Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/355 E. 2020/1148 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/355 Esas
KARAR NO : 2020/1148 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/1328 Esas – 2018/984 Karar
TARİH: 02/10/2018
DAVA: İtirazın İptali ( Komisyoncu Ücretinden Kaynaklanan )
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin, davalı yüklenici ile … Mah. … pafta … ada, … parseldeki … Apartmanı kat maliklerini bir araya getirerek davalıya komisyoncu hizmeti verdiğini, davalı ile arsa sahipleri arasında, taşınmaz üzerindeki binanın yıkılıp yapılması hususunda anlaşma sağlandığını, ancak müvekkili tarafından edimi yerine getirilmesine rağmen davalının ücret ödemesi yapmadığını, komisyoncu ücretini alamayan müvekkilinin davalı aleyhine İstanbul Anadolu …. İcra müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını; davalının haksız itirazla takibi durdurduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına davalıdan % 20 inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, simsarlığın Türk Borçlar Kanununda düzenlendiğini bu nedenle Asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, davanın görev nedeniyle reddine karar verilmesini, ayrıca müvekkili şirketle davacı arasında simsarlık sözleşmesi imzalanmadığını, davalı şirketin temsilcisi tarafından böyle bir sözleşme yapılmadığını, yapılmışsa sahte olduğunu savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 02/10/2018 tarih 2016/1328 Esas – 2018/984 Karar sayılı kararında;”Her iki tarafında tacir olması ve dava konusu olayın ticari işletmelerine ilişkin olması nedeniyle, komisyoncu sözleşmesini her iki tarafı da tacir olduğundan görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olacağı kabul edilmiş; davalı tarafın görev itirazına bu nedenle itibar edilmemiştir. Davacı vekilinin, harcı tamamlaması bildirilmiş süre verilmiş ancak işlemiş faiz yönünden ( 61.291,10 TL yönünden ) eksik harç tamamlanmadığı için o kısım 3. Celsede işlemden kaldırılmış, bu kısma yönelik usulünce açılan ( harcı karşılanarak açılan ) bir dava bulunmadığı için, davanın miktar yönünden heyetçe bakılacak davalardan olmayacağı değerlendirilmiştir. Davacının da kabul ettiği gibi, davalı adına sözleşmeyi … imzalamış olup, davamızdaki ilk mesele bu sözleşmenin davalı şirketi bağlayıp bağlamayacağı hususunda toplanmıştır. Bilindiği üzere şirketler yetkili temsilcileri tarafından temsil edilmekte olup, şirketin yetkilisi olmayan bir kişi tarafından şirket adına sözleşme yapılması halinde, o sözleşme şirketi değil yetkisiz iken şirket adına imza atan şahsı bağlar. Bunun istisnası, yetkisiz olmakla birlikte o kişinin benzer olaylarda attığı imzaların şirketçe benimsenip, dış dünyaya bu şahsın temsilci gibi gösterilmesi veya davalı ile … bu durumu el ve iş birliği ile yarattığını ispatlanması halidir. Olayımızda, … davalı şirketin vermiş bulunduğu vekalete dayanılmakta olup, davacı şirket bu vekalet nedeniyle …’ın komisyoncu sözleşmesinde temsilci kabul ettiklerini bildirmektedir. Ancak sözleşmede …., davalı şirket temsilcisi … vekalet vermiş olup; o vekalette, vekilin temsil edeceği husus açıkça sınırlandırılmış; ”kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmak için ” vekalet çıkarılmıştır. …. bu vekalet ile, davalı şirketi temsilen komisyoncu sözleşmesi yapması mümkün olmayıp, davacı şirketinde basiretli davranarak bu sözleşmeyi yapmaması gerekirdi. Davacı vekilinin, 17/07/2018 tarihli dilekçesinde de davalı şirketin gerek …. tarafından benzer olaylarda temsil edildiği gerekse el ve iş birliği içinde hareket edildiğine dair bir iddiası olmadığından ortada ki işten dolayı, davalı şirketin komisyoncu sözleşmesi ile bağlı tutulması mümkün görülmemiş davanın reddine karar verilmiştir ancak davacının icra takibi başlatmakta kötü niyetli olmadığı …”gerekçesi ile, Davanın reddine,Davalının kötü niyetli takip tazminatı talebininde şartları oluşmadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının eksik ve hatalı incelemeye dayandığını, Yerel mahkeme tarafından kararın gerekçesinde 61.291,10 TL üzerinden harcın tamamlanmadığının belirtildiğini 12/12/2017 tarihli celsede icra dosyasındaki harcın mahsup edildiği belirlenmiş ve bu miktar yönünden talebin işlemden kaldırılmış ise de yasal bir aylık süre içeresinde 1.046,70. TL harcın uyap üzerinden yatırıldığını, beyan ve talep dilekçesiyle sunulduğunu, Dava dışı … davacı ile sözleşme imzalandığı tarihte şirkette proje