Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/296 E. 2020/1242 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/296 Esas
KARAR NO: 2020/1242 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2018
NUMARASI: 2014/286 Esas 2018/512 Karar
DAVA TÜRÜ: Menfi Tespit ve İstirdat
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
YAZIM TARİHİ: 12/11/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili şirketin yetkili hamil sıfatı ile elinde bulunan 387.399,83 TL tutarındaki 42 adet çeki ödeme aracı olarak ciro ederek müvekkili ile ticari ilişkiye istinaden … A.Ş ye teslim etmek üzere kargoya verdiğini, söz konusu çeklerin gönderilen şirkete ulaşmadığının öğrenilmesi üzerine kargo şirketi ile yapılan görüşmede kargo şirketinde 15/01/2014 tarihinde meydana gelen hırsızlık nedeniyle söz konusu çeklerin tamamının çalındığını, konuyla ilgili olarak emniyet müdürlüğüne müracat ederek buna ilişkin tutanak tuttuklarını ve çek iptalini, ödeme yasağı kararı verilmesi ihtiyati tedbir olarak talep ettiklerini, Karşıyaka 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/24 Esas sayılı dosyasından bahse konu çekler için ödeme yasağı kararı verildiğini ve aynı tensip kararı ile tevdi mahali tayin edilerek … Karşıyaka Şubesine çekteki keşidecilerin çek bedellerini yatırmaları yönünde karar verilmiş olup bir kaç çek dışında bütün çeklerin bedellerinin tevdi mahalline depo edildiğini, diğer taraftan çalınan çeklerin büyük bir kısmının kötüniyetli üçüncü kişilerin eline geçerek … firmasının kaşe ve imza taklit edilerek çeklerin tedavüle sokulduğunu, çekler üzerinde ödeme yasağı olduğundan herhangi bir ödeme yapılmadığını, ancak buna rağmen çeklerin büyük bir kısmının icraya konularak müvekkili şirket de dahil olmak üzere müracaat borçluları ve çek keşidecilerinin haciz ile tazyik edildiğini, davaya konu 5 adet çekin davalı … AŞ olarak ciro edilerek … Faktoring’ e teslim edildiğini, faktoring şirketi tarafından iş bu çeklere ilişkin olarak herhangi bir ödeme talebinde bulunulmadığını ve açtıkları çek iptali davasında ek karar ile dava konusu 5 çek ve tahsil edilemeyen diğer çekler bakımından dosyanın tefrik edildiğini, davalı faktoring şirketi tarafından dava konusu bu 5 adet çekin tefrik olunan Karşıyaka 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/209 esas sayılı dosyasına teslim edildiğini ve müvekkiline istirdat davası açılması için süre verildiğini, davalı şirketin mevzuata göre özel kanun hükümlerine tabi olan bir finans şirketi olduğunu, bir çeki iktisap ederken uyması gereken zorunlu kurallara tabi olduğunu, ancak davalının yükümlülüklere akırı davranarak çekleri iktisap ederken kusurlu davrandığını, TTK 792 maddedeki davalının iktisapta ağır kusurunun bulunması nedeni ile çekleri geri vermekle yükümlü bulunduğunu, kambiyo senetlerine dayalı olarak bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilmeyen alacakları devir alamayacak olan faktoring şirketinin fatura ile tevsik edilen alacaklarda istihbarat ve kontrol yükümlülüğünün bulunduğunu, davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalı şirketin geri vermekle yükümlü olduğu çekleri tahsil etmemesi gerektiğini, aksi taktirde müvekkil şirketin hem davalıya hemde kendinden sonra gelen ve imzası sahte olan firmaya borcunun devam edeceğini ve çek bedellerinin tevdi mahalli hebasına depo edildiğini bu bağlamda 1 çek yaprağı için 3 ayrı ödeme yapmasının söz konusu olduğunu ileri sürerek müvekkili şirkete ait olan ancak çalındığı belirtilen çeklerin TTK. 792 uyarınca müvekkiline geri verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu çekler incelendiğinde müvekkilinin meşru ve yetkili hamil olduğunun anlaşılacağını, davacı tarafın iddia ettiği gibi müvekkilinin çeki iktisabında ağır kusuru bulunduğunu davacının ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin bir faktoring şirketi olması, dava konusu çeki faktoring sözleşmesi kapsamında temlik alınan bir faturanın ödeme vasıtası olarak elde etmiş olmasının müvekkilinin kötüniyetli yada iktisabında ağır kusuru olduğu anlamına gelmeyeceğini, bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri halinde kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişinin, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri faktoring şirketine karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin 6361 Sayılı Yasanın belirttiği tüm yükümlülüklerini yerine getirerek çeki iktisap ettiğini, müvekkilinin yasa ve mevzuata uygun olarak dava dışı … Ltd Şti. ile faktoring sözleşmesi imzaladığını ve bu sözleşme çerçevesinde dava dışı şirketin 3.