Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/386 E. 2020/1406 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/386 Esas
KARAR NO : 2020/1406 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/04/2018
NUMARASI : 2014/778 Esas 2018/379 Karar
DAVA: Komisyon ve Portföy Tazminatı
KARŞI DAVA: İstirdat- Mahrum Kalınan Kar- Portföy Haksız Kazancı Nedeniyle İstirdat
BİRLEŞEN DAVA: İstanbul (Kapatılan) 40.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/238 Esas sayılı dosyası
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: ASIL DAVADA : Davacı / karşı davalı / birleşen dava davacısı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili …Ltd. Şti. ile davalı … A.Ş arasında Samsun …. Noterliğinin 29/12/2008 tarih … yev. Nolu aracılık hizmetleri sözleşmesi düzenlendiğini, … A.Ş’nin el değiştirme sonrası yeni bir tadil protokolü imzalandığını, bir kısım acentenin imzaladığını, bir kısım acentenin ise imza etmediğini, sözleşmenin haklı nedenle fesh edildiğini, müvekkilinin tadil sözleşmesini imzalamaması nedeniyle davalı şirketin 07/05/2012 tarihinde göndermiş olduğu elektronik posla ile ”Tadil Protokolünün İmzalanmaması” gerekçesi ile araç desteği ve sağlık sigortasının geri alındığını bildirdiğini, 18/05/2012 tarihinde de fiilen geri alındığını, sözleşme özgürlüğü prensibine aykırı olarak sözleşme şartı haline dönüşen hakların geri alınması ile taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin temelinden çöktüğünü, müvekkiline sigorta şirketinden … yapılan müşteri aktarmaları nedeniyle … yapılması gereken komisyon ödemelerinin ödenmediğini, acentelerine de eşit davranmadığını, Beşiktaş …. Noterliğinin 08/06/2012 gün ve …. S. Fesihnamesi ile münakıt acentelik ve aracılık sözleşmesinin derhal kaydı ile ve haklı nedenle fesh edildiğini ve davalı şirket merkezine gönderildiğini, müvekkilinin büyük zararının mevcut olduğunu beyan ederek taraflar arasında Samsun … Noterliğinin… yevmiye numaralı acentelik sözleşmesi ile Beşiktaş …. Noterliğinin 29/12/2008 tarih ve … yevmiye numaralı aracılık sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin tespitine, … A.Ş’nin aktarımlarımdan doğan komisyon hakkı uyarınca şimdilik kaydı ile 10.000 TL’nin davalıdan tahsiline, davalı şirket tarafından şeklen ve esasen hukuka aykırı olarak geri alınan sağlık sigortasının muhatap şirketin ciddiyetsiz tavırları sonucunda hangi tarihte geri alındığının bildirilmeyerek müvekkilinin bir aylık yenileme süresinin kaçırılmasına sebebiyet verilmesi sebebi ile yenileme süresine hak kazanana kadar müvekkili ile bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerine özel sigorta sektörünün ilk beş sırasında yer alan bir sigorta şirketinden sağlık sigortasının yaptırılması ile masraflarının karşılanmasına, davalı şirketin araç desteğini geri çekmesi nedeni ile ikame araç sağlamasını, bunun mümkün olmaması halinde günlük 40 TL olmak üzere 31 Aralık 2014 sonuna kadar ödemek zorunda kalacağı ikame araç bedelinin bir defada ödenmesine, iş bu fesihname tarihinde Muhatap Şirkette bulunan 6.100,00 TL portföyün dikkate alınarak şimdilik kaydı ile 10.000 TL müşteri tazminatının davalıdan tahsiline, bu alacaklara 08/06/2012 tarihinden itibaren ticari işlere uygulanan en yüksek oranda faiz işletilmesini, yargılama masrafları, noter fesihname masrafı ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVADA: Karşı davada davacı vekili dava dilekçesi ile, Erken fesih nedeniyle davacıya fazladan ödenen primlerin iadesi gerektiğini, davacı şirketin haksız feshi neticesinde iş bu dava tarihi itibariyle davacı şirket portföyünden … aktarmış olduğu portföy sebebiyle 15.826,00 TL haksız kazansı söz konusu olduğunu beyan ederek davacı tarafından açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, davacı/ karşı davalı tarafından ek protokol uyarınca tahsil edilmiş 51.445,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek bankaların kısa vadeli kredilere uyguladığı en yüksek avans faizi ile birlikte müvekkil şirkete ödenmesine, davacı/karşı davalının ihlal ettiği yükümlülükleri sebebi ile yaşanan çıktılar sebebi ile müvekkil şirketin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile uğradığı zararın şimdilik toplam 185.870,00 TL’sinin çıktıların yaşandığı tarihler nazara alınarak hesaplanacak bankaların kısa vadeli kredilere uyguladığı en yüksek avans faizi ile birlikte müvekkil şirkete ödenmesine, karşı davanın kabulü ile erken fesih sebebi ile davacı-karşı davalıya fazladan ödenmiş olan toplam 15.826,00 TL tutarındaki primlerin ödeme tarihinden itibaren işlemiş avans faizi ile birlikte müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA : Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davacı ile davalı arasında Samsun …. Noterliğinin 22/02/2008 tarih ve … yevmiye numaralı acentelik ile Beşiktaş …. Noterliğinin 29/12/2008 tarih ve … yevmiye numaralı aracılık sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, davalının hukuka aykırı hareketleri neticesinde davalı tarafından Beşiktaş …. Noterliğinin 08/06/2012 tarih … Sayılı fesihnamesi ile münakit acentelik ve aracılık sözleşmesinin haklı neden ve derhal kaydı ile feshedilmiş olduğunu, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı ve İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını beyan ederek huzurdaki itirazın iptali davacasının derdest İstanbul 46. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/169 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesine, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına ve İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Yapılan davalının haksız itirazının iptaline, her bir dosya için ayrı ayrı %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı karşı davacı birleşen dava davalısı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafından açılan davanın kısmi dava olarak açılmasına karşın ne kısmi dava ne de belirsiz alacak davası şartlarına uymaması nedeniyle esasa girilmeden reddinin gerektiğini, taraflar arasında bulunan Beşiktaş … Noterliği tarafından onaylı 29/12/2008 tarih ve … yev. Numaralı Aracılık Sözleşmesi ve Samsun …. Noterliği 22/02/2008 tarih ve … yev. Nolu Acentelik Sözleşmesinin davacı tarafından haklı sebep olmaksızın fesh edildiğini, buna rağmen tazminat talebi ile açılan davanın tamamen kötü niyet göstergesi olduğunu, sözleşmenin feshine sebep müvekkil şirketin almış olduğu kurumsal bir karar sonucu mevcut sözleşmelerin uzatılması amacıyla imzalanması önerilen 01/01/2012 tarihli tadil sözleşmesinin gösterildiğini, sözleşmelerin değişen mevzuata göre doğacak ihtiyaçlar doğrultusunda veya süre uzatımı amaçlı olarak tadil edilebilmekte olduğunu, nitekim daha önce aracılık sözleşmesinin ek protokol ile 31/12/2014 tarihine kadar uzatıldığını ve sözleşme uzatma bedelinin davacı firmaya ödendiğini, mevcut sözleşmelerin değişen mevzuat ve kurumsal kararlar sonucunda ihtiyaca cevap vermez duruma geldiği için diğer tüm acente ve aracı firmalar ile bir tadil protokolü imzalandığını, tadil protokollerin imzalanmadığını, eşi üzerine alınmış … acentelik’e kaydırıldığını, mevcut sözleşmeleri fesh edildiğini, davacının rekabet etmeme, özen ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini beyan ederek davacı tarafından açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, davacı karşı davalı tarafından ek protokol uyarınca tahsil edilmiş 51.445,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek bankaların kısa vadeli kredilere uyguladığı en yüksek avans faizi ile birlikte müvekkil şirkete ödenmesine, davacı karşı davalının ihlal ettiği yükümlülükleri sebebi ile yaşanan çıktılar sebebi ile müvekkil şirketin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile uğradığı zararın şimdilik toplam 185,870 TL’sinin çıktıların yaşandığı tarihlerin nazara alınarak hesaplanacak bankaların kısa vadeli kredilere uyguladığı en yüksek avans faizi ile birlikte müvekkil şirkete ödenmesine ve karşı davanın kabulü ile erken fesih sebebi ile davacı karşı davalıya fazladan ödenmiş olan toplam 15.826 TL tutarındaki primlerin ödeme tarihinden itibaren işlemiş avans faizi ile birlikte müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 12/04/2018 tarih 2014/778 Esas 2018/379 Karar sayılı kararında;”*ASIL DAVA YÖNÜNDEN;Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir: Davacı Ofroz şirketi, davalı … şirketinden acentelik aracılık sözleşmesinden doğan komisyon ödemesi ve portföy tazminatı talep etmektedir. Davalı … şirketi, genel mahiyette davanın reddini savunmuştur. Dava, acentelik ve aracılık sözleşmesinden kaynaklanan komisyon ödemesi ve portföy tazminatına ilişkindir.Dava konusu sözleşmenin, davacı tarafından ”tadil protokolünün imzalanmaması neticesinde kendisine sağlanan araç desteği ve sağlık sigortası haklarının 18.05.2012 tarihinde davalı şirket tarafından geri alınması nedeni ile taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin temelden çöktüğü” gerekçesi ile feshedildiği anlaşılmaktadır. Ancak bu feshin, sözleşmenin işlem temeli olmaması sadece dosyada bulunan belgeden de anlaşılacağı üzere belgeye dayalı yan hak teşkil etmesi karşısında haklı sayılamayacağına kanaat getirilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davacının fesihte haklı olmaması nedeni ile davalıdan acentelik ve aracılık sözleşmesinden kaynaklanan komisyon ödemesi ve portföy tazminatını isteyemeyeceği tespit edilmiş bu nedenle davanın reddi gerektiğine kanaat oluşmuş aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur. *KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir: Karşı davacı …, karşı davalının sözleşme feshinde haklı olmaması nedeni ile; sözleşme uzatma bedeli, portföy yönünden haksız kazanç, mahrum kalınan kar talep etmiştir.Karşı davalı genel mahiyette davanın reddini savunmuştur.Karşı dava, karşı davalının sözleşme feshinde haklı olmaması nedeni ile; sözleşme uzatma bedeli, portföy yönünden haksız kazanç, mahrum kalınan kar talebine ilişkindir.Karşı dava konusu olan sözleşmenin, karşı davalı tarafından ”tadil protokolünün imzalanmaması neticesinde