Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/374 E. 2019/353 K. 06.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/374
KARAR NO : 2019/353
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2018(İhtiyati Tedbir Talebinin Reddine İlişkin Ara Karar)
DOSYA NUMARASI: 2018/1133 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
KARAR TARİHİ : 06/03/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalılardan …’ ın eşi olup aralarında müvekkili tarafından ikame edilen Küçükçekmece 4. Aile Mahkemesi’ nin 2018/848 Esas sayılı dosyası ile devam eden katılma alacağı davasının mevcut olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin % 5 paydaşı olduğunu, davalı …’ ın şirketin % 95 hissedarı ve aynı zamanda müdürü olduğunu, davalı şirketin dayanıklı tüketim malları alım satımı ile iştigal eden aylık cirosu milyonları bulan bir şirket olduğunu, müvekkili ile davalı … arasında boşanma ve mal paylaşım davası olduğundan ve katılma alacağı davasında hükmedilecek meblağın tahsil kabiliyetini yok etmek için gerek şahsi gerek davalı şirketin gayrimenkullerini elinden çıkarmaya çalıştığını, müvekkili tarafından ikame edilen katılma alacağı davasında talep etmelerine rağmen mahkemece kayyum atanması talebinin ticaret mahkemesine yapılması gerektiğinden bahisle iş bu taleplerinin reddolunduğunu, iş bu sebeple bu davayı ikame ettiklerini, davalı …’ın şirketin içini boşaltmak için çok sayıda işlem yaptığını, davalının şirketin şube elektriğini kestirerek kasıtlı olarak kaçak elektrik ihbarı yaptığını ve mal kaçırma gayesiyle şirketin şubesini fiilen kapattığını, ayrıca şirketin çok değerli gayrimenkullerini ve şirkete ait aracı sattığını, davalının müvekkilinden mal kaçırmak için fiktif borçlar yaratarak şirketin içini boşaltmaya devam ettiğini, ayrıca davalının şahsı üzerinde olan çok sayıda gayrimenkulü muvazalı olarak devrettiğini, davalı …’ın başka bir şirkette birlikte ortak olduğu ….. Hissesini çok komik bir bedelle muvazaalı olarak sattığını, ayrıca davalının …. bulunan 2 adet dairesini …. ve eşi ….. muvazalı olarak devrettiğini, ayrıca evlilik birliği içinde edinilmiş başka bir taşınmazı da muvazalı olarak ablasına devrettiğini, mahkemece şirkete kayyum atanmaması halinde müvekilinin alacağını tahsil etmesinin imkansız hale geleceğini, bu nedenlerle davalı …’ın münferiden imza yetkilisi olduğu …… Sanayi ve Ticaret Ltd Şti’deki müdürlük görevinin azline ve şirkete tensiben ve tedbiren kayyum atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 30/11/2018 tarih ve 2018/1133 Esas sayılı ara kararı ile; “Davacı tarafın davasının 6102 Sayılı Kanun’un 630.md/2 kapsamında açılmış bulunan davalının müdürlük görevinden azline ilişkin dava niteliğinde bulunduğu, davacının tedbiren yönetici kayyımı atanması talep edilen …nin % 5 oranında hissedarı olduğu, davalının ise şirketin %95 hissesine sahip olduğu, dosya kapsamına ibraz edilen deliller ile tarafların şirketteki hisse oranları dikkate alındığında ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağına ya da tamamen imkânsız hâle geleceğine, ciddi bir zararın doğacağına ” yönelik yeterli delil mevcut olmadığı …” gerekçeleri ile; ” … davacı tarafın şirkete kayyım atanması talebinin REDDİNE, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Şirket müdürü …’ ın müdürlük görevini açıkça kötüye kullandığından şirkete kayyum atanması gerektiğini, davalı …’ın müvekkili ile arasında boşanma ve mal paylaşım davası olduğundan ve müvekkilinin katılma alacağı davasında hükmedilecek meblağın tahsil kabiliyetini yok etmek için şahsi malları dışında ……. şirketinin malvarlığını da elinden çıkartmaktan çekinmediğini, bu amaçla şirket gayrimenkullerini yakın arkadaşlarına, ortaklarına, kardeşlerine devrettiğini, bununla ilgili dava dilekçelerinde ayrıntılı