şahıslardan olan alacakları karşılığında ön ödeme yoluyla finansman temin ettiğini, davacı tarafın dava konusu çek nedeniyle müvekkiline karşı açtığı davanın yasal dayanağının bulunmadığını beyan ederek davacının davasının TTK 792 ve 6361 Sayılı Yasanın 9/III maddesi mucibince usulden reddine, esasa girilmesi halinde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet üvretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/04/2018 tarih ve 2014/286 Esas – 2018/512 Karar sayılı kararında; “…6361 Sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9/2 maddesi gereğince, Faktoring Şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayanıyor olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilmeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. 9/3 maddesi gereğince, Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Somut olayda, davacı davaya konu çeklerin çalındığından ve sahte imza ile tedavüle konduğundan bahisle davalıya borçlanma iradesinin bulunmadığını ileri sürdüğünden ispat yükü davalı alacaklıya düşer. Davalı alacaklı ise temel ilişkiden mücerret borç ikrarını içeren kambiyo senedi (çek)’ne dayandığından ispat yükü yer değiştirmektedir. Bu durumda davacı davaya konu çeklerin çalındığını ve sahte imza ile tedavüle konduğunu, ayrıca davalı faktoring şirketinin bu durumu bilerek çekleri iktisap ettiğini ispatla yükümlüdür. 6361 Sayılı Kanun’un yukarıda belirtilen maddesine ve Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in istihbarat çalışması başlıklı 5. Maddesine uygun olarak davalı faktoring şirketinin, dava dışı … Ltd Şti ile imzalanan faktoring sözleşmesi kapsamında borçlusu dava dışı … AŞ olan irsaliyeli faturaları temlik almış olduğu, buna karşılık teslim edilen çeklerden dava konusu çekleri tahsil etmek üzere teslim almış olduğu, bu şekilde devir aldığı kambiyo senetlerinden kaynaklanan alacağı, alacağı doğuran temel ilişkiye ait faturalarla ve çek bordroları ile tevsik ettiği anlaşılmış, davalı faktoring şirketinin çekin iktisabında kötü niyetli ya da ağır kusurlu olduğu ispat edilemediğinden davacının dava konusu çeklerden dolayı davalıya borçlu olduğu kabul edilerek davanın reddine karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davanın yerel mahkemede yapılıp bitirilen yargılaması neticesinde davanın reddine karar verildiğini, Müvekkili şirket elinde iken çalınan ve kötü niyetli üçüncü kişilerin eline geçen çeklerin faktoring işlemine konu edilmesi neticesinde, çekleri iktisapta ağır kusurlu olan davalı faktoring şirketinden müvekkile geri verilmesi talep edildiği, İade talebinin yasal dayanağı olan TTK 792/1 uyarınca “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil, çeki iktisapta ağır bir kusur bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” olduğu, bu bağlamda davalının çalıntı çekleri iktisapta ağır kusurlu bulunduğunun tespiti halinde çek bedellerinin iadesine karar verilmesi gerekmekte olduğu, davalının yasal yükümlülükleri değerlendirildiğinde ağır kusurlu olduğu açıkça anlaşılacağı, Davalının, çalıntı çekler ile faktoring işlemi yapmış olup ticaret ile iştigal eden “herhangi bir kimse” değil; faaliyetleri özel yasal düzenlemelere tabi olan bir faktoring şirketi olduğu, ilgili yasal düzenleme ile faktoring şirketlerinin yürüttükleri faaliyetlerde kendilerine istihbarat yükümlülüğü getirildiği, kaldı ki 04.02.2015 tarihli 20257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik 5. Maddesi uyarınca; “(1) Kuruluş tarafından müşteriyi yeteri kadar tanıyacak şekilde istihbarat çalışmalarının yapılması, sadece müşterilerin beyanı veya sözlü teyidi ile işlem yapılmaması gerekir. İstihbarat çalışması; a) Öncelikle ilgili