kendisine sağlanan araç desteği ve sağlık sigortası haklarının 18.05.2012 tarihinde davalı şirket tarafından geri alınması nedeni ile taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin temelden çöktüğü” gerekçesi ile feshedildiği anlaşılmaktadır. Ancak bu feshin, sözleşmenin işlem temeli olmaması sadece dosyada bulunan belgeden de anlaşılacağı üzere belgeye dayalı yan hak teşkil etmesi karşısında haklı sayılamayacağına kanaat getirilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; Karşı davalının fesihte haklı olmaması nedeni ile incelenen ticari kayıtlar ve belgeler karşısında; karşı davacının sözleşme uzatma bedelini ödediği ve ek protokol gereğince aracı tarafından sözleşmenin şartlarına uyulmaması ve vadeden önce fesih halinde geri ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği anlaşılmakla ödenen bu miktarın tamamının aşağıda belirlendiği şekilde iadesi gerektiği değerlendirilmiştir. Haksız fesih nedeni ile; sözleşme gereği tespit edilen oranlarda ödenen tutar ile her yıl eşit şekilde komisyon ödemesi yapılmış olsaydı ödenmesi gereken tutar arasındaki farkın portföy yönünden aşağıda belirlenen miktar kadar karşı davalının haksız kazancı oluştuğuna kanaat getirilmiştir. Emeklilik programından çıkan müşterileri nedeni ile sigorta aktüerya hesaplarında şirket portföyüne katılan bir poliçenin şirket bünyesinde 10 sene kalması esas varsayımı ile mahrum kalınan kar yönünden karşı davalının talebi yönünden yapılan incelemede; taraflar arasındaki sözleşmenin tarihinin 2008 olması, haksız feshin 2012 yılı olması dikkate alındığında; yönetmeliğe uygun figk ortalaması % 2 olarak değerlendirilmiş 06/2012 varsayımına göre; aşağıda belirlenen miktar kadar karşı davacının karşı davalıdan mahrum kalınan kar kaybını isteyebileceğine kanaat getirilmiştir. Sonuç olarak karşı davanın kısmen kabulü- kısmen reddi gerektiğine kanaat oluşmuş aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur. *BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN; (İstanbul 46. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2012/ 169 E)Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir: Birleşen dava davacısı Ofroz şirketi, birleşen dava davalısı BNP şirketinden acentelik aracılık sözleşmesinden doğan cari hesap alacaklarına ilişkin olarak İstanbul …. İcra Dairesi’ nin … E ve İstanbul …. İcra Dairesi’ nin … E sayılı takip dosyalarına yapılan itirazların iptali ile icra inkar tazminatı talep etmiştir. Birleşen dava davalısı … şirketi, genel mahiyette davanın reddini savunmuştur. Dava, acentelik ve aracılık sözleşmesinden kaynaklanan cari hesaba dair itirazın iptali, alacağın varlığı ve miktarına ilişkindir.Taraflar arasındaki dava konusu sözleşmenin, davacı tarafından ”tadil protokolünün imzalanmaması neticesinde kendisine sağlanan araç desteği ve sağlık sigortası haklarının 18.05.2012 tarihinde davalı şirket tarafından geri alınması nedeni ile taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin temelden çöktüğü” gerekçesi ile feshedildiği anlaşılmaktadır. Ancak bu feshin, sözleşmenin işlem temeli olmaması sadece dosyada bulunan belgeden de anlaşılacağı üzere belgeye dayalı yan hak teşkil etmesi karşısında haklı sayılamayacağına kanaat getirilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davacının fesihte haklı olmaması nedeni ile davalıdan acentelik ve aracılık sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının bulunmaması karşısında talepte bulunamayacağına kanaat getirilmiş bu nedenle birleşen davanın reddi gerektiğine kanaat oluşmuş aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, 1-Asıl dava yönünden;Davacının davasının reddine,2-Karşı dava yönünden ;Karşı davacının davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile;51.445,00 TL ödenen bedel;14.147,92 TL portföy yönünden davacının haksız kazancı; 185.080 TL mahrum kalınan kar yönünden toplamda 250.672,92 TL nin karşı dava tarihi olan 24/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsiline karşı davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,3-Birleşen dava yönünden;Birleşen dava davacısının davasının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı /karşı davalı/ birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı /karşı davalı/ birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında TTK’nın tek bir maddesinden bahsedilmediğini, bu gerekçe ile portföy tazminatının talep edildiği somut olaya hangi hukuk kuralının uygulanacağını dahi belirlemeksizin kurulan hüküm sakat olduğunu, Davacı acentenin fesihte kusursuz olmasının yanı sıra dosyaya görüş sunan bilirkişiler de davacı acentenin fesihte haklı olduğu kanaatini bildirdiklerini, ilk derece mahkemesinin dosyaya böyle bir g örüş bulunmasına rağmen bu görüşten neden ayrıldığına dair gerekçe bildirmemesinin hatalı olduğunu, Bu gerekçeler ile portföy tazminatında kanun koyucu tarafından öngörülmeyen ve Yargıtay yerleşik içtihatlarında bulunmayan “yan haklar” söz konusu olduğundan, feshin geçerli olmadığı mahkeme gerekçesine karşı istinaf kanun