir çıkarımda bulunulduğunu, oysa müvekkili şirketin hukuka aykırı ödemeyi öğrendiği tarih itibariyle hasarın teminat dışında kalacağını beyan ettiğini, Mahkeme tarafından müvekkil şirket aleyhine hükmedilen icra inkar tazminatının hukuka yerleşik yargıtay içtihatlarına ve somut olayın durumuna aykırılık teşkil ettiğini belirterek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kredi sigorta poliçesine dayalı hasar alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK’ nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosyanın incelenmesinde; taraflar arasında 01.04.2015-31.03.2016 tarihleri arasını kapsayan kredi sigorta poliçesi düzenlediği, buna göre ” Alıcının iflas etmesi, borçlarını ödeyememesi nedeniyle hakkında tasfiye kararı alınması, borçlarının ödenmesi ile ilgili olarak mahkeme veya yetkili resmi bir merci tarafından tüm alacaklıları bağlayan kısıtlıyıcı bir karar alınması, borç ödemede acze düşmenin belgelenmesi veya bu durumun sigortacı tarafından kabul edilebilecek başka bir şekilde kanıtlanması suretiyle yapılan icra takibinin sonuçsuz kalması, konkordato ilan etmesi ve eşdeğer görülen diğer haller sonucu satıcı konumundaki sigortalının Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaptığı satışların bedelini kısmen veya tamamen alamaması nedeniyle uğrayacağı maddi zararlar, bu haller dışında alıcının sözleşmede kararlaştırılan şartlarla mal ve hizmet bedelini ödememesi ( temerrüt ) hali “‘nin teminat altına alındığı, Davacı tarafça, işbu poliçe kapsamında dava dışı …’ya yapılan satış nedeniyle 24.11.2015 tarihinde davalı şirkete 456.291,50 TL hasar bildiriminde bulunulduğu, davalı … şirketi tarafından ödeme yapılmaması üzerine İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, itiraz nedeniyle takibin durduğu, Dava dışı … ile davacı şirket arasında 14,07.2015 tarihinde satıcı firma olan …’nın Türkiye çapında ticaretini yaptığı her türlü Gıda ve Bakliyat ürünlerinin satışı konulu “Satış Sözleşmesi” imzalandığı, davacı tarafça …’ya sözleşmenin IX maddesi kapsamında 22.07.2015 tarihinde 25.000-TL destek prim ödemesi yapıldığı, Bilirkişi raporunda; “…davacı şirkete ait 2015 yılı ticari defterlere göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin 22.07.2015 tarihinde başladığı, ticari ilişkiye ait son muhasebe hareketinin 27.11.2015 tarihli olduğu, anılan hesabın 27.11.2015 tarihi itibarıyle bakiyesine göre davacı şirketin dava dışı şirketten 481.291,50 TL alacaklı olduğu, Dava dışı …’ ya ait 2015 yılı ticari defterlere göre, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 22.07.2015 tarihinde başladığı, ticari ilişkiye ait son muhasebe hareketinin 15.10.2015 tarihli olduğu, anılan hesabın 15.10.2015 tarihi itibarıyla bakiyesine göre dava dışı şirketin davacı şirkete 53.179,00 TL borçlu olduğu, Taraflar arasındaki cari hesap farklılığının, dava dışı şirketin 15.10.2015 tarihinde verdiği toplam 430.512,50 TL tutarındaki çeklerin karşılıksız çıkması nedeni ile davacı yan tarafından 27.11.2017 tarihinde ters kayıt yapılarak dava dışı …nın tekrar borçlandırılmasından, devamında ise yazdırılan iki adet çek yaprağı için 1.200,00 TL+ 1.200,00 TL olmak üzere toplam 2.400,00 TL lik banka yasal yükümlülük tutarı tahsilat kaydının yapılmasından, söz konusu kayıtların dava dışı şirket ticari defterlerinde yer almamasından kaynaklandığı “‘ nın belirtildiği, Davalı … şirketi tarafından, davacı şirketin, ödeme güçlüğü içinde bulunan dava dışı … Ltd. Şti.’ye 22.07.2015 tarihinde yaptığı 25.000,00 TL ödemenin geçici ihtiyaç kapsamında yapıldığı, bu hususun zamanında davalı şirkete bildirilmediği, sözleşme sonlandıktan sonra durumdan haberdar olunduğu, ödeme güçlüğü içinde bulunan dava dışı şirkete, kendilerine haber verilmeksizin ödeme yapılmasının taraflar arasında imzalanan sözleşmeye, TTK’ nın 1444/(2) madde hükmüne aykırılık teşkil ettiği, talep edilen tazminatı teminat dışı bıraktığı ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, özellikle davacı şirket tarafından dava dışı …’ya yapılan ön ödemenin, daha önce taraflar arasında yapılan sözleşme hükmü gereğince yapıldığı, bu nedenle karşılıksız ödeme olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, ön ödeme yapılan tarihte …’nın ödeme güçlüğü içinde olduğuna dair herhangi bir mali sorun tespit edilemediği gibi davacı tarafça ödeme güçlüğü içerisindeki şirkete bunu bilerek ve ihtiyaç kapsamında ödeme yapıldığı hususunun ispatlanmadığı, alacak likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu, tüm istinaf itirazları karşılıklarının gerekçeli kararda yer aldığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. Sonuç olarak; dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 24.437,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 6.200,00 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 18.237,90 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 08/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.