geliştirme müdürü olduğunu, müvekkili ile yapılan Kat Karşılığı Yer Gösterme Sözleşmesinin ise müteahhit sıfatıyla kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin hazırlığı niteliğinde olduğu hususları düşünülecek olursa davalı ile … arasındaki hukuki ve fiili irtibat kurulacağını, davaya konu sözleşmenin içeriğinde belirtilen taşınmazın ise kat karşılığı olarak davalı firma tarafından yüklenici sıfatıyla yapıldığını, sözleşmeden dolayı menfaati elde edenin yine davalı şirket olduğunu, Davalı tarafça İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına sunulan 02.12.2016 tarihli borca itiraz dilekçesi incelendiğinde borcu kabul etmediklerini ve alacaklı tarafa borçlu olmadıklarının beyanları yer almakta olup alacağın dayanağı olan ve ödeme emri ile birlikte sureti tebliğ edilen 05.05.2014 tarihli kat karşılığı yer gösterme ve satış vaadi sözleşmesinde bulunan imzaya ayrıca ve açıkça yapılmış itirazın bulunmadığını, davalı şirketin yargılama aşamasındaki imzaya itirazlarının dikkate alınmaması gerektiğini, Davalı tarafın sözleşmeden sorumlu olmadıkları iddialarının dürüstlük kuralına aykırı olduğu gibi iyi niyet kurulları ile de bağdaşmadığını. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi T. 17.6.2016 E. 2015/7552 – K. 2016/6810)Davalı vekili Avukat … 12/12/2017 tarihli duruşmadaki beyanında davalı şirket ile … arasında bağı ispat eder nitelikte ikrarda bulunduğunu, Sonuç olarak dosyadaki mevcut deliller ile davalının beyanları karşısında davalı şirket ile … el ve işbirliği halinde olduklarının ortada olduğunu, kişiler arasındaki ilişkiyi ispat etmek adına tanıkların bildirildiğini ancak dinlenmediğini, yemin delilini kullanacağının belirtilmesine rağmen eksik inceleme ile davanın reddine karar verildiğini, İleri sürerek 61.291,10 TL miktar yönünden dosya 12.12.2017 tarihinde işlemden kaldırılmışsa da yasal 1 aylık süre içerisinde eksik kalan 1.046,70 TL’lik harç UYAP üzerinden 12.01.2018 tarihinde yatırılmış olmakla dosyanın heyet tarafından bakılması gerektiğini, davalı şirket ile ihbar olunan …. arasındaki el ve işbirliği davalı vekilinin 12.12.2017 tarihli celse beyanları ile diğer beyanlarında ikrar edilmiş olduğundan dava konusu sözleşmeyi … dahi imzalamış olsa bu sözleşmenin davalı şirketi bağlayacağı, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı dosyasına sunulan 02.12.2016 tarihli borca itiraz dilekçesinde borcun dayanağı olan sözleşme altındaki imzayı ayrıca ve açıkça inkar etmediklerinden dava aşamasındaki imza itirazları dikkate alınamayacağından, dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olmakla 17.07.2018 tarihli beyan dilekçesinde de yemin delilinin kullanacağı bildirildiği halde eksik delil ile dosya karara bağlandığından, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02.10.2018 Tarihli, 2016/1328 Esas, 2018/984 Sayılı kararının kaldırılarak dava konusu simsarlık sözleşmesinde alacağın doğup doğmadığı yönünde inceleme yapmak üzere heyet tarafından bakılması gerekli dosya olarak yerel mahkemeye gönderilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı şirkete tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, itirazın iptaline ilişkindir.Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında simsarlık sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin edimini yerine getirmesine rağmen davalının ücret borcunu ödemediğini, bunun tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın  iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, her davada olduğu gibi itirazın iptali davalarında da davanın açılışı sırasında 492 sayılı Harçlar Kanunu çerçevesinde ödenmesi gereken harcın tespiti için ve bunun yanı sıra yargılama sonunda hükmolunacak değere ve buna bağlı olarak belirlenecek yargılama gideri, harç ve vekâlet ücretine esas olmak üzere dava değerinin gösterilmesi gereklidir.Somut olayda dava dilekçesinde dava değeri 250.000 TL olarak gösterilmiş, harç bu değer üzerinden yatırılmış, talep sonucunda ise itirazın iptaline karar verilmesi istenmiştir.