yoluna başvurduklarını, asıl hak / yan hak ayrımından bağımsız olarak sözleşmenin feshinde davacı acentenin kusuru bulunup bulunmadığının irdelenmesini, Somut olayda davalı …Ş.’nin yaptığı bir ekonomik değerlendirme ve/veya yeniden yapılanma çerçevesinde müvekkiline verdiği yan hakları geri almadığı, aksine yan hakların, dava dilekçesinde EK III olarak eklenen 17/05/2012 tarihli elektronik posta ile Tadil Protokolünün imzalanmaması gerekçesi ile geri alındığını, Türk Hukukunda sözleşme özgürlüğü prensibinin geçerliği olduğu, bir sözleşmeyi / tadil protokolünü zorla imza ettirmenin, imza edilmemesi halinde yan hakların geri alınması en başta sözleşmeler hukukuna, sonrasında ise davalı şirket ile müvekkili şirket arasında akdedilen acentelik sözleşmesine aykırı olduğu, zira taraflar arasında akdedilen acentelik / aracılık sözleşmesinde “… Taraflar mutabakat ile komisyon oranlarını acente lehine değiştirebilir…” hükmü bulunduğunu, Bu gerekçe ile 14/04/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 23.maddesi gereğince davacı acentenin portföy tazminatına hak kazandığı belirli, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 23.maddesi asıl hak/ yan hak ayrımı da yapmamışken kurulan hükmün bu yönden sakat olduğunu, … A.Ş. Komisyonları yönünden;Mali konuda uzman bilirkişi ile birlikte davalı şirket kayıt ve defterlerinin incelenmesi amacı ile davalı şirket genel müdürlüğüne gidildiği, dilekçede bildirilen maddi vakıaların tespiti amacı ile davalı şirket defter ve kayıtlarının incelenmesi talep edilmiş ise de davalı tarafın bu kayıtlarını ibraz etmediği, bunun gerekçeli olarak dava dışı şirketler ile ilgili kayıtların sunulamayacağının bildirildiğini, Oysa ki, 6100 sayılı HMK 219.maddesi gereğince taraflar ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorunda olduklarını, sunulmaması halinde aynı yasanın 220.maddesinin son bendi uyarınca beyanlarının doğru olduğunun kabul edilmiş sayılacağını, İlk derece mahkemesinin davalı şirketin kötü niyetli olarak dosyaya sunmadığı evraklar için HMK’nın 219-220 maddeleri işletmediği, davanın reddine karar verdiğini, Bu gerekçe ile davalı şirket tarafından kötü niyetli olarak dosyaya sunulmayan deliller yönünden HMK’nın 219-220 maddeleri işletmemiş olması karşısında ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda ortadan kaldırılması, aktarım sebebi ile kaybedilen kazanç talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Araç desteği talebi yönünden; Davada araç desteği olarak günlük 40,00.TL’den tazminat talep edildiği, dosyaya sunulan 17/11/2014 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişilerin müvekkili şirketin 38.280,00.TL araç desteğini hak ettiği kanaatine ulaştıklarını, İlk derece mahkemesinin bu yöndeki talebi de gerekçeli kararda tartışmaksızın olumlu / olumsuz hiçbir yargı içermeksizin reddettiğini, bu yönden de ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda ortadan kaldırılması talebin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Karşı dava yönünden;Sözleşme uzatma bedeli yönünden; uzatma bedeline dair dekontun ibraz edilmediği, dekont sunulmayan davada … A.Ş. Defterleri usulüne uygun tutulmadığının tespit edildiğini, Davacı acenteye 51.445,00.TL sözleşme uzatma bedelinin ödendiğine dair iddianın ancak yazılı delil ile ispatının mümkün olduğunu, ısrarla dosyaya bu ödemenin yapıldığını ispat eden dekont sunulmadığını, Müvekkili şirket ile imza etmiş olduğu aracılık / acentelik sözleşmesinde kendi defter ve kayıtları delil sözleşmesi olarak kabul ettiren davalı şirketin defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığı, kendi lehine delil teşkil etmediği gibi delil vasfına dahi sahip olmadığının tespit edildiği, bu gerekçe ile davalı …Ş. tarafından sözleşme uzatma bedeli ödendiğine dair dekont sunulmaksızın, kendi lehine de delil teşkil etmeyen defterler ile davalı ve karşı davacı lehine hükmedilen 51.445,00.TL sözleşme uzatma bedelinin hukuka aykırı olup bu yönden ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda ortadan kaldırılması ile sözleşme uzatma bedeli yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Fesih ileriye etkili olup (Ex Nunc) ödeme var ise de gün bazlı iadesi gerektiğini, Somut olayda acentelik sözleşmesinin feshedildiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, bir sözleşmenin fesih ileriye etkili olup (ex nunc) taraflar arasındaki sözleşme, 29/12/2008 tarihinde başlayarak fesih tarihi olan 08/06/2012 tarihine kadar karşılıklı olarak edimler ifa edildiği, o halde eğer ödenmiş ise sözleşme uzatma bedeli 08/06/2012 tarihine kadar müvekkili acnete tarafından hak edilmiş durumda olduğunu, bu durumda anılan paranın 29/12/2008 tarihinden itibaren geri istenmesi davalı şirketi haksız zenginleştirecek olup, ilk derece mahkemesi tarafından oranlama (proporsiyon) yapılmaksızın talebin tamamının kabul edilmesinin bu yönden hatalı olduğunu, eğer davalı şirket böyle bir para talep edecek ise bu talebin gün bazlı olarak 08/06/2012 – 31/12/2014 tarihleri arası için geri talep