Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/38 E. 2020/937 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/38 Esas
KARAR NO: 2020/937 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/09/2017
NUMARASI: 2016/387 Esas 2017/707 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesi ile, davalı ile müvekkili arasında imzalanan 01/10/2012 tarihli kimyevi deterjan ve ev bakım ürünleri bölümü ticari işbirliği sözleşmesi kapsamında davalıya ait ürünlerin dağıtım ve pazarlama işlerini yaptığını, sözleşmenin bir yıl süreli olduğunu, sözleşmenin davalı tarafından 29/08/2013 tarihli ihtarname ile feshedildiğini, müvekkilinin bu feshin usulüne uygun fesih olmadığını, feshin geçersiz olduğunu, sözleşmenin feshinden kaynaklı müvekkilinin kar kaybına uğradığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL’nin 01/10/2013 tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin davacıyla olan sözleşmesini hukuka uygun olarak feshettiğini, davacının sözleşmeden doğan borçlarını gereği gibi yerine getirmediğini, müşterilere karşı olan tavırlarının müşteri kaybına dolayısıyla zarara yol açtığını, davacının mahrum kalınan kar başlığı altında talep ettiği tazminatın, soyut, sözleşme koşullarına ve gerçeklere aykırı kalemlerden ibaret ve fahiş olduğunu belirterek, haksız olarak açılan davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 28/09/2017 tarih ve 2016/387 Esas – 2017/707 Karar sayılı kararında;”Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; dava dilekçesi ekinde delil listesinde belirtilen 01/10/2012 tarihli ticari işbirliği sözleşmesi, Üsküdar … Noterliğince fesih ihbarı, Üsküdar … Noterliğinin yenilemeye ilişkin kabul edilmediğine dair ihtarnamesi, bir yıllık kar kaybının tahsili için çorum … Noterliğinin ihtarnamesi, davalı yanca Kadıköy … Noterliğince 2014 tarihinde çekilen ihtarname sunulmuş olmakla, davalı şirketçe sunulan delillerde …ya ait şirket yetki belgesi örneği, imza sirküleri, ve ihtarnameler belirtilmiş olmakla dosyada mevcut olan deliller dışında delil sunması için taraflara süre verilmiş, yetkisizle mahkememize gelen dosyada feshin yerinde olup olmadığı, zarar doğup doğmadığı varsa zarar miktarı bir yıllık sözleşmenin uygulanmamasından doğan zarar hesaplanması istenmişse de dosya ticari konularda uzman bilrikişi ile SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, çorum 3. Asliye mahkemesince yetkisizlik kararıyla mahkememize gelen dosyada sözleşmenin imzalanmasından önce 01/10/2013 tarihli … bölümü ticari işbirliği sözleşmesi ile imzalanana sözleşmenin başlangıçtan itibaren yürürlüğe girdiği sözleşme bir ay öncesinde sözleşme maddeleri uyarınca yazılı bildirimde bulunmak kaydıyla gerekçesiz ve tazminatsız olarak feshedilir hükmü içermektedir. Bu olmadığı sürece otomatik olarak bir yıllık dönemlerde sözleşme uzayacak olduğu maddede açıklanmıştır. Bu sebeple davacı usulüne uygun olarak feshetttiğinden fesih geçerli olduğundan bu feshinde sözleşmeye aykırılığı bulunmadığı nazara alınarak davalıdan bir talepte bulunamayacağı rapor halinde sunulmuştur.fesih bildirimi 04/09/2013 tarihinde muhatap davacıya tebliğ edilmiş olup, ihtarname üzerinde tebliğ şerhi mevcut olduğundan bir ay önce de yazılı bildirimde bulunduğu, 29/08/2013 tarihinden bir hafta sonra ihtarname yapılmış olmakla bir ay sonra yürürlüğe girecek sözleşmenin