Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/37 E. 2020/919 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/37
KARAR NO : 2020/919
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 07/06/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/563 Esas – 2018/554 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Sigorta Hukukundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 24/09/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalının uğramış olduğu zararın, Nakliyat Blok Abonman Poliçe’si kapsamında müvekkili şirket tarafından tazmin edilerek, müvekkilinin TTK’ nın 1481. maddesi uyarınca sigortalı haklarına halef olduğunu, dava konusu zarardan … plakalı araç sürücüsü …, işleteni … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile anılan aracın Z.M.S.S. Poliçesini düzenleyen… A.Ş.’nin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, icra takibinden önce sözkonusu zararın tazmini talepli yazının18/11/2015 tarihinde davalılara tebliğ edildiğini, davalı tarafça ödeme yapılmaması nedeniyle … .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazı neticesinde icra takibinin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını ve olayın oluş şekline ilişkin anlatımları kabul etmediğini, araç sürücüsü olması nedeniyle hakkında başlatılan icra takibine, olay ve alacak konusu ihtilaflı olup yargılamayı gerektirdiğinden itiraz ettiğini belirterek, davanın reddine, haksız icra takibi nedeniyle davacının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …. San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça olayın oluş tarzına ilişkin anlatımın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava dilekçesinde ve ekinde yer alan ekspertiz raporuna göre koli içerisinde 85 adet muhtelif ilaç bulunduğunu, rapordan ve fotoğraflardan görüldüğü üzere ilaçlarda herhangi bir hasar meydana gelmediğini, yalnızca ilaçların bazılarında karton ambalajlarda deformasyon görüldüğünü, hasar oluşmayan ilaç bedellerinin talep edilmesinin adalete ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine, haksız icra takibi nedeniyle davacının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …. vekili tarafından davaya cevap verilmediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/06/2018 tarih ve 2016/563 Esas – 2018/554 Karar sayılı kararı ile; ” … 6102 sayılı TTK 1472 maddesine göre sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer ve sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. Belirtilen kanun hükmü gereği davacının sigortalısına yapmış olduğu ödeme uyarınca, sigortalısının haklarına halef olduğu belirlenmiştir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; 24/06/2015 günü, Bahçelievler mevkiinde,… sokakta bulunan … önünde, davacı … Limited tarafından Nakliyat Blok Abonman Sigorta Poliçesi ile sigortalı, dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti’ye ait, … plaka numaralı ve dava dışı … yönetimindeki frigofrik kasa kamyonetten, içinde medikal malzeme bulunan koli boşaltma işlemi sırasında, yere bırakılan bir koliye, davalı ….’ye ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı…San. ve Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı ve davalı sürücü … yönetimindeki … plaka numaralı kapalı kasa, Renault marka kamyonetin sürtmesi sonucunda kolide hasar meydana geldiği, Olay yerinin ecza deposuna gelen/giden araçların yükleme ve boşaltma yaptıkları ve bu anlamda araç ve depo mallarının sirkülasyonunun gerçekleştiği bir alan olduğu, bu gibi alanlarda gelen ve giden araçların hareketliliği, park ve manevraları ile taşınan medikal malzemelerin gerekli güvenlik şartlarını sağlayacak yöntemlerle taşıması, yükleme ve boşaltmasının yapılmasının kritik önem arz ettiği ve ecza deposunun söz konusu alan içinde araç hareketliliği ile yükleme ve boşaltma işlemlerinin lojistik açıdan güvenli ve kontrollü olarak sağlanacak bir düzeni oluşturması gerektiği, olayın meydana geldiği alanda bu düzen ve kontrollerin sağlanmasında büyük bir eksiklik ve ihmalkarlık olduğu, gerektiği şekilde bir düzen ve kontrolün sağlanmamış olduğu, araç hareketliliğinde ve malların yükleme ve boşaltılmasında gelişigüzel ve kaotik bir ortamın hakim olduğu, ecza deposunun tedbirsiz, ihmalkar ve bir lojistik faaliyet