edilmesi gerektiğini, Bu gerekçe ile karşılıklı edimleri içeren sözleşmesinin feshi ileriye etkili olu taraflar arasındaki sözleşme 29/12/2008 tarihinden başlayarak fesih tarihi olan 08/06/2012 tarihine kadar karşılıklı olarak edimler ifade edilerek devam edilmiş olduğundan, davanın tamamının kabulüne dair kurulan hükmün ortadan kaldırılması ile sözleşme uzatma bedeli yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Mahrum kalınan kar talebi yönünden, davalı ve karşı davacı …Ş.karşı davasında ikinci talep olarak, müvekkili şirket tarafından yapıldığını beyan ettiği aktarımlar nedeni ile kar kaybına uğradığını iddia ile 185.870,00.TL tutarında kar kaybı talebinde bulunduğu, ilk derece mahkemesinin 185.080,00.TL mahrum kalınan kar bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, bu ağır hukuka aykırı ve müvekkili acentenin mahvına sebep olacak kararın ortadan kaldırılması gerektiğini, Bireysel emeklilik sistemi gönüllülük ilkesine dayandığını, müvekkili şirketin bireysel emeklilik aracısı olduğu, bireysel emeklilik sisteminin 4632 sayılı Yasada düzenlendiğini, Bireysel emeklilik sözleşmesi gönüllü katılıma dayalı bir sistem olduğu, vatandaşın dilerse emeklilik sözleşmesi akdedebileceği gibi dilerse sözleşme akdetmediğini, benzer şekilde bir sözleşme akdeden vatandaşın, şirketinden memnun kalmaz ise bu defa bireysel emeklilik şirketini değiştirebildiğini, burada acentenin bir yetkisi olmadığı gibi görevi vatandaşın kendisine vermiş olduğu talimatı uygulamaktan ibaret olduğunu, Karşı davada, davalı şirketin emeklilik sözleşmeleri 10 sene boyunca davalı şirkette kalsa idi elde edecekleri karı müvekkili şirketten talep etmiş ise de bireysel emeklilik katılımcısının davalı şirkette 10 sene kalmasını gerektiren hiçbir yasal kural bulunmadığını, vatandaşın 10 sene boyunca davalı şirkette kalıyor olması temenniden ibaret olun, bireysel emeklilik katılımcısının 10 seneden önce şirketi değiştirmesi müvekkili ile ilgili değil davalı şirketin kendi yapısı ile ilgili bir husus olduğunu, Davalı şirketin müşteri kaybı müvekkili şirket ve/veya onun müdürü tarafından değil tamamen bu ilişkiye yabancı 3.bir şahıs aracılığı ile gerçekleştiğini, müvekkili şirketin talep edilebilse dahi davalı şirketin kar kaybında hiçbir kusuru bulunmadığını,Dava ve fesih tarihi itibariyle 85.227 adet bireysel emeklilik sözleşmesi ile davalı – karşı davacı şirketin 8.790.409,00.TL zarar ediyor ise aktarılan 48 adet portföy aktarımı ve 22 adet sistemden çıkış için 185.870,00.TL kar kaybına uğraması hem mantık hem de matematik olarak mümkün olmadığını, Katılımcıların devamlı aynı katkı payını ödemeleri söz konusu olmadığını, ara verme ve katkı payının düşürülmesinin söz konusu olmayacağını, Bu gerekçeler ile, karşı davanın ikame edildiği tarihteki yasal mevzuat uyarınca emeklilik sözleşmesi akdedilmesi, aktarılması konusunda gönüllülük esasının geçerli olması, müvekkili şirket bireysel emeklilik aracısı kartı sahibi müdür … sözleşmesinin feshi üzerine aracılık kartını Emeklilik Gözetim Merkezi’ne iade etmiş olması, Emeklilik Gözetim Merkezi verileri uyarınca davalı şirketten yapılan çıkışların hep dava dışı … isimli bireysel emeklilik aracısı tarafından gerçekleştirilmiş olması, kar kaybı matematiğinin davalı şirketin içinde bulunduğu durum ile uyumlu olmaması, talebin fahiş olması gerekçeli ile, ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ile, kar mahrumiyetine yönelik talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, Haksız kazanç talebi yönünden, taraflar arasında başka bir sözleşme değil aracılık / acentelik sözleşmesi mevcut olup, sözleşmenin feshi sonrasında müvekkilinin acente ekranı kapatılmışken müvekkili şirket belirtilen 40 adet aktarım ve 22 adet çıkışa taraf olmadığı hatta şirket müdürü bu tartışmaların tarafı olmamak için emeklilik aracılık kartını dahi iade etmiş iken müvekkilinden aktarım nedeni ile tazminat talep edebilmesinin mümkün olmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01/02/2007 T. 2005/14070 E. 2007/1217 K.sayılı ilamına aykırı olacak şekilde hem kar kaybı ve hem de kazanç kaybının kabulüne dair verilen kararın ortadan kaldırılması ile kazanç kaybına dair talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, Birleşen dava yönünden, birleşen dosya içerisinde icra dosyalarına davalı şirket muhasebe müdürünün davacı acentenin alacaklı olduğuna dair imzasını içerecek şeklide ikrarının bulunduğunu, dosyaya sunulan inceleme aşamasında her iki tarafında hazır bulunduğu 17/11/2014 tarihli bilirkişi raporunda bu taleplerin haklı olduğu kanaatine ulaşıldığı,