feshedileceğinin ihtar edileceği kabulü yönünden mahkememizce kanaat oluşmuş olmakla…”gerekçesi ile, Davacının davasının REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesi ile, Davanın temeli/ esas noktası sözleşme gereği davalı tarafından sözleşmenin otomatik 1 yıl uzamasının önlenmesi amacı ile sona ermesinden 1 ay önce çekilmiş bulunan fesih ihtarnamesinin çekildiği/keşide edildiğinde fesih için yeterli olup olmadığı, yoksa fesih ihbarının tebliğ edildiği ve öğrenildiği tarihte mi hüküm ifade edeceği hususu olduğunu, Mahkemenin, 01.10.2012 tarihli ticari işbirliği sözleşme hükümlerinin açık olduğunu Üsküdar …Noterliğinin fesih ihtarının çekilmiş olduğunu ve başlangıçtan beri yürürlüğe giren sözleşmenin 1 ay öncesinden sözleşme maddeleri kapsamında yazılı bildirimde bulunmak kaydıyla otomatik o larak gerekçesiz ve teminatsız olarak feshedilir hükmü içermesi sebebiyle sözleşmeye aykırılık bulunmadığının iddia edilmesi ile bilirkişi raporu ile de bu durum tevsik edildiğinden fesih bildiriminin 1ay sonra ve 04.09.2013 tebliğ edilmesinin ve ihtarname üzerinde tebliğ şerhi bulunmasına göre 1 ay ön ceden yazılı bildirimde bulunulmuş olduğu ve 29.08.2013’ten 1 hafta sonra da ihtarname keşide edildi ğinden 1 ay sonra yürürlüğe girecek sözleşmenin feshedileceğinin ihtar edileceği kabulü yönünde kanaat oluştuğunu belirttiğini, Mahkemenin kabulü ile yapılan işlemler bir arada düşünüldüğünde ihtarnamenin keşide edilmiş olmasının yeterli görüldüğü, Sözleşmede fesih ihtarnamesinin ne zaman hüküm ifade edeceği hususunda hüküm bulunmaması sebebiyle boşluk bulunduğundan mahkemece değerlendirme ve kabul anlamına gelecek beyanların geçerliliği bulunmamakta olduğunu, zira sözleşmenin hiçbir yerinde sadece ihtarname keşide edilmesinin fesih için yeterli olduğunu yazmadığını,Mahkemenin tüm itiraz ve yazılı taleplere rağmen ihtarnamenin hüküm ifade etme zamanı ile ilgili bir araştırma/değerlendirme yapılmaksızın kabul kararı vermesinin hukuki olmadığını, Sözleşme hükmünün Mahkemenin anladığı şekli ile değerlendirilmesi durumunda … Şirketi’ne sözleşmede gerekçesiz ve teminatsız fesih imkanı tanınmış ise davalı tarafından “niçin sebep göstermek ve fesih bildirimine haklılık katılmak” istenildiğini, Fesih bi diriminde belirtilen hususların olumsuz ve fesih için gösterilen sebeplerin geçerli olmadığı ve gerçeklerle uyuşmadığı gibi belirtilen şekilde fesih işlemine haklılık kazandırmaya yönelik olduğu da delilleri ile yargılama aşamalarında kanıtlandığı, Şirketinn feshi haklı çıkaracak ya da fesih için zemin yaratacak hiçbir olumsuz işlem yapmadığı ve sözleşmeye aykırı davranmadığını, Tek taraflı işlemin kabulünün hem sözleşmenin geçerliliği ve hem de karşılıklı edim leri havi sözleşmenin iki taraflı olmasının ve yasal karinelerin geçerliliğinin bir anlamı kalmayacak ve sözleşme imzalanmasına ve bu sözleşmeye güvenilerek ticari yatırımlar yapılmasının da bir güvencesi olmayacağını, bu sebeplerle de belirtilen hüküm tarihinin belirtilmemesinden kaynaklanan eksikliğinin yerel mahkemece dikkate alınmaması sözleşmedeki bir hukuki boşluğun atlanmış olduğunun delili olduğunu, Yerel mahkeme kararının incelenmesinde, davalının çektiği ihtarnamenin sözleşmenin otomatik olarak 1 yıl uzamasının otomatik uzamasının önlenmesi amaçlı ihtarnamenin 1 ay geçtikten sonra tebliğ edilmiş olup, tebliğ şerhinin