Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/332 E. 2020/1149 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/332 Esas
KARAR NO: 2020/1149 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/506 Esas – 2018/472 Karar
TARİH : 17/05/2018
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin borçlular aleyhine İstabul … İcra Müdürlüğünün … esasına kayıtlı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlattığını, ödeme emrinin borçlulara tebliği üzerine davalı borçlu … tarafından yapılan itiraz neticesinde icra takibinin davalı açısından durduğunu, müvekkili banka ile asıl borçlu … Ltd. Şti. arasında 05/09/2013 tarihinde 400.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalanmış olup, davalı diğer borçlu …’nun sözleşme limitinde sözleşme kapsamında doğacak sorumluluğa ilişkin olarak müştereken borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, davalı tarafın sorumluluklarını yerine getirmemesi nedeniyle Beşiktaş … Noterliğinin 08/02/2017 tarih ve … yevmiye numaralı hesap özetini içerir ihtarnamesi ile hesabın 31/01/2017 tarihi itibariyle kat edildiğini, tüm borçlulara ihtar edilerek hesap özetine ilişkin borcun ödenmesinin talep edildiğini, gönderilen ihtarname üzerine davalı borçlularca herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi itirazda da bulunmadıklarını belirterek davalı borçlunun yapmış olduğu itirazların haksızlığının tespiti ile iptaline ve durdurulan takibin devamına, dava değerinin %20’sinden az olmamak kaydıyla davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin adresinin takipten de anlaşılacağı üzere İstanbul Anadolu yakası olduğunu, dolayısıyla İstanbul Anadolu İcra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, takibe konu kredi sözleşmesine konu alacaklar için zamanaşımı itirazlarının olduğunu, müvekkilinin sözleşmede kefil olduğunu, kefaletin süresi dolmuş olduğundan borcun istenemeyeceğini, takibe konu alacakların likit alacaklar olmadığını, yargılamaya muhtaç olup, haksız ve fahiş taleplerin söz konusu olduğunu, bu nedenle inkar tazminatının istenemeyeceğini, ortaklar şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlü olduklarını, herhangi bir temerrütün söz konusu olmadığını belirterek davanın ve inkar tazminat taleplerinin reddine, davanın reddi halinde lehlerine %20 tazminata karar verilimesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/05/2018 tarih 2017/506 Esas – 2018/472 Karar sayılı kararında; “davacı banka ve dava dışı kredi borçlusu … Ltd. Şti., arasında genel kredi ve teminat sözleşmesi imzalandığı, davalının ise sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek, davalıya Beşiktaş …Noterliğinin 08/02/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarın tebliğ edildiği, davalının 12/02/2017 tarihinde temerrüde düştüğü, ihtara rağmen borç ödenmediğinden takip başlatıldığı, sözleşmenin ayrılmaz parçası olan ödeme planı ve hesap ekstresine ve davacı açıklaması dikkate alındığında, davalının takip tarihi itibariyle 159.069,58-TL asıl alacak, 18.131,90-TL işlemiş faiz, 906,59-TL BSMV ve 479,15-TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 178.587,22-TL borçlu olduğu tespit edilmiş olmakla itirazın kısmen iptaline karar vermek gerekmiştir. Davalının imzaladığı sözleşmede davacı bankanın çek bedellerini davalı kefilden isteyebileceğine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığından, çek yaprakları yönünden depo talebine ilişkin davalı kefilin sorumluluğunun olmadığı kanaatine varılmış olmakla ayrıca dava değerinin sadece nakit alacak yönünden olduğu da dikkate alınarak, bu talep yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir. İİK 67/2 maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almakta olup, davalının haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine itiraz ettiği…”gerekçesi ile, 1-Davanın kısmen kabulü ile davalının takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 178.587,22 TL üzerinden devamına, 2-122.681,02 TL asıl alacak yönünden takip tarihinden itibaren %50 oranında, 36.388,56 TL asıl alacak yönünden %28,08 oranında faiz ve %5 BSMV uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin ve gayri nakit depo istemin reddine, 3-Asıl alacak 159.069,58 TL nin %20 oranında tazminatın davalından tahsiline, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Temlik Alan davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının eksik ve hatalı olduğunu, Dosyaya sunulan hesap özetleri, hesap kat ihtarına rağmen alacak miktarının eksik hesaplanığını, sözleşmede yer almasına rağmen, kefil açısından çek depo bedeline hükmedilmediğini, ek rapor talebinin dikkate alınmadığını, GKS’nin 5. ve 14. maddelerinde yer verilen hükümler gereğince kefilin bu riskten sorumlu olduğunu, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No:2015/6016 Karar No:2015/15575 ) İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşmede müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, asıl borçlunun kredi borcunu ödememesi üzerine kredi hesaplarının kat edilerek borçlulara kat ihtarnamesi gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine yaptıkları takibe davalının haksız itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek haksız itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile, davalının takibe yaptığı itirazın 178.587,22 TL alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar alacak yönünden devamına, fazlaya ilişkin istem ile gayrı nakit alacağın depo talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı temlik alan davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava sırasında davacı bankanın davaya konu alacağını, … A.Ş.’ye temlik ettiği, temlik alanın buna ilişkin dilekçesini dosyaya sunduğu, mahkemece de duruşmada davaya temlik alan tarafından devam edildiğinin belirlendiği, ancak gerekçeli karar başlığında temlik alan davacının isminin yer almadığı görülmüştür. Karar başlığındaki bu eksiklik mahallinde düzeltilebilecek yazım hatası olduğundan bu husus istinaf sebebi olarak görülmemiştir. Davacı, takipte 160.825,43 TL asıl alacak, 12.968,17 TL hesap kat tarihine kadar işlemiş faiz, 581,01 TL işlemiş faizin BSMV’si ile KKDF’si, 7.409,10 TL hesap kat tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz ve 369 TL faizin BSMV’si, 479,15 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 182.631,86 TL nakdi alacağın tahsilini, bankaya iade edilmeyen ve akibeti bilinmeyen toplam 18 adet çek yaprağı için yasal yükümlülük tutarı (1.410 TL) toplam 25.380 TL’nin depo edilmesini talep etmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu alınmış, bilirkişi banka kayıtları üzerinde yaptığı inceleme sonucunda hesap kat tarihi itibarıyla davacı bankanın kullandırılan kredi hesaplarından (1 nolu krediden 11 nolu kredilerden) toplam 121.616,87 TL, şirket kredi kartı ve kredili mevduat hesap kredilerinden 36.388,36 TL alacaklı olduğunu tespit etmiş, bu alacaklara kat ihtar tarihinden itibaren akdi faiz, kat ihtarı borçlulara 10/02/2017 tarihinde tebliğ edildiğinden temerrüt başlangıçları olan 12/02/2017 tarihinden itibaren de temerrüt faizi işletilmiştir. Davacının takipte talep ettiği asıl alacak miktarı ile bilirkişice hesaplanan asıl alacak miktarı arasında fark, davacı bankanın kat ihtarı öncesinde söz konusu kredi borçlarına faiz ve faizin BSMV’si yansıtmasından kaynaklanmaktadır. Davacı vekili, istinaf dilekçesinde soyut olarak asıl alacak miktarlarının eksik hesaplandığını belirterek itiraz etmiş, somut bir neden göstermemiştir. Davacı temlik alan, dava dosyasında va istinaf başvurusunda, bankanın söz konusu kredi borçlarına hesabın kat edilmesinden önce akdi faiz yürütmesine imkan bulunduğunu, borçlulardan kullandıkları kredi nedeniyle ayrıca akdi faiz ve bunun BSMV’si alacaklarının doğduğuna ilişkin bir delil sunmamıştır. Bu nedenle temlik alan davacı vekilinin asıl alacaklarının eksik hesaplandığı yönündeki somut bir veriye dayanmayan soyut istinaf sebebi yerinde değildir. Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 5. Maddesinde kredinin banka üzerine çek keşide edilmek suretiyle kullandırılmasına ilişkin düzenlemelere, 14. Maddesinde ise kefilin sorumluluklarına ilişkin genel düzenlemelere yer verilmiştir. Genel kredi sözleşmesinin anılan bu maddelerinde ve diğer maddelerinde kefilin, bankanın yasal çek yükümlülük bedelleri riskini de (gayrı nakdi kredi rizki) ayrıca taahhüt ettiğine, kefilin bu gayrı nakdi kredi rizkinden de sorumlu olduğuna ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Yargıtay yerleşik kararları doğrultusunda kefilin gayri nakdi kredi risklerinden de sorumlu olması için imzalanan kefalet sözleşmesinde bu hususun açıkça yer alması gerekmektedir. (Yargıtay 19. HD 2016/6303 E., 2017/1284 K.; 2015/16869 E., 2016/6569 K.) Davacı gayri nakdi kredi borcundan davalı kefilin sorumlu olduğuna dair kefalet sözleşmesinde düzenleme yapıldığını ispatlayamamıştır. Bu nedenle bu istinaf sebebi de yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan temlik alan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Temlik Alan Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/10/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.