İlk derece mahkemesince 26/09/2017 tarihli duruşmada takibin 250.000 TL asıl alacak, 61.291,10 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 311.291,10 TL üzerinden yapıldığı; dava dilekçesinde dava değerinin asıl alacak miktarı olan 250.000,00 TL olarak gösterildiği; fakat netice-i talep kısmında takibe itirazın iptalinin istendiği sadece asıl alacak yönünden talepde bulunulmadığı; bunun çelişki yarattığı belirtilerek çelişkinin giderilmesi için davacı vekilinden açıklama yapması istenmiş, aynı duruşmada davacı vekili, dava dilekçesinin talep kısmında takibe yapılan itirazın iptalini talep ettiklerini, tüm itirazın iptali için dava açtıklarını, dava değerini yanlış bildirdiklerini belirterek eksik harcı karşılamak üzere süre talep etmiş, mahkemece ara kararla davacı vekiline, 61.291,00 TL takipteki işlemiş faiz üzerinden 1.046,70 TL eksik harcı tamamlaması için sonraki celseye kadar süre verilmiştir.Bir sonraki celse olan 12/12/2017 tarihli duruşmada verilen süreye rağmen harç eksiğinin tamamlanmadığı belirtilerek “İcra dosyasındaki işlemiş faize ilişkin 61.291,10 TL yönünden talebin bugün itibariyle işlemden kaldırılmasına, ” karar verilmiştir.Davaya konu takip dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklının takipte 250.000 TL asıl alacak ve 61.291,10 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 311.291,10 TL alacak yönünden takip yaptığı, davalı borçlunun tüm borca itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.492 sayılı Harçlar Kanunu 30. Maddesinde “– Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu (HMK 150) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” hükmü düzenlenmiştir.5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5/3 maddesinde karar tarihi itibarıyla Ticaret mahkemelerinde görülmekte olan ve konusu para ile ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri 300.000 TL’nin üzerinde olan dava ve işlere ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülüp, sonuçlandırılacağı düzenlenmiştir.Takipte talep edilen faiz yönünden itirazın iptali davasında harçlar kanunu gereğince yatırılması gereken peşin harç yatırılmadığından mahkemece 12/12/2017 tarihli duruşmada bu yöndeki dava hakkında HMK’nın 150. Maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.HMK’nın 150/4. Maddesinde işlemden kaldırılan davanın 3 ay içinde taraflarca yenilenebileceği belirtilmiştir.Uyaptan yapılan kontrolde takipte talep edilen faiz alacağı için açılan itirazın iptali davası yönünden davacı vekilince yatırılması gereken peşin harcın 12/01/2018 tarihinde tamamlandığı anlaşılmıştır. 492 sayılı harçlar kanunu 30. Maddesine göre eksik harç nedeniyle işlemden kaldırılan dosyanın yeniden işleme alınması süresinde eksik harcın tamamlanmasına bağlı olduğundan ve eksik harcın tamamlanması için gerekli süre HMK’nın 150. Maddesinde öngörülen süre olup 3 aylık süre içinde harç eksiği tamamlanmış olmakla takipte talep edilen faiz alacağı yönünden de itirazın iptali davasına devam edilmesi gerektiğinden bu durumda uyuşmazlık konusu davada, dava değeri takipte talep edilen toplam alacak miktarı olan 311.291,10 TL olmuştur.Davacı tarafça süresinde harç eksiği tamamlandığından ve dava değeri 311.291,10 TL olduğundan, dava değeri bakımından davanın heyetçe görülecek davalardan olmadığına karar verilmesi ve tek hakimle davaya bakılıp karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Kabule göre de, takipte talep edilen faiz alacağı yönünden açılan itirazın iptali davası harç eksikliği nedeniyle ilk derece mahkemesince 12/12/2017 tarihli duruşmada HMK’nın 150. Maddesi gereğince işlemden kaldırılmış ise de gerekçeli kararda bu taleple ilgili olarak olumlu veya olumsuz (HMK’nın 150. Maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına dair) bir karar verilmemiş olması da usul ve yasaya aykırı olmuştur.Dava değeri ve istinafa konu karar tarihindeki yasal mevzuat bakımından, 5235 sayılı kanunun 5/3 maddesi gereğince yargılama safhalarının heyetçe yürütülüp sonuçlandırılması zorunlu olduğundan, davaya tek hakim tarafından bakılarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bu husus dava şartı olup HMK’nın 355. Maddesi gereğince resen de gözetileceğinden davacı vekilinin esasa ilişkin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 353/1-a4 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davanın heyetçe görülerek sonuçlandırılması için mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 02/10/2018 tarih 2016/1328 Esas – 2018/984 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’ nın 355 ve 353/1-a4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafça yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı varsa, talep halinde yatıran tarafa iadesine, 5- Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/10/2020 tarihinde HMK’ nın 355 ve 353/1-a4. maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.