düzenlemesi gereklilikleri ile örtüşmeyen davranış ve tutumunun olayın meydana gelmesinde asli derecede etkili olduğu, hasara uğrayan kolinin yaklaşık boyutları ve davalının taşıtı ile sürücünün görüş açısı göz önüne alındığında davalı sürücünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı bu nedenle davalıların olay nedeniyle sorumluluğunun doğmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir. İİK 67/2 maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almakta olup, alacağın likit olmadığı belirlenmiş olmakla davalıların tazminat isteminin reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davanın reddine, 2-Davalıların tazminat isteminin koşullar oluşmadığından reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren davalıların, kusursuz olsalar bile dava konusu zararı gidermekle yükümlü olduklarını, davalıların kusursuz olduğuna ilişkin tespitlerin hatalı bulunduğunu,Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda “Kusursuz Sorumluluk” hükümlerinden habersiz ve HMK 279/4 maddesine aykırı olarak hukuki görüş bildirildiğini, Yargıtay kararlarına göre; hukuka aykırı kusurlu bir eylem sonucu bir zararın doğması ve hukuka aykırı kusurlu eylem ile zarar arasında illiyet bağı olmasının, haksız eylem nedeniyle oluşan zararın tazminine karar verebilmek için yeterli olduğunu, ( Yargıtay 4. HD E:2013/1484 K:2013/18571 sayılı 26.11.2013 TYargıtay 4. HD E:2013/1189 K:2013/19948 sayılı 17.12.2013 T ) Zararı doğuran olay, işveren/ işleten davalı şirketin işinin görüldüğü sırada yüksek bir dikkat ve özenle hareket etmekle yükümlü sürücünün ihmali, kayıtsızlığı, tedbirsizliği ve dikkatsizliği sonucu meydana geldiğinden ve ezilmeye sebebiyet veren sürücü …’nın olay hakkında yazılı beyanı alınmakla nedensellik bağı kurulduğundan, işleten ve işverene mal varlığına risk yükleyen tehlike (risk) esasına dayanan sorumluluk hükümlerine göre, davalı şirket ve davalı … şirketinin sorumlu tutulması gerektiğini, ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E:2003/21-673 K:2003/641 ve 12.11.2003 T ) Davalı araç sürücüsünün ihmali ile sigortalılarının ve dolayısıyla müvekkilinin zararı doğduğunu, zararlı sonuca sebebiyet veren ve özen göstermeyen kişinin kusurlu sayılacağını ve verdiği zararı tazmine mecbur olduğunu, TBK m 49′ un emredici nitelikte bir hukuk normu olup en basit dikkat ve özenin gösterilmemesinin buna aykırı bir davranış olarak nitelendirildiğini, ( Yargıtay H.G.K, E:2003/11-756, K:2003/743 ) Olay mahallinin, bir ecza deposunun depoya gelen – giden araçların yükleme ve boşaltma yaptıkları ve bu anlamda araç ve depo mallarının sirkülasyonunun gerçekleştiği bir alan olduğunu, davalı sürücünün de bu alana medikal ürünler getirdiğini, dolayısıyla olay mahallinde yüksek maliyetli ve hassas medikal ürün sirkülasyonunun gerçekleştiği ve buna uygun olarak yüksek bir dikkat ve özenle hareket etmesi gerektiğini bilebilecek durumda olduğunu, davalı sürücünün manevrasını yapmadan önce gerekli kontrolleri yapmadan hareket etmesinin, en basit özeni göstermemesinin dikkatsizliğini, ihmalini ve tedbirsizliğini ispatladığını, ( Yargıtay 17. H.D. E: 2016/19239 K: 2018/4495 sayılı ve 25.04.2018 T. ) Zarar görenin korunmasında elverişsiz ve adaleti gerçekleştirme bakımından yetersiz kalan ve kusur yoksa sorumluluk da ortaya çıkmaz görüşünün geçerliliğini kaybettiğini, Hükme esas alınan Bilirkişi Raporunun sonucunda, olayın meydana gelmesinde üçüncü şahıs … firmasının tam kusurlu olduğunun ifade edildiğini, Bilirkişilerin Üçüncü Şahıs … firmasına tali kusur bulmuş olmasının; müvekkili sigortalısına ağır kusur izafe edilemediği anlamına geldiğini, bu durumda dahi kazanın oluşumunda zarar görenin ağır kusuru bulunduğu ispat edilememiş olduğundan, müvekkilinin zararının ödenmesi gerektiğini, Davalı işleten ve sigorta şirketinin, tehlike ve sebep ( ağırlaştırılmış kusursuz ) sorumluluğu esaslarına göre de zararlarını gidermekle yükümlü olduklarını, Davalı sürücünün manevrasını yapmadan önce gerekli kontrolleri yapmadan hareket etmesinin KTK’ nın 67/a maddesine göre yasaklanmış bir eylem olduğunu, TBK’nın 49. maddesi uyarınca sorumluluğu bulunan araç işleten ve sürücüsünün bu sorumluluklarından kurtulmalarını sağlayacak herhangi bir sebep bulunmadığını, yani