açıklama yaptıklarını, davalı …’ ın sadece şahsına ve şirkete ait olan malvarlığını elinden çıkartmadığını, aynı zamanda ……şirketinin de zarar görmesine ilerleyen zamanda gayri faal hale gelmesine sebebiyet vererek kendisi yararına müvekkilinin zararına olacak fiillerde de bulunmakta olduğunu, tüm bunların davalı şirkete kayyum atanması için yeterli olduğunu, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 14.5.2014 tarih, 2014/3201 E. ve 2014/9259 K. Sayılı kararı ) Davalı … şirketine kayyum atamaması halinde …’ ın dava konusu şirketin tamamen içini boşaltacağını ve şirketi gayri faal hale getireceğini, bu nedenle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak .,…….şirketine yönetici kayyum atanması gerektiğini, Mahkemece kararda dile getirilen müvekkile ait yüzdenin % 5 olmasının yeterli görülmediğini, halbuki müvekkilinin davalıdan yüklü miktarda katılma alacağının bulunduğunu, davalı şirkete kayyum atanması gerektiğinin Yargıtay kararları ile de sabit olduğunu, ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 23.11.2015 tarih 2015/5177 E. ve 2015/12350 K. Sayılı kararı ) öne sürerek istinaf taleplerinin kabulüne ve İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/1133 E.sayılı dosyasında 30.11.2018 tarihli kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve ………şirketine tedbiren yönetici kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu; davalı şirkete yönetim kayyımı atanması koşullarının oluşup oluşmadığı, mahkemece verilen istinafa konu kararın dosya içeriğine usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktalarındadır. Bir şirkete yönetim kayyımı atanması için kural olarak şirketin yasal organlarının mevcut olmaması gerekmektedir. Bu kural 4721 sayılı TMK’nın 427/1-4. maddesinde ifade edilmiştir. Bu maddeye göre: Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa, yönetim kayyımı atanmak zorundadır. Yönetim kayyımı atanabilmesi için şirketin yönetim kurulunun bir şekilde oluşturulmasının mümkün olmaması ve bu boşluğun başkaca hukuki yollarla giderilmemiş olması şarttır. Şirketin seçilmiş yönetim kurulu bulunduğu takdirde organ yokluğundan sözetmek mümkün olmadığı gibi, mevcut yönetim kurulunun, çalışamaz halde olması da TTK’ nin sistematiği içinde giderilmesi her zaman mümkün bir durumdur. (Yarg. 11. H.D 08/03/2018 2016/7714 E-2018/1804 K) Davacı ile davalılardan … arasında boşanma davası ve edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan alacak davasının sürdüğü anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’ nın 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesine göre de; tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Mahkemece talep tarihi ile istinafa konu karar verilmiş olup, esasen şartları oluştuğu takdirde yargılamanın her safhasında değişten durum ve koşullar dahilinde talep halinde HMK 396.maddesi uyarınca yeni bir karar da verilebilir. Davalı şirketin önetimindeki iddia edilen usulsüzlüklerin 6102 sayılı TTK’ nın 624/1. maddesine göre genel kurul tarafından giderilmesi mümkün olduğuna, şirkete müdür atama ve görevden alma yetkisinin kural olarak TTK’ nın 616/1-b maddesine göre şirket genel kuruluna ait olmasına, davacı iddialarının yargılamayı gerektirmesine, dosya kapsamı ve yargılamanın bulunduğu aşama dikkate alındığında yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre mahkemece davalı şirkete kayyım atanması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ara kararın gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, istinaf başvurusunun HMK 353/1/b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafça istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından; yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/03/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.