varlığının fesih için yeterli sayılması hakkın kötüye kullanılmasından ibaret olduğunu, Birçok benzer sözleşmede fesih ihtarın tebliğ ile geçerlilik kazanacağının yazılı olması bu hususta boşluk bırakmamak anlamında olduğunu, Davacının ihtarnamesinin keşide edildiği tarih yerine tebliğ edildiği tarih dikkate alındığında sözleşme 14.3 maddesinde yazılı 1 aylık sürenin geçmiş olduğu anlaşılmakta olduğunu, Mahkemenin bu durumu hem atladığı hem de takdirde hata yaptığı ve bilirkişi raporu ile bağlı olmadığı halde ve hukuki bir konu olmasına rağmen raporla yetinmeyi tekrar ettiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sözleşmenin usulsüz feshedildiği iddiasıyla açılan kısmi alacak davasıdır.Mahkemece, yukarıdaki gerekçeyle davacının davasının REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacının mahkemenin kabulüne ve sözleşmede fesih ihtarnamesinin ne zaman hüküm ifade edeceği hususunda hüküm bulunmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davacı, taraflar arasında imzalanan 01/10/2012 tarihli kimyevi deterjan ve ev bakım ürünleri bölümü ticari işbirliği sözleşmesi kapsamında davalıya ait ürünlerin dağıtım ve pazarlama işlerini yaptığını, sözleşmenin bir yıl süreli olduğunu, sözleşmenin davalı tarafından 29/08/2013 tarihli ihtarname ile feshedildiğini, bu feshin usulüne uygun fesih olmadığını, feshin geçersiz olduğunu, sözleşmenin feshinden kaynaklı kar kaybına uğradığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL’nin 01/10/2013 tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili ise, müvekkilinin davacıyla olan sözleşmesini hukuka uygun olarak sözleşmenin 14.3 maddesi uyarınca feshettiğini, davacının sözleşmeden doğan borçlarını gereği gibi yerine getirmediğini, müşterilere karşı olan tavırlarının müşteri kaybına dolayısıyla zarara yol açtığını, davacının mahrum kalınan kar başlığı altında talep ettiği tazminatın, soyut, sözleşme koşullarına ve gerçeklere aykırı kalemlerden ibaret ve fahiş olduğunu belirterek, haksız olarak açılan davanın reddini talep etmiştir.Uyuşmazlık; sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, fesih hakkının dürüstlük kuralına uygun şekilde kullanılıp kullanılmadığı ve fesih süresinin hangi tarihten başlayacağı noktasında toplanmaktadır.Taraflar arasında akdedilen … TİCARİ İŞ BİRLİĞİ SÖZLEŞMESİ başlıklı sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmenin “Sözleşme Süresi ve Feshi” başlıklı 14/1maddesinde; ” Bu anlaşma 01/10/2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girecek ve 1 (bir) yıl boyunca geçerli kalacaktır. Bu dönemin sonunda, anlaşmanın taraflarından biri 1 (bir) ay önceden yazılı bildirimde bulunarak anlaşmayı feshetmediği müddetçe, anlaşma birer yıllık dönemlerle otomatik olarak uzayacaktır. Ancak bu otomatik uzama dönemi toplamda 3 (3) yılı geçmeyecektir,” hükmü düzenlenmiştir. Sözleşmenin 14/3 maddesinde;” İşbu sözleşme taraflarca herhangi bir neden belirtmeksizin noter aracılığıyla veya iadeli taahhütlü mektup ile 1 (bir) ay önceden fesih bildirimi gönderilerek gerekçesiz ve tazminatsız olarak sona erdirilecektir,” hükmü düzenlenmiştir.Davalı şirket, Üsküdar … Noterliğince tanzim, 29/08/2013 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile “1- Sözleşmenin 14.1 ‘inci ve 14.3’üncü maddeleri uyarınca, sözleşme, bir (1) ay öncesinden yazılı bildirimde bulunmak kaydıyla gerekçesiz ve tazminatsız olarak feshedilebilir. 