zarar gören sigortalılarının veya üçüncü kişinin ağır kusuru nedeniyle illiyet bağının kesildiğinden söz edilemeyeceğini, Bilirkişilerin; kaotik ortam ve aynadan görememe nedeniyle davalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı şeklindeki tespitinin “Kusursuz Sorumluluk” hükümlerini düzenleyen TBK’nın 65. maddesi “Hakkaniyet gerektiriyorsa; hâkim, ayırt etme gücü bulunmayan kişinin verdiği zararın, tamamen veya kısmen giderilmesine karar verir” düzenlemesine uygun düştüğünden zararlarının tamamen giderilmesi gerekeceğini, müvekkili sigortalısının ihmali varsa tazminat miktarından takdire bağlı olarak az bir indirime gidilmesi gerekirken, zararlarına sebebiyet verenin bu zarardan tamamen sorumsuz sayılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, Ortada bir zarar olduğu ve zarara sebebiyet veren araç sürücüsü, zarar veren işlemini yazı ve imzasıyla ikrar ettiğinden, bilirkişilerin kör noktadır aynadan görememiştir gibi mülahazalarının, motorlu aracın işletilmesindeki tehlikelerin tabii ve normal bir sonucu olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini, ( Yargıtay 17. H.D. E: 2014/6358 K: 2014/6244 sayılı ve 21.04.2014 T. ) Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin olduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerektiğini, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, … 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 07.06.2018 tarih ve 2016/563 E 2018/554 K. sayılı kararının kaldırılmasına, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Nakliyat Blok Abonman Poliçesi kapsamında sigortalıya yapılan ödemenin TTK’nın 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 24.06.2015 tarihinde dava dışı … önünde dava dışı sigortalı firmaya ait kamyonetten içinde medikal malzeme bulunan koli boşaltma işlemi sırasında yere bırakılan bir koliye, davalı …. nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı, davalı sürücü … yönetimindeki kamyonetin sürtmesi sonucunda kolide hasar meydana geldiği; Mahkemece alınan 18.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu olayın meydana gelmesinde, davalıya sigortalı ve davalıya ait kamyonetin davalı sürücüsü … kusursuz olduğu, Ecza Deposu ilgili yetkililerinin asli tam ve %100 oranında kusurlu bulunduğunun belirtildiği, Bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 05.02.2018 tarihli raporda da; kazanın oluşumunda, kendisine mal getiren araçların boşaltılmasından ve onlara yasal mevzuatlar çerçevesinde lojistik hizmeti verilmesinden sorumlu olan dava dışı … Ecza Deposu yetkililerinin tam kusurlu olduğu, davalı taraf sürücüsü …. ise kusursuz olduğu, araç maliki davalı şirketin de sürücüsünün kusursuz olması nedeniyle sorumluluğunun doğmadığı, davacı şirketin sigortalısının hasar gören ilaçlar nedeniyle uğradığı zararının KDV hariç toplam 63.620,97 TL olduğunun belirtildiği görülmüştür. Dosyada mevcut deliller, bilirkişi raporları, ekspertiz raporları ve tüm dosya kapsamına göre, söz konusu olayda davalı sürücüye haksız fiil hükümleri uyarınca dava yöneltilmiş olup, sürücünün zarar tazmininin kusur sorumluluğuna dayandığı, bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere, davalı sürücünün dikkatsizlik de dahil olmak üzere atfı kabil bir kusurumun bulunmadığı anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’ nun ilgili hükümleri uyarınca ZMMS sigortacısının sorumluluğu kusur sorumluluğu olmayıp bir sebep sorumluluğu, işletenin sorumluluğu da hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin olmakla birlikte, 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verildiği, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecektir. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Buna göre davalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı ve olayın meydana gelmesinde dava dışı Ecza Deposu yetkililerinin tam kusurlu olduğunun belirlenmiş olması nedeni ile, KTK 86. maddesi uyarınca işleten davalı ….San. ve Tic. Ltd. Şti.’ nin sorumluluğunun kalktığı, dolayısıyla işletenin sorumluluğunu üstlenen davalı … şirketinin de davacı zararından sorumluluğunun söz konusu olamayacağı, bu hali ile mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/09/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.