Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/300 E. 2019/286 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/300
KARAR NO : 2019/286
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : Tarihsiz ( UYAP sisteminden 31/01/2019 Tarihinde onaylandığı anlaşılan ara karar )
DOSYA NUMARASI : 2018/1147 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : Alacak
TALEP : İhtiyati Haciz/Tedbir Talebi hk.
KARAR TARİHİ : 27/02/2019
lk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dava dosyası incelendi.
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının menkul, gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulması talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 31/01/2019 tarihinde UYAP sisteminden onaylandığı anlaşılan 2018/1147 Esas sayılı ara kararı ile; ” … Somut olayda davacı vekili; davacı ve davalı şirketin aralarındaki 30/01/2017 tarihinde karşılıklı olarak bayilik sözleşmesini feshettiklerini, fesih tutanağında ” … sürücü komisyon oranının %10 olduğunu proje ödeme nakit tahsilatından sonra proje komisyon bedeli … tasarıma fatura karşılığı ödenecektir ” şeklinde anlaşmaya varıldığını bu anlaşmaya göre davalı şirket ilgili proje kapsamında elde edeceği satış bedelinin %10 unu davacı şirkete hakedişi olarak ödenmesi gerektiğini, ancak %10 u ödenecek faturaların müvekkiline bildirilmediği, anlaşmada belirtelin komisyonun müvekkiline ödenmediğini, davalının mal kaçırma adres değiştirmek üzere olduğunu belirterek, ihtiyati haciz talebinde bulunmuş ise de, ihtiyati haciz kararı verebilmek için hakimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati haciz kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup, taraflar arasında sözleşmenin değerlendirilerek alacağın varlığı ya da yokluğunun yargılama sonucu belirlenebilecek olduğu anlaşıldığından, ihtiyati haciz talebinin reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından verilen kararın hukuka aykırı olup istinaf incelemesi sonucu, kaldırılmasını ve davalı şirketin dava değeri olan 20.000,00 TL üzerinden borca yetecek miktarda mal varlığına ihtiyaten haciz konulması kararı verilmesini talep ettiklerini, Mahkeme gerekçesinde somut sebep ve yaklaşık ispat olması gerektiği ve ayrıca alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği kanaati ile taleplerinin reddedildiğini, ancak delilleri incelendiğinde somut sebeplerin olduğu ve yaklaşık ispatın da ötesinde iddialarını ispatladıklarının görüleceğini, müvekkilin davasında haklı çıksa dahi alacağına kavuşamamasının önlenmesi adına dava başında kanun ihtiyati haciz/ tedbir müesseselerini düzenlediğini, bu nedenle mahkemenin red kararının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Mahkemeye başvurularak davalı şirketin müvekkile ekli sözleşmeler gereği hak ettiği ve hak edişin varlığının davalı tarafın kabulünde olduğu üzere şimdilik 20.000,00 TL’ nin davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, bu aşamada da yargılama neticesinde haklı çıksalar bile alacağın tahsilatı noktasında şirketin mal varlığını elden çıkardığını, müvekkilin alacağına kavuşmasının imkansız hale gelmemesi için ihtiyati haciz talebinde bulunduklarını, Dosyada yaklaşık ispatın mevcut olduğunu, sözleşmeler, fesih tutanakları, şirketin hak edişe ilişkin imzalı belgelerin aslının kendilerinde bulunduğundan aslı gibidir onaylı olarak dosyaya sunulduğunu, bu sebeplerle mahkemenin yaklaşık ispat hususundaki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, Davalı şirketin faaliyetlerini seyreltmiş olup bu aşamada kalan mal varlıklarını elden çıkarma gayretinde olduğunu, özellikle ilamların icrası noktasında alacağın tahsili noktasında alacaklıların sıkıntı çekmekte ve takiplerden netice alamamakta olduğunu, bu durumun önüne geçmek adına kanunun ihtiyati haciz müessesesini getirdiğini ve yargılamanın neticesinde davacının haklı çıkması durumunda alacağına kavuşmasının imkansız hale gelmemesi gayesini güttüğünü, bu esnada davacının haksız çıkması durumu için davacıdan karar kesinleştikten 1 ay sonrasına kadar geri alamayacağı teminat alarak davalının da menfaatlerini koruma adına düzenleme yapıldığını, hal böyle iken mahkemece hatalı değerlendirme ile aksi yönde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Mahkemenin gerekirse teminata da karar verilebileceğini, Davacı müvekkilin dava neticesinde haklı çıktığında alacağına kavuşmasının imkansız hale gelmesi tehlikesi mevcut olduğunu, bu nedenle bunun önüne geçmek adına davalının mal varlığının şimdilik dava değeri olan 20.000,00 TL üzerinden öncelikle teminatsız, gerek görülmesi halinde teminat mukabilinde ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ettiklerini, hal böyle iken ihtiyati haciz taleplerinin İİK m.257′ deki şartların oluşup oluşmadığının yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispatın şu anda oluşmaması nedeniyle reddi kararının eksik ve hatalı değerlendirmeler ile verildiğini beyanla; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/1147 Esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararın istinafen incelenerek kaldırılmasına, Müvekkil davacının gelecekte alacağına kavuşmasının imkansız hale gelmemesi, olası hak kayıplarının önlenmesi için mevcut dosya kapsamındaki delil durumu nazara alınarak davalının borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının teminatsız, aksi takdirde uygun bir teminat karşılığında ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Mahkemece, ara karar ile, İhtiyati haciz isteyen (alacaklı) vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. İddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında sözleşme şartlarına uyulmaması ve nitelendirilme hususunda uyuşmazlık doğduğu ve ihtiyati haciz talep edenin sözleşmeye dayalı ihtiyati haciz talep ettiği, alacağın henüz muaccel olup olmadığının belli olmadığı, anılan husus için yargılama yapılması gerektiği, diğer ifade ile İİK257/1 inci maddesinde belirlenen ihtiyati haciz şartlarının oluştuğu ispatlanamadığı gibi, talep edenin ihtiyati haciz talebinde borçlunun mal kaçırdığını beyan etmekle, İİK 257/2 inci maddesini de dayanak gösterdiği, böylece alacak muaccel olmasa da, İİK 257/2 inci maddesinin koşulları var ise, alacağın muaccel kabul edileceğine dair düzenleme gözetildiğinde, talep edenin borçlunun mal kaçırdığı iddiasına yönelik somut olgu ve güçlü delil sunamadığı, İİK 257/2 inci maddesinin koşullarının da oluşmadığı görülmekle, mahkemenin ret kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, her koşulda davacının vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50TL’ nin istinaf talebinde bulunan davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/02/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.