Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/363 E. 2019/624 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/363
KARAR NO : 2019/624
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/765 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
ARA KARAR TARİHİ: 21/12/2018
DAVA : Ticari Şirket (Yönetim Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ : 02/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirketin 2016 yılında yönetim kurulu üyesi seçildiği , 2017 yılında üç yıllığına … beraber en geniş şekilde temsile yetkili kılındığını, fakat 05/06/2018 tarihli yönetim kurulu kararıyla kendisinin yokluğunda ve haber verilmeden görevlerin sınırlandığını, alınan bu kararın hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğundan davayı açtığını, dava dışı … şirketinin yönetim kurulu üyesi olduğu ve 16/05/2016 tarihinde kira sözleşmesi imzaladığını, 23/05/2018 tarihinde … ile bağı kalmadığı halde bağı varmış gibi özen ve sadakatsizlikle suçlandığını, … kira bedellerini ödendiğini, bir sorun yaşanmadığını, borçlanma yasağına aykırı davranmadığını, davalıdaki hissesinin 12/10/2017 tarihinde dava dışı .. şirketine sattığını, … ile arasında imzalanan sözleşmede 18 ay boyunca yönetim kurulu üyesi olacağının belirlendiği, bu nedenle … teki taahhütlerini yerine getiremeyeceğinden öncelikle tedbir kararı verilmesine, yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğünün tespitine, aksi halde kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davacının şirketin tek mal varlığı olan otelin davacının kendisinin tek pay sahibi ve yöneticisi olduğu … şirketine kiraladığını, … deki payların da TIM e devrettiğini, kira sözleşmesinin tarafı olan şirketin paylarının devrinden de yeni maliklerin haberdar edilmediğini, davacının davranışlarının şirketin menfaatlerine zarar verdiğini, alınan yönetim kurulu kararının TTK 391. maddedeki batıl olma şartlarını taşımadığı ve yine TTK 192, maddedeki iptalini gerektirir koşulların oluşmadığından, haksız ve mesnetsiz ve ihtiyati tedbir kararının reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/765 Esas sayılı ve 21/12/2018 tarihli ara kararında; “…Davalı şirketin yönetim toplantısında oybirliği ile davacının yetkilerini sınırlandırma kararı alındığı, iş bu davanın anılan yönetim kurulu kararının yokluk ve butlan sebepleri ile hükümsüzlüğünün tespiti talebi ile açıldığı anlaşılmıştır. Davacı yan davalı şirketteki 05/06/2018 kararı öncesi fiil durumu dönülmesine ve buna dönük ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmektedir. Bu hali ile ihtiyati tedbir talebinin konusu davanın konusunun esasını oluşturmakta olup, ayrıca dava dışı hissesini … devretmekle davanın tarafı olmayan son malik adına hareket etmek istemektedir. Hal böyle olunca mahkememizce dava konusu olmayan davalı şirkete ait malvarlığı üzerine ve davanın tarafı olmayan kişiler aleyhine ihtiyati tedbir karar verilemeyeceği gözetilerek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığı…”gerekçesi ile, Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin yerinde olmadığı görülmekle REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … A.Ş.’ nin olağan genel kurul toplantısında genel kurulun yönetim kurulu üyelerine TTK’ nın 395 ve 396. maddelerinde sayılan izinlerin verildiğini, dolayısıyla genel kurulun devredilemez yetkilerinden olan izinleri verme yetkisinin yönetim kurulu üyelerine sağladıktan sonra bu izinlerin yönetim kurulu kararı ile kaldırılmasının mümkün olmadığını, yönetim kurulunun dava konusu kararı ile açık bir şekilde genel kurulun devredilemez yetkilerinin gasp edildiğini, Bir pay sahibinin/ yönetim kurulu üyesinin ortağı olduğu şirketin, ortağı olduğu başka bir taşınmazın kiralanmasının TTK’da düzenlenen şirkete borçlanma yasağı kapsamına girmediğini, Kira sözleşmesinde kiraya veren ve aynı zamanda kira bedelini tahsil eden şirketin … olduğunu, şirketin hukuki tasarruf alanından çıkan menfaatinin bulunmadığını, şirketin malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmediğini, bu nedenle TTK’ nın 395. maddesinde düzenlenen şirkete borçlanma yasağından bahsedilmesinin mümkün olmadığını, İhtiyati tedbir talebinin reddi kararında, müvekkilinin davanın tarafı olmayan son malik adına hareket etmek istediğine ilişkin iddiaların yasal dayanağının bulunmadığını, zira imza yetkisinin yasaya aykırı bir şekilde ortadan kaldırıldığını, müvekkilinin hali hazırda … yönetim kurulu başkan yardımcılığının devam ettiğini, Müvekkilin imza yetkisi elinden alındığı için şirket menfaatleri gereğince alması gereken kararlarını almasının mümkün olmadığını, diğer yönetim kurulu üyelerinin aldığı kararların sonucunda şirketin zarara uğradığını, yargılama kesin bir hükümle sonuçlanıncaya kadar HMK’nın 389. maddesi gereğince dava konusu yönetim kararının uygulanmasının tedbiren durdurulmasının gerektiğini, kararın uygulanmasının tedbiren durdurulma talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla, İstinaf başvurusunun kabulünü, ilk derece mahkemesinin verdiği ara kararın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasını, söz konusu kararın yargılama kesin bir hükümle sonuçlanıncaya kadar yürütülmesinin durdurulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı vekili, davalı şirketin 2016 yılında yönetim kurulu üyesi secildiğini, 2017 yılında üç yıllığına … beraber en geniş şekilde temsile yetkili kılındığını davalıdaki hissesinin 12/10/2017 tarihinde dava dışı … şirketine sattığını, … ile sözleşmesinde 18 ay boyunca yönetim kurulu üyesi olacağının belirlendiğini, şirketin 05/06/2018 tarihli yönetim kurulu kararıyla davacının yokluğunda ve haber verilmeden görevlerinin sınırlandığını, alınan bu kararın hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu bildirmek suretiyle anılan yönetim kurulu kararının yokluk ve butlan sebepleri ile hükümsüzlüğüne dair eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği, bu ara karara karşı davacı vekili tarafından istinafa başvurulmuştur. İlk derece mahkemesinin gerekçeli ara kararında belirtildiği üzere, HMK’nın 389/(1). maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilebilir. Kanun koyucu bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir alanı bırakmıştır. İhtiyati tedbir talep eden taraf, tedbire esas olan hakkını, ihtiyati tedbir sebep veya sebeplerini keza davanın esası yönünden de haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekir. (HMK m.390/3) Yani ispatı gereken hususların tam olarak olmasa da kuvvetle muhtemel gösterilmesi gerekmektedir. Davacının iddialarının özü, davalı … şirketin yönetim kurulunun yokluğunda alınan karar ile yetkilerinin sınırlandığını ileri sürmekle birlikte, davalıdaki hissesinin 12/10/2017 tarihinde dava dışı … şirketine devrettiği gözetildiğinde, bu iddiaların ancak yapılacak yargılama sırasında toplanacak delillerle ortaya çıkacağı, dosyaya sunulan belgelerin HMK 390/3. maddesindeki yaklaşık ispat yükümlülüğünü karşılamadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/05/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.