Davacı acentenin cari komisyon / ücret alacağını sözleşmenin haksız feshine bağlayan, haksız fesih halinde ücrete / komisyona hak kazanılmayacağı yönünde tarihte emsali bulunmayan bir kara imza atan, birleşen dava dosyalarında davalı şirket muhasebe müdürü ikrarı bulunmasına rağmen davayı reddeden ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ile cari hesap ilişkisine dayalı ve davalı ikrarını da içeren birleşen davanın kabulüne, takibe itiraz eden davalı tarafından yapılan itirazların iptali ile anılan dönemde yürürlükte bulunan yasa uyarınca %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl dava yönünden; altı seneden beri devam eden portföy tazminatı davasının gerekçeli kararında tek bir kanun maddisi hükmüne yer vermeyen, portföy tazminatında kanun koyucu tarafından öngörülmeyen ve Yargıtay yerleşik içtihatlarında bulunmayan “…yan haklar söz konusu olduğunda feshin geçerli olmayacağı..” yargısına ulaşan, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 23.maddesi denkleştirme tazminatına hak kazanmada asıl hak/yan hak ayırımı da yapmamışken davacı talebini bu yasa yönünden de değerlendirmeyen, Sözleşme serbestliği ilkesine aykırı olarak yan edim hakkını tadil protokolünü imza etme şartına bağlayan, imza etmemesi üzerine intikam alırcasına araç desteğini geri alan, sağlık sigortasını iptal eden bundan sonra pervasızca ve kasda eş değerde ağır kusuru ile 30 günlük prim ödeme süresinden sonra müvekkili şirkete haber vererek, müdürü ve eşinin sağlık sigortası ömür boyu yenileme hakkını kaybetmesine sebebiyet veren ile davalı ve karşı davacı şirketin bu eylemlerini olağan karşılayan, 08/06/2012 tarihli fesihnamede bildirilen fesih sebeplerini görmezden gelen, … aktarımlarına komisyon ödenmediğine dair talep yönünden davalı şirket tarafından kötü niyetli olarak dosyaya sunulmayan deliller yönünden HMK’nın 219-220 maddeleri işletmeyen, 17/11/2014 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişilerin müvekkili şirketin 38.280,00.TL araç desteğini hak ettiği kanaatine ulaşmış iken bu talebi reddeden ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda ortadan kaldırılmasına, davanın kabulüne, Karşı dava yönünden; sözleşme uzatma bedeli yönünden, davalı …Ş.tarafından sözleşme uzatma bedeli ödendiğine dair dekont sunulmaksızın kendi lehine de delil teşkil etmeyen defterler ile davalı ve karşı davacı lehine hükmedilen 51.445,00.TL sözleşme uzatma bedeli hukuka aykırı olup, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, sözleşme uzatma bedeli yönünden davanın reddine, Mahkum kalınan kar yönünden, karşı davanın ikame edildiği tarihteki yasal mevzuat uyarınca emeklilik sözleşmesi akdedilmesi, aktarılması konusunda gönüllülük esasının geçerli olması, müvekkili şirket bireysel emeklilik aracısı kartı sahibi müdür … sözleşmesinin feshi üzerine aracılık kartını Emeklilik Gözetim Merkezi’ne iade etmiş olması, Emeklilik Gözetim Merkezi verileri uyarınca davalı şirketten yapılan çıkışların hep dava dışı … isimli bireysel emeklilik aracısı tarafından gerçekleştirilmiş olması, kar kaybı matematiğinin davalı şirketin içinde bulunduğu durum ile uyumlu olmaması, talebin fahiş olması gerekçeleri ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılması ile kar mahrumiyetine yönelik talebin reddine, davalı ve karşı davacı defter ve kayıtları usulüne uygun tutulmamış olduğundan ve sözleşme yenileme bedeline ilişkin dekont da halen ibraz edilmediğinden sözleşme yenileme bedeli hesabı yapılmasına, Haksız kazanç talebi yönünden; Yargıtay 11. H.D.’nin 01/02/2007 tarih 2005/14070 Esas 2020/1217 Karar sayılı ilamına aykırı olacak şekilde hem kar kaybı hem de kazanç kaybının kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, kazanç kaybına dair talebin reddine, Neticeten devlet tarafından verilen bir imtiyaz (hayat sigortası ve emeklilik sigortası ruhsatı) ile işletilen, vatandaştan para toplayan bu parayı işleten, davalı şirketin defter ve kayıtları birbirini teyit etmediğinden ve delil vasfına haiz olmadığı 17/11/2014 tarihli bilirkişi raporu ile basit olduğundan karşı davanın reddine, Birleşen dava yönünden; Komisyon alacağının talep edildiği ve cari hesap sözleşmesine dayalı olarak ikame edilen ancak sözleşmenin haksız feshi nedeni ile ücrete / komisyona hak kazanılamayacağı yönünden inanılması güç bir karara imza atan ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına ve cari hesap ilişkisine dayalı ve davalı ikrarını da içeren birleşen davanın kabulüne, takibe itiraz eden davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile anılan dönemde yürürlükte bulunan yasa uyarınca %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Asıl dava, davacı ile davalı arasındaki acentelik sözleşmesinin davacı tarafından haklı olarak feshedildiği ileri sürülerek, şimdilik 10.000,00 TL. Komisyon ücreti, davacı ile bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerine özel sigorta sektörünün ilk beş sırasında yer alan bir sigorta şirketinden sağlık sigortasının yaptırılması ile masraflarının karşılanması, davalı şirketin araç desteğini geri çekmesi nedeni ile ikame araç sağlanması, bunun mümkün olmaması halinde günlük 40 TL olmak üzere 31 Aralık 2014 sonuna kadar ödemek zorunda kalacağı ikame araç bedelinin bir defada ödenmesi, şimdilik 10.000,00 TL müşteri tazminatının 08/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalından tahsili istemli tazminat davasıdır.Asıl davadaki karşı dava; Haksız fesih nedeniyle ek protokol