mevzuatta yer alan faturanın tarifi, şekli ve nizamına ilişkin düzenlemeler de dikkate alınarak faturadaki bilgilerin kontrol edilmesi, c) Müşterilerin mali durumlarının değerlendirilerek bunların itibarı ve işlem geçmişleri de dikkate alınmak suretiyle gerektiğinde fatura borçlusu ve kambiyo senedi veya diğer senedin keşidecisine de başvurularak borcun teyit edilmesini sağlayacak yöntemler geliştirilmesi ve ulaşılabilmesi mümkün olan ilgili veri tabanlarından yararlanılması yoluna gidilmesi hususları dâhil olmak üzere asgari olarak yukarıda belirtilen usul ve esasları içerecek şekilde yapılır ve bunların yetersiz kalması durumunda ilave yöntemlere başvurulur.” şeklinde belirtildiğini, Somut olayda, şayet davalı faktoring şirketi yukarıdaki madde gereği faktoring mevzuatı hükümlerinin gerektirdiği şekilde davranarak, sadece müşterisi olan …’in beyanları ile yetinmemiş ve fatura borçlusu olarak gözüken …’ı araştırma, ondan teyit alma yoluna gitmiş olsa idi, faktoring işlemine konu çeklerin çalıntı olduğunu kolaylıkla anlayabileceğini, Faktoring işlemine konu çekler davalının müşterisi … şirketi ile bundan bir önceki ciranta olan … şirketi arasındaki “sözde” ticari ilişkiye istinaden verildiği, oysa böyle bir ticari ilişkinin mevcut olması hayatın olağan akışına aykırı olduğu, zira … şirketi’nin Türkiye Sicil Gazetesinin 22.11.2013 tarih ve 8449 sayılı gazetesinde ticaret sicilinden silindiğini tescil ve ilan olunduğu, davalı faktoring şirketinin çok basit bir araştırma ile dahi bunu anlaması mümkün iken faktoring şirketi mevzuattan kaynaklanan istihbarat yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu durumda ağır kusurlu davrandığını, mahkeme tarafından “ağır kusur” kavramı faktoring şirketinin durumu bilerek çekleri iktisap ettiğinin ispatıyla mümkün olabileceği olarak değerlendirmekteyse de sadece bununla değerlendirme yapmak hatalı olduğu, faktoring şirketinin araştırma yükümlülüğünü yerine getirmemesi “ağır kusur” olup, araştırma yükümlülüğünü yapmamakla bir nevi aslında durumu kabul etmiş olacak ve çekleri bilerek iktisap ettiği anlamını taşıyacağı, faktoring şirketi araştırma yükümlülüğünü yerine getirmemekle sorumluluğu üstlendiğini, Davalı … Faktoring Şirketi’nin, devraldığı kıymetli evrakın verilmesi temelindeki ilişkiye ait fatura ve ilgili belgeleri incelemekle ve aynı zamanda gerekli istihbarat çalışmalarını yapmakla yükümlü olduğu, Kaldı ki davalı … Faktoring de tabi olduğu mevzuat hükümlerine uygun olarak; yalnızca müşteri beyanı ile yetinmeyip, fatura borçlusundan teyit almış olsaydı, bu durum açıkça ortaya çıkabileceği ancak davalı şirket, açık kusurlu davranışları ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 792 ve tabi olduğu mevzuat hükümlerine aykırı davranmış ve üzerine düşen istihbarat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu durumda davalı şirket, TTK 792/1 uyarınca çalınan çekleri iktisapta ağır kusurlu olduğundan dolayı, tahsil ettiği çek bedellerini geri vermekle yükümlü olduğu, Faktoring şirketinin çekleri iktisapta ağır kusuru, tabi olduğu mevzuat uyarınca “istihbarat yükümlülüğünü” yerine getirmemesinin sonucu olarak ortaya çıkmakta olduğu, davalının işbu yargılama sürecinde istihbarat yükümlüğünü yerine getirmediği ortada olduğu, bu sebeple yerel mahkemenin iddianın ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Faktoring şirketlerinin kendilerine getirilen çek ve senetlerin incelenmesi bakımından basiretli iş adamı gibi davranmaları gerekmekte olup, gerektiğinde keşideciye de başvurmak suretiyle borcun teyidinin yapılmasını sağlayacak yöntemleri geliştirmesi icap etmekte olduğu, davalı faktoringin cirantalar arasında gerçek bir ticari ilişkinin varlığı hakkında araştırma yapması gerekmekte iken bunu yerine getirmediği için ağır kusurlu sayılması gerektiği, bu sebeple faktoring şirketinin meşru hamil olarak telakki edilmesi mümkün olmadığını, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu m. 38/1; “Faktoring sözleşmesi; mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilebilen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir almak suretiyle, faktoring