2-Sözleşmenin, yukarıda belirtilen ilgili hükümleri uyarınca, iş bu fesih bildirimi ile feshedildiğini; yenilenmeyeceğini ve 01/10/2013 tarihi itibariyle sona ereceğini; işbu bildirimin tebliğinden sonra sözleşmenin sona erme tarihi olan 01/10/2013 tarihine dek taraflar arasında vaki olabilecek ticari ilişkinin, sözleşmenin bu tarihten sonra yenilendiği şeklinde yorumlanamayacağını saygılarımızla bildiririz,” şeklinde davacı muhataba ihtarname çekildiği ve ihtarnamenin davacı muhataba 04/09/2013 tarihinde tebliğ edildiği tebliğ şerhinden anlaşılmıştır. Taraflar arasında sürekli borç doğuran bir sözleşme akdedilmiştir. Sürekli borç ilişkileri doğuran sözleşmeleri kendiliğinden sona erebileceği gibi bir hukuki işlemle de sona erdirilebilir. Tek taraflı bir hukuki işlemle son erdirilmesi fesih olarak adlandırılır. Fesih beyanının muhataba ulaşması ile sürekli borç ilişkisi sona erer. Davacı dava dilekçesinde, sözleşmenin 14.1 maddesindeki 1 aylık bildirim süresine uyulmadığını, ihtarnamenin 04/09/2013 tarihinde tebliğ edildiğini oysaki sözleşmenin sona ereceği tarih 01/10/2013 tarihinden 1 ay öncesi olan 01/09/2013 tarihinde ve öncesinde taraflarına tebliğ edilmiş fesih iradesinin olmadığını ve sözleşmenin 1 yıl süre ile yenilendiğini iddia etmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile feshin sözleşmenin 14.3 maddesine göre yapıldığını belirtmiştir. Sözleşmenin 14/3 maddesinde;” İşbu sözleşme taraflarca herhangi bir neden belirtmeksizin noter aracılığıyla veya iadeli taahhütlü mektup ile 1 (bir) ay önceden fesih bildirimi gönderilerek gerekçesiz ve tazminatsız olarak sona erdirilecektir,” hükmü düzenlenmiştir. Sözleşme ile taraflara, tarafların 1 (bir) ay önceden bildirimde bulunma şartıyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeyi fesih hakkı tanınmıştır. Davalı şirketin keşide ettiği ihtarnamenin davacı muhataba 04/09/2013 tarihinde tebliğ edildiği ve davalının olağan fesih hakkını kullanırken sözleşmedeki sürelere riayet etmediği ve 01/10/2013 tarihinden 1 ay öncesi olan 01/09/2013 tarihinde ve öncesinde davacı tarafa tebliğ edilmiş fesih ihtarının olmadığı ve 1 aylık sürenin tebliğden itibaren itibaren 04/09/2013 tarihinde başlayacağı ve ihtarnamede belirtilen sözleşmenin sona ereceği tarih olan 01/10/2013 tarihine kadar 1 aylık bildirim süresinin dolmadığı ve buna göre feshin süresinde olmadığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince tarafların delilleri toplanıp tarafların ticari defterleride bilirkişiler marifetiyle inceletilip uzman bilirkişi heyetinden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi yerinde olmayıp davacının istinaf sebebi yerinde görülmüştür. 6100 sayılı HMK’ nin 353/1-a6 maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Tarafların davada ileri sürdükleri iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç bir şekilde değerlendirilmemiş olması halide HMK’ nın 353/1-a6 maddesi kapsamında değerlendirilmelidir. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle davacının istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-a6 maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28/09/2017 tarih ve 2016/387 Esas – 2017/707 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/09/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.