uyarınca tahsil edilen 51.445 TL. , davacı-karşı davalının ihlal ettiği yükümlülükler sebebiyle uğranılan şimdilik 185.870 TL., fazladan ödenen 15.826 TL. Prim alacağının avans fazi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsili istemli tazminat davasıdır.Birleşen dava ise; Acente komisyon alacaklarının tahsili talebiyle başlatılan icra takiplerine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, 1-Asıl dava yönünden; Davacının davasının reddine, 2-Karşı dava yönünden ; Karşı davacının davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile; 51.445,00 TL ödenen bedel; 14.147,92 TL portföy yönünden davacının haksız kazancı; 185.080 TL mahrum kalınan kar yönünden toplamda 250.672,92 TL nin karşı dava tarihi olan 24/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsiline karşı davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Birleşen dava yönünden; Birleşen dava davacısının davasının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı /karşı davalı/ birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, davacı tarafından yapılan feshin haklı olup olmadığı ve tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.Davacı … Ltd. Şti. ile davalı … A.Ş.(… A.Ş.) arasında Samsun …. Noterliğinin 29/12/2008 tarih ve … yev. Nolu ACENTELİK sözleşmesi, Beşiktaş …. Noterliği tarafından onaylı 29/12/2008 tarih ve … yev. Numaralı Aracılık Sözleşmesi ve 30/01/2009 TARİHİNDE 29/12/2008 tarihli ARACILIK SÖZLEŞMESİNE İLİŞKİN EK PROTOKOL düzenlendiği ve davacı …Ltd. Şti. Tarafından Beşiktaş … Noterliği’nden çekilen 08/06/2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile davalı muhataba fesih bildiriminde bulunarak acentelik ve aracılık sözleşmesinin feshedildiği bildirilmiştir.Taraflar arasında imzalanan Samsun … Noterliğinin 29/12/2008 tarih ve … Yev. Nolu ACENTELİK sözleşmesi incelendiğinde;Sözleşmenin SÜRESİ VE FESİH HAKKI BAŞLIKLI V.1. Maddesinde; ” Sözleşme üç yıl olarak akdedilmiş olup, taraflardan herbirisi süre dolumundan üç (3) ay önce yazılı olarak diğer tarafa bildirimde bulunmak suretiyle sözleşmeyi feshedebilir.Şirket, sözleşmeyi dilerse tamamen, dilerse duruma göre sadece sigorta Aracılık Faailiyeti veya sadece BE Aracılık Faaliyeti yönünden tek taraflı olarak feshedebilir,” hükmü düzenlenmiştir. Beşiktaş …. Noterliği tarafından onaylı 29/12/2008 tarih ve … yev. Numaralı Aracılık Sözleşmesi incelendiğinde, Aracılık Sözleşmende ARACI’nın davacı … Ltd. Şti., FEH’in ise davalı … A.Ş. İçin kullanılacağının düzenlendiği görülmüştür. Aracılık Sözleşmenin SÜRESİ VE FESİH,İNFİSAH VE SONUÇLARI BAŞLIKLI 21.1. Maddesinde; ”İşbu Sözleşme 29/12/2008 Tarihinden başlamak üzere 31/12/2014 tarihine kadar akdedilmiştir. Bu sürenin sonunda taraflardan birisi, sözleşmenin devam etmesini istemediği taktirde, diğer tarafı sürenin bitiminden en az üç (3) ay önce noter kanalı ile veya iadeli taahhütlü mektupla haberdar edecektir. Böyle bir ihtar yapılmadığı taktirde bu anlaşma müteakip yıllarda kendiliğinden aynı şartlarla bir yıl için uzatılmış olur,” hükmü düzenlenmiştir. Aracılık Sözleşmenin TAZMİNAT BAŞLIKLI 22. Maddesinde;” Her ne sebeple olursa olsun, bu sözleşme süresi içerisinde ARACI tarafından feshedilir veya sona erdirilirse FEH’den herhangi bir hak veya tazminat portföy hakkı, maddi-manevi zarar karşılığı veya kar kaybı isteyemeyeceğini ve herhangi bir iddiada bulunmaya hakkı olmayacağını beyan, kabul ve taahhüt eder,” hükmü düzenlenmiştir.30/01/2009 TARİHİNDE düzenlenen 29/12/2008 tarihli ARACILIK SÖZLEŞMESİNE İLİŞKİN EK PROTOKOL incelendiğinde; ”….Bu sözleşmeye istinaden , … Ltd. Şti.’ne (ARACI) yapılan 51.445 YTL. Lik sözleşme uzatma bedeli, Aracının sözleşme şartlarına uymaması veya sözleşmenin belirlenen vadeden önce Aracı tarafından fesh edilmesi durumunda … A.Ş. Hesaplarına geri ödenecektir.Yukarıda belirtilen hususları Aracı kabul ve taahhüt eder,” hükmünün düzenlendiği ve protokol altının taraflarca imzalandığı görülmüştür.Asıl davanın dava açılış tarihinin 14/06/2012, karşı davanın dava açılış tarihinin 24/07/2012 ve birleşen davanın dava açılış tarihinin ise 28/09/2012 tarihi olduğu görülmüştür.Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/16672 Esas- 2014/17367Karar sayılı kararında daki tesbitlerde gözetildiğinde, gerek uyuşmazlık konusu acentelik sözleşmesinin yapıldığı tarih, fesih tarihi, gerekse asıl dava tarihi esas alındığında somut olaya 6762 sayılı TTK’nın uygulanması gerekmektedir.Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/16672 Esas- 2014/17367Karar sayılı kararında daki tesbitlerde gözetildiğinde, Genel olarak portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişki devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. Somut olaydan sonra yargılama sırasında yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesinde açıkça ‘denkleştirme istemi’ olarak tanımlanan, doktrinde de ‘müşteri tazminatı’, ‘portföy tazminatı’, ‘portföy akçesi’ olarak da ifade edilen bu tür tazminat dava konusu uyuşmazlığa uygulanan mülga 6762 sayılı TTK’nın sigorta hükümlerinde açıkça düzenlenmemiştir. Ancak, anılan Kanunun 134. maddesinde muhik bir sebep olmadan ve üç aylık ihbar müddetine riayet etmeksizin akdi fesheden tarafın, başlanmış işlerin tamamlanmaması yüzünden diğer tarafın uğradığı zararı tazmine mecbur olduğu, müvekkilin veya acentenin iflas veya ölümü yahut hacir altına alınması sebebiyle acentelik mukavelesi sona ererse, işlerin tamamen görülmesi halinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına nispetle tayin olunacak münasip bir tazminatın acenteye yahut yukardaki hallere göre onun yerine geçenlere verileceği hükme bağlanmıştır. Fesihten sonraki tazminat alacağı bu şekilde belirlenmiştir. Ayrıca, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve uyuşmazlığa uygulanması gereken 5684 sayılı Sigorta Kanunu’n 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilecektir. İlk derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında yürürlüğe giren 6102 Sayılı TTK.’nın 122/3 Maddesinde de;” Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz,” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, 08/06/2012 tarihli ihtarname ile davacı-karşı davalı ve birleşen davanın davacısının akdi feshettiğini karşı tarafa bildirdiği hususları uyuşmazlık konusu değildir.Davacı-karşı davalı ve birleşen davanın davacısının bildirdiği ” kendisine sağlanan araç desteği ve sağlık sigortası haklarının 18.05.2012 tarihinde davalı şirket tarafından geri alınması nedeni ile taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin temelden çöktüğünü ileri sürerek sözleşmeyi feshettiğini bildirmiş ise de; dosyaya ibraz edilen acentalık sözleşmesi incelendiğinde, sigorta şirketinin davacıya sağlanan bu hakları sözleşme kapsamında taahhüt etmediği, sigorta şirketinin sadakat proğramı kapsamında bazı koşulları yerine getiren acentelerine araç desteği ve ücretsiz sağlık sigortası sağladığı, anılan ek faydalarla ilgili olarak sağlanan standartların da sigorta şirketinin belirlediği proğram dahilinde belirlendiği tesbit edilmekle, yapılan yargılama ve toplanan kanıtlardan davacı acentenin davalı sigorta şirketinin sözleşme yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğine ilişkin ispat yükümlülüğünü yerine getiremediği, sözleşmeyi haksız şekilde feshettiği tesbit edilmiştir.Taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesinin 25. Mad. Taraflar arasındaki anlaşmazlıklarda FEH’in (sigorta şirketinin) defter ve kayıtlarının esas alınacağı düzenlenmiştir.Davacı acente, 51.445,00.TL sözleşme uzatma bedelinin ödendiğine dair iddianın yazılı delil ile ispatlanmadığını ileri sürmüş isede, davalı-karşı davacı vekili ilk derece mahkemesine ibraz ettiği 20/08/2014 tarihli dilekçe ekinde …. Levent Çarşı Şubesine ait 51.445 TL. Lik ödeme dekontunu dosyaya ibraz ettiği anlaşılmıştır.Aracılık Sözleşmenin TAZMİNAT BAŞLIKLI 22. Maddesinde;” Her ne sebeple olursa olsun, bu sözleşme süresi içerisinde ARACI tarafından feshedilir veya sona erdirilirse FEH’den herhangi bir hak veya tazminat portföy hakkı, maddi-manevi zarar karşılığı veya kar kaybı isteyemeyeceğini ve herhangi bir iddiada bulunmaya hakkı olmayacağını beyan, kabul ve taahhüt eder,” hükmü uyarınca davacı-birleşen dosya davacısının tazminat talep hakkının olmadığı, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, bilirkişi rapor içeriğindeki tesbitlere göre karşı dava yönünden mahkeme verilen kararın yerinde olduğu dairemizce tesbit edilmiş olup ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, İDM.ce asıl dava-karşı dava-birleşen dava yönünden verilen karar yerinde olup davacı-karşı davalı ve birleşen davanın davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.(Yargıtay 11.HD’nin 2012/16640 Esas, 2013/15883 Karar sayılı kararı)Sonuç itibariyle, İlk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı-karşı davalı ve birleşen davanın davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl davada davacı, karşı davada davalı, birleşen davada davacının istinaf başvurularının HMK’ nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Asıl dava yönünden karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden asıl davada davacı tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin asıl davada davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karşı dava yönünden karar tarihi itibariyle alınması gereken 17.123,47.TL istinaf karar harcından, istinaf eden karşı davada davalı tarafından yatırılan 4.281,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 12.842,47 TL’nin karşı davada davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Birleşen dava yönünden karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden birleşen davada davacı tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin birleşen davada davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; asıl ve karşı dava yönünden HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere; birleşen dava yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak 03/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.