Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/340 E. 2019/303 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/340
KARAR NO : 2019/303
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2018 Tarihli Heyet Ara Kararı
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
TALEP : İhtiyati Tedbir Talebi hk.
KARAR TARİHİ : 27/02/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 08/06/2018 tarihinde yapılan davalı şirketin 2017 hesap yılına ilişkin genel kurul toplantısında A grubu hissedarların B grubu hissedarlardan vekalet alarak vekaleten toplantıya katılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, B pay grubuna tanınan imtiyazın usulsüz olarak A pay grubu tarafından ortadan kaldırıldığını, genel kurulda, B grubu hissedarlar içinde çoğunluk hisseye sahip olanların önerdiği ve oy çoğunluğu ile kabul edilecek üyelerin yönetim kuruluna seçilmesinin gerektiğini, A Grubu hissedarların usulsüz, iyi niyet ile dürüstlük kuralına aykırı davranışlarını daha da öteye taşıdıklarını, şirket ana sözleşmesine aykırı olarak hisselerin şirket tarafından iktisabına ilişkin genel kurulda usulsüz bir oylama ile karar aldığını, 08/06/2018 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu başkanı ve başkan yardımcısının seçildiğini belirterek davalı …’nin 08/06/2018 tarihli 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında gündemin 1., 6., 8.maddelerine istinaden alınan kararların, kanun, esas, sözleşme ve dürüstlük kurallarına aykırı olması nedeniyle iptallerine karar verilmesini talep ettiği davada, dava konusu genel kurul kararının ve bu karar doğrultusunda alının yönetim kurulu kararlarının TTK 449.maddesi gereği yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesini ihtiyati tedbir yolu ile talep ederek şirket organsız kalmış olacağından tedbiren şirkete kayyum atanmasını da aynı şekilde talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 17/12/2018 tarih ve 2018/599 Esas sayılı ara kararı ile; “İhtiyati tedbirin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısım birinci bölümde geçici hukuki korumalar üst başlığı ile, ihtiyati tedbirin şartlarının ise Kanunun 389. maddesinde düzenlendiği, maddede, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinin belirtildiği, yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yasanın düzenlediği şartların varlığının gerekli olduğu, şartların varlığı halinde bir davada her konuda ihtiyati tedbir kararının verilmediği, yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebildiği, davanın genel kurul kararlarının iptaline ilişkin olduğu, bu anlamda, yönetim kayyımı atanma talebi uyuşmazlık kabul edilse dahi, HMK 390/3. fıkrada, tedbir talep eden tarafın, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu, yasal düzenlemenin emredici nitelikte olduğu,, somut olayda bu şartın gerçekleştiğinin kabülünün mevcut durum itibarı ile mümkün görülmediği, diğer yandan davanın esasını çözecek şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin de hukuken mümkün olmadığı, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun’nun dördüncü kısım birinci bölümde 329 vd maddelerde Anonim Şirketlerin düzenlendiği, Kayyımlığın ise, TMK 426 vd maddelerinde, yönetim kayyımlığının ise 427. maddede düzenlendiği, yasada, hangi hallerde yönetim kayyımı atanacağına yer verildiği, TMK 427/4. fıkrada ise, bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimin başka yollardan sağlanamaması durumu yönetim kayyımı atanacağı, somut olayda, açıklanan nedenlerle ve tüm yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, davalı şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanma şartlarının talep tarihinde oluşmadığı gerekçeleri ile; ” Dava, cevap, sunulanlar ve celp olunanlar kapsamında davacı yanın kayyum atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından ihtiyati tedbir taleplerinin reddedilmesi nedeniyle müvekkillerinin telafisi imkansız zarar tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarını, davaya konu 08/06/2018 tarihli genel kurulda alınan ve kendileri tarafından iptali talep edilen kararların mevzuata, şirket ana sözleşmesine, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, 08/06/2018 tarihli genel kurulda akıl almaz bir şekilde psikolojik şiddet ile hukuka, ahlaka ve akla aykırı kararlar alındığını ve davalı şirkette B grubu hissedar olan müvekkillerin yetkilerinin fiili olarak ortadan kaldırıldığını, müvekkillerin şirketten uzaklaştırıldıklarını, B grubu hissedarların, A grubu hissedarlar tarafından genel kurulda temsil edilerek, grup imtiyazının fiilen ortadan kaldırıldığını, Davalılardan B grubu hissedarları temsil eden A grubu hissedarlarının, B grubu aleyhine oy kullanarak, B grubunun genel müdür adayı olarak gösterdiği …’ü genel müdürlüğe seçme önerisini kabul etmediğini ve devamında B grubunu ve tanınan imtiyazları ortadan kaldıracak kararların alınmasını sağladıklarını, bununla da yetinmeyip, yönetim kurulu üyelerinin görev süresi dolmadan, hukuka aykırı bir usul ve yöntemle yönetim kurulunun değiştirildiğini ve B grubu hissedarlara ait imtiyaz hakkının bu sefer tamamen kaldırıldığını, şirket ana sözleşmesinde belirlenen hiçbir usule riayet edilmediğini, şirketin yönetim kurulunun usule aykırı bir biçimde seçildiğini, bu itibarla yasa ve esas sözleşmeye uygun bir yönetim kurulu seçilmediği gibi başkan ve başkan yardımcısının da ana sözleşmeye aykırı olarak belirlendiğini, Şirket yönetim kurulunu hukuka aykırı bir şekilde gasp eden A grubu hissedarların işbu tutum ve davranışlarının müvekkillerin fiili olarak şirketten uzaklaştırılmaları nedeniyle, müvekkillerin şirketin nasıl yönetildiğini bilemediklerini, şirketin kısa süre içerisinde büyük miktarda zarar ettiği duyumunu aldıklarını, Somut olayda müvekkillerinin başbaşa olduğu tehlike ve davalı şirketin usulsüzlüklerinin açıkça ortada olduğunu, buna rağmen Yerel Mahkeme tarafından tedbir taleplerinin nazara alınmamasını anlayamadıklarını, Örnek Yargıtay içtihatları da göz önüne alınarak ( Yargıtay 11. HD 2013/12418 E –2013/16148 K) itirazlarının değerlendirilmesini ve tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/599 Esas sayılı dosyasında tesis edilen 17/12/2018 tarihli ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, 08/06/2018 tarihli Genel Kurulda alınan kararların ve işbu genel kurul kararları uyarınca alınan yönetim kurulu kararlarının ihtiyati tedbiren TTK 449 madde gereği yürürlüğünün durdurulmasına, şirket organsız kalmış olacağından tedbiren şirkete kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu, davalı şirkete yönetim kayyımı atama koşullarının oluşup oluşmadığı, istinaf dilekçesinde dava konusu genel kurul kararlarının ve bu genel kurul kararı uyarınca alınan yönetim kurulu kararlarının TTK 449.maddesi uyarınca ihtiyati tedbir yolu ile yürürlüğünün durdurulması talep edildiğinden mahkemece verilen kararın dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olup olmadığı yönündedir. 6100 sayılı HMK’ nın 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesine göre de: Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Genel kurul kararının yürürlüğünün durdurulması yönündeki talep açısından mahkemece 21/06/2018 tarihli tensip tutanağının 12.maddesinde yönetim kurulu üyelerinin kimlik ve adreslerinin bildirilmesinin istendiği, 13. Maddesinde de istenen hususlar bildirildiğinde dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararların yürürlüğünün durdurulması hakkında yazılı görüşlerini bildirmeleri hususundan meşruhatlı tebligat çıkarılmasına, aksi halde görüş bildirmekten vazgeçmiş sayılacaklarının ihtarına ve 14. Maddesinde de dava konusu genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına ilişkin tedbir isteminin yönetim kurulu üyelerinin görüşleri alındıktan ve davalının cevabı alındıktan sonra değerlendirilmesine karar verildiği, 13/12/2018 tarihinde ön inceleme duruşmasının yapılarak tahkikat safhasına geçildiği, ön inceleme duruşması sonunda alınan 2. No.lu kararda dava, cevap sunulanlar ve celp olunanlar kapsamında davacı yanın kayyum atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine (ayrıca gerekçeli ara karar yazılarak taraf vekillerine tebliğine) karar verilmiş ve 17/12/2018 tarihli gerekçeli heyet ara kararıyla da kararın gerekçesi açıklanmıştır. Mahkemece genel kurul kararlarının yürürlüğünün durdurulması yönünde verilmiş olumlu yahut olumsuz bir karar bulunmamaktadır. Mahkeme, 6102 sayılı TTK’nın 449. Maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin belirlenerek görüşlerinin bildirilmesi yönünde tensip kararı oluşturmuşsa da bu yönde alınmış bir karar olmadığına göre istinaf açısından denetlenebilecek olumlu yahut olumsuz bir ilk derece mahkemesi kararı olmadığından bu konuda bir karar verilmesi hukuken mümkün değildir. Bir şirketin yasal organlarının mevcut olmaması halinde şirkete kayyım atanması gerekir. Bu kural 4721 sayılı TMK’nın 427/1-4. maddesinde ifade edilmiştir. Bu maddeye göre: Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa, yönetim kayyımı atanmak zorundadır. Öte yandan bir şirketin genel kurul kararınını yürütülmesinin durdurulması ise 6102 sayılı TTK’nın 449.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemece davacıların ihtiyati tedbir taleplerinden genel kurul kararının ve bağlantılı olarak yönetim kurulu kararının yürütülmesinin geri bırakılması ve kayyım atanmasını içeren ihtiyati tedbir taleplerinden sadece kayyım atanması yönündeki talep yönünden karar verilmiş, diğer ihtiyati tedbir talepleri hakkında 6102 sayılı TTK’ nın 449. maddesine uygun bir karar verilmediği anlaşılmış olup tüm ihtiyati tedbir talepleri hakkında usulünce karar verildikten sonra istinaf incelemesi yapılabileceğinden ilk derece mahkemesi kararının HMK 355. maddesi kapsamında kaldırılarak davacıların tüm ihtiyati tedbir talepleri hakkında usulünce bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 17/12/2018 tarih ve 2018/599 Esas sayılı heyet ara kararının HMK. 355 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar vekili tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvuru harcı 121,30 TL ve istinaf posta gideri 39,00 TL olmak üzere toplamı 160,3 TL’ nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/02/2019 tarihinde HMK 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.