şirketinin müşterisine sağladığı tahsilat, borçlu ve müşteri hesaplarının tutulmasının yanı sıra finansman veya faktoring garantisi fonksiyonlarından herhangi birini ya da tümünü içeren sözleşmedir.” şeklinde olduğunu, Yine 6361 s. Kanun madde 9/2 ise; “Faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.” şeklinde olduğunu, Söz konusu hükümler gereği; kambiyo senetlerine dayalı olarak bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilmeyen alacakları devir alamayacak olan davalı faktoring şirketi; fatura ile tevsik edilen alacaklarda ise istihbarat ve kontrol yükümlülüğünü taşımakta olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre “6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanun’un 9/2 maddesinde; “Faktoring Şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilmeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez…” hükmüne yer verilmiştir. Hal böyle olunca faktoring uyuşmazlıklarında her şeyden önce faktoring şirketinin, faktoring işlemine konu alacağı 6361 sayılı Kanun’un 9/2 maddesindeki koşullara uygun olarak temlik alıp almadığı hususunun mahkemece kendiliğinden değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira Yasada belirtilen koşullara uygun bir faktoring işleminin gerçekleşmediğinin saptanması halinde faktoring şirketi aldığı kambiyo senedinin yetkili hamili olamaz. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.” şeklinde olduğunu, Her ne kadar Yerel Mahkeme tarafından müvekkili şirket mağduriyeti dikkate alınmamış da olsa; davalı … Faktoring şirketi TTK m. 792 kapsamında geri vermekle yükümlü olduğu çekleri tahsil etmesi gerektiğini, aksi takdirde müvekkili hem faktoring şirketine ödeme yapmak zorunda kalacak hem de kendinden sonra gelen ve imzası sahte olarak atılan … firmasına olan borcu devam edeceğini, ayrıca çek bedelleri de çekin keşidecileri tarafından tevdi mahalli hesabına depo edildiğini, kısacası 1 çek yaprağı için 3 ayrı ödeme yapılması söz konusu olduğu, bu durum açıkça hakkaniyete aykırı olduğunu, Ayrıca yerel mahkeme tarafından faktoring şirketinin kusurlu olup olmadığına dair bilirkişi raporu alınması talebi kabul edilmeden hüküm kurulduğu, delilleri arasında dayandıkları bilirkişi raporu aldırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, bu sebeple adil yargılanma hakkı ihlal edildiği, dosyada rapor aldırılmadığından hükmün bozulması gerekmekte olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, çek istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı, 25/02/2014 keşide tarihli … seri nolu 10.685 TL bedelli, 28/02/2014 keşide tarihli … seri nolu 4.655 TL bedelli, 28/02/2014 keşide tarihli … seri nolu 6.000 TL bedelli, 27/02/2014 keşide tarihli … seri nolu 11.714,74 TL bedelli, 19/02/2014 keşide tarihli … seri nolu 10.000 TL bedelli çekin hamili olduğunu, çekleri aralarındaki ticari ilişki nedeniyle … A.Ş.’ye teslim edilmek üzere … Kargo şirketine verdiğini, kargo şirketi nezdinde yapılan hırsızlık sonucu çalındığını iddia ederek davalıda bulunan çeklerin istirdadını talep etmiş, davalı tarafta çeklerin faktoring sözleşmesi kapsamında temlik alındığını ve iyiniyetli hamil olduğunu iddia ederek davanın reddini talep etmiştir. 6102 sayılı T.T.K.’nun 792. maddesine göre; “çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddesine göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çek geri vermekle hükümlüdür.” Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketler Kanunu’nun 9/2. maddesine göre; “faktoring şirketi kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile kurulaca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz ve tahsilini üstlenemez.” 04.02.2015 tarih ve 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “faktoring işlemlerinde uygulanacak usul ve esaslar hakkında yönetmelik” 8/1 madesinde ise; “faturalı alacağa istinaden kambiyo senedi veya diğer senetlerin alınması halinde alınan kambiyo senedi veya diğer senetteki ciro silsilesinde kuruluşa kambiyo senedi ve diğer senedi ciro edip veren kişinin, devralınan faturada alacaklı olarak gözüken kişi ve bu kişiden bir önceki cirantanın veya keşidecinin de faturadaki borçlu ile aynı kişi olması gerekir. Fatura ile kambiyo senedi veya diğer senetteki tutarın uyumlu olmasına dikkat edilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince, dava konusu 25/02/2014 keşide tarihli … seri nolu 10.685 TL bedelli, 28/02/2014 keşide tarihli … seri nolu 4.655 TL bedelli, 28/02/2014 keşide tarihli … seri nolu 6.000 TL bedelli, 27/02/2014 keşide tarihli … seri nolu 11.714,74 TL bedelli, 19/02/2014 keşide tarihli … seri nolu 10.000 TL bedelli, çekin davalı faktoring şirketine, dava dışı … LTD ŞTİ. tarafından faktoring sözleşmesi kapsamında temlik edildiği, davalı vekilince delil olarak dava dosyasına … LTD ŞTİ. ile yapılan faktoring sözleşmesi, bu çeklere ait çek tevdi bordrosu, temlike konu alacağa ilişkin fatura, ALACAK BİLDİRİM formunu sunduğu, fatura ile çek bedellerinin de uyumlu bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin, 6361 Sayılı Kanun’un yukarıda belirtilen maddesine ve Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in istihbarat çalışması başlıklı 5. Maddesine uygun olarak davalı faktoring şirketinin gerekli araştırma yapmadan alacağı temlik aldığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, BDDK. Tarafından 04/02/2015 tarihli ve 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı ve Yönetmelik 11 maddeye göre yürürlük tarihi 01/01/2015 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. Davalı faktoring şirketi ile, dava dışı … LTD ŞTİ. Arasında yapılan tarafından faktoring sözleşmesi 17/01/2014 tarihli olup buna göre sözleşme tarihinden sonra 01/01/2015 tarihinde yürürlüğe giren Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 5 maddesinin bu tarihten önce yapılan faktoring sözleşmeleri için geçerli olmadığı anlaşılmıştır. 6361 sayılı Yasa’nın 9/2 maddesi hükmü faktoring şirketlerine, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile temlike konu alacağın bir mal veya hizmet satışından doğduğunu fatura ile tevsik etme ve kambiyo senedi ile faturanın uyumlu olduğunu araştırma yükümlülüğünü yüklemiş, 6102 sayılı T.T.K.’nun 790. maddesi ise ciro silsilinde dış görünüş itibari ile kopukluk olup olmadığını inceleme yükümlülüğünü yüklemiştir. Sözleşme tarihine göre Faktoring şirketlerine bunların dışında daha fazla yükümlülük yükleyen bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır.( Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 12/06/2017 tarih 2016/10538 esas 2017/4836 karar sayılı ilamı) faktoring şirketinin temlik aldığı çeklerle ilgili asıl ilişkileri de tetkik etmek yükümlülüğünden söz edilemez. Bu nedenle 6102. sayılı T.T.K.’nun 792. maddesi gereğince davalı Faktoring şirketinin davaya konu çekleri kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu hususunda davacı tarafça yeterli ve inandırıcı delil sunulamadığı anlaşılmıştır. Dava, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi uyarınca açılmış çek istirdadı istemine ilişkindir. Davacı, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ileri sürerek işbu davayı açmış, davalı ise çekin yetkili hamili olduğunu savunmuştur. Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, dava konusu çeklerdeki ciro silsilesi düzgün olup, aksi ispatlanamadığı için davalının iyi niyetli yetkili hamil konumunda olduğu, TTK’nın 792. maddesi uyarınca, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlü bulunduğu buna göre, zayi olan çekin istirdadı istemine ilişkin iş bu davada davacının kendisinin yetkili hamil olduğunu, çeklerin rızası hilafına elinden çıktığını ve çekleri elinde bulunduran davalının kötü niyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat edememesi karşısında dosya içeriğine göre yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde her hangi bir isabetsizlik görülmemiştir. (Yargıtay 11 HD. ‘nin 2014/19223 Esas, 2015/1244 Karar sayılı ilamıda benzer mahiyettedir.) Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcının, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 184,00.TL harçtan mahsubu ile bakiye 129,